Görüş Bildir
Haberler
Tankların Karşısında Kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin İlk Koalisyon Hükümetini Birlikte Yeniden Anımsıyoruz

Tankların Karşısında Kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin İlk Koalisyon Hükümetini Birlikte Yeniden Anımsıyoruz

Türkiye'nin 'dönülmez akşamın ufkunda' olduğu bir dönem vardı. 27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi sonrası demokrasiye yeniden geçiş süreci. Bu dönemi anlamak, Türkiye'nin demokrasiyi hazmetmek için verdiği mücadeleyi de anlamak demektir. Başbakan Adnan Menderes'in iki bakanıyla birlikte idam edildiği dönemin yıl dönümünde, o sancılı süreci gelin birlikte yeniden anımsayalım.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Bizler hikayemize, 27 Mayıs 1960 gününden başlayacağız. İhtilalin ve ihanetin içinde bir yolculuğa çıkacağız. Yolculuğumuzun ana aktörü ise bir asker. Bu askerin ismi Ragıp Gümüşpala.

Bizler hikayemize, 27 Mayıs 1960 gününden başlayacağız.   İhtilalin ve ihanetin içinde bir yolculuğa çıkacağız. Yolculuğumuzun ana aktörü ise bir asker. Bu askerin ismi Ragıp Gümüşpala.

Ragıp Paşa, 27 Mayıs 1960 günü, kendisinden düşük rütbeli subayların ihtilal gerçekleştirdiğini haber alınca Ankara'ya ültimatom gönderdi.

'Darbenin liderinin rütbesi benim rütbemden düşükse, Ordumla Ankara'ya yürüyüp darbeyi bastıracağım' dedi.

Ragıp Paşa'nın ültimatomundan endişe eden Tümgeneral Cemal Madanoğlu, emekli orgeneral Cemal Gürsel'i askeri uçakla İzmir'den Ankara'ya getirtti. Böylece Ragıp Paşa'ya 27 Mayıs'ın emir komuta zinciriyle gerçekleştirildiği imajı verilecekti.

Ragıp Paşa hala tam ikna olmuş değildi. Bunun üzerine 3 Haziran 1960'da ihtilalin lideri Cemal Gürsel ile bir görüşme yaptı. Cemal Paşa, Ragıp Paşa'yı Genelkurmay Başkanı olarak seçtiklerini kendisine söyledi.

Ragıp Paşa hala tam ikna olmuş değildi. Bunun üzerine 3 Haziran 1960'da ihtilalin lideri Cemal Gürsel ile bir görüşme yaptı. Cemal Paşa, Ragıp Paşa'yı Genelkurmay Başkanı olarak seçtiklerini kendisine söyledi.

MBK'nın bu kararı kuşkusuz çok akıllıcaydı. Bu atama ile hem Gümüşpala'yı taltif ediyorlar, hem de Gümüşpala'nın ihtilale karşı tavır almasının önüne geçiyorlardı. Üstelik o günlerde Genelkurmay Başkanlığı çok da kuvvetli bir makam değildi, zira asıl güç MBK'nın elindeydi.

Gümüşpala kendisine uzatılan bu havucu yuttu. Genelkurmay başkanlığını kabul etti. MBK istediğini başarmış, ihtilalin önünde kalan tek engel olan Gümüşpala'yı kendi saflarına katmış, daha doğru bir ifadeyle Gümüşpala'yı pasifize etmişti.

Tehlikenin geçtiğini, Gümüşpala'ya artık ihtiyaçları kalmadığını gören Milli Birlik Komitesi, kendisini Genelkurmay Başkanlığı'na getirdikten sadece iki ay sonra, Paşa'yı emekliye sevk etti. Gümüşpala, fena punduna getirilmişti.

Tehlikenin geçtiğini, Gümüşpala'ya artık ihtiyaçları kalmadığını gören Milli Birlik Komitesi, kendisini Genelkurmay Başkanlığı'na getirdikten sadece iki ay sonra, Paşa'yı emekliye sevk etti.  Gümüşpala, fena punduna getirilmişti.

Gümüşpala emekli edildiğinde 63 yaşındaydı. 16 yaşında giyindiği askeri üniformayı 47 sene hiç çıkarmamıştı. Sivil kıyafeti bile yoktu. Sırtından hançerlendiğini hissediyor, öfkesinden çıldırıyordu. Gümüşpala için intikam vakti yakında gelecekti.

Tüm bunlar yaşanırken Türkiye'de 27 Mayıs süreci devam ediyordu. DP'liler Yassıada'da yargılanıyor, radyolarda her gün Milli Birlik Komitesi'nin bildirileri okunuyor, halkın askere sevgi ve tezahüratlarda bulunduğu anlar duyuluyordu.

Neyse ki Milli Birlik Komitesi, demokrasiye geçiş sürecini ertelemedi, siyasi partilerin çalışma yapmasına müsaade etti. 11 Şubat 1961 günü Demokrat Parti'nin mirasçısı olarak Adalet Partisi kuruldu. Adalet Partisi'nin kurucu lideri bilin bakalım kim oldu?

Neyse ki Milli Birlik Komitesi, demokrasiye geçiş sürecini ertelemedi, siyasi partilerin çalışma yapmasına müsaade etti.  11 Şubat 1961 günü Demokrat Parti'nin mirasçısı olarak Adalet Partisi kuruldu. Adalet Partisi'nin kurucu lideri bilin bakalım kim oldu?

Ragıp Paşa, genelkurmay başkanlığına getirildikten sadece iki ay sonra emekli edilmesini hazmedememiş, bu öfkeyle de siyasete girmişti. Üstelik Demokrat Parti'ye oy veren halk kitlelerinin yöneleceği bir partinin kurucu genel başkanı olarak. İntikam dediğin böyle olurdu.

1961 Genel Seçimleri, 15 Ekim 1961 tarihinde yapılacaktı.

İddialı durumda olan dört parti vardı:

- Cumhuriyet Halk Partisi

- Adalet Partisi

- Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi

- Yeni Türkiye Partisi

DP'nin mirasçısı olarak kurulan AP ise 1961 seçimleri öncesi çekingen bir kampanya yürüttü. Hapisteki DP'lilerin yakınları bu partiyi kurmuştu.

DP'nin mirasçısı olarak kurulan AP ise 1961 seçimleri öncesi çekingen bir kampanya yürüttü. Hapisteki DP'lilerin yakınları bu partiyi kurmuştu.

15 Ekim 1961 günü Türkiye, darağaçlarının gölgesinde seçime gitti. Açıklanan sonuçlar tam bir şok etkisi oluşturdu. Adnan Menderes, beyaz bir atın üstünde geri dönmüştü.

Çok rahat tek başına iktidar olması beklenen CHP, %36 oy aldı.

DP'nin en büyük mirasçısı AP, %35'lere yaklaştı. Diğer iki sağ parti de toplamda %30'a yakın oy aldı. Bu sonuçlar tam bir şoktu.

İçeriğin Devamı Aşağıda

CHP tek başına iktidar olamamış, DP'nin mirasçıları CHP'den fazla oy almıştı. Eğer üç sağ parti koalisyon kurarlarsa, CHP yine hükümetin dışında kalacaktı.

CHP tek başına iktidar olamamış, DP'nin mirasçıları CHP'den fazla oy almıştı.   Eğer üç sağ parti koalisyon kurarlarsa, CHP yine hükümetin dışında kalacaktı.

Şimdi akıllarda tek bir soru vardı: Asker bu işe ne diyecekti?

Kelle koltukta devirdikleri iktidar, ilk seçimde yeniden iktidarın eşiğindeydi. Seçimlerden 6 gün sonra, İstanbul, Yıldız'daki Harp Akademileri'nde askerler olağanüstü toplantıda bir araya geldi.

10 general ve 28 albayın bulunduğu toplantıda karar verildi.

Meclis açılmayacaktı. Seçimler iptal edilecek, siyasi faaliyetlerin sürdürülmesine izin verilmeyecekti.

Toplantıya katılan tüm askerler '21 Ekim Protokolü'nün altına imza attılar.

Subaylar müdahaleden ve arzu ettikleri gibi seçimleri iptal edeceklerinden emindiler. Ancak bir kişiyi hesaba katmadılar. O kişinin adı İsmet İnönü'ydü. Paşa, çok net konuştu:

Subaylar müdahaleden ve arzu ettikleri gibi seçimleri iptal edeceklerinden emindiler. Ancak bir kişiyi hesaba katmadılar. O kişinin adı İsmet İnönü'ydü. Paşa, çok net konuştu:

Devlet Başkanı Cemal Gürsel'e ve Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay'a açıkça tavrını bildiren İnönü.

'Seçim sonuçları iptal edilirse açıktan tavır alırım' dedi.

Garp Cephesi Kumandanı, tüm itibarını ve tarihi kişiliğini masanın üstüne koydu. Demokrasiyi ayakta tuttu, bunun sonucunda İnönü'nün başbakanlığında CHP- AP koalisyonu kuruldu. Bu aynı zamanda Cumhuriyet tarihinin de ilk koalisyonuydu.

AP- CHP Koalisyon hükümetinin Çalışma Bakanlığı'na ise gencecik, utangaç bir gazeteci getirildi. Sadece 36 yaşındaki bu zarif bakanın ismi Bülent Ecevit'ti. Türkiye bu ismi gelecekte çok duyacaktı.

AP- CHP Koalisyon hükümetinin Çalışma Bakanlığı'na ise gencecik, utangaç bir gazeteci getirildi.   Sadece 36 yaşındaki bu zarif bakanın ismi Bülent Ecevit'ti. Türkiye bu ismi gelecekte çok duyacaktı.

CHP-AP koalisyonu, sivillerin, müesses nizam karşısında birlikte olarak demokrasiyi kurtarması açısından tarihi bir eşikti. Eğer askerler, 1961 seçim sonuçlarını kabul etmeselerdi, Türkiye çok uzun yıllar askeri rejimlerle yönetilebilirdi.

Yazımızın başında değindiğimiz Ragıp Gümüşpala ise bu koalisyonda görev almadı. Ancak askerler tarafından pasifize edilmesinin intikamını AP'yi kurup büyüterek fena şekilde almış oldu. Gümüşpala 1964 yılında vefat etti. AP liderliğine ise Süleyman Demirel seçildi.

Bu sürecin sonunda siyasette isimlerini duyuran Ecevit ve Demirel ise uzun yıllar Türkiye'de kitleleri peşlerinden sürüklediler.

İlgini çekebilir...

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın