onedio

Çanakkale Boğazı Haberleri

Çanakkale Boğazı ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Çanakkale Boğazı ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Çanakkale Savaşı 18 Mart 1915
Çanakkale Savaşı, I. Dünya Savaşı sırasında 1915-1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası’nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleriarasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir. İtilaf Devletleri; Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti konumundaki İstanbul’u alarakİstanbul ve Çanakkale boğazlarının kontrolünü ele geçirmek, Rusya’yla güvenli bir erzak tedarik ve askeri ikmal yolu açmak, başkent İstanbul′u zaptetmek suretiyle Almanya′nın müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak İttifak Devletlerini zayıflatmak amaçları ile ilk hedef olarak Çanakkale Boğazı’nı seçmişlerdir. Ancak saldırıları başarısız olmuş ve geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Kara ve deniz savaşı sonucunda iki taraf da çok ağır kayıplar vermiştir. Osmanlı İmparatorluğu, Almanya’nın Rusya’ya savaş ilan ettiğı 1 Ağustos 1914′ün hemen ertesi günü, Almanya ile bir ittifak antlaşması imzalamıştır. Bu antlaşma, imparatorluğun eninde sonunda Almanya’nın ana gücünü oluşturduğu İttifak Devletleri safında fiilen savaşa gireceği anlamına gelmektedir. Enver Paşa, fiilen savaşa girmeyi, seferberliğin tamamlanmamış olması ve Çanakkale Boğazı savunmasının tamamlanmaması gibi gerekçelerle ertelemeye çalışmıştır. Ancak Almanya, bir an önce savaşa fiilen girilmesi için baskılarını sürdürmüştür. Bu baskılar, Akdeniz’de İngiliz donanması önünden çekilen Goeben ve Breslau savaş gemilerinin İstanbul’a gelmesiyle bir oldu bittiye getirilmişti. Daha sonra Osmanlı Donanması’na bağlı bir grup gemiyle Karadeniz’e açılan bu gemiler 27 Ekim 1914 tarihinde Rus limanlarını bombalayınca Rusya, Osmanlı İmparatorluğu’na savaş ilan etmiştir. Birleşik Krallık Donanma Bakanı Winston Churchill, 1914 yılı Eylül ayında Çanakkale Boğazı’nın donanmayla geçilerek İstanbul’un işgalini öngören bir planı Başbakan Herbert Asquith’e vermiştir. Plan, çeşitli evrelerden geçerek uygulamaya kondu ve Birleşik Krallık ve Fransa gemilerinden oluşan bir donanmanın Boğaz’a geniş çaplı ilk saldırıları 1915 Şubat ayında başlatıldı. En güçlü saldırı ise 18 Mart 1915 günü uygulamaya konuldu. Ancak Birleşik Donanma ağır kayıplara uğradı ve deniz harekatından vaz geçilmek zorunda kalındı. Deniz harekatıyla İstanbul'a ulaşılamayacağı anlaşılınca bir kara harekatıyla Çanakkale Boğazı'ndaki Osmanlı sahil topçu bataryalarını ele geçirmek planı gündeme getirilmiştir. Bu plan çerçevesinde hazırlanan İngiliz ve Fransız kuvvetleri 25 Nisan 1915 şafağında Gelibolu Yarımadası'nın güneyinde beş noktada karaya çıkarılmıştır. İngiliz ve Fransız çıkarma kuvvetleri her ne kadar Seddülbahir ve Arıburnusahillerinde köprübaşları oluşturmayı başardılarsa da Osmanlı kuvvetlerinin inatçı savunmaları ve zaman zaman giriştikleri karşı taarruzlar sonucunda Gelibolu Yarımadası'nı işgalde başarılı olamadılar. Bunun üzerine sahildeki kuvvetler takviye edilmek için Arıburnu'nun kuzeyinde Suvla Koyu'na 6 Ağustos 1915 tarihinde yeni kuvvetlerle bir üçüncü çıkarma yapılmıştır. Ancak 9 Ağustos'ta Kurmay AlbayMustafa Kemal'in Birinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen karşı taarruzunda İngiliz Komutanlığı ihtiyat tümenini ateş hattına sürerek sahilde tutunmayı ancak başarabilmiştir. Mustafa Kemal ertesi gün Kocaçimentepe – Conk Bayırı hattında yeni bir karşı taarruz gerçekleştirmişti, bu hattaki Anzak birliklerini de geri atmıştır. İngiliz ve Anzak kuvvetlerinin İkinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen genel taarruzları ise Osmanlı savunmasını aşamamıştır. Tüm bu gelişmelerin sonrasında İngiliz, Anzak ve Fransız kuvvetleri Gelibolu Yarımadasını 1915 yılı Aralık ayı içinde tahliye etmiştir. Kaynak :http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87anakkale_Sava%C5%9F%C4%B1
100. Yılında 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'ne Etki Eden 15 Kişi ve Olay
100. yılında hala hafızalardaki yerini koruyan, Türk insanının sevgi, saygı ve biraz buruklukla andığı Çanakkale deniz zaferi ile ilgili mutlaka bilmeniz gereken 15 kişiyi ve olayı sizler için derledik. İtilaf devletleri savaş bakanlarından, savaş emrini verenlere, donanma komutanlarından 275 kiloluk top mermisini sırtlananlara, Anafartalar kahramanı Atatürk'ten Enver Paşa'ya kadar işte Çanakkale deniz savaşlarına etki eden 15 kişi ve olay.
Çanakkale'de Orman Yangını! Aranan Siyah Araç Bulundu: 4 Kişi Gözaltına Alındı
Çanakkale’nin merkez ve Bigadiç ilçelerinde 8 Ağustos Cuma günü saat 15.00 sıralarında orman yangını çıktı. Alevler, şiddetli rüzgarın etkisiyle kısa sürede yayıldı. Yangın nedeniyle Saçaklı Köyü, Ahmetçeli Köyü ve Doğanca Köyü tahliye edildi. Yangının şiddeti nedeniyle Çanakkale Boğaz gemi geçişlerine; Çanakkale Havalimanı ise uçuşlara kapatıldı. Yangın yerleşim yerlerine ulaştı. Bir itfaiye aracı alevler arasında kalırken bir kişinin 'Şunları kurtaralım n'olur' haykırışı duyuldu.Öte yandan yangın çıkardığı iddiasıyla aranan siyah araç, bulundu. Araçta bulunan 4 kişi gözaltına alındı.
Dumlupınar Faciasının 61. Yılı
Yorgun, ama bir o kadar da gururlu 86 denizci, kendilerine yeni bir görev verilinceye kadar sevgilileri olan denizden ve gemilerinden ayrılıp, eşlerine, ailelerine kavuşmanın heyecanı içerisindeydiler. Ne var ki saatler 02.15 i gösterdiği sırada, Çanakkale Boğazı'ndaki Nara Burnu dönülürken, Türk denizaltıcılık tarihinin belki de en acı kazası yaşandı. Dumlupınar, İsveç bandıralı Naboland Şilebi ile Boğaz ın orta yerinde çarpıştı.O günkü teknik ve imkânlarla çok uğraşılmasına rağmen gemiyi ve içindeki 81 kişiyi çıkartmak mümkün olmamıştı. O gün için Türkiye nin elinde 91 metre derinlikten bu denizaltıyı çıkartacak imkânlar yoktu. Denizaltı battıktan sonra battığı yerin bulunabilmesi için aşağıdan bir haberleşme şamandırası fırlatmıştı. Bu şamandıranın içinde irtibatı sağlamak için bir de telefon hattı vardı. Şamandırayı bir balıkçı motoru görmüştü. Şamandıranın içinden bir de telefon ve bir yazı çıktı: 'Dumlupınar burada battı, kapağı açın ve irtibat kurun! '' . Günün ilk ışıkları etrafı aydınlattığında, Boğaz'ın 90 metre derinliğindeki soğuk karanlıkta korkunç bir can pazarı yaşanıyordu. Aldığı yara sonucu batan ve manevra dairesinde yangın çıkan Dumlupınar'ın kıç torpido bölümündeki 22 denizci sağ kalmayı başarmış, kurtarılmayı bekliyordu.— Alo Dumlu.— Evet, Dumlu.— Ben Üsteğmen Suat.— Evet, efendim ben Selami— Selami nasılsınız, biz geldik, şimdi bana durumu anlat. — Efendim dizellerden yara aldık, manevra dairesinde yangın çıktı, bataryayı sıfıra alarak kıç torpido dairesine geçtik, şimdi manevra dairesi su ile dolu.— Kaç kişisiniz orada?— 22 kişiyiz.— Diğer dairelerle irtibatınız var mı?— Yarım saat evvel kıç batarya dairesi ile konuştum, şimdi cevap vermiyorlar.— Merak etmeyin 'Kurtaran' geldi biz buradayız.— Efendim manometre 267 kadem gösteriyor doğru mu?— Selami Kurtaran geldi şimdi kurtarma işine başlanıyor, ben biraz sonra yine gelirim.— Peki efendim...
Mutlu'dan Kumburgaz Açıklaması: 'Aramalarda Ağırlık Güney Marmara'da'
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Kumburgaz'da kaybolan 4 genci arama çalışmalarının, Marmara Denizi, Kapıdağ Yarımadası, Avşa Adası, Erdek ve civarlarında yoğunlaştığını belirterek, 'Bundan önceki kayıplarımıza genelde Güney Marmara bölgesinde ulaştık. Dolayısıyla ağırlığımızı bu bölge üzerinde sürdürüyoruz' dedi.Mutlu, 17 Ağustos'ta Kumburgaz Kamiloba sahilinden kiraladıkları deniz bisikletiyle açıldıktan sonra kaybolan gençlerin aileleriyle bindiği gemide, arama çalışmalarını yerinde inceledi. İncelemeyi tamamladıktan sonra döndükleri Büyükçekmece Balıkçı Barınağı'nda gazetecilere açıklamalarda bulunan Mutlu, arama çalışmalarının devletin ilgili organları tarafından devam ettiğini söyledi. 'Ailelere detaylı bilgilendirme yaptık' Aramaların 9. gününde olduğunu dile getiren Vali Mutlu, şunları kaydetti: 'Sahil Güvenlik Komutanlığı ile Deniz Kuvvetleri, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), AFAD, Kıyı Emniyeti ve farklı unsurların iştirakleriyle Sahil Güvenlik Komutanlığımızın koordinasyonunda çalışmaları sürdürüyoruz. Bugün de ailelerimizi, çalışmaları aynı yoğunlukta devam ettirdiğimizi ve nasıl bir çalışma yürüttüğümüzü yerinde göstermek için misafir ettik. Davete, 4 aileden hemen hemen 25 kişi iştirak etti. Bugün yoğunluklu olarak arama yapılan Güney Marmara Bölgesi'nde 'Güven' adlı Sahil Güvenlik Komutanlığı gemisi ile çalışmalar hakkında detaylı bilgilendirme yaptık. Gerek helikopter gerek botlar bütün arama gemileriyle detaylı, hiçbir noktanın boş bırakılmadan arama yapıldığını gördüler.' İstanbul Valisi Mutlu, bugün arama çalışmalarının, 3'ü Sahil Güvenlik, 3'ü Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, 3'ü de TPAO'ya ait gemi, Sahil Güvenliğe ait bir helikopter, çok sayıda bot, personel ve kıyıdan jandarma ekipleri tarafından sürdürüldüğünü anlattı. Özellikle helikopter ve uçakların çalışmalarını kesintisiz sürdürdüğünü vurgulayan Mutlu, şöyle devam etti: 'Bugün bizzat helikopter pilotlarımız tarafından verilen bilgiye göre, ortalama 70 metre ve altı, 30 metre ile 70 metre yüksekliğindeki bir irtifa alanında yoğun bir kıyı ve deniz araması yapıyorlar. Dolayısıyla şu ana kadar Marmara Denizi'nde önemli bir alanda, gelen bütün ihbarları da değerlendirmek suretiyle çalışmaları sürdürdük ve bundan sonra da aynı şekilde sürdürmeye devam edeceğiz. Sevgili yavrularımızı ailelerine teslim etmek için devletimizin bütün kaynaklarını seferber etmeye devam edeceğiz.' Gelen bütün bilgileri anında değerlendirerek çalıştıklarını dile getiren Mutlu, 'Bugün de hatta seyir halinde 2 cisme ulaştık. Bunlardan biri can yeleği, diğeri de çocuk kolluğu. Dolayısıyla deniz yüzeyinde, altında, kıyıda ne varsa tamamının araması devam ediyor. Ailelere sabırlar diliyorum' diye konuştu. 'Ümidimizi koruyarak, aramaya devam edeceğiz' İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, bir gazetecinin, 'Ege Denizi'ne bakılıyor mu?' sorusuna şu karşılığı verdi: 'Bütün değerlendirmeler yapılıyor. Başta Güney Marmara olmak üzere kayıpların olma ihtimalinin olduğu alanlarda yoğun olarak arama yapıyoruz. Çanakkale Boğazı'ndan geçerek, Ege Denizi'ne intikal söz konusu olabilir mi? Bununla ilgili Türk Radyo üzerinden bütün deniz araçlarına yapılmış anonslar var. Kayıpların, Marmara Denizi, Kapıdağ Yarımadası, Avşa Adası, Erdek ve civarlarında olabileceğini tahmin ediyoruz. Bugünkü arama çalışmaları da bu alanda devam ediyor. Bunun dışında da Marmara'da da çok yoğun arama çalışması yapılıyor. İhtiyaç olursa o alanlara da bir faaliyet yapılabilir ama şu anda böyle bir değerlendirme içinde değiliz. Bundan önceki kayıplarda da kayıplarımıza genelde Güney Marmara bölgesinde ulaştık. Dolayısıyla ağırlığımızı bu bölge üzerinde sürdürüyoruz. Bugüne kadar Marmara Denizi'nde kaybolmuş ama Ege Denizi'nde bulunmuş bir vakayı görmedik ama bu olmayacağı anlamına gelmez. Her alternatifi değerlendirmeye devam edeceğiz.' 'Aramalar ne zamana kadar sürecek?' sorusunu ise Mutlu, 'Bunu aileler de ilk günden itibaren bize sık sık soruyor. Ailelerimizin evlatları aynı zamanda milletin evlatlarıdır. Ümidimizi sonuna kadar koruyarak, aramaya devam edeceğiz' diye yanıtladı. İstanbul'da Kumburgaz sahilinden 17 Ağustos'ta deniz bisikletiyle açılan Mikail Çelik, Serdar ve Doğan Demir kardeşler ile Şükrü Kahraman ve Yusuf Büyükizgi'den haber alınamamış, arama çalışmaları kapsamında Marmara Adası açıklarında 23 Ağustos'ta bulunan cesedin Serdar Demir'e ait olduğu belirlenmişti. Muhabir: Halil İbrahim Başer
Çanakkale'de Ebola Şüphelisi Hayatını Kaybetti
Çanakkale Boğazı'ndan geçen bir gemide rahatsızlanan ve Ebola şüphesi ile dün hastaneye kaldırılan hasta hayatını kaybetti.Kamerun'dan Tuzla Limanı'na giden “Karşıyaka” isimli Türk bandıralı kargo gemisinde rahatsızlanan ve Ebola şüphesiyle dün Çanakkale Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Yavuz Durmuş (28) gece hayatını kaybetti. Ölümüyle ilgili kesin tanı konamayan Durmuş için savcılık önce otopsi istedi. Bu arada Halk Sağlığı Müdürlüğü yetkilileri, alınan kan örneklerini Ebola şüphesi nedeniyle Ankara’ya gönderdi. Uzun bir süre kesin tanı konamayan Durmuş’un otopsisi için bugün savcı, adli tıp uzmanı ve diğer ilgili uzmanlar bir araya geldi. Kaldırıldığı hastanedeki kan tahlilleri ve diğer tetkikler en ince ayrıntısına kadar değerlendirildi ve sonunda Durmuş’a ‘sıtma’ tanısı kondu. Bununla birlikte otopsiden de vazgeçildi. Mehmet Güler