Görüş Bildir
60. Doğum Gününde Oprah Winfrey ve Hakkında Bilmediğiniz 10 Şey
ABD'nin televizyon fenomeni Oprah Winfrey, 60 yıl önce bugün dünyaya geldi. Henüz üç yaşındayken okumayı öğrenen Winfrey, büyükannesi tarafından götürüldüğü kilisede İncil'deki ayetleri genç yaşta okumaya başladı ve çevresi tarafından 'vaiz' olarak çağırıldı.Normalde İncil'de geçen bir isim olan 'Orpah' olarak anılacaktır, ancak nüfus müdürünün bir hatası sonucu 'Oprah' olarak hayatına devam etmiştir.
Buz Adam Ötzi'nin Yeni Dövmeleri Bulundu
Dünyanın en ünlü mumyalarından biri olan 'Buz adam Ötzi' üzerinde yapılan en son analizler, mumyanın 61 tane dövmesi olduğunu ortaya çıkardı. Dövmelerin ne anlam taşıdığı ise henüz bilinmiyor.İtalyan Alplerinde 1991 yılında bulunan ve o tarihten bu yana sayısız incelemeye tabi tutulan 'Buz adam' Ötzi'nin yeni bir sırrı ortaya çıktı. Mumyanın üzerinde geçmişte de dövmeler tespit eden araştırmacılar, üst üste çizilmiş dört yeni çizgi daha keşfetti. Böylece Ötzi'nin vücudundaki toplam dövme sayısı 61'e çıktı.İtalya'da bulunan Avrupa Araştırma Akademisi'nde yapılan araştırmanın başında yer alan Albert Zink, 'Ötzi'nin göğüs kafesinde bulunan yeni dövmelerin kendilerini şaşırttığını çünkü daha fazla dövmeye rastlamayı ummadıklarını' söyledi.Ötzi'nin taşıdığı dövmeler ilk olarak onu keşfeden dağcılar tarafından fark edilmişti. Yıllar boyunca bilim insanları arasında kaç tane dövme taşıdığına dair tartışmaya konu olan Ötzi, geride kalan dört yıl içinde kapsamlı analizlere tabi tutuldu.En son teknoloji kullanıldıZink, Ötzi'nin fark edilmeyen dövmelerini ortaya çıkarmak için sanat eserlerinde gizli kalan detayları görmek için kullanılan kameralara başvurdu. Aynı tuval üzerinde çizilen iki farklı resmi tespit etmek için kullanılan özel lenslere sahip kameralar, kararmış olan Ötzi'nin vücudundaki siyah renkli çizimlerin fark edilmesini sağladı.300 nanometre ölçekteki morötesi ışından 1000 nanometre ölçekteki kızılötesi ışınlara kadar farklı dalga boylarında ışığı yakalayabilen kameralar, dövmelerin 0.7 ile 4 santimetre uzunluklara sahip olduğunu gösterdi. Dövmelerin büyük kısmı iki, üç ve dört çizgiden oluşurken, aşil tendonu ve sağ dizdeki dövmelerin '+' işaretine benzediği belirtildi.Journal of Cultural Heritage dergisinde yayımlanan araştırmada, dövmelerin gerçek olduğu ve kömür ile karıştırılan bitkilerin deriye işlenerek yapıldığı ifade edildi.Bilim insanları, Ötzi'nin ne amaçla bu dövmeleri taşıdığını; sembolik veya dini anlamları olup olmadığını araştırıyor.Kaynak: Livescience ve Al Jazeera
Hayatın Bir Zevk Haline Dönüşebileceği, Dünyanın En Yaşanabilir 21 Şehri
Bazı şehirlerde yaşamak şartlarına göre diğerlerine nazaran daha kolay. Global bir danışma firması olan ECA International en yaşanılabilir şehirler için bir liste yapmış. Objektif bir şekilde, yaşam kalitesi, sağlık hizmetleri, barınma, iklim, kamu hizmetleri, sosyal aktivite imkanları, internet hizmeti, altyapı, politik tansiyon gibi önemli faktörleri göz önünde bulundururak liste oluşturulmuş.
The Times: 'Suriyelilerin Avrupa'ya Yolculuğu İstanbul'da Başlıyor'
İngiliz Times gazetesi insan kaçakçılarının Suriyeli sığınmacıları Türkiye üzerinden nasıl Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelere götürdüklerini yazdı.Gazeteye göre deniz yoluyla yapılan riskli yolculuğun bedeli 4 bin 500 dolar ile 6 bin 500 dolar arasında değişiyor. Yaklaşık 15 bin dolara ise sığınmacılar sahte pasaportla ve direkt uçuşla Avrupa'ya gidebiliyor.Times gazetesindeki Hannah Lucinda Smith imzalı haberin başlığı, 'Suriye'nin orta sınıfları, güvenlik için yüksek bir bedel ödüyor'. Smith, çaresiz yüzlerce Suriyeli aile için Avrupa'ya gizlice yapılan yolculuğun, İstanbul'da bir kafede başladığını yazmış.Smith, gittiği İstanbul-Aksaray'daki kafede insan kaçakçılarını tespit etmenin kolay olduğunu yazıyor. Times muhabirine konuşan ve Avrupa'ya yolculuğu için gün sayan Rami adlı Şam kökenli bir Suriyeli, insan kaçakçıları ile ilgili olarak şunları söylemiş:'Bütün gün kafede oturuyorlar, çay içiyorlar. Bazıları ünlü. İnsanlar onları arkadaşlarına tavsiye ediyorlar çünkü güvenilir olduklarına inanıyorlar.''Onlar satıcılar. Kendilerini size nasıl satacaklarını çok iyi biliyorlar. Eğer sizin dini vecibelerini yerine getiren bir kişi olarak görürlerse, kendililerini de aynı şekilde lanse ediyorlar. Eğer sizi laik biri olarak görürlerse, bira içmeye davet ediyorlar. Sizi, arkadaşınız olduklarına inandırıyorlar. Esasında paranızı almak için her şeyi yapıyorlar.'
Fikret Otyam'dan Sevindiren Haber
Antalya Atatürk Devlet Hastanesi'nde yoğun bakımda tedavi gören ünlü ressam ve gazeteci- yazar Fikret Otyam saat 15.30 sıralarında doktorları tarafından uyandırıldı. Antalya Atatürk Devlet Hastanesi’nde yoğun bakımda tedavi gören ünlü ressam ve gazeteci- yazar Fikret Otyam saat 15.30 sıralarında doktorları tarafından uyandırıldı. Eşi Filiz Otyam, 'Doktorları Fikret’i uyandırdı. Bilincini topladığında yüzüme baktı güldü' dedi.Filiz Otyam’a geçmiş olsun dileklerinde bulunan Türkiye Gençlik Birliği (TGB) ve Türkiye Liseliler Birliği (TLB) öğrencileri ünlü sanatçının sağlık durumu hakkında bilgi aldı.Fikret Otyam’ın, Pazartesi gününden bu yana 3 kez kalbinin durduğunu belirten doktorları, tedavisine nöroloji yoğun bakımda servisinde devam edileceğini açıkladı. DHA
Reklam
Reklam
Santiago Bernabeu'nun Adı Değişiyor
İspanyol devi Real Madrid, uzun süredir planladığı stadyumunu yenileme işlemini başlatıyor.İspanyol devi Real Madrid, uzun süredir planladığı stadyumunu yenileme işlemini başlatıyor.Real Madrid'e yakınlığıyla bilinen ünlü İspanyol gazetesi AS'ın haberine göre başkent ekibi Santiago Bernabeu Stadı'nı geçtiğimiz aylarda geniş bir sponsorluk anlaşması imzaladığı IPIC'ın yardımıyla yapacak.Birleşik Arap Emirlikleri merkezli petrol firması olan IPIC, Abu Dhabi Group olarak da bilinen merkez yapısıyla Real Madrid geniş kapsamlı bir sponsorluk anlaşmasını Ekim ayında imzalanmış ancak stadyum projesi kesin bir dille açıklanmamıştı. Yapılan çalışmalar sonucunda varılan anlaşmada Bernabeu'nun yenilenmesinde öncü olacak şirket, bunun yanı sıra stadyumun isim hakkını da eline alacak. Santiago Bernabeu Stadı proje tamamlandıktan sonra Abu Dhadi Bernabeu olarak tarih sahnesinde yer almaya devam edecek.Henüz kulüp ve IPIC kanadından konu ile ilgili resmi bir açıklama gelmezken, AS Gazetesi haberinde bu anlaşmanın çok yakında duyurulacağını belirtti. Yeniden yapılacak olan Bernabeu Stadı'nın 500 milyon avroya mal olacağı, IPIC'in isim hakkı ve diğer anlaşmalar için Real Madrid'e yıllık 20 milyon avro vereceği de gelen haberler arasında.1947 yılında inşa edilen ve şu andaki kapasitesi 81 bin 44 kişi olan Santiago Bernabeu Stadı'nın yenileme sonrasında kaç kişilik olacağı hakkında bir bilgi sızdırılmadı. Ancak oldukça modern bir şehir stadyumu olacağı Florentino Perez tarafından açıklanmıştı.Sporx
AİHM'deki Perinçek Davasının İlk Duruşması Görüldü
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in 1915 olaylarına ilişkin açıklamaları nedeniyle ceza alması üzerine verilen ihlâl kararıyla ilgili İsviçre'nin temyiz başvurusunu görüştü.AİHM'nin temyiz organı olarak görev yapan 17 yargıçtan oluşan Büyük Daire, kararını ileri bir tarihte vermek üzere erteledi.Davayı AKP milletvekili Egemen Bağış, CHP milletvekilleri Deniz Baykal, Haluk Koç ve Süheyl Batum da izledi.Davaya müdahil taraf olarak katılan Ermenistan hukuk heyetinde avukat Amal Alamuddin Clooney de yer aldı.AİHM önünde Ermeni ve Türk gruplar gösteri düzenledi.
Alan Turing’in Gizli El Yazmaları Açık Arttırmada
İngiliz matematikçi Alan Turing, Enigma kodunu kırarak ikinci dünya savaşında İngiltere’nin ayakta kalmasını sağlayan ve bilgisayar biliminin babası olarak bilinen bir kişi. Eşcinselliğin suç olduğu dönemin İngiltere’sinde hadım edildikten iki sene sonra intihar etmişti. Şimdi, ünlü matematikçinin el yazmaları açık arttırma ile satışa çıkıyor.Londra müzayede evi tarafından  satışa sunulacak notlarda Turing’in bilgisayar biliminin temellerini attığı çalışmalarını yazdığı söyleniyor. 1942 yılına ait olan yazmalar Turing’in ölümünden beri yine bir matematikçi olan Robin Gandy tarafından muhafaza ediliyordu. Satışın yedi haneli rakamlarda gerçekleşmesi bekleniyor.
Reklam
İstanbul'un Yanı Başında Doğasıyla Ünlü Bir Antik kent : Vize
Vize, Kırklareli'nin doğusunda, İstanbul'a 140 km. mesafede, tarihi ve doğal güzellikleri ile ön plana çıkan bir ilçedir. Nüfusu 10.000 civarında olan Vize, zengin bir tarihi geçmişe sahiptir.Tarihte değişik isimlerle anılan kent Byzia, Bizye, Bida, Biza, Vyza, Vizii ve son olarak da Vize olarak bilinmektedir. İsmin kökü Byzas'tan gelmekte olup Byzas Poseidon'un bir oğlunun adıdır. Aynı zamanda Byzas, Trak dilinde keçi anlamına gelmekte olup Trakların çokça kullandıkları bir isimdir. Ayrıca Byzas isimli efsanevi bir Trak Kralının adından geldiği söylenir ki bu Byzas Su Perisi Semestra'nın oğludur. Ayrıca Yunan Mitolojisinde Kaynak Perisinin adı Byzia'dır. Vize'nin her dönemde isminin suyunun bolluğu ile anıldığı düşünülürse bu da akla yatkın bir ihtimaldir.Vize'nin bilinen ilk resmi sahipleri Trakların bir kolu olan Astai'lerdir. Daha sonraları Persler, Romalılar, Keltler, Peçenekler, Bizanslılar, Bulgarlar hakim olmuş ve son olarak Osmanlılar ile Türk egemenliği başlamıştır.Hep birlikte bu güzel şehrin tarihi mirasını ve doğal güzelliklerini tanıyalım...
80 Yaşındaki Ünlü Oyuncuya “Asker Kaçağı” Baskını
İzmir turnesinde 80 yaşındaki ünlü oyuncu Kayhan Yıldızoğlu’nun kaldığı otele dün sabah gelen polis, sanatçıyı ‘asker kaçağı’ olduğu gerekçesiyle karakola götürdü.“Guguk Kuşu” adlı tiyatro oyununun İzmir turnesi için ekiple birlikte otele yerleşen 79 yaşındaki Kayhan Yıldızoğlu, tatsız bir sürprizle karşılaştı.hurriyet.com.tr’nin haberine göre, “asker kaçağı” olduğu gerekçesiyle kaldığı otele baskın düzenlenince panik yaşayan 1936 doğumlu Yıldızoğlu, yaşadıklarını şu şekilde anlattı:“Ben askerliğimi 1957′de İstanbul’da asteğmen olarak yaptım. Yine de çok tedirgin oldum. Karakola gidince işin gerçeği ortaya çıktı. Eski defterler bilgisayara geçirilirken kaybolmuş. Ben de asker kaçağı olarak kayıtlara geçmişim. Karakolda ‘Ben Ulubatlı Hasan, surlara bayrağı dikerken askerlik yaptım’ deyince polisler çok güldü. Onların sıcak ilgisi beni yumuşattı. Tezkeremi verince sorun çözülecek’ dedi.”
Reklam
Reklam
Nejat İşler Dizi Ödemesini 10 Yıl Sonra Alacak
Yargıtay, ünlü oyuncu İşler'in TRT'de yayımlanan diziden 8 bölüm ücretini alamadığı gerekçesiyle açtığı davada, yapımcı şirketin 64 bin lira üzerinden yasal faiz ödemesine ilişkin yerel mahkeme kararını onadı.Ünlü oyunca Nejat İşler, TRT ile Renkli Türkçe Film Limited Şirketi arasında 22 Temmuz 2004'te imzalanan anlaşma ile çekilen 'Şeytan Ayrıntıda Gizlidir' adlı 13 bölümlük televizyon dizisi için anlaştı. Ancak İşler, TRT'de 10 yıl önce yayınlanan diziden 8 bölüm ücretini alamadığı gerekçesiyle dizinin yapım şirketi ve TRT'ye dava açtı.İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, davacıya karşı herhangi bir yükümlülüğü bulunmadığından TRT'nin dizi oyunculuğundan kaynaklanan ücretten sorumlu olamayacağı gerekçesiyle TRT'ye açılan davayı reddetti.Mahkeme, dizinin yapımcısı Renkli Türkçe Film Şirketinin ise ünlü oyuncuya 64 bin lira alacak üzerinden yasal faiz hesaplanarak ücret ödemesine karar verdi.Kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 11. Hukuk Dairesine geldi. Daire, yerel mahkemenin kararını onadı.Aylin Sırıklı Dal, AA
Ünlü Ressam Fikret Otyam Yoğun Bakımda
ANTALYA'da yaşayan ünlü ressam ve gazeteci- yazar, 89 yaşındaki Fikret Otyam, geçirdiği mide kanaması sonrasında götürüldüğü hastanede yoğun bakım servisine alındı.Kış aylarını Konyaaltı Caddesi'ndeki evinde, yaz aylarını Geyikbayırı Köyü'nde geçiren Fikret Otyam, yıllardan bu yana böbrek yetmezliği nedeniyle haftada 3 gün 4'er saat diyalize giriyor. Dün saat 15.00 sıralarında özel bir merkezde girdiği diyalizde rahatsızlanan Otyam, mide kanaması geçirdiği anlaşılınca ambulansla Atatürk Devlet Hastanesi'ne götürüldü.Tansiyonu düşen ve solunum sıkıntısı çeken sanatçı Otyam, solunum cihazına bağlandı ve 4 ünite kan takviyesi yapıldı. Bilinci kapanan Otyam'a kalbin düzenli çalışmasını sağlayacak ilaçlar verildi. Saat 22.00 sıralarında tedaviye cevap veren ve tansiyonu normal değerlere gelen Fikret Otyam, kardiyoloji yoğun bakım servisine alındı. Bu sabah bilinci açılan Fikret Otyam'ın mide kanamasının devam ettiğini belirten doktorları, kanamanın azaldığını yine de durumun ciddiyetini koruduğunu söyledi. Dokuma sanatçısı eşi Filiz Otyam'ın yalnız bırakmadığı Fikret Otyam'ın kızı Elvan ve damadı Ali Baransel de hastaneye geldi.DHA
Dünyaca Ünlü Yunan Şarkıcı Demis Roussos Hayatını Kaybetti
Dünya çapında albümleri 60 milyona yakın satan Roussos,un Atina’da kaldığı hastanede hayatını kaybettiği öğrenildi.15 Haziran 1946'da Mısır'da doğan Roussos 69 yaşındaydı. Roussos'un hayatıAnnesi Olga, (asıl adı Nelly Mazloum) bir dansçı ve oyuncu idi. Demis, doğduğu ülke olan Mısır'dan Yunanistan'a döndükten sonra müzikle ilgilenmeye başladı. Ailesinin müzikli gösterilerine piyano, gitar ve trompet çalarak katılıyordu. Dönemin popüler müzikleri olan İngiliz pop şarkılarını coverlayan The Idols ve We Five adlı gruplara katıldı.1968'de Aphrodite’s Child grubunda önce şarkı söyleyerek, daha sonra bas gitar çalarak ünlenmeye başladı. Grup yaptığı üç albümle ve 'Rain And Tears', 'Marie Jolie' gibi daha sonra Roussos'un solo hayatında da söyleyeceği şarkılar ile büyük başarılar kazandı. 3. albümleri 666 kült statüsüne erişti. Grup içindeki anlaşmazlıklar grubun dağılmasına neden oldu. Vangelis, new age müziğine doğru kayarken Demis Roussos Aphrodite's Child'ın ilk dönemlerindeki gibi pop müzikte devam etmek istedi.1971'de Roussos'un ilk albümü Fire and Ice (ya da bazı versiyonlarında adı 'On The Greek Side Of My Mind') yayınlandı. Albümden çıkan Lucas Sideras'ın da bateride olduğu 'We Shall Dance' sanatçının ilk büyük solo hiti oldu ve bu şarkı tüm Avrupa'yı turlamasına neden oldu. Albümde gitarist Silver Koulouris de ona eşlik ediyordu. 1972'de yeni hiti 'My Reason' yayınlanır ve şarkının başarısıyla Olympia'da konser verdi.1973 tarihli Forever And Ever albümü ise Roussos'un en büyük albümü oldu. 'My Reason''ın yanında 'Goodbyle My Love Goodbye', 'My Friend The Wind', 'Forever And Ever' gibi hitleri de bu albümdeydi. Albüm tüm Avrupa'da iki milyona yakın sattı. 1974'te de yeni albüm 'My only fascination' yayınlandı. Roussos büyük bir hızlı Avrupa'da birçok dergiye röportaj verip, konserlere çıkıyordu. 1975 yılında Demis Roussos bir erkek çocuk sahibi oldu.1970'lerin sonlarına doğru arka arkaya 'Souvenirs', 'Happy to be', 'The Roussos Phenomenon', 'Ainsi soit-il', 'Magic' albümleri yayınlandı. 1977 tarihli 'Magic' albümünün prodüktörü Vangelis'ti ancak albüm çok başarılı bulunmadı. 1978 tarihli 'Demis Roussos' albümü Amerika'da kaydedilmişti. 1979 'Universum' ise 4 dilde söylenmiş şarkıları içeriyordu. 1980 tarihli 'Man Of The World', içindeki Lost In Love şarkısı ile eski günlere yakın bir başarı kazandı.1980'lerin başında Demis Roussos uzun süredir obezite sorunlarına bağlı olarak 147 kiloya kadar çıktı. Uzun süre bu hastalıkla savaştı ve 10 ayda 50 kilo vermeyi başardı. Uzun süre sadece bir takım konserlere çıkıp yeni materyal yayınlamadı. 1982'de 'Demis' albümünü çıkardı. Bu albümde Vangelis tekrar eski dostu için çalışmıştı. 3 tane şarkıyı da o zamanlar Vangelis'in müzikal ortağı Yes vokalisti Jon Anderson yazmıştı. Albüm tekrardan Demis için başarı getirdi. Aynı yıl arkadaşı Veronique Skawinska ile birlikte obezite problemleri hakkında yazdığı 'A Question Of Weight' kitabını yayınladı. O yılki bir diğer ortaklıksa Vangelis'in Blade Runner soundtrack'i için yaptığı bir şarkıya Demis'in vokal yapmasıdır.1982'de 'Attitudes' albümünü çıkardı. 1984'te tekrar Vangelis'le çalıştığı 'Reflections' adlı cover albümünü çıkardı. 14 Haziran 1985'te Atina'dan Roma'ya giderken uçağı kaçırıldı. Demis ölümle burun buruna geldiği için olaydan sonra hayata daha mutlu bakan şarkılar yazmaya karar verdi ve 'Time' albümünü çıkardı. 'Dance of Love' şarkısı Roussos'un başarılı şarkılarından biri oldu.1990'larda ise 'Insight', 'In Holland', 'Immortel', 'Mon Ile' gibi fazla dikkat çekmeyen pop albümleri yaptı. Sanatçı uzun süredir yeni albüm yayınlamasa da toplamalar çıkarmaya devam ediyor ve zaman zaman konserlere çıkıyordu.T24
Celal Kara: 'Bakanların İki Rolü Vardı... Karım Bile Bilmiyordu'
17 Aralık’ın savcısı Celal Kara Cumhuriyet gazetesi yazarı Can Dündar'ın sorularını yanıtladı. Önceki gün 'Yolsuzluk soruşturmasında 1 numara Erdoğan'dı' sözleriyle Türkiye gündemine oturan 17 Aralık operasyonu savcılarından Celal Kara'nın açıklamalarının yer aldığı ikinci bölüm şöyle:  17 Aralık soruşturmasından nasıl haberdar oldunuz?CELAL KARA - Başlangıcında yoktum. 2013 Haziranı’nda tayini çıkan bir savcının yerine getirildiğimde, onun elindeki 300 kadar soruşturma dosyasıyla birlikte bu da bana verildi. O aşamaya kadar kolluk takip ediyordu. Tüm delilleri incelemem, son bir ayda oldu. Detaylar aralıkta netleşti. Aralıkta operasyonu yaptığımda dosya 13 aylıktı. Yani uzun süre o dosyaya ben bakmamışım. Alınan teknik takip kararları vs. bana ait değil.Nasıl başlamış soruşturma?KARA - 2010 sonunda Rıza Sarraf’ın Rusya gümrüğünde parası yakalanmış. Rus yetkililer bizim makamlara bildirmiş. Biz o zamana kadar Sarraf’ı sadece magazin basınından biliyorduk. Yapılan inceleme sonucu “Burada şüpheli bir para hareketi var” denilmiş. Olay yeri İstanbul diye buraya bildirilmiş. 2012 Temmuzu’nda, “Rıza Sarraf, Kapalıçarşı’da döviz şirketleri üzerinden kayıtsız para transferi ve altın ihracatı yapıyor” diye bir ihbar gelmiş. Bu ihbar üzerine polis araştırma yapmış. Yani ben devraldığımda dosya ve teknik takipler epey ilerlemişti.‘Hukukçu, davanın siyasi sonucuyla ilgilenmez’Bunun hassas bir dosya olduğunu ne zaman anladınız?KARA - Bu ithamları kabul etmem söz konusu değil. Hadiseler bizi nereye götürdüyse oraya gittik. Özel olarak şu yöne eğilelim demedik. Ama şunu da soruyorum:İktidarın adının karıştığı bir yolsuzluk soruşturması nasıl yapılmalı ki “darbe” diye nitelendirilmesin? Bunu izah edecek bir hukukçu arıyorum.‘Endişelenmedim diyemem’Dosyanın mahiyetini anlayınca endişelenmediniz mi? Sonuçta iktidar partisinden bakanların çocuklarını takip ediyorsunuz.KARA - Hiç endişelenmedim demek, hayatın gerçekliğiyle bağdaşmaz. Ama “Hayati bir risk doğar mı”dan çok, “İftiraya maruz kalırsam bunu cevaplandırma imkânım yok” diye bir korkum vardı baştan beri... Çamur atsalar cevap veremezdim.Takip bir aşamada deşifre oldu değil mi?KARA - Evet, Barış Güler’in kuryesi, 25 Ekim’de Orient Sokak’ta takibi fark ediyor. O Barış’a, Barış da babasına haber veriyor. Babası da “Acaba kim takip ediyor” diye istihbarata soruyor. Sarraf’ın evinin önüne bir izleme aracı koyuyorlar.Ne yaptınız bu şüphe oluşunca?KARA - “Deşifre edecekler” diye düşünerek 27 Ekim’de teknik takibi durdurduk. Operasyondan bir hafta önce yeniden başlattık. 25 Ekim’de Orient Sokak’ta takibi fark eden Barış Güler’in kuryesi, Barış Güler’e o da babası Muammer Güler’e haber veriyor.‘Karıma bile söylemedim’CELAL KARA - Bir önceki hafta boyunca ben 3-4 kez Emniyet’e gittim. Saatlerce konuştuk. Şimdi hepsi tutuklanmış olan alt kadrolar hazırlıkları yaptı. Bir yandan da “Bu para nasıl geliyor, nerden çıkıyor”; onu çözmeye çalışıyoruz. Operasyona birkaç gün kala, benim sorularım üzerine detaya girilince, sistemi tam çözdük. Onların üzerinde çalıştık. Daha detaylı delil incelemesi yaptık. Sonraki aşamalarda yapılacak işlemleri belirledik. Karşımıza çıkacak engelleri hesaplayarak hazırlık yaptık. Hem 500 küsur sayfalık fezlekeyi hem 309 sayfalık raporu hazırlattım. Bir dirençle karşılaşacağımızı bildiğim için, “Özellikle dokunulmazlıkları bulunanlar hakkında Meclis’e gönderilecek rapor, ilk günden bana gelsin” dedi.Kaç kişi biliyordu operasyonun detaylarını?KARA - Fiziki takibi yapanlar sadece izledikleri kadarını bilir. Dosyanın içeriğini bilmezler. Amirlerinden 2 kişi biliyordu. Operasyonu yürütenler, Yakub Saygılı, Kazım Aksoy, Yasin Topçu, Mehmet Akif Üner, Hüseyin Korkmaz, Savaş Akyol; müdüründen polisine kadar tecrübeli, çalışkan ve dürüst insanlardı. Teknikten dinleme yapan 7-8 memur ve soruları hazırlayan 4-5 kişi biliyordu. Benim kâtibim biliyordu. Yani toplasanız 20 kişiyi geçmez.Eşiniz, aileniz biliyor muydu?KARA - Hiçbirine söylemedim. O gün operasyon yapılıp da medyada ismim çıkınca akşam eşim kızdı, anlatmadığım için… Çocuklar da okuldaki arkadaşlarından duymuşlar. “Oooo baba, ünlü olmuşsun” dediler.İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın da bilmiyormuş.KARA - Operasyonu yapan polis şefleri ona söylemiyorlar, çünkü söylerlerse bakana iletmek zorunda kalacağını biliyorlar. Nitekim 17 Aralık’ta kendisi haberdar olduğunda, “Bana iyi ki söylememişsiniz; bilsem, bildirmek zorunda kalırdım” diyor.gün ilk iş olarak birbirlerini arayacaklarını biliyordunuz. O yüzden mi tekrar teknik takibe başladınız?KARA - Bunu bir hafta öncesinden kararlaştırmıştık. Operasyon sırasında özellikle muhabereden çok ciddi delil düşer. Ayrıca şahısların nerde olduğunu belirlemek açısından da önemlidir. Çünkü şahsın nerde olduğunu belirleyemezseniz hem onu hem de aramada elde edeceğiniz birçok delili kaçırırsınız.‘Evlerden para çıkacağını tahmin ediyordum’Evlerde para sayma makinelerinin, kutu içinde paraların çıkacağını biliyor muydunuz?KARA - Hayır. Onlar o günkü aramada ortaya çıktı. Paratrafiğini fiziki ve teknik takipte görüntülemiştik, ama paraları nerde sakladıklarını bilmiyorduk. Yine de bastığımız evlerden külliyetli miktarda para çıkacağını tahmin ediyordum.“Bakan bunu durdurabilir” kaygınız yok muydu?KARA - Sabah erken saatte bir operasyon yaptığınız zaman durdurması biraz zordur. Başladığınız anda operasyonu yapmışsınızdır. Ortasında “Ben operasyonu yaptırmıyorum” demek biraz zordur. Onlar da baskın sırasında bir durum muhakemesi yapıyorlar. Sonra ortaya çıkan veriler öyle gösteriyor. En fazla ertesi gün durdurabilirler, ama biz o sırada aramaları tamamlamış, gözaltıları yapmış, delilleri almış oluruz. Burada asıl karşı operasyonu savcıyı ve müdürleri değiştirerek yapabilirlerdi. Müdür değiştirmek kolaydı; onu yaptılar. Rıza Sarraf ve Halkbankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın tapesinde, sahte belgelerle yolsuzluğa nasıl yol verildiği öğreniliyor.‘Hem ülke, hem banka soyuldu’CELAL KARA - Burada temel hedef Rıza Sarraf… İran’ın ambargo nedeniyle elde edemediği parayı transfer edebilmek için yollar arıyor. Burdakiler de bundan gelir elde edebilmenin yolunu arıyorlar.Bizim TÜPRAŞ ve BOTAŞ zaten İran’a borçlu… “Merkez Bankası’nda stoklanan parayı uluslararası normlara uygun olarak nasıl transfer edebiliriz” diye yol arıyorlar, ama paranın boyutu çok büyük. Önce altın ihracatı deneniyor. Ama “Amerika öğrenirse Halkbank’ın oradaki hesaplarına tedbir gelir” diye kaygılanıyorlar. Bunun üzerine ihracata çeviriyorlar işi...Ambargodaki istisnalar gıda, tıbbi malzeme ve ilaç… Bunların ihracatına izin var. Fakat burda da Sarraf, Türkiye’den ihracat yapmak yerine buradaki şirketleriyle Dubai ile İran arasında yapılacak ithalat ve ihracatın transit tacirliğini yapıyor. Fakat gıda ve ilaç da fazla para tutmuyor. de belirtildiği gibi, azami kapasitesi 5 bin ton olan gemilerle 150 bin ton gıda ihraç edilmiş gibi gösterecek sahte evraklar düzenleniyor. Amaç, bu şekilde ambargoyu delerek, İran’ın bizden alacaklı olduğu parayı transfer etmek...Normalde bu transfer banka üzerinden yapılsa hem ihracatçı, hem ülke hem de banka kazanacakkensahte işlemlerle, altın gibi vergisi olmayan değerler ihraç ederek ülkeye vergi kaybettiriyorlar.Bakanların burda rolü ne?KARA - Bakanların 2 rolü var:Bir: Sarraf’ı bu işte tek tabanca kılmak için başkasının bu işe girmesini engellemek…İki: Mahiyetini bildikleri bu yolsuzluğa sahte belgelerle yol vermek...Zaten bir tapesi var Süleyman Aslan’la Rıza Sarraf’ın…“5 bin tonluk gemiyle 150 bin ton taşımış gibi göstermişsiniz. Bu kadar da göze sokmayın, daha makul şekilde yapın” diyor. Yani faaliyetin yasal olmadığını, belgelerin sahte olduğunu bilmelerine rağmen yol veriyorlar.İran açısından bir kayıp yok. Onlar bu parayı ambargodan kaçırıp ülkelerine transfer edebilmek için yüzde 10’a yakın miktarını feda ediyor. Ve bunu açıklarken “Burda asıl sizin ülkeniz ve bankanız zarara uğradı” diyor. Gerçekten de bankanın kasasına girmesi gereken para, “komisyon” adı altında şahısların cebine rüşvet olarak gidiyor. Uluslararası arenada da ambargoyu delmek için devlet görevlilerinin böyle yakışık almayacak metotlar kullanması da ülkenin itibarını zedeliyor.Rıza Sarraf mı bakanları buluyor, yoksa devlet böyle bir kararı uygulamak için Sarraf’ı mı tercih ediyor?KARA - Bizim elimizde Sarraf’ın Zafer Çağlayan’la nasıl ve kimin aracılığıyla tanıştığına dair bir bilgi yok. Ama bildiğimiz, Sarraf’ı Egemen Bağış’a Zafer Çağlayan götürüyor. Muammer Güler’i ise İstanbul’da “30 yıllık dostum” dediği Berber Yaşar tanıştırıyor. Sarraf, bakanla görüşmesinin ayrıntılarını Berber Yaşar’a aktarırken dinlemeye takılıyor.Sarraf’ın Güler’den beklentisi ne?Ambargo nedeniyle İranlılara bankacılık işlemlerinde kırmızı alarm var. Bundan sıyrılmak için başkaülke vatandaşlığına giriyorlar. Sarraf ve ailesi de TC vatandaşı olmak istiyor. Hem bunun için, hem koruma talepleri için İçişleri Bakanı ile tanışmak çok önemli...İzleme sürecinde devlet katından müdahale olmadı mı?KARA - Olmadı, olamaz da zaten… Soruşturma gizli yürütülüyor. Biz de kollukla uyum içinde çalışıyoruz.Onların işi daha zor… Amirlerine karşı bir operasyon hazırlığındalar sonuçta...KARA - Hem zor, hem kolay... Sığınacakları bir yer var: “Savcının emrini yerine getiriyoruz” derler. Onlar talepte bulunsa bile biz onay vermeden yapmalarına imkân yok. Biz de mahkeme kararı gerektiren konularda mahkeme kararı alarak yapabiliyoruz.Mahkemeden karar çıkartmakta zorluk yaşadınız mı?KARA - Orda hiç sorun çıkmadı. Takip talebinin altını dolduracak delil ve bulgular, talebin altına ekleniyordu. Yani “Fiziki takipte bunu görüntüledik” veya “Teknik takipte bunların da dinlenmesi gerekiyor” diye... Hiçbir talebimiz reddedilmedi. 32 mahkemeden ortalama 2- 3’er karar alsanız, düşünün kaç sefer verilmiş. Bunların bir de uzatmaları var. Herbirinde yeniden incelenmiş. Hiçbirinden ret kararı çıkmamış.Operasyona başladığınızda seçime 3.5 ay kalmıştı. Bunun siyasi tartışma yaratacağı belliydi. Niye o tarihi seçtiniz?CELAL KARA - Hukukçu, soruşturmanın zamanıyla da ilgilenmez. Bizi şartlar o zamanda zorladı:Birincisi bütün deliller toplanmıştı; daha fazla beklememizi gerektiren bir durum yoktu. Takibikestiğimiz tarihle operasyona başlayacağımız gün arasında soruşturmayı tamamlamak için 35- 40 gün gibi bir süremiz vardı.İkincisi, soruşturmadan şüpheleniyorlar, ama bir türlü deşifre edemiyorlardı. Barış Güler, kendisi hakkında soruşturma olup olmadığını birilerine sorduruyordu. İstihbarat şube müdürü, -suç olduğu halde- “Soruşturma var mı” diye hem sözlü, hem yazılı olarak soruyordu. İçişleri Bakanı’nın ciddi girişimleri vardı.Üçüncüsü, biz bu soruşturmayı kollukla yürütüyorduk.İçişleri Bakanı, şüpheleri artınca şube müdürlerini değiştirecekti. Ne varsa onlardan öğrenecekti. Organize ve mali şube müdürleri görevden alınacaklarını 17 Aralık’a birkaç gün kala öğrendiler. “Bizi alacaklarına dair ciddi duyumlar geliyor. Yerimize gelecek isimler bile belli… En fazla birkaç günümüz kaldı. Şimdi yaptık yaptık, yapamazsak bir daha hiçbir zaman yapılamaz” dediler. Operasyonu 2-3 gün farkla kurtarabildik.Yani, “48 saat içinde yaptık yaptık, yoksa kapanır bu dosya” diye mi düşündünüz?KARA - Evet. Nitekim soruşturmadan haberdar olsalar neler yapacakları, sonradan yaptıklarından da görüldü. 2-3 gün daha beklesek, soruşturmayı yürüten şube müdürleri görevden alınmış olacaktı. Yeni gelen polisler, talimatları yerine getirmeyecekti. Her şey deşifre olacaktı. Kaçanlar kaçacaktı. Yapamayacaktık. O yüzden “Hemen yapalım” kararı verdik.Müdürler bana, “Operasyon başladıktan sonraki 12 saat içinde bizi görevden alırlar” demişlerdi. Yanılmışlar. 15 saat sürdü alınmaları…O gece 2 gibi alındılar.Can Dündar | Cumhuriyet
Reklam