onedio
Görüş Bildir

Malatya Haberleri

Malatya, Doğu Anadolu Bölgesi'nde bulunmaktadır. 13 ilçesi bulunan ilin 2021 verilerine göre nüfusu 808.692 kişidir. Yönetiminde Selahattin Gürkan vardır.

Malatya

Türkiye'nin en yüksek nüfusa sahip 28. ilidir. Kayısısıyla meşhur olduğu il 'Kayısı Diyarı' olarak da bilinmektedir. Konumundan dolayı karasal bir iklime sahiptir. İnşa edilen barajlardan son ikliminde ılımanlık olmuştur. Ekonomik olarak belirtildiği gibi kayısı ile gelişim sağlamaktadır. Malatya'da bulunan kayısı fabrikaları istihdam sağlamaktadır. Bunun yanında tekstil alanı da ilin ekonomik olarak gelişmesinde önemli bir yere sahiptir. Yöresel lezzetlerinde; kayısı tatlısı, analı kızlı, içli köfte, baklalı pilav, kömbe gibi lezzetler vardır. İlin adına sahip Malatyaspor, futbol alanında şehrini başarılı bir şekilde temsil etmektedir.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Yapay Zekaya Sorduk: Asgari Ücret Bölgelere Göre Uygulansaydı Maaş Kaç TL Olurdu? İşte İl İl Maaş Tahmini
Yeni yıl için nefesler tutuldu. Nefeslerin tutulması 'yeni yıl yeni umutlar' düşüncesinden mi pek bilmeyiz ama 2025 Ocak ayında belli olacak yeni maaşların umutlarımızı doğrudan etkileyeceği kesin! Bir yandan 17 bin 2 TL olan asgari ücret için yüzde 25 tahminleri yapılırken bir yandan en yüksek yüzde 30 ihtimali konuşuluyor. Bu oranların kimseyi mutlu etmeyeceği kesin peki yapay zeka asgari ücretle ilgili ne düşünüyor?Yapay zekaya asgari ücretin bölgelere göre uygulandığı takdirde hangi ilde maaşların kaç lira olacağını sorduk. Yapay zeka ise il il asgari ücret haritası çıkardı.
Prof. Dr. Naci Görür Açıkladı: Fay Hattı Geçmeyen Rize'de Nasıl Deprem Oldu?
Aktif fay hatları üzerinde bulunan Türkiye'nin farklı bölgelerinde depremler meydana gelmeye devam ediyor. Son olarak Malatya ve Rize'de üst üste yaşanan depremler vatandaşları korkuttu. Deprem risk haritasında fay hattı üzerinde bulunmayan Rize'de ise neden deprem meydana geldiği merak konusu. Depremlerin ardından gözler uzman isimlere çevrilmişken ilk açıklama Prof. Dr. Naci Görür'den geldi.İşte Prof. Dr. Naci Görür ve Prof. Dr. Okan Tüysüz'ün açıklamaları...Kaynak
Malatya'dan Sonra Bir Deprem de Rize'de! AFAD 4.7'lik Depremi Duyurdu
Saat 10:46'da Malatya'da meydana gelen 4.9'luk depremin ardından bir deprem de Rize'de oldu. AFAD'dan yapılan açıklamaya göre Rize'de meydana gelen depremin büyüklüğü 4.7 olarak duyuruldu. Deprem sonrasında AFAD’dan şu açıklama yapıldı: “Rize ilimizin Hemşin ilçesinde saat 12.02’de meydana gelen 4.7 büyüklüğündeki deprem sonrası an itibarıyla olumsuz bir durum bulunmamaktadır.”
Kaza Yerine Giden Polisler TIR'ın Altında Kaldı! 1 Polis Şehit Oldu, 1 Polis Yaralandı
Malatya Doğanşehir'de meydana gelen bir kazanın olay yerine giden polis ekipleri, yolda önlem almak üzereyken başka bir kaza gerçekleşti. Yoldan geçen saman balyası yüklü bir TIR, polis ekiplerinin bulunduğu noktaya daldı. Kaza sonrası yaralanan polis ekibini kurtarmak için gelen itfaiye ve sağlık ekipleri 2 polisi hastaneye kaldırdı. Polislerden biri kaldırıldığı hastanede şehit oldu, yaralı polisin tedavisi sürüyor. 
Teoman'la 'Yavaş Yavaş' Konserleri Başlıyor
Teoman, 15 şehri kapsayacak akustik konser turnesi kapsamında Konya, Aksaray ve Kayseri’ den sonra Malatya’ da sevenleriyle buluşacak. “Renkli Rüyalar Oteli”, “Paramparça”, “İstanbul’da Sonbahar” gibi geniş kitlelerin bildiği parçaların yanı sıra “Bugün”, “En Güzel Hikayem”, “Bana Öyle Bakma” gibi şarkılarının akustik hallerini, “yavaş yavaş” turnesinde dinleyebilmek için biletler www.biletix.com adresinde. Vodafone FreeZone, Kral Pop Tv, Kral Pop Radio, Atlas Jet’ in sponsorluğunda gerçekleşecek, organizasyonu ise Atlantis Yapım tarafından yapılacak olan Teoman “yavaş yavaş” turnesinin biletlerine www.biletix.com adresinden ulaşabilirsiniz. Medyatava
Sinop'ta İşsiz Öğretmen Canına Kıydı
Sinop’ta işsiz öğretmen 35 yaşındaki Gamze Filiz Arslan, dün evde bulunan av tüfeğiyle yaşamına son verdi. Bir süre İstanbul’da özel bir dershanede kimya öğretmeni olarak görev yaptıktan sonra işsiz kalarak memleketi Sinop’a gelen Gamze Filiz Arslan, evde bulunan av tüfeğini çenesinin altına dayayıp ateş ederek canına kıydı. Silah sesi üzerine odaya giren aile fertleri Arslan’ın kanlar içerisinde yerde görünce durumu hemen sağlık ekiplerine bildirdi. Eve gelen ekipler, Arslan’ın öldüğü belirledi. İntiharla ilgili soruşturma devam ederken, genç öğretmenin cansız bedeni, otopsi için Sinop Atatürk Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. DHA
İnönü Üniversitesi Karıştı: 47 Gözaltı
İnönü Üniversitesi'nde çıkan olaylarda 47 öğrenci gözaltına alındı. Malatya İnönü Üniversitesi'nde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yaklaşık 100 kişilik grup basın açıklaması yaptı. Kampüsün içinde yapılan açıklamanın ardından, gruptan ayrılan 40 kişinin, karşıt görüşlü öğrencilerin bulunduğu kafeye giderek, bazı öğrencileri darp ettiği iddia edildi. Çıkan olaylara önce özel güvenlik görevlileri, ardında çevik kuvvet polisleri müdahale etti. Çıkan gerginlikte 47 öğrencinin gözaltına alındığı belirtildi. Polisin, kampüs içinde ve şehir merkezindeki erkek öğrenci yurdunda geniş güvenlik önlemleri aldığı öğrenildi. DHA
"Evet, Bize Kumpas Kurdular"
İlker Başbuğ, Silivri Cezaevi'nde sesisizliğini bozdu: Gizli tanıklarla, ayarlanmış hâkimlerle kumpas kuruldu. Amaç orduyu tasfiye etmekti. Bizi bu noktaya TSK'ya karşı nefret ve intikam duyguları içinde olanlar getirdiEski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Silivri Cezaevi'nde Sabah'tan Mehmet Barlas ve Şaban Arslan'a son günlerdeki tartışma konularıyla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Başbakan Erdoğan ile danışmanı Yalçın Akdoğan'ın 'Orduya kumpas kuruldu' iddialarını değerlendiren Başbuğ, 'Evet, gizli tanıklarla, ayarlanmış hâkim ve savcılarla bize kumpas kuruldu' dedi. 'DIŞARIDA' TEKRAR GÖRÜŞMEK ÜZERE Hükümeti devirmeye tam teşebbüs suçundan müebbet hapisle cezalandırılan emekli Orgeneral İlker Başbuğ, 26 aydır Silivri Cezaevi'nde yatıyor. İlker Başbuğ'u, Adalet Bakanlığı'nın izniyle ziyaret ettik. Sabah Başyazarı Mehmet Barlas'la birlikte, dün sabah saat 10.00'da cezaevine gittik. Görevli infaz memurları, ısrarla üzerimizdeki metal eşyaları bırakmamızı, aksi halde son arama noktasında üzerimizden metal eşya çıkarsa suç unsuru kabul edileceğini söyledi. Dijital göz tarama noktasından geçtikten sonra, İlker Başbuğ'un cezasını çektiği 5 No'lu L Tipi İnfaz Kurumu koğuşlarının bulunduğu bölümde, son kontrol noktasından da sorunsuz geçtik. Başbuğ, lokal gibi geniş bir salonda gerçekleşen görüşmemize gecikmesiz olarak geldi. Biraz kilo verdiği ancak kafasının son derece dingin olduğu belli olan Başbuğ'un, sorularımızı, akademik bir üslupla, sözlerini tane tane seçerek cevaplaması dikkat çekiciydi. Bugüne kadar, Başbuğ'un cezaevinde çekilen hiçbir fotoğrafı yayımlanmamış. Hatta cezaevinde yazdığı kitap için yayıncının talep ettiği fotoğrafı bile vermemiş. Biz de Başbuğ'un fotoğraf çektirmeme konusundaki hassasiyetine saygı gösterdik. Açık görüşler en fazla bir saat sürüyor. Ancak infaz koruma memurlarının hoşgörüsüyle, görüşmemiz yaklaşık iki saat sürdü. Ayrılırken de kendisine, 'En kısa sürede dışarıda tekrar görüşmek üzere' dileklerimizi ilettik. Hükümeti devirmeye kalkışmak suçundan müebbet hapse çarptırılan İlker Başbuğ, askeri müdahalelere karşı olduğunu belirterek, 'Çünkü askeri müdahaleler Türkiye'ye zarar vermiş, hiç bir şey kazandırmamıştır' diye konuştu. Çeşitli isimlerle anılan darbe davalarında yargılanan ya da hüküm giyen Silahlı Kuvvetler mensuplarına iftira atıldığını ifade eden Başbuğ, 'Amaç, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde geniş çaplı bir tasfiye yapmaktı ama başaramadılar' dedi. İşte emekli Orgeneral Başbuğ'un Mehmet Barlas ve Şaban Arslan'a yaptığı o çarpıcı açıklamalar: DOĞRULARI SÖYLEDİĞİM KANITLANDI 14 Nisan 2009'daki konuşmamda, 'Cemaatler, sosyal gruplaşmaya, ekonomik olarak güç kazanıp sosyo-politik yaşamı biçimlendirmeye çalışıyorlar' dedim. Din çok yüksek bir değer. Din siyaset ekonomi konusu yeni değil. Önlemek çok zor. Bu sorunları, güçlü bir burjuvazi ve orta sınıfımız olmadığı için kolay aşamıyoruz. 2009 bizim için çok kritik bir yıldı. Genelkurmay başkanıyım, Silahlı Kuvvetler'le ilgili çok önemli projelerim var. Ancak çoğunu yapamadım. Yaptığım konuşmalarda doğruları söylediğim, bugün gelinen noktada daha iyi anlaşılıyor. İMZA TAKLİT EDİLMİŞ Kumpası soruyorsunuz. Evet, gizli tanıklarla, ayarlanmış hâkim ve savcılarla kumpas kuruldu bize… Bana niye bunu açıklamadınız diye soruyorsunuz. Hâlâ kimse tam olarak açıklayamıyor ki bugün bile. Kesinlikle kumpas kuruldu. Aksini söylemek, eşyanın tabiatına aykırı. Somut olaylarla gidelim… Erzincan olayı örneğin... Savcı kim; İlhan Cihaner. 2007'de bir soruşturma açıyor. Odakta İsmailağa cemaati var. 2 Şubat'ta 26 kişi gözaltına alınıyor, 9'u tutuklanıyor. Sonra soruşturmanın çerçevesi genişletiliyor. Gülen cemaati işin içine katılıyor. Sonra Kayseri'deki olayla birleştiriliyor soruşturma. Kayseri'de, Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nda sahte bir emrin yazılması var. İmza taklit edilmiş. İşin içinde 3 astsubay, 5 sivil var. Dijital veriler hazırlamışlar, karargâhın bilgisayarlarına yerleştirmişler. Astsubaylardan biri, 'Ben Işık Evlerindenim' demiş. Konu cemaate doğru yönelince, Erzurum'daki savcılığa intikal etti. Ancak bütün araştırmalara, soruşturmalara rağmen olayda adı geçen bu 5 sivil bir türlü bulunamadı. Bahsi geçen askeri personelin tamamı ise tutuklandı. PARMAK İZİ OLAN 14 KİŞİ KİM? 25-26 Haziran… Meclis'ten gece yarısı, 20 dakikada yasa çıkıyor. Kayseri'deki 5 sivili kurtarmak için. Bu yasayla, sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasının önüne geçiliyor. Genelkurmay'dan görüş alınmadan... Milli Savunma Bakanı'nın haberi yok. Askerler kendi alanlarında bile suç işleseler sivil mahkemelerde yargılanacaklar. 8 Nisan 2009'da, İrtica Eylem Planı diye, fotokopi bir belge sundular mahkemeye biliyorsunuz. Türkiye'nin gündemine oturdu. Ben 'Kâğıt parçası' diyorum, aman Allahım, kıyametler kopuyor. Fotokopi çünkü, kâğıt parçası değil mi? İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 'Bu belge kim tarafından hazırlandı' diye soruyor, yetkisizlik kararı alıyor, Ankara Başsavcılığı'na yazı yazıyor. Bakırköy Başsavcılığı 'Belgeyi kim basına sızdırdı' diye soruşturma açıyor. İhbar mektupları ortaya çıkıyor. Mektubu yazan bir subay... Zekeriya Öz (Savcı) belgeyi Adli Tıp'a veriyor. 3.5 ay sonra rapor geliyor. 'Islak imza' diyor. Islak imza madem, kâğıdın üzerinde 14 kişinin parmak izi var, bir tek ıslak imzanın sahibi Dursun Çiçek'in parmak izi yok. O kadar ısrar edildi ama o 14 kişinin kimler olduğu araştırılmadı. ASIL AMAÇ TSK'YI TASFİYE ETMEKTİ Asıl niyetleri, Erzincan'da startı verilen, Kayseri'yle birleştirilen bu planı çok geniş bir alana yayarak, TSK'nın bütün birimlerinde komple bir tasfiye yapmaktı. Bunu iki nedenden yapamadılar. Biri dosyayı Yargıtay'ın devralması, diğeri de Saldıray Berk'in ifade vermeye gitmemesidir. Geç kaldıkları için geri adım atmak zorunda kaldılar. Bundan bir şey çıkaramayınca bu sefer, internet andıcı diye bir şey çıkardılar. 'irtica.org' sitesini kapatan benim. 4 aydır güncelleme yapılmamış. O siteden, AK Parti'nin kapatılma davasına belge sağlandığı iddiası var. Halbuki o davaya bu siteden sadece bir tane haber girmiş. Yurtdışındayım… Kara Kuvvetleri Komutanım Işık Koşaner beni arıyor. İrtica ile Mücadele Mücadele Yasası kapsamında soruşturma açılması konusunu bana haber veriyor. Ahlaksız herifler... Bu görüşmemizi, terör örgütü faaliyeti olarak lanse ediyorlar. Neymiş, müzedeki denizaltı gemisine bomba yerleştirilmiş. Patlatılacakmış, çocuklar öldürülecekmiş. Hangi subay, kim böyle vahşice bir şey yapabilir ki?.. 'ARINÇ'A SUİKASTLA SUÇLANACAKTIM' Kozmik Oda'ya girmelerine izin vermek, hayatımda verdiğim en doğru karardır. 19 Aralık 2009'da bir ihbar geliyor. İhbar Amerika'dan, Ankara Terörle Mücadele Şubesi'nin özel telefon numarasına yapılıyor. İhbarı yapan, 06 BE 9712 ve 06 LJY 48 plakalı araçların içindeki kişilerin Arınç'a suikast düzenleyebileceğini belirtiyor. Kozmik Oda'da, Bülent Arınç'a suikast delilleri arayacaklar. Başbakan'la görüştüm, 'Bırakın arasınlar' dedi. 31 Aralık günü arama yapıldı. Kozmik Oda'da çok önemli şeyler çıktığını da sanmayın. Kozmik Oda'ya giriş izni vermeseydim, beni Arınç'a suikast azmettiricisi bile yapabilirlerdi. Türk Silahlı Kuvvetleri töhmet altında kalacaktı. Hurşit Tolon Malatya'ya konferans için gittiği gün, orada Zirve Yayınevi'nde vahşice cinayetler işleniyor. Burada da bir gizli tanık var. Silahlı Kuvvetler'den atılmış, ahlaksız bir uzman çavuş. Onun suçlamaları... Bunlar ne kadar ağır iftiralar. Bizi buraya, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne nefret ve intikam duyguları içinde olanlar getirdi.Meclis İnsan Hakları Komisyonu'ndan geldiler, onlara da söyledim. 7 Şubat 2012 (MİT'e baskın) ve 17 Aralık 2013… Bu konuda iki önemli kırılma noktası var. Bu iki olay olmasaydı, bu konu buralara kadar gelmezdi (Paralel yapı bu kadar deşifre olmazdı demek istiyor).Star