Öykü Evren Özen: LGBTİ Dernekleri Ne Getirdi Ne Götürdü!
Öykü Evren Özen: LGBTİ Dernekleri Ne Getirdi Ne Götürdü!
Türkiye LGBTİ Birliği lgbti.org'da yazmaya başlayan Öykü Evren Özenden LGBTİ Dernekleri hakkında şok iddialar.
İşte Öykü Evren Özen'in o yazısı.
Uzun zamandır bu konu da yazmayı istiyordum. Ama bu bugüne kısmetmiş.
Yaklaşık 22 yıldır eşcinsel örgütlenmelerinde yer aldım. Kiminde sadece
katılımcı ama çoğunda aktif bir kişi olarak yer aldım.
Yıllar önce daha yeni kurulum aşamalarında Lambda İstanbul’un
toplantılarına katılıyordum. Daha sonra KAOS GL nin birkaç etkinliğinde
yer aldım. Geçmiş yılarda iki kurum arasında hep içsel sorunlar vardı
zannedersem bu daha hala devam ediyordur. Zaman geçip bilinçlendikçe
aslında bu kurumların LGBTİ mücadelesini aşarak proje yani para
kazanılan örgütler haline dönüştüğünü farkettim.
Bu çok başarılı bir gelişme olarak görünse de aslında işin içine para
girince bu mücadeleyi canla başla hiçbir karşılık beklemeden yapan
kişilerin inanılmaz değiştiğini gördüm. Aslında galiba para her kişiyi
değiştiriyor. Sosyalizmi savunan bu aktivistlerin aslında kapitalist
olduklarını farketmem hayatımın şokuydu. Sosyalist gözükerek
kapitalizmin nimetlerinden yararlanmak ne derece doğru onu bu sosyalist
aktivistlere sormak gerekir. Aslında daha da ileri gidip bu mücadele
uğruna AB-ABD-Konsolosluklar ve çeşitli sivil toplum örgütlerden
aldıkları milyon avrolar ile yaptıkları ne diye baktığımızda ne yazık ki
birkaç broşür, kitapçık, dergi, web sitesi, panel dışına çıkmıyor. Daha
ilginci dernek üyelerinin çoğalmaması ve halen toplumun LGBTİ
bireylerinden destek beklemeleri de düşündürücü. Yapılan etkinliklere
katılanlarda genelde LGBTİ bireyler ve yakınları. Yani topluma
inememeleri de çok ilginç. Bu kadar maddi destek al ve sonuç bu kadar
vahim olsun.
Aynı zamanda Türkiye de yasal dernek statüsünde bulunan oluşumların
yönetimleri değişse bile aslında arka planda yönetenler aynı kalmakta
tıpkı bugün başbakanımız olduğu gibi aslında yönetenin o olmadığının
bilinmesi gibi. Bunun bu şekilde olması aslında o kurumlarda ki
kişilerin elinde ki maddi gücü kaybetmek istememesi olduğunu biliyoruz.
Hep okuruz 30-40 yıldır başkan güven tazeledi diye aslında öyle midir?
Yoksa başka kişilere şans verilmemesi midir? Bu ciddi anlamda
tartışılmalı. Bu nedenle derneklere yeni üyeler alınmaması da korkunç
bir iddiadır.
LGBTİ derneklerin genel anlamda Kürt politikasını desteklemeleri de
ilginç bir yaklaşım benim bakış açımdan. Fakat HDP yi destekleyen bu
dernekler acaba hiç şunu düşünmüş müdür? Neden HDP seçilebilecek yerden
bir ilçe meclis ya da milletvekili adayı göstermemiştir? Neden doğuda o
kadar belediyesi olan HDP nin LGBTİ bir başkanı ya da eş başkanı
yoktur!.. Yoksa LGBTİ bireyler kullanılmakta mıdır? Tabi ki şunu da
tartışmak gerekir İstanbul’da HDP den aday olan aktivistler varken neden
KAOS GL ve Pembe Hayat tan hiç kimse siyasete adım atmamaktadır? Bu
gayet düşündürücü bir durum.
Bu günün LGBTİ dernekleri aslında bugünün iktidarı AKP ile gizli bir
anlaşma mı yapmıştır? Gayet güçlü bir yaklaşım çünkü Sağlık
Bakanlığından dahi proje alıp daha sonra bedava aldıkları prezartifleri
para karşılığı seks işçilerine satmışlardı. Hükümetin çalışmalarını
yeterince güçlü eleştiremedikleri de çok net. En son Kızılay başkanının
açıklamasına cılız bir ses çıkması da bunla bağlantılı omasın.
1993 yılında Bursa da LGBTİ arkadaşlar toplanıp fanzin niteliğinden
SPARTAKÜS isimli gay- lezbiyen dergisini çıkarmaya başlamıştık. Fakat o
zamanın emniyetinin baskısı ile ancak 3- 4 sayı çıkarabilmiştik, ama bu
Bursa gibi bir kent için büyük başarıydı. Hatta Altıparmak semtinde
bulunan Kelepir kitabevinde de satılıyordu. O dönem için bunun kabul
edilmesi çok ciddi bir durumdu.
Bu dönemde arada KAOS GL ye yazılar yazıyordum. Arada güçlü
bağlarımız vardı ta ki Travestileri, Transeksüelleri, Geyleri,
Lezbiyenleri ve Biseksüelleri Koruma Yardımlaşma ve Kültürel
Etkinlikleri kısa adıyla Bursa Gökkuşağı LGBT Derneğini kurana kadar.
Dernek kurulduğu tarihlerde diyaloğumuz gayet iyiyken Türkiye de ilk kez
düzenlediğimiz 1. Türkiyeli Eşcinseller Buluşması ismiyle ilk kez yasal
izinli bir yürüyüş organize ettik. Bu yürüyüş iznini veren emniyet aynı
zamanda arka planda yürüyüşü provakative etti ve o meşhur Bursaspor
olayları cereyan etti. Bu olayda derneğimiz içinde bulunan yabancı
uyruklu LGBTİ bireyler olduğu için elçiliklere yansıdı. Bu New York
Times, Birleşmiş Milletler, İLGA ya kadar yansıdı. Bunun sonucunda o
dönem ilk resmi GL derneği KAOS a ulaşan kurumlar destek oluyor. Bu
durumda politika olarak TT yani travesti transeksüellere çok fazla
destek olmayan bu kurumun yönetimi proje anlamında bu desteği farkedince
daha önce cinsel yönelimi nedeniyle KAOS GL ile sorun yaşayan Buse
Kılıçkaya ile projesel bir destekle Pembe Hayat Derneği ni kurup Türkiye
ye ve dünya ya Türkiye’nin ilk TT derneği diye lanse edip destek almaya
başlıyorlar. Tabi ki bu dönemde şiddet ve ev çalıştırdığım iddiasıyla
hakkımda provasyonel çalışmalar yapmaya başlıyorlar. Bursa Gökuşağı
LGBTİ Derneğine gelecek destekleri önünü kesmek için. Bunun içinde şahsi
problemimin olduğu kişileri aleyhime kullanıyorlar. İşlerine geldiği
zaman hemen kendi mahkemelerini kurup yargılıyorlar yok ediyorlar.Ama bu
esna da 15 yaşında derneklerinde ki birey tarafından tecavüzü hiç
konuşmuyorlar ve o dönemde Lambda İstanbul LGBTİ derneği başkanı boksör
diye tanınan ev çalıştıran başkanı da hiç tartışmıyorlar. Çünkü
sosyalist gözüken bu oluşumda ki aktivistler aslında yıllardır değişmez
ve aktivizmi kapitalist düzene göre bir şirkette çalışır gibi yapmaya
başlarlar. Çoğu resmi dernekte halen yıllardır aldıkları proje adı
altında ki paraların nerelerde kullanıldığının hesabını vermemekte
direnmektedir. Çünkü hesapların tutturulması hiçte kolay değil ama bizim
muhasebecilerimiz gelir gideri dengeler. Dernek gelir gider makbuzları
da derneğin kontrolündedir. Aynı zamanda ülkemizde KDV yi verip fatura
kestirmekte mümkündür bu da başka seçenek olabilir. Harcamalar ne derece
denetlenebilir. Genelde savundukları ilke gelin bakın kontrol edin
olur. Ama gerçekte şirketleşen kurumlar neyi nasıl yapacağını çok iyi
bilir.
Bursa Gökkuşağı LGBT derneğinin kapatılma sürecinde ve derneğimizin
denetim kurulu üyesi İrem Okan’ın vahşice öldürülmesi sürecinde bu
dernekler acaba neden yoktu? Tabi ki Bursa’da faili meçhul LGBTİ
cinayetlerinde ve şiddet olaylarında bunu da çooook düşünmek gerekir.
Yaklaşan seçimlerde acaba bu kurumlar U dönüşü yapıp CHP yi mi
destekleyecekler ne dersiniz? Fakat bir önce ki seçimde CHP yi
desteklemeyen hatta ağır sözler kullanan bu kurumlar bunu nasıl izah
edecek. Yıllardır CHP d siyaset yapıyorum. Ciddi anlamda CHP tabanında
ki büyüklerimin desteğini gördüm. Onların oyu ile ilçe ve il delegesi
oldum. Ön seçimde blok listeyi delerek 648 oy almamda çok önemliydi.
Tepeden inme siyaset değil halk için siyaseti savunuyorum ve Atatürk
ilkelerine göre sağlam adımlarla dik duruşumu bozmadan ilerliyorum.
Şimdi karşımızda milliyetçiliğe karşı olduğunu iddia eden, sosyalist,
eleştiriyi hazmedemeyen, aslında homofobik ve transfobik oluşumlar
bulunuyor. Milliyetçiliğe karşı olan LGBTİ bireyler aslında kürt
milliyetçiliğini teşvik ediyorken nasıl CHP altında siyaset yapacaklar
bunu da düşünmek gerekiyor!. Kaos GL: Kürdistan’da homofobi ve transfobi ile mücadele forumu yapılacak
Seks işçiliğini şiddetle savunup seks işçiliği dışında seçenekler
dışında mücadele etmeyenLGBTİ örgütler ne derece tartışılabilir. Yoksa
AB yi arkasına alan bu kurumları eleştirenleri lobiler yok mu eder? Facebook: LGBTİ Derneklerindeki Gerçekler Ortaya Çıkmalı
LGBTİ aktivizmini sonuna kadar destekliyorum. Fakat kesinlikle para
için aktivizm olduğunda bu ruhun kaybolduğuna inanıyorum. Bu tıpkı
siyasetin halk için değil para için yapılması gibi bir durum. Halk için
yapılmayan her çalışma yok olmaya mahkumdur. Bu nedenle LGBTİ
oluşumlarda da en fazla iki dönem görev yapanların bir daha o kurumda
olmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu o kurumlara olan güveni
yıpratmaktadır.
Son söz; hangi kurumda olursa olsun halk için mücadele ediyorsa bu
kurum hesap vermeli. Proje adı altında alınan milyon avro’larında bu
nedenle hesabını hem halk hem devlet sormalı. Nasıl Deniz Feneri hesap
vermeli diyorsak bu derneklerde hesap vermeli mutlaka.