Muhtemelen Sizin de Maruz Kaldığınız, İnsan Beynine Girme Yöntemi: Zihin Kontrolü
İnsan zihnine girmek, zihnin derinlerine sızmak ve zihnin içine normalde bulunmayan düşünceler, varsayımsal görüntüler yerleştirmek…
Son dönemlerde belki de en çok üzerine araştırmalar yapılan, başarıya ulaşılıp ulaşılmadığı büyük bir muamma olan konulardan birisi bu, zihin kontrolü.
Zihinde Halüsinasyon Oluşturulabiliyor
Zihin Kontrolünün Temelindeki Amaç
İnsan davranışlarının merkezinde edindiği bilgiler ve bu bilgileri yorumlayarak çıkardığı sonuçlar vardır. Her birimiz bu yorumlamalardan edindiğimiz sonuçlara göre şekillendiririz düşüncelerimizi, dolayısıyla da davranışlarımızı. Kısacası bilginin kaynakları ve sunulma biçimleri, doğrudan davranış kalıplarının etkiler ve insan davranışlarına yön verir.
Geldiğimiz noktada kitle iletişim araçlarının ne denli yaygınlaştığını göz önüne alırsak eğer bilginin, belki de gelmiş geçmiş en önemli silah olabileceğini varsaymak çok da yanlış olmayacaktır. Bilgi yoluyla zihin ve davranış kontrolü, her birimizi bireysel olarak ilgilendirdiği için, sanıldığından çok daha büyük öneme sahiptir. Zira bireyin bilinçlenmesi, toplumsal zihin kontrolünü güçleştiren en önemli faktörlerden birisidir ve zihin kontrol mekanizmaları en çok da bu alanda işletilmektedir.
Zihin Nasıl Kontrol Altına Alınır?
İstihbarat örgütleri ve istihbarat örgütlen için çalışan bilim insanları yıllarca insan zihnini kontrol etmek amacıyla çeşitli maddeleri kullandılar. Bu maddelerin çoğu, nörotransmitterleri çok sistematik bir şekilde değiştiren halüsinojenler, amfetaminler ve türevleridir.
Örneğin esrar (THC), sodyum pentotal gibi birçok madde bireysel zihin kontrolü amacıyla kullanılmıştır. THC’nin etkisinde bilinç dışına ait çeşitli bastırılmış motifler, imajlar ortaya çıkar. Güçlü halüsinojenler olan LSD, MDA, STP, Meskalin, PCP, İbogain algılanmakta olan her şeyin distorsiyona uğramasına, renklerin, seslerin veya bilinç dışından gelen her türlü düşüncenin değişmesine yol açarlar. Bu ilaçlarla bir kült içinde insanları transa sokmak ve istenilen amaçlar doğrultusunda kullanmak mümkündür. Sodyum pentotal kemo-hipnoz yapmaktadır ve bunu insanları konuşturmak için kullanmışlardır. Gerçekten kimyasal ajanlar kullanılarak yapay anksiyete, hipnoz, rüya görme hali, ağrıya duyarlılığın artırılması ve azaltılması, hafıza kaybı veya hatırlatma, sersemlik, psikoz, yaratıcı düşünce, aşırı duyarlılık oluşturulabilir.
Mançurya Kobayı
Mançurya Kobayı, kendi iradesi dışında, birtakım beyin yıkama seansları, ilaçlar veya hipnozun etkisiyle başkasının istediği eylemleri yapanlara verilen genel isimdir. Mançurya Kobayı teriminden hedeflenen robotlaştırılmış ve her istenileni yapabilen bireyler elde edebilmektir. Temel konusu LSD, halüsinojenler ve kimyasal ajanlarla beyin kontrolü olan MK-ULTRA projesini başlatan Ailen Dulles’ın 1953 yılında yaptığı konuşma bu bağlamda oldukça ilgi çekicidir.
Ailen Dulles yaptığı konuşmada, hedeflerinin ne olduğunu şu cümlelerle açıklamıştır: “Hedef, insan zihnindeki savaşı kazanmaktır. Bu savaşın ilk cephesi propaganda, depolitizasyon ve sansür ile kitlesel sindirmeyi sağlamaktır. İkinci cephe ise bireyin beyninde kazanılacaktır. Hedef, beyin yıkamak, ideoloji değiştirmek ve gerektiğinde birçok Mançurya Kobayı yaratabilmektir.”
CIA’in Zihin Kontrolü ile Alakalı Deneyleri
1950’li yıllarda Kore’de savaş tutsaklarına beyin yıkama, zihin yönlendirme ve insanların davranışsal mühendisliği üzerine deneyler yapıldığı istihbaratı üzerine CIA (Amerikan Merkezi İstihbarat Teşkilatı), bu yarışta geri kalmamak adına 1953 yılında MK- Ultra projesine start verdi. Projenin başına ise dönemin ünlü CIA ajanlarından Allen Dulles getirildi. Uzun bir süre gizli tutulmaya çalışılan, 44'ü üniversite olmak üzere toplamda 80 enstitünün ortak olarak yürüttüğü bu projede, CIA'in toplam bütçesinin %6'sı kullanılmıştır.
Temel olarak LSD üzerine kurulan bu deneyde, LSD’nin yanında halüsinojenler, hipnoz, beyin yıkama ve ağır işkence seansları da denekler üzerinde uygulanmıştır. Denekler sandalyelere bağlanmış, zorla kimyasallar yutturulup, bu kimyasallara verdikleri tepkiler görülmek istenmiş daha sonra ise bireysel ve toplumsal zihin kontrolü, kimyasal maddeler yardımıyla kişinin düşüncelerinin etki altına alınması amaçlanmıştır. ‘Böyle bir deneyde kim denek olmak ister’ sorularının cevabını ise bizzat deneyde yer almış bir yetkili şöyle veriyor:
'Deneylerde, bize karşı koyamayacak herkesi kullandık.”
‘’Kanımda hiçbir duygu yoktu.''
1981’de öldürülen John Lennon’un katili Mark David Chapman'ın, bir ruh hastası olmasının yanı sıra, bir MK-ULTRA projesi kurbanı olduğu iddia edilmiştir. David Chapman kendisini John Lennon sanıyordu ve onu öldürürken söylediği sözler şunlardı:
“Kanımda hiçbir duygu yoktu. Hiçbir öfke yoktu. Hiçbir şey yoktu. Beynimde ölü bir sessizlik hâkimdi. Ölüm, soğuk sessizlik, kalkıp yürüyene kadar devam etti. O bana baktı… Beni geçerek ilerledi ve sonra kafamda onu duydum. O bana tekrar ve tekrar ‘onu yap, onu yap, onu yap’ diye emir verdi.”
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Kimse hür iradesiyle bedenine bombalar sarıp orda burda patlatmıyor kendini..
Cennet için yapıyolla sen yanlış biliyon.
bu kontrol günlük hayatımızda da var ki giymemiz gereken kıyafetlerden tutunda gireceğimiz her ortamı onlar belirliyor moda denen şey tam da bu saçma bir şey... Devamını Gör
Sen yazmasan benzeri ben yazacaktım kesinlikle doğru.
Zihin kontrolünü uygulamak için artık deneylere ihtiyaç yok. Televizyonlarda her şeyi yavaş yavaş verip zihnimizi yıkıyorlar ve kontrolünü sağlıyorlar zaten.... Devamını Gör