Görüş Bildir

Bu haber taslak halindedir!

Haberler
Türk Tarihi Hakkında Muhtemelen Sizin de Yanlış Bildiğiniz 10 Bilgi ve Doğruları

etiket Türk Tarihi Hakkında Muhtemelen Sizin de Yanlış Bildiğiniz 10 Bilgi ve Doğruları

Anıl Göç
20.05.2016 - 14:10

Ülkemizde birçok konuda bilinen yanlışlar bulunmaktadır. Bu yanlışlar birtakım kazalara sebebiyet vermektedir. Fakat konu özellikle tarih olunca, bilinen yanlışlar çok büyük zararlara yol açmaktadır. Yanlış tarih bilgileri, bir insanın dünya görüşünü ve ideolojisini yanlış şekillendirerek, topluma zararlı bireyler oluşturabilir.

Biz bu içerikte, elimizden geldiği kadarıyla, Türkiye'de tarih namına en sık bilinen yanlışları düzeltmeye gayret edeceğiz.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Ulubatlı Hasan

Ulubatlı Hasan

Ulubatlı Hasan herkesin duyduğu bir isimdir. İstanbul'un fethi sırasında Bizans burçlarına bayrağı ilk diken askerolarak anılır. Fakat Ulubatlı Hasan'ın adına ve hikayesine dönemin Osmanlı ve Bizans kaynaklarında rastlanmamaktadır.

Ulubatlı Hasan, fetih sırasında Constantinople yani İstanbul'da bulunan Bizanslı tarihçi Francis'in yazdığı eserin orijinal nüshasında bulunmamaktadır.

Ulubatlı Hasan, fetihten çok sonraki tarihlerde Francis'in eserine geniş ilaveler yapan Melissinos tarafından yazılmıştır. 

Çoğu tarihçi Melissinos'un, kitabı ilgi çekici bir hale getirmek için Ulubatlı Hasan karakterini uydurduğunu savunmaktadır. Bir diğer yandan, fetih sırasında anlatıldığı gibi Fatih Sultan Mehmet'in koskoca ordunun içinden tek bir askeri fark edip 'kimdir bu yiğit ?' diye sorması da mantığa ters düşmektedir.

Netice olarak Ulubatlı Hasan, Türk tarihininde kendisine yer tutmuş isimlerden birisidir. Fakat bütün vatandaşlarımızın Ulubatlı Hasan'ın mitolojik bir karakter olduğunu bilmesi gerekmektedir.

Hezarfen Ahmet Çelebi

Hezarfen Ahmet Çelebi

Ne yazık ki Türk havacılığının simgelerinden olan Hezarfen Ahmet Çelebi'nin de gerçek bir karakter olup olmadığı konusu şaibelidir. Hezarfen Çelebi sadece Evliya Çelebi'nin Seyahatname adlı eserinde zikredilir. Fakat Evliya Çelebi'nin bu eserinde, havada cinlerin dövüş etmesi olayına şahit olduğu gibi kulağa gerçekçi gelmeyen bir çok hikaye de vardır.

Dönemin hiçbir Osmanlı kaynağında geçmediği ve resmi belgelerde de bu konuyla alakalı bir bilgi bulunmadığı için Hezarfen Ahmet Çelebi, gerçekliği tartışılır bir kişidir.

Çin'deki Türk Piramitleri

Çin'deki Türk Piramitleri

Bu iddia önce yabancı basında ortaya çıkmıştır. Daha sonra bizim ülkemizde yayılmıştır. Bakıldığı zaman, yanlış bilgiler en çok  da yine basın ve medya aracılığıyla yayılmaktadır. Bu piramitler hakkında söylenenler, bunların Türk Kağanlarının mezarları olduğu ve Çinlilerin bizim bu yapıtlarımızı gizlemek için bu piramitlere tepe görünümü verdikleri, şeklindedir.

Çin-Türk münasebetlerini ve İslam Öncesi Türk Tarihi konusunu ülkemizde en iyi bilen isimlerden Prof.Dr. Ahmet Taşağıl, bu konuya defalarca cevap vermiştir. Ahmet Taşağıl, bu yapıların piramit değil höyük olduğunu ve Çin imparatorlarına ait mezarlar olduğunu belirtmektedir. Ayrıca Türklerin konargöçer yaşam tarzı sebebiyetiyle böyle devasa yapıları yapmasının mantıksız olduğunu, yapılmış olsa bile Türk tarihine ait birçok ögeyi muhafaza eden Çinlilerin bu yapıtları tahrip etmek bir yana dursun, bunları inceleyip çıkan arkeolojik eserleri sahipleneceğini söylemektedir.

Cengiz Han Türktür

Cengiz Han Türktür

Bu iddia, özellikle milli tarih anlayışını yanlış benimsemiş kimselerin ortaya attığı bir söylemdir. Bu iddia esasında, Cengiz Han çok büyük bir komutan olduğu için, onun bu savaşçılığını ve başarılarını Türk tarihine katmak isteyenler tarafından ortaya atılmaktadır. Buna karşılık Cengiz Han'ın Türk olabileceğine dair hiçbir kanıt bulunmamaktadır.

Cengiz Han soyundan gelen ve sonradan Türkleşen birçok Moğol unsuru vardır. Buna en iyi örnek Cengiz'in torunlarının kurduğu Altın Orda Devletidir. Altın Orda devletini oluşturan Moğol unsurları, devletin hükmettiği alandaki nüfusun Türklerden oluşması sebebiyetiyle, Türk müesseselerinin birçok tesiri sonucunda zamanla tamamen Türkleşmişlerdir. 

Netice olarak Türklüğü benimseyen Moğol unsurları bulunmaktadır. Fakat Cengiz Han'ın Türk olduğunu söyleyemeyiz.

Türk Tarihi M.Ö. 17.000'lere Kadar Uzanmaktadır

Türk Tarihi M.Ö. 17.000'lere Kadar Uzanmaktadır

Bu iddiayı ortaya atanların Dünya Tarihi hakkında pek bilgiye sahip olmadıkları ortadadır. Bizim en eski medeniyet kabul ettiğimiz Sümerler bile M.Ö. 4000'lerde oluşmuş bir toplulukken, M.Ö. 17.000 tarihlerinde bir Türk teşkilatından bahsetmek olanaksızdır. 

Söz edilen M.Ö. 17.000 tarihi, üst paleolitik döneme girmekle beraber, bu dönemde dünya üzerinde herhangi bir devlete dair bilgimiz bulunmamaktadır. Bununla beraber, Türk tarihini belirleyecek olursak, Çin kaynaklarında M.Ö. 2255 tarihinde yapılan bir antlaşmadan söz edilmektedir. Bundan daha eskiye giden bir kanıt yoktur. Muhakkak ki Türk tarihi daha eskilere uzanıyor olabilir. Fakat M.Ö. 17.000 tarihlerinde oluşmuş herhangi bir devlet teşkilatlanmasından söz edemeyiz.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Mimar Sinan-Mihrimah Sultan Aşkı

Mimar Sinan-Mihrimah Sultan Aşkı

Bu iddia, tarihte pek mümkün olmayan fakat üzerine romanlar bile yazılan bir konudur. Tarihçilerin çoğu, bunun gerçek bir hadise olmadığı konusunda birliktir. Bırakın padişahın kızına aşık olmayı, Mimar Sinan'ın Mihrimah Sultan'ı ulu orta bir yerde görebilmesi bile olası değildir. Mimar Sinan'ın aşkından dolayı Mihrimah Sultan Camiini bu kadar güzel yaptığı da doğru değildir. Zira Mimar Sinan'ın bütün eserleri aynı başarı seviyesindedir.

Hilafet Aslında Kaldırılmadı, TBMM Üzerinde Birleştirildi

Hilafet Aslında Kaldırılmadı, TBMM Üzerinde Birleştirildi

Bu söylem bizzat tarih öğretmenleri tarafından bile söylenen ve çok yanlış yorumlara sebebiyet verebilen bir söylemdir. Bu konu genellikle ''kanunda hilafet TBMM üzerinde mündemic oldu yazıyor. Yani halifelik kaldırılmadı, TBMM üzerinde birleştirildi'' söylemleriyle ele alınıyor. Bu söylem birtakım eksikliklere yol açtığı için yanlış anlaşılmaktadır. Bu cümle kanunun ilk maddesidir ve 3 Mart 1924 tarihli resmi gazetede aynen şu şekildedir:

Madde 1- Halife hal' edilmiştir. [kaldırılmıştır] Hilafet; hükumet ve cumhuriyet mana ve mefhumunda [kavramında] esasen mündemic olduğundan [içerisinde bulunduğundan] hilafet makamı mülgadır.[Kaldırılmıştır]

Burada da gördüğünüz gibi, halifeliğin 'TBMM üzerinde toplandığı' değil, 'Halifelik makamının zaten cumhuriyet ve hükumet içerisinde bulunduğu' söyleniyor.

Dolayısıyla, 'halifelik TBMM üzerinde olduğu için bugün TBMM birisini halife ilan edebilir' şeklindeki çıkarımlar çok hatalı ve yanlıştır.

Not: Fotoğraftaki yazıyı merak edenler olabilir.  'Hakimiyet Milletindir' yazmaktadır.

Atatürk'ün İbn Suud'a Gönderdiği Mektup

Atatürk'ün İbn Suud'a Gönderdiği Mektup

Bu iddiaya göre, İbn Suud, Hz.Peygamber'in mezarını yıktırmak isteyince, Atatürk 'böyle bir şeye teşebbüs ederseniz ordumla aşağıya inerim' söylemli bir mektup yazmıştır.

Bu iddiayı bir iktisat profesörü, arşivde bu mektubu gördüğünü söyleyerek ortaya atmıştır. Esasında böyle bir mektup arşivde hiç bulunamamıştır. Ondan ziyade İbn Suud, hiçbir zaman Hz.Muhammed'in mezarı, Hücre-i Saadet'i yıktırmaya teşebbüs etmemiştir.

Lozan Antlaşması 2023 Yılında Sona Erecek

Lozan Antlaşması 2023 Yılında Sona Erecek

Bu iddia da Cumhuriyet Tarihi için ortaya atılan yanlış söylemlerden bir tanesidir. Genel amacı, Lozan Antlaşmasını değersizleştirmeye yöneliktir.

Bu iddiayı ortaya atanlar, Lozan Antlaşmasında bazı gizli maddelerin bulunduğunu ve bu maddelerin de 2023 yılında açıklanacağını söylemektedir.

Tamamen asılsız ve son yıllarda ortaya atılan bu iddianın hiçbir dayanağı bulunmamaktadır. Aynı zamanda bu iddia, Yakınçağ ve Cumhuriyet tarihçilerinin tümünün reddettiği bir söylemdir. Lozan Antlaşması içerisinde ne zaman biteceğine dair bir madde bulunmamakla birlikte, görüşmelerde tutulan zabıtlarda her şey kayıt altındadır ve hiçbir gizli antlaşma da söz konusu değildir.

Theodor Herlz'in Sultan II.Abdülhamit'ten Toprak İstemesi

Theodor Herlz'in Sultan II.Abdülhamit'ten Toprak İstemesi

Çok sık anlatılan bu olaya göre, Siyonizm kurucusu Theodor Herzl, 1901 yılında Sultan II.Abdülhamit ile görüşerek Filistin topraklarına karşılık Osmanlı borçlarını ödemeyi teklif etmiş, Abdülhamit Han ise cevap olarak 'o topraklar şehit kanıyla alındı şehit kanıyla verilir' demiştir.

Bu iddia da tamamen yanlış olmayan fakat çarpıtılıp değiştirilen tarihi olaylardan birisidir. Evvela, o dönemlerde, makamı ne olursa olsun birisinin padişah huzuruna çıkıp böyle bir pazarlık teklifinde bulunması imkansızdır. Theodor Herzl siyonistlerin lideri olarak değil, bir gazeteci sıfatıyla padişahın huzuruna çıkmıştır. Görüşmede, bir toprak alım satımı veya borç ödenmesinin pazarlığı söz konusu değildir.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
1057
447
177
80
68
65
59
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
sodalıAyran

İnternette gördüğünüz her şey doğrudur. -Yunus Emre

electricalenginar

Peki bu yazılanlara neden inanalım? Kaynaklarını da yazsaydın. Böyle ironik olmuş.

1)ulubatlı gerçekten de hayali bir isim ama sonuçta oraya çıkıp sancağı diken bir yiğit vardı 2)Legari Hasan çelebi ve Hezarfen Ahmet gibi isimler osmanlını... Devamını Gör