İstanbul'un Hüzün Akan Çeşmeleri
İstanbul'un Hüzün Akan Çeşmeleri
Osmanlı su kültürünün nadide bir meyvesi sokak çeşmeleri, hem vatandaş hem yetkililer eliyle tahrip ediliyor. Kitabesi kırılan, musluğu çalınan, asfalta gömülü, depoya çevrilmiş, hatta baz istasyonu monte edilen çeşmelerin hali içler acısı.
İncele incele narin bir kalıp şeklini alan ve bu kalıptan çıkmış onlarca sanat eseriyle mamur hale gelen medeniyet başkentimiz eski günlerini mumla aratıyor.
Her geçen gün artan kalabalığın arasında sıkışıp kalmış ata yadigârı çeşmeler, bilinçsiz yapılaşma ve vandalizmin en büyük kurbanı. Sokak ve imar çalışmaları sırasında zeminin yükseltilmesinden dolayı yarıya kadar asfalta gömülü, dükkâna hatta baz istasyonuna çevrilmiş, kitabesi kazınmış veya çalınmış, muslukları sökülmüş, kurnası çöp tenekesine dönüştürülmüş, üzerine yapıştırılmış reklam afişlerinden zar zor seçilen tarihi çeşmelerin sayısı yüzleri buluyor. Hatırlanacağı üzere, son yüzyılda yapılan devasa imar faaliyetleri birçok çeşmenin yok olup gitmesine sebep olmuştu. Bununla beraber, günümüzdeki bazı iyi niyetli restorasyon çalışmaları devam etse de yakın tarihte yürürlüğe konan kentsel dönüşümün de bu konuda hassas kriterler içerdiği söylenemez. Denilebilir ki, yol zeminin altında kalan çeşmeleri ihya ederek kurtarabilme şöyle dursun, var olanı koruyabilmek bile büyük bir zanaat. Kaldı ki halkın da tarihî yapıları koruyup kollamak adına bir bilinç sahibi olduğundan bahsetmek pek kabil değil. İşte duyarsızlık ve cahilce tasarruflara kurban edilen çeşmeler ve acı hikâyeleri...
Gülhane Parkı belki de İstanbul’un en önemli turistik mekânı. Ama her yaz bir insan akınına uğrayan bu önemli merkez, türlü yağmadan yakasını kurtaramıyor. Duvara bir sedef gibi hakkedilen çeşmelerin bugün suları akmıyor. Zira çeşmeler hırsızların mütemadiyen devam eden yağmasına maruz kalıyor. Yaz aylarında çekilen bu fotoğrafta da farklı bir tahribata şahit oluyoruz. Kitabesinde Sultan II. Abdülhamid’in hayratı olduğu yazan çeşmenin kurnası yenmiş mısır koçanları ve pet şişelerle doluyor.
Beşiktaş’ta Şenlikdede Mescidi karşısındaki set üstünde yer alan çeşme, kelimenin tam anlamıyla karalama tahtasına çevrilmiş. Kısa bir zaman önce üzeri temizlenen tarihî Ramiz Ağa Çeşmesi, sprey boyalarla kirletiliyor. Üzerindeki kitabede suya dair ayet ve hadislerin bulunduğu çeşme en son 45 sene önce akıyormuş. İlginç yanı alınlığın tam ortasından çıkan incir ağacı. Çevredekiler incir mevsimi gelince önünde gölgelik yaptığını ve çok lezzetli incirler verdiğini söylüyor.
Beşiktaş, Asariye Caddesi başında kendinden emin bir tavırla zamana ve insanlara direnen Sultan Abdülhamid Çeşmesi’nin yakın bir zaman önce kurnası kırılmış. Aynalığındaki izlerde üzerine defalarca ilan ve afiş asıldığı belli oluyor. Musluğu da çalınan çeşmenin 8 cm kalınlığındaki mermer kurnası da kırılmış. Önü ve arkasına arabaların park ettiği çeşmenin de bu yüzden kırılmış olabileceği tahmin ediliyor.
Sıradaki hikâye, Vatan ve Millet caddelerini birleştiren Muratpaşa Sokağı’ndan. Yakınlardaki Muratpaşa’nın hayratı olarak çevre ahaliyi sulayan bu çeşme çarpık yapılaşmanın kurbanı. Tam arkasına yapılan bina yüzünden statiği kaymış ve yola doğru çökmüş. Kitabesi de ciddi derecede zarar gören çeşmenin süslü aynalığı da toprak altında kalmış.
Karaköy Yeni Cami Çeşme Sokağı’ndaki tarihî çeşmenin kitâbesini okumanın imkânı yok. Bundan dolayı herhangi bir malumat edinmek de çok zor. Acilen espampajının alınması gerekiyor. Hırdavatçı dükkânlarının arasında kalan tarihi çeşme, egzoz dumanından dolayı da karardıkça kararmış. Yolun altında kalmak talihli çeşmelerimizden birisi de, Yeni Cami Çeşmesi.
Yahya Kemal’in o muhteşem mısralarıyla tasvir ettiği Süleymaniye Camii, maalesef günümüzde hırdavattan deriye, kırtasiyeden hac malzemesine kadar onlarca izbe imalathane ve salaş dükkânla kuşatılmış. Burada dolaşırken yalağına beton dökülerek merdivene çevrilen Firuze Sokak’taki çeşmenin görüntüsü can yakıyor. Hemen yanındaki baskülde tartılacak karton kutuların konulduğu yalağı çoktan yok olmuş. Kitabesindeki tarihe göre Sultan I. Abdülhamit devrinde Kaim-makamı Melek Muhammed Paşa kethüdası sahib-ul hayrati ve-l-hasenati Hacı Huseyn Ağa’nın hayratı olarak yaptırılmış. (1771/1772) 100 sene sonra bir yangın geçirmiş. Kim tarafından yeniden ihya ettirildiği bile satır satır yazıyor.
Üsküdar’da restorasyon çalışmaları henüz tamamlanmış Sadrazam Halil Paşa sebiline yapılanlar görenleri çıldırtacak türden. Aziz Hüdai Sokağı ile Yeni Çeşme Sokağı köşesindeki bu çeşme köhne halinden henüz çıkmıştı ki yeni bir çirkinliğe daha uğradı. 1626 yılında Sultan Ahmet Camii’nin de mimarı olan Sedefkar Mehmet Ağa tarafından yapılmış bu klasik Türk mimarisi ürünü çeşme, yeşil renkte Allah ve ay yıldız çizilerek mahvedilmiş. Anlaşılıyor ki bu tahribi yapanlar, Allah adını çeşmenin üzerine yazmakla kim veya ne adına hareket ettiklerinin bile farkında değil.
Şişhane Metro İstasyonu Kasımpaşa’ya bakan çakışındaki Mehmed Ağa Çeşmesi, benzeri görülmemiş bir vandalizme maruz şu sıralar. Çeşmenin lüleli musluklarıyla şırıl şırıl aktığını görenler yok denecek kadar az. Önce hemen yanında bulunan ahşap bina üzerine yıkılmış ve ahşap enkaz iki yıla yakın üzerinde kalmış. Çevredekilerin uyarıları ve ikazları ile güç bela korunmaya çalışan çeşmenin duvarına baz istasyonu kurulmuş. Tarihî yapının duvarı delinerek yapılan kıyım bir tarafa başka yer yokmuş gibi bitişiğinde yeni bir inşaat daha yükseliyor.
Kasımpaşa Küçük Piyale Mahallesi sınırları içinde, Kulaksız Caddesi üzerinde yer alan çeşme, ‘Uyan ey gözlerim uyan’ diyen Sultan III. Murat’ın çeşmesi. Sultan tarafından 1585 tarihinde kesme küfeki taştan inşa edilen çeşme de diğerleri gibi beton zemine saplanıp kalmış. Nişin üzerinde on iki mısradan oluşan kitabedeki şiir ise Prizenli Şair Nihadi Çelebi’ye ait. Çeşme bugün alelade bir musluk takılarak, bu kadarlık da olsa iade-i itibar görüyor.
Galata’da Perşembe Pazarı yakınlarındaki çeşme tam anlamıyla bir şark kurnazlığı eseri. Yanıkkapı Sokağı ile Tenha Sokak’ın kesiştiği noktada bulunan tarihî Sokollu Mehmet Paşa Çeşmesi, beline kadar asfaltta kalmış olmasının yanında akıllara zarar bir soygunun abideleştiği bir anıt. Bundan birkaç sene evvel, yan tarafındaki hazne duvarı delinerek dükkana çevrilmiş. Bu da yetmemiş, tarihî çeşmenin üzerine bir kat çıkılarak elektronik malzeme toptancısına kiralanmış. Elmayı yiyen bir kurt gibi içi boşaltılan çeşmenin dört sene önce çekilmiş bir fotoğrafında kitabesi de yerli yerinde duruyordu. Şimdi sökülen kitabesi ve çeşme nişi boş. Galata’nın en eski Osmanlı çeşmesi (1568-69) bugün ticarethane ve arabaların arasında sıkışmış durumda.
Aksaray Selçuk Sultan Camii Sokak içinde yer alan sokak çeşmesinin hali içler acısı. Zaten yolun yükselmesinden dolayı kaybolan mermer çeşmenin önüne elektrik trafoları konularak hayattan tamamen koparılmış. Üzerinde herhangi bir yazı veya kitabe bulunmasa da ince sanatlarla süslenmiş bir sokak çeşmesi olduğu hemen göze çarpıyor. Ancak ne bir zamanlar onun suyundan içenler, ne yetkililer mevcut durumdan şikayetçi.
ERKAM EMRE - İSTANBUL
Yorum Yazın