Eski Kedicik Beril Koncagül 9 Yılını Anlattı: 'Kendini Peygamberlerden Üstün Görüyordu, Çocukları İstismar Ediyordu'
Adnan Oktar’a yakınlığıyla bilinen ve 'gözde kedicik' olarak anılan Beril Koncagül itirafçı oldu ve etkin pişmanlıktan faydalanarak tahliye edildi. 9 yıl çıkarılmadığı evde esir hayatı yaşadığını söyleyen Koncagül, örgüt evinde yaşadıklarını anlattı.
İtirafçı olan isimler arasında 'gözde kedicik' Beril Koncagül de var
Tutuklandıktan 6 ay sonra itirafçı olan ve tahliye edilen Beril Koncagül, yaşadıklarını Hürriyet gazetesinden İpek Özbey'e anlatı. 1989 yılında doğduğunu ve 2010 yılında örgüte katıldığını söyleyen Koncagül, örgüte katılma hikayesini şöyle anlattı:
'Fizik okuyordum, aynı zamanda yurt dışına gitmek, mimarlık da okumak niyetindeydim. Bir ajansa yazılmıştım. Reklam çekimlerine gidiyordum. Adnan Oktar, beni oradan izlemiş. O, birini görür, gözüne kestirir ve onu alır… Benim karşıma da işadamı sandığım Can Yıldız’ı çıkardı. Bu konuların imamı. O kadar düzgün, o kadar şahane, o kadar güvenilir görünüyordu ki, âşık oldum. 21 yaşındaydım. Sonra o şefkatli adamın adının Can değil Bora olduğunu öğrendim. Oysa evlenecektik, çeyiz bakıyorduk. Meğer Adnan’ın adamıymış. Örgüte girişim onunla oldu. Sonuçta biz evlenecektik, her şeyi paylaşıyorduk. Bu ne demek, Bora her şeyinizi biliyor demek.'
'5 kez kaçmaya çalıştım, başaramadım'
5 defa kaçmaya çalıştığını söyleyen Koncagül, ailesi üzerinden tehdit edildiğini anlattı:
'9 yıl bütün örgüt evlerini dolaştım. 2014’ten yakalandığımız tarihe kadar Dragos’ta, Adnan Oktar’ın yanında yaşıyordum. 5 kez kaçmaya çalıştım, 60 silahlı koruma, yüzlerce kamera vardı, başaramadım. Öyle atıp tutuyorlar ya, camı kırıp kaçsaydın diye, jammer’larla kuşatılmış bir arazidesin, nereye kaçıyorsun. Aileni açlıktan ölecek hale getiririm diye tehdit etmesi de cabası ki yapar. Bir süre sonra ‘Ne olacaksa bana olsun’ diyorsunuz.'
'Döver, söver, kafamızdan aşağı yemek döker, küfür eder, taciz eder...'
Koncagül yılarca hapis hayatı yaşadığını söylediği Adnan Oktar'a ait evde yaşadıklarını şu şekilde aktardı:
'Adnan’ın evinde 18 kadındık. Uyanacaksın, makyajını yapıp, kıyafetini giyeceksin, o uyanmadan aşağı ineceksin. Kıyafet dediğim yarı çıplaksın. Hep beraber oturursun, Adnan üzerinde sadece beyaz uzun paçalı bir donla karşına gelir. Bütün gün evde öyledir. Döver, söver, kafamızdan aşağı yemek döker, küfür eder, taciz eder, dalga geçer, cinsel ilişkiye zorlar. ‘Bakışlarını beğenmedim’ der, saçından sürükler, çırılçıplak soyar, döver. Bunları yaşadıktan sonra bir de özür dilersin, o sana bağırır, çağırır, sen ona ‘Tamam aşkım, bir daha yapmayacağım’ demek zorundasın. Ona mutlaka ‘aşkım, sevgilim’ diye hitap etmelisin. Gazete okurken bile sapık. İki kız, yarı çıplak gazeteyi tutuyor, sayfalarını çeviriyorduk, o da okuyordu. Artık gazeteyi tutmaktan ellerimiz titriyordu ama umursamıyordu. Çoraplarını biz giydiriyorduk. Telefonu eline almıyor, kızlar kulağına tutuyor. Bir dakika geciksen olay çıkarıyor. Ayakkabısını giymeden fön makinesiyle ısıtıyorduk.'
'Çocukları da istismar ediyordu'
Koncagül Adnan Oktar'ın çocukları da istismar ettiğini iddia etti:
'Sadece kadınlarla ilişki kurmuyor. Çocukları da istismar ediyor. Zaten 7 yaşından sonra ilişkiye girilebileceğini savunuyordu. Onlara mini etek giydirip taciz ediyordu. Bizimle tabii ki cinsel ilişkiye giriyordu. Striptiz yaptırıyor, beğenmeyince yüz kere tekrarlatıyor, kaydeden kameraların açılarına bile bakıyor, özel kalça kamerası koyduruyordu. 1998’den beri iktidarsız ama sapkın, sapık işte. Bu sapık Ankara’da büyümüş. Küçükken hep pavyonların önüne gidiyormuş. Pavyon kadınlarının profili bunun beynine girmiş. Hepimizi o kadınlara benzetti. Belli birkaç doktor var, isimler gizli kaydediliyor, estetikler ona yaptırılıyor. ‘Ben istemiyorum’ diyemezsiniz.'
'Kendini bütün peygamberlerden üstün görüyordu'
İtirafçı olarak ifade veren Kocagül, Andan Oktar'ın kendini peygamberlerden üstün gördüğünü de iddia etti:
'Kendini bütün peygamberlerden üstün görüyordu. Viski içiyor, sapkınlık yapıyor, oturup utanmadan peygamberi eleştiriyordu. Dinden bahsettiği tek yer televizyon. Onun dışında Allah dediğini duymadık. O kitapları satın alanlara söylüyorum, bütün para onun fantezilerine gidiyor.'
'Cezaevinde bile bana 25 mektup yazdı'
Koncagül neden itirafçı olmak için 6 ay beklediğini de şu sözlerle anlattı:
'İtirafçı olmak için neden 6 ay bekledin diyorlar’. Beklemedim. İtirafçı olmak istemiştim, benim avukatımla işbirliği yaptıklarını öğrendim. Cezaevinde bile bana 25 mektup yazdı. Ev çiziyordu, yeniden hepimizin aynı evde yaşayacağını söylüyordu. Orada itirafçı olmayalım diye bir korku salmaktı amacı… Şimdi de kanser olduğumu yayıyorlar, yok öyle bir şey.'
Yorum Yazın
Bilim karşıtı olan kafaların potansiyel sapık olması tesadüfle açıklanabilir mi?!
İşin Garip tarafı onca yıl bu amip nasıl böyle TÜRKİYE de bi kanal kurup yayın yapıyordu . Hiç kimse bunu açıklayamıyordu zaten kadınların yüzlerine baktığın... Devamını Gör
Vay bee... Geriye tek soru kalıyor; paranın kaynağı nereden geliyordu? Kitapla, reklamla, bağışla olacak iş değil. Zenginlere, siyasilere vs randevu evi hizm... Devamını Gör
Her türlü şantaj varmış zaten. Tarikattakilerin ailelerinin elinde ne varsa alıyormuş mal mülk, para.