'Milli Savunma Sistemi' Ne Anlama Geliyor?
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Çin ile görüşmelerin sürdüğü hava savunma füze sisteminin NATO'ya entegre edilmeyeceğini söyledi. Sistemin nasıl çalışacağını ve ne anlama geldiğini Savunma uzmanı Mustafa Kibaroğlu değerlendirdi.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Çinli CPMIEC firmasından alınması için görüşmelerin sürdüğü hava savunma füze sisteminin ‘NATO’ya entegre edilmeyeceğini’ söyledi.
Eylül 2013’te yapılan ihalede en iyi teklifi veren Çinli firmayla görüşmeler, bir yıldan fazla zaman geçmesine rağmen sürüyor. İhalede hükümetin Savunma Sanayi Müsteşarlığı’na ilettiği kriterler; uygun maliyet, ortak üretim, teknoloji paylaşımı ve hızlı teslimattı. İhalede verdiği fiyatla ikinci sırayı alan İtalya-Fransa ortaklığındaki Eurosam ile üçüncü sırayı alan ABD’li Raytheon and Lockeed Martin firmaları ise, ortak üretim ve teknoloji paylaşımı taahhüdünde bulunmadı.
Çinli CPMIEC firmayla anlaşma yapılması ihtimali ise, hem Çin’in NATO üyesi olmaması, hem de firmanın ABD’nin yaptırım uyguladığı firmalar listesinde olması sebebiyle ABD ve NATO’dan tepki gördü. ABD ve NATO ülkeleri, Çin’den alınacak sistemin Türkiye’de konuşlanmış NATO sistemine entegre edilemeyeceğini belirtti. Entegre edilmesi halinde NATO sistemlerinin kodlarının Çin’in eline geçmesi ihtimalinin kaygı yarattığı dile getirildi.
‘NATO yeterince güvence vermiyor’
Bakan İsmet Yılmaz’ın NATO sistemiyle entegre edilmeyeceği açıklamasını, MEF Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı, savunma sanayi konuları üzerine çalışan Prof. Mustafa Kibaroğlu’na sorduk. Kibaroğlu, Türkiye’nin hava savunma sistemi ihtiyacının ilk Körfez Savaşı’nın olduğu 1990’lı yılların başından beri olduğunu, ancak bu konuda NATO’nun yeterince güven veremediğini söylüyor. Bu sebeple Türkiye’nin artık kendi milli savunma sistemini oluşturabileceğini söylüyor:
“Bu konu ABD ile yıllarca görüşüldü. ABD’nin ‘birlikte yapalım’ yaklaşımlarını da, sözün ötesine geçmediği için tatmin edici bulmamış olabilir Ankara. 1991’de NATO’dan batarya istediği zaman herkes ayak sürüdü, çok zor ve geç geldi. Bir kısmı ıskartaya çıkmış uçaklardı. 2003’teki savaştan önce de batılı ülkeler ‘Bu savaş ABD’nin gereksiz müdahalesinden çıkacaktır, meşru bir savaş olma kuralını yerine getirmediği için biz Türkiye’ye karşı NATO yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda değiliz’ demişti. Geçmişte NATO Türkiye’nin kendisini tehdit altında hissettiği her zaman yeterince güvence veremedi.”
‘Milli bir sistem için şartlar oluştu’
Türkiye’nin NATO’ya entegre olmayacak yeni bir milli hava savunma füze sistemi oluşturması için yüksek maliyet gerektiğini belirten Kibaroğlu, bunun için şartların oluştuğunu belirtiyor:
“Bir yandan Malatya Kürecik’te Türkiye’nin tüm hava sahasını koruyacağı söylenen füze kalkanı, bir yandan Türkiye’nin milli sistemi olacak. Eğer Türkiye bu sistemi milli sistem olarak alıyorsa ve NATO’yla entegre olmayacaksa, çok fazla maliyet olacak demektir. Ancak bu maliyeti karşılamak artık Türkiye için eskisi kadar büyük sorun değil. Türkiye artık üretici olarak ortaya çıkmak istiyor. NATO görevini yaparken bir yandan Türkiye de maliyetine rağmen bunu yapmak istiyorsa, güvenlik bakımından, stratejik hedefler bakımdan avantaj görüyor demektir.”
Kibaroğlu, Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın artık büyük ölçekli projeler yaptığını söylüyor. Aynı zamanda CPMIEC’le anlaşılması halinde oluşturulacak sistemin ihaleye katılan diğer firmalara oranla bir hayli düşük olduğunu hatırlatıyor. NATO’yla tam uyumlulaştırılmasa bile, uzun vadede bu sistemden maddi karşılığını alacak olmasının yanında teknoloji alanında da kazanımları olacağını düşünebiliriz.
Yeni sistemde imha kapasitesi de olacak
Hava savunma sistemlerinin öncelikli hedefi füzenin kalktığını ve güzergâhını tespit etmek. Füze tehdit olarak görüldüğünde, füzenin yapısına göre belli bir mesafeye geldiğinde imha edilmesi… Türkiye’de Malatya’da konuşlu NATO’ya ait füze kalkanı bünyesindeki radar sistemi ancak tespit ve tehdit belirlemesi yapabiliyor. Daha sonra, hava savunma füze sisteminin merkezi olan Almanya’dan, Romanya’daki merkeze komut gitmesi ve tehdit oluşturan füzelerin, Romanya’dan kalkan füzeler tarafından vurulması gerekiyor. Türkiye’nin imha kapasitesi yok, tehdit olarak algılanan bölgelere çok yakın olması sebebiyle radar sistemi Türkiye’de konuşlandırıldı.
Türkiye’nin ihaleye açtığı ve satın almayı planladığı sistemde ise tüm kapasite mevcut. Ankara yeni sistemle tespit, tehdit algılaması ve imha işlemini, ortak üretim ve teknoloji paylaşımı sayesinde yapabilmeyi planlıyor. Bu sistem, Türkiye’de konuşlanan Patriot sisteminin bir muadili.
Prof. Kibaroğlu, tüm milli savunma sistemi çabalarına hak vermekle birlikte, sistemin NATO ile entegre olmasa da belli bir aşamada uyumlaştırılmasının faydalı olacağı görüşünde:
“Uyumlaşmada fayda var bir noktada. Teknolojik olarak yapılabilir ama siyasi bir konudur. Süreç henüz tamamlanmadığına göre, Çin’le nihai imzalar atılmadığına göre ABD’nin, Eurosam’ın yapmaları gereken şey Türkiye’nin kriterlerini yerine getirme çabası içinde olmalarıdır.”
- Kaynak: Ece Göksedef / Al Jazeera