Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
50 Yıllık Efsane Grup '' Pink Floyd ''
Efsane Grup Pink Floyd
Öncelikle geniş bir müzik bilgisine sahipseniz progresif rock ve psychedelic rock denilince akla gelen ilk grup kesinlikle ve tabiki ''Pink Floyd'' tur. 1965 yılında Roger Waters ve Nick Mason tarafından ''Sigma 6'' adı ile kuruldu ve hemen ardından 1 yıl sonra Rick Wright'ta katıldı.Grubun isimleri sırasıyla T-Set, Meggadeaths ve Abdabs olarak değiştirilmiştir.Bir süre sonra grubun ''delisi'' olarak görülen kişi Syd Barrett gruba dahil oldu ve grubun psychedelic rock grubu olmasının en önemli adımı Syd nin gruba katılması ile başladı.
İsim arayışları devam ederken Syd'nin aklına 2 caz gitaristi olan Pink Anderson ve Floyd Council 'in ilk isimlerinden oluşan Pink Floyd ismi geldi ve grubun ismi Pink Floyd olarak belirlendi.
Grubun ilk oluşumundan sonraki kayıtları ve çalışmaları psychedelic rock tarzından oldukça uzaktı. Ve grup o zamanlar ciddi anlamda dinlenen ve de beğeni toplayan caz müziğini, alt yapıları olarak benimsedi ve müziklerindeki bateri ve gitar alt yapılarını caz akorları üzerine kurarak başarı sağladı. Daha sonra kendilerini geliştirerek kendi müziklerini oluşturdular. Bunun ismi ne caz ne de psychedelic rock'tı. Bu, diğer müzik türlerinden farklılık gösteren bir müzikti. Bu Pink Floyd gerçeğiydi. O zamanlar tüm dünya Pink Floyd'u konuşuyordu. Müzik otoriteleri bile ne yorum yazabileceklerini bilmiyorlardı.
Bir süre sonra Syd nin ruh sağlığında bozulmalar yaşandı ve gruptan çıkartıldı onun ardından gruba gitarist olarak David Gilmour alındı ve şimdi düşünüyorumda eğer David olmasaydı belkide Pink Floyd ismini şuanda duymuş bile olmayabilirdik.
1970'de Atom Heart Mother yayınlandı.Grup albümün ilk şarkısını 23 dakikalık bir beste olan 'Atom Heart Mother'ı bir orkestrayla kaydederek oluşturmuştu. Grubun üç elemanının da solo eserleri ve bir tane daha deneysel parçadan oluşan albüm Floyd'un o dönem en çok satan albümü olmuştu. Grup üyeleri daha sonra bu albümü beğenmemiş olsalar bile deneyselliği, ses efektleriyle Pink Floyd ile bütünleşecek elementlerin bulunduğu ilk albüm olmuştu. Floyd albümün başarısıyla ilk Amerika turnelerine çıkmıştı. Albümün ismiyle ilgili soru soran gazetecilere grup üyelerinden Nick Mason şöyle cevap veriyordu: 'Her şey atomik bir kalp makinesiyle hayata bağlanmış hamile bir kadının gazete manşetine çıkmasıyla başladı. Dünyanın annesini ya da dünyanın kalbini düşünmek istiyorsan ineklerle başlık arasındaki bağlantıyı da görürsün.'Grup 1971'de ilk dönemlerindeki teklilerinin toplandığı Relics albümünü çıkardı ve Zabriskie Point albümüne şarkılar verdi. Aynı yıl içinde bulunan 'Echoes' parçasıyla dikkat çeken Meddle yayınlandı. Ses efektlerin daha da dikkat çektiği albüm, grup tarafından da grupça çalıştıkları ilk albüm olarak görülmüştü. Albüm İngiltere listelerinde 3 numaraya kadar çıktı.
Ve dünyanın gelmiş geçmiş en büyük müzik otoriteleri tarafından müziğin gelebileceği son nokta olarak değerlendirilen 1973 yılında çıkan , Bilboard 200 listesinde 741 hafta (14 yıl) boyunca yayınlanmış ve 50 milyondan fazla kopya satmış dünyanın en çok satılan 2. rock albümü olan Dark Side of the Moon albümü çıkmıştır.
Pink Floyd stüdyoya Ocak 1975'de geri döndü.Grup Dark Side of the Moon albümünün başarısından sonra yeni fiziksel ve duygusal olarak bitkin durumdaydı.Waters, yeni bir konsept için araştırmaya girişti. Grup 1974'de çıktığı Avrupa turnesinde üç yeni besteyle hayranlarının karşısına çıktı. Bu besteler sonraki albüm için bir başlangıç noktası oldu. Bu bestelerden birinde Gilmour tarafından çalınan bir gitar solosu Waters'a grubun eski üyesi ve kurucusu Syd Barrett'i hatırlattı. Albüm Eylül 1975'de piyasaya çıktı. Albümde yer alan Shine On You Crazy Diamond ve Wish You Were Here parçaları da Barrett'ın anısına idi. 'Shine On You Crazy Diamond' içindeki slide guitar ve psychedelic havayla Barrett günlerine bir gönderme yapıyordu.Albüm kayıtları sırasında Syd Barrett stüdyoyu ziyaret etmişti ancak grup elemanları fiziksel olarak değişmiş Syd Barrett'i tanımamışlar, tanıyınca da gözyaşlarına boğulmuşlardı. Ona besteledikleri şarkıları dinletmişlerdi ve daha sonra Barrett stüdyodan ayrılmıştı. Bu grubun Barrett'i son kez gördüğü andı.Waters o günleri şöyle anlatıyor: 'Çok garipti, sözler yazılmıştı ve aslında Syd ile ilgiliydi, geri kalan her şey başka bir şey anlatabilirdi ama neden sözleri Syd hakkında yazmaya başladım, bunu bilmiyorum. Sanırım Dave'in solosu ve onun hüzünlü sound'u beni oraya götürdü. Aslında Syd'in durumunun grubun genel durumunun bir sembolü olması 'Wish You Were Here' kayıtlarının başlamasından çok önceydi. (...) Elbette o çok önemliydi, grup Syd olmadan asla başlayamazdı. Çünkü her şeyi yazan oydu. Onsuz hiçbir şey olmazdı ama diğer yandan onunla da yürüyemezdi. Rock'n Roll tarihinde Syd önemli olabilir ya da olmayabilir ama Pink Floyd için insanların düşündüklerinden çok daha önemli. Kendimi yıllarca onun tehdidi altında hissettim. Ama o 'Wish You Were Here' kayıtlarında geldiğinde karşımda iri, şişman, kel, delirmiş bir insan buldum ve gözyaşlarımı tutamadım.'Wright ise olaydan şöyle bahsediyor: 'Bütün albüm Dave'in baştaki gitar solosundan yola çıktı, çok güzel bir soloydu. Sonuçta bence albüm bizim en iyi albümümüz oldu, çünkü en renklisi ve en duygusalıydı. 'Shine On' un sözleri Syd için yazılmıştı. Stüdyoya yürüyerek gelmiştim. Roger masasında miksaj yapıyordu, sonra onun yanında oturan şişman, kel bir adam gördüm. Bunu garipsemedim çünkü insanların bizi merak edip gelmesi normaldi. Sonra roger 'Bu adam kim bilmiyorsun değil mi?' dedi. 'Bu Syd'. Büyük bir şoktu, çünkü onu 6 yıldır hiç görmemiştim. Ayağa kalktı, dişlerini fırçaları, yeniden oturdu ve 'Pekala gitarı ne zaman çalacağım?' dedi. Tabii yanında gitarını getirmemişti. Biz ise 'Üzgünüz Syd, gitarların işi bitti', dedik.
Animals
Bu albümden sonra Pink Floyd 1977'de yine bir Harvest yapımı olan Animals'ı piyasaya çıkardı. George Orwell'in ünlü eseri Hayvan Çiftliği'ne nazireten, çeşitli kişilik yapılarının birer hayvan (domuzlar, köpekler ve koyunlar) olarak sembolize edildiği albüm oldukça ilgi çekti. Albümde Gilmour ve Waters'ın birlikte yaptığı bir şarkı dışında her şarkı Roger Waters'a aitti. Aynı yıl haziran ayında bir ABD turu yaptılar. Turnede albüm kapağında da kullandıkları büyük domuz da konserlerde kullanıldı.
The Wall
Pink Floyd, 1977'den beri üzerinde çalıştığı The Wall albümünü Kasım 1979'da EMI'den çıkarttı. Bu albümde 'Pink' adındaki bir karakterin doğumundan itibaren olan süreç incelenmiş; savaş, babaya duyulan hasret, eğitim sistemi, aldatma gibi konular işlenmiştir.
Turnede bir hayranıyla kavga eden Roger Waters kafasında seyirciyle kendisinin arasına bir duvar örme düşüncesini yaratmıştı. Daha sonra konsepti geliştirerek bir insanın tüm insanlara karşı olması olarak büyütmüştü.
Albümün kayıtları sırasında Waters egemenliği eline aldı. Özellikle albümde Rick Wright'ın katkısı çok azdır. Bu durum Gilmour'un hoşuna gitmiyor, Waters'la olan rekabetini artırıyordu. Waters albümde olması gerektiğini düşündüğü şeyler yüzünden grup elemanlarıyla kavga ediyordu. Tüm bu kavgalara rağmen Another Brick In The Wall (Part 2) veComfortably Numb gibi şarkılar büyük başarı kazanmıştı. Albüm kayıtları sonrası Wright gruptan ayrılmış ancak konserlerde bir turne müzisyeni olarak çalmıştır.
1982 yılında Alan Parker tarafından albümle aynı isimde bir film çekildi. Soyut bir anlatım tekniğine sahip, simgesel bir anlatım tarzını benimseyen film, Mayıs 1982'de Cannes Film Festivali'nde gösterildi. Film Türkiye'de ilk defa Emek Sineması'nda 1986 kasımında gösterilmiştir.
Mart 1983'te, The Wall albümünden çıkarılan parçalar ile yapılan The Final Cut, aynı zamanda grubun bir kriz içerisinde olduğunun açık göstergesi olmuştur. Roger Waters'ın,Rick Wright'ın albümde çalmasına izin vermemesi ve Nick Mason'ın albümdeki bazı parçalarda çalmasını istemeyişi sonucu kavgalar yaşanmış, David Gilmour da sadece tek parça seslendirmiştir. Gilmour, Waters'a albüm için besteler yapabilmesi için albümü geç yayınlamasını teklif etmiş ancak Waters bunu kabul etmemiştir.
Albüm savaş karşıtı bir albümdü ve birçok yönden The Wall albümünü hatırlatıyordu. Albümün turnesi de yapılmadı ve grup elemanları solo çalışmalar için Pink Floyd'dan bir süre uzak kaldılar. Bütün bunlara rağmen albüm Britanya'da müzik listelerinde 1 numaraya kadar çıkmayı başardı.Bir süre sonra Roger Waters ile David Gilmour arasındaki anlaşmazlık sonucu Roger Waters grubu dağıttığını açıkladı. Ancak David Gilmour Pink Floyd adını devam ettirmek istedi ve davayı kazandı.
The Division Bell ve P.U.L.S.E
Mart 1994'te David Gilmour, Wright ve Mason The Division Bell albümünü yayınladılar.Albümdeki şarkı sözlerini Gilmour yazmış, kız arkadaşı Polly Samson da ona yardımcı yazar olarak eşlik etmiştir. Bu albüm çıkışından iki hafta sonra ABD' de 1. sıraya yükseldi.Pink Floyd Mayıs 1995'te iki CD'den oluşan P•U•L•S•E adlı konser albümünü çıkardı. Kapak yine Storm Thorgerson tarafından yapıldı. Gerek The Division Bell, gerek P•U•L•S•E basından sert eleştiriler aldı.P•U•L•S•E grubun 2003 yılında menajerleri Steve O'Rourke için düzenlenen cenaze törenine ve 2005 yılında tek seferlik olarak Live 8 konserleri için bir araya gelişine kadarki son kez görünüşü oldu.
Grup 1996'da 'Rock 'N Roll Hall of Fame'e girmeye hak kazandı Törende Roger Waters bulunmadı. 2000'de Is There Anybody Out There? The Wall Live 1980-81 konser albümü ve 2001'de best of Echoes yayınlandı. 2003'te Dark Side of the Moon yeniden yayınlandı. 2004'te ise Nick Mason 'Inside Out' isimli Pink Floyd kitabını yazdı.
Gilmour, Mason ve Wright 2003'te ölen menajerleri Steve O'Rourke için birleşip 'Fat Old Sun' ve 'The Great Gig In The Sky''ı cenazede çaldılar. 1981 yılındaki Earls Court (Londra) konserinin ardından bir daha sahnede birlikte görülmeyen grubun orijinal kadrosu 2 Temmuz2005 tarihinde Londra Hyde Park'ta düzenlenen Live 8 yardım konserlerinde 24 yıl sonra bir araya geldi ve 'Breathe', 'Money', 'Wish You Were Here' ve 'Comfortably Numb' parçalarını canlı olarak çaldı.
Grup kurucularından Syd Barrett, 7 Temmuz 2006'da pankreas kanserinden dolayı hayatını kaybetmiştir. 2007'de ise onu anma konserinde Roger Waters sahne almıştır, konserin sonunda ise sürpriz olarak Gilmour, Mason, Wright Arnold Layne'i çalmışlardır. Gecenin son şarkısında tüm konuklar beraber 'Bike'ı söylemişlerdir ancak Roger Waters, diğer Floyd üyeleriyle sahneye çıkmamıştır. Grubun piyanisti Richard Wright da 15 Eylül 2008 tarihinde açıklanmayan bir kanser çeşidinden dolayı yaşamını yitirdi.
Syd Barrett ve Roger Waters'tan sonra grubun üçüncü lideri olarak nitelendirilen David Gilmour gelen turne tekliflerini 'Artık yaşım ilerledi. Pink Floyd'un stüdyo ve turne stresini kaldıramam' diyerek geri çevirmektedir. Bu açıklama, bir bakıma Pink Floyd'un ebedîyen dağıldığını ve bir daha birleşmeyeceğini göstermektedir.
Çok sayıda sanatçı Pink Floyd'un müziğinden etkilenmiştir. David Bowie Syd Barrett'ı büyük bir ilham kaynağı olarak tanımlamaktadır. The Edge, ilk gecikme pedalını Animals albümündeki açılışı duyduktan sonra almıştır. Pet Shop Boys Marillion'un gitaristi Steve Rothery deWish You Were Here albümünü büyük bir ilham kaynağı olarak göstermektedir.
Bunun dışında pek çok grup Pink Floyd'dan etkilenmiş ve şarkılarını cover'lamışlardır. Bunlardan bazıları: Moğollar, Kurtalan Ekspres, Foo Fighters, Dream Theater, My Chemical Romance, Porcupine Tree, The Mars Volta, The La's, Queen, Oasis, Iron Maiden, Stone Temple Pilots, Coheed and Cambria, Tool, Queensryche, 30 Seconds to Mars, Scissor Sisters, Rush, Radiohead, Gorillaz, Mudvayne, Nine Inch Nails, Korn, Primus, System of a Down, Smashing Pumpkins'dir.
Grup 2014 yılında son bir albüm çıkarmış ve adını The Endless River koymuştur.Grubun çıkardığı son albümdür ve bunun ardından yapılan açıklamaya göre Pink Floyd bir daha albüm çıkartmayacağı duyurulmuştur.
Grup hakkında az bilinenler:
“See Emily Play” şarkısının tümüyle bir halisinasyon sonucu yazılmış olması ihtimali yüksektir. Syd Barrett şarkıyı konserleri sonrası ormanlık bir alanda uyandığında gördüğü bir kız için yazdığını söyler, fakat kızın gerçek olmadığı söylenir.
Meddle albümündeki Fearless şarkısının sonunda stadyumda söylenen şarkı Liverpool takımı taraftarlarınca her maçta söylenen bir tezahürattır.(aklıma geldi yeminlen , dinlerken bende arkada kesin tezahürat yapıyolar demiştim)
Wish You Were Here albüm kapağındaki yanma teması pek çok şeyi temsil ediyor: Syd Barrett’in zihinsel yanışı, grubun telif haklarının ödenmesideki tartışmalar ve daha geniş anlamda müzik endüstrisinde yaşadıkları genel hayal kırıklığını temsil etmekte.
The Wall albümü tek bir karakterin hikayesini anlatmasına rağmen “Another Brick In The Wall Pt. 2,” şarkısında bir kez bile ”ben” kelimesi geçmez. Bu uygun adım yürüyen çekiçlerle birlikte kurumsallık ve mahkumiyeti sembolize eder.
Comfortably Numb şarkısında geçen “My hands felt just like two balloons – Ellerim sank iki balondu” sözü gerçekten de Roger Waters’ın çocukluğunda yüksek ateş sonucu yaşadığı bir halisinasyon sonucu hissettiği bir durumdu.
Animals albümünündeki ”pigs – domuz” otoriteyi, ”sheeps – koyunlar” domuzların emirlerini uygulayan, olaylara karışmayanları temsil ederken, ”dogs – köpekler” ise isyan ederek domuzları devirmek isteyenleri temsil ediyor.
Aslında şimdi yazıma devam etsem şuana kadar yazdıklarımın 2 katını daha yazar ve devam bile edebilirdim fakat iyice ayrıntıya girip abartmaya gerek yok diye düşündüm.
7 temmuz 2006’da deli dahi çocuk syd barrett, inzivaya çekildiği cambridge’teki evinde pankreas kanserinden hayatını kaybetti.
grubun sakin elemanı richard wright ise 15 eylül 2008’de yine kansere yenik düşerek hayat sahnesinden çekildi.
…
2005’te buluşan bu ilahlar için artık böylesine bir buluşmanın ihtimali bile yok. belki cennette dinleriz.
pink floyd: cennette sonsuz sesler
ve tanrı bize onları gönderdi duvardaki eksik tuğlayı tamamlamarı için. onlar bu görevi en iyi şekilde yerine getirdi.
teşekkürler dünya’nın en muhteşem grubu!
“child is grown, dream is gone.”
Şimdide herkesin Pink Floyd playlist in de bulunan şarkılar , eminim hepsini bayılarak dinleyeceksiniz.
Yorum Yazın