Görüş Bildir
Haberler
Efsanevi Ateş Püskürten Varlıklar Olan Ejderhaların Kısa Tarihi

Efsanevi Ateş Püskürten Varlıklar Olan Ejderhaların Kısa Tarihi

S
30.01.2022 - 08:30

Tarihin en eski dönemlerinden bu yana pek çok kültürde kendi yer edinmeyi başaran ejderhalar, son on yılda özellikle Hobbit üçlemesi ve Taht Oyunları dizisiyle karşımıza çıktı. Peki siz bu gizemli ve kudretli yaratıklara hangi kültürlerin hangi anlamları yüklediğini biliyor musunuz? Ejderhaların tarihini merak ediyorsanız içeriğimize buyurun. 👇

Kaynak: https://www.livescience.com/25559-dra...
İçeriğin Devamı Aşağıda

Ejderhalar, yüzyıllar boyunca gerçek olduğuna inanılan mitolojik yaratıkların en popülerleridir.

Ejderhalar, yüzyıllar boyunca gerçek olduğuna inanılan mitolojik yaratıkların en popülerleridir.

Ejderhalarla ilgili masallar Amerika’dan Avrupa’ya, Hindistan’dan Çin’e kadar birçok kültürde bulunmaktadır. Ejderhalar uzun ve zengin bir tarihe sahiptir. Günümüzde de cesur kahramanlarca sıklıkla avlandıkları romanlar, filmler ve diziler piyasaya sürülmektedir.

Ejderha öykülerinin ilk olarak ne zaman ve nerede ortaya çıktığı belirlenmiş değil.

Ejderha öykülerinin ilk olarak ne zaman ve nerede ortaya çıktığı belirlenmiş değil.

Ancak bu devasa ve uçan sürüngenlerin, en azından eski Yunanlar ve Sümerlerin yaşadığı zamanlarda insanlar tarafından biliniyordu. Scott G. Bruce ejderhalarla ilgili yazdığı kitabın önsözünde, “Antik dünyada devasa bedenleriyle ezmeye ve zehirli nefesleriyle öldürmeye hazır hâldeki devasa sürüngenler şeklinde tasvir edildiler” diyor.

Tarihin büyük çoğunluğunda ejderhaların diğer efsanevi hayvanlar gibi olduğu düşünülüyordu.

Tarihin büyük çoğunluğunda ejderhaların diğer efsanevi hayvanlar gibi olduğu düşünülüyordu.

Bazen yararlı ve koruyucu roller verilirken, bazen de zararlı ve tehlikeli olarak tasvir edildiler. Hristiyanlığın dünyaya yayılmasıyla bu durum değişti. Ejderhalar kesinlikle uğursuz varlıklar olarak yorumlandı ve Şeytan’ı temsil eder oldu. Orta Çağ insanları ejderhalarla İncil sayesinde tanışıyordu. O zaman çoğu Hristiyan'ın ejderhaların gerçek olduğuna inanması muhtemeldir.

Eyüp Kitabı’nın 41. bölümünde ayrıntılı bir şekilde tasvir edilen dev canavar Livyatan da ejderhaya benzer.

Eyüp Kitabı’nın 41. bölümünde ayrıntılı bir şekilde tasvir edilen dev canavar Livyatan da ejderhaya benzer.

Kitapta, “Sımsıkı kenetlenmiştir sırtındaki sıra sıra pullar, öyle yakındır ki birbirine aralarından hava bile geçmez. Birbirlerine geçmişler, yapışmış, ayrılmazlar. Aksırması ışık saçar, gözleri şafak gibi parıldar. Ağzından alevler fışkırır, kıvılcım saçılır. Kaynayan kazandan, yanan sazdan çıkan duman gibi burnundan duman tüter. Soluğu kömürleri tutuşturur, alev çıkar ağzından.” şeklinde tasvir edilir.

Bu satırların çevirisi kutsal-kitap.net adresinden alınmıştır.

Ejderhaların varlığı sadece efsanelere değil, aynı zamanda sağlam kanıtlara da dayanıyordu.

Ejderhaların varlığı sadece efsanelere değil, aynı zamanda sağlam kanıtlara da dayanıyordu.

Veyahut uzun zaman insanlar önce böyle düşünüyordu. Binlerce yıl boyunca dünyanın dört bir yanında zaman zaman rastlanan dev kemiklere anlam verilemedi. Dolayısıyla dinozorlar hakkında hiçbir bilgisi olmayan insanlar için bu kemiklerin ejderhalara ait olduğunu varsaymak gayet mantıklıydı.

İçeriğin Devamı Aşağıda

İnsanlar gözlerini kapatıp kolaylıkla ejderhaları gözlerinin önüne getirebiliyor ama ejderhalar konusundaki fikirleri ve bilgileri önemli ölçüde farklılık gösteriyor.

İnsanlar gözlerini kapatıp kolaylıkla ejderhaları gözlerinin önüne getirebiliyor ama ejderhalar konusundaki fikirleri ve bilgileri önemli ölçüde farklılık gösteriyor.

Bazı ejderhaların kanatları varken bir kısmının yok. Kimileri konuşup ateş püskürtebiliyorken bazıları yapamıyor. Bazısı birkaç metre büyüklüğündeyken belli başlısı kilometrelerce uzanabilecek büyüklükte olabiliyor. Kimisi denizin altında yaşamını sürdürürken Hobbit kitabında ve filmlerindeki Smaug gibi bir dağın altında yaşayabiliyorlar.

Ejderhalar konusunda kitap yazarları farklı görüşlere sahip.

Ejderhalar konusunda kitap yazarları farklı görüşlere sahip.

Folklorist Carol Rose, “Ejderhalar birçok hayvanın özelliğini bir arada bulundurabilir. Bir Hint filinin, Orta Doğu aslanının, yırtıcı kuşların veya yılanların başlarına sahip olabilirler. Vücutlarının rengi yeşil, kırmızı veya siyah yerine alışılmadık şekilde sarı, mavi veya beyaz olabilir.” diyor. Zoolog Karl Shuker ise yazdığı eserde dev yılanlar, hidralar, çörtenler, ejderha tanrıları ve basilisk, kanatlı ejder gibi daha belirsiz alt türlerden bahsediyor. Ejderhaların özünde dönemin kültürel ve edebi beklentilerine uyum sağlayan bir bukalemun olduğunu belirtiyor.

Ejderhalar günümüzde hemen hemen her yerde karşımıza çıkabiliyor.

Ejderhalar günümüzde hemen hemen her yerde karşımıza çıkabiliyor.

2010’da çıkan çocuklara yönelik Ejderhanı Nasıl Eğitirsin filminden yetişkinlere uygun Taht Oyunları kitap serisine ve dizisine kadar pek çok eser ve yapımda hayal gücünün sınırlarını zorlamaya devam ediyorlar. Bunlara ek olarak popüler rol yapma oyunu Zindanlar ve Ejderhalar’da her biri benzersiz kişilik özelliklerine, güçlere ve diğer niteliklere sahip bir düzineden fazla ejderha türü bulunuyor.

Bir de ejderha sözcüğünün kökenlerine ve anlamına bakalım…

Bir de ejderha sözcüğünün kökenlerine ve anlamına bakalım…

Kitap yazarı Dean Miller’a göre ejderha sözcüğü, altın sikke ve değerli taş gibi hazineleri korumakla da eşdeğer olan “izlemek” anlamındaki Yunanca draconta sözcüğünden geliyor. Ancak bu düşünce pek de mantıklı değil. Zira ejderha gibi güçlü bir yaratığın paraya ihtiyacı yok. İstediği her şeyi rahatlıkla elde edebilir. Muhtemelen hazineler, istif yapan ejderha için değil de ejderhayı avlamaya giden şövalyelerin ödüllendirilmesi için hikâyelere dâhil ediliyordu.

Ejderhalar mitolojide öldürülmesi gereken güçlü ve korkunç rakipler olarak gösterilen az sayıdaki canavarlardandır.

Ejderhalar mitolojide öldürülmesi gereken güçlü ve korkunç rakipler olarak gösterilen az sayıdaki canavarlardandır.

Sadece kendileri olarak var olmazlar. Aynı zamanda cesur maceracıları öne çıkaran karşıt figürleridirler. Troller, elfler ve periler gibi diğer efsanevi canavarlar insanlarla etkileşime girse de esasında savaşçı bir role sahip değillerdir.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Buna karşın Katolik Kilisesi, ejderha biçimindeki Şeytan’la savaşan ve onu mağlup eden erdemli ve dindar aziz efsanelerini yaratmıştır.

Buna karşın Katolik Kilisesi, ejderha biçimindeki Şeytan’la savaşan ve onu mağlup eden erdemli ve dindar aziz efsanelerini yaratmıştır.

Bunların en ünlülerinden biri de efsaneye göre korkunç bir ejderhanın tehdidi altındaki bir köye gelen Ejderha Avcısı Aziz Yorgi’dir. Kendisi güzel bir kızı kurtarır, kendini haç işaretiyle korur ve canavarı öldürür. Aziz Yorgi’nin inancından ve cesaretinden etkilenen köy sakinler hemen Hristiyanlığa geçer.

Bilim insanlarına göre ejderhaların ateş püskürtme özelliği, Orta Çağ’daki Cehennem’e giriş tasvirlerinden geliyor.

Bilim insanlarına göre ejderhaların ateş püskürtme özelliği, Orta Çağ’daki Cehennem’e giriş tasvirlerinden geliyor.

Buna örnek olarak Hollandalı ressam Hieronymus Bosch’un eserleri verilebilir. Cehennemin kapısı, genellikle Hades’in karakteristik özelliği olan alevlerin ve dumanların çıktığı, bir canavarın gerçek ağzı olarak tasvir edilirdi. Cehennemin varlığına olan inanç ve ejderhaların Şeytan’ın ta kendisi olduğu inancı düşünüldüğünde mantıksız durmuyor.

Orta Çağ teolojisi bir yana, günümüzde çok az insan ejderhaların gerçekten var olduğuna inanıyor.

Orta Çağ teolojisi bir yana, günümüzde çok az insan ejderhaların gerçekten var olduğuna inanıyor.

Ejderha (en azından Batı toplumlarının aşina olduğu ejderha figürü) ciddiye alınamayacak kadar büyük ve gerçekten çok fantastik. Uydulardan görüntü aldığımız, akıllı telefonlarda fotoğraf çektiğimiz bu modern çağda dev, kanatları olan ve ateş püskürten bir canlının Dünya’nın karalarında ve göğünde kimse tarafından görülmemesi imkânsız olurdu.

Bununla birlikte, birkaç yüzyıl önce Endonezya’dan Batı ülkelerine dönen denizciler, ejderhaların gerçekten de var olduğunu iddia ediyordu.

Bununla birlikte, birkaç yüzyıl önce Endonezya’dan Batı ülkelerine dönen denizciler, ejderhaların gerçekten de var olduğunu iddia ediyordu.

Çünkü Endonezya’da yaşayan saldırgan, ölümcül, boyu üç metreye kadar uzanabilen sürüngen Komodo ejderleriyle karşılaşmışlardı. Ejderhalara paralel olarak, daha önce Komodo ejderinin ısırığının, ağzındaki toksik bakteriler sebebiyle ölümcül olduğuna inanılıyordu. Ancak bu efsane 2013 yılında yapılan bir araştırmayla yalanlandı.

Batılı bilim insanları Komodo ejderinin varlığını 1910 yılında doğruladı.

Batılı bilim insanları Komodo ejderinin varlığını 1910 yılında doğruladı.

Teğmen Jacques Karel Henri van Steyn van Hensbroek ve Pieter Ouwens gerçekleştirdiği incelemeler sonrasında bu türün ejderha olmadığı kesinleşti. Tabii Komodo ejderleriyle ilgili söylentiler ve hikâyeler çok uzun zaman önce yayılmaya başlamıştı. Hangi biçimde olursalar olsunlar, ejderhalar binlerce yıldır “varlar”. J.R.R. Tolkien ve diğer yazarlar, fantastik eserleriyle hayal gücümüzü güçlendirdi ve bu türün zihnimizde ilelebet var olmasını sağladı.

Bu içeriklere de göz atabilirsiniz. 👇

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
15
7
1
1
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın