Depremin Ardından Gölcük’te 16 Yılda İnanılmaz Değişim
Geçtiğimiz yüzyılın en büyük felaketlerinden biri olarak kabul edilen 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin ardından, Kocaeli bölgesinde depremden alınan derslerle çok şey değişti. Özellikle depremin merkez üssü olan Gölcük'te, yerleşim birimi daha önce bağ bahçe olan zemini sağlam köylere doğru kayarken, burada 16 yıl içinde yepyeni bir yerleşim birimi oluştu.
Marmara Depremi’nde özellike E-130 Karayolu’nun deniz tarafındaki yerleşim alanında binaların yarıya yakını çöken Gölcük’te yıkılan binaların ardından ortaya çıkan arsalardaki kat mülkiyeti sorununun yanı sıra hem bundan sonra en fazla 3 kata izin verilmesi, hem de bir türlü yıktırılamayan çok katlı ve hasarlı binalar yerleşim merkezini köylere doğru kaydırdı.
Daha önce nüfusun büyük bir bölümünün geçimlerini kiraz, üzüm, fındık kestane ve diğer meyvaları yetiştirerek sağlayan Örcün, Saraylı, Şirinköy ve Yukarı Değirmendere bölgelerinde kalıcı konutların inşaasının ardından bağ ve bahçelerin bulunduğu alanlar da imara açıldı. Bu nedenle 16 yıl içinde buralarda müthiş bir değişim gerçekleşti.
Müteahhitler, hala deprem travması yaşayan bölge insanının ne kadar güvenli inşa edilirse edilsin çok katlı binalarda oturmak istemediğinden en fazla 3 katlı ve bahçeli binalar inşa ediyor. Şu anda Gölcük’ün Samanlı Dağları eteklerindeki bu köylerinde inşaat yapacak boş araziler de tükenmek üzere.
Döneminin Belediye Başkanı Barış: Bilgi birikimimiz olsaydı böyle yıkım olmazdı
17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin 16. yıldönümünde, deprem kurbanları anılıyor. Depremin merkez üssü olması nedeniyle en büyük can ve mal kaybının meydana geldiği Gölcük İlçesi’nde depremin olduğu tarihte belediye başkanı olan İsmail Barış, o dönemde kendisi ve devletin diğer kademelerinde bulunan görevliler dahil kimsenin depremlerle ilgili yeterli bilgi birikimi, araştırması olmadığı için, binaların da bilinçsizce inşa edilmesi nedeniyle çok fazla can ve mal kaybı meydana geldiğini anlattı. Barış, depremin merkez üssü Gölcük olmasına rağmen, ilçenin arada kaldığı için gönderilen yardımların zamanında umlaşmadığını, ancak bir hafta sonra yeterli destek geldiğini söyledi. Aradan 16 yıl geçmesine rağmen ilçede hala birçok hasarlı binaların yıkılamadığını, bunun da yasal engellerden kaynaklandığını söyledi.
Depremin merkez üssü olan Gölcük’teki anma etkinlikleri akşam saat 21.00’de Kavaklı sahilinde başlayacak. Bu etkinliklere Bilim sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, daha önce Kandilli Rasathanesi Müdürlüğü’nü de yapan Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu, yerel yöneticiler, bilim insanları ve vatandaşlar katılacak.
Eski başkan o günleri anlattı
Deprem döneminde Gölcük belediye Başkanı olan ve şu anda bir üniversitede öğretim görevlisi olan İsmail Barış o günleri anlatırken, depremle ilgili bilgi ve birikimleri olmadığı için can ve mal kaybının çok yüksek olduğunu söyledi.
İsmail Barış, Kavaklı Mahallesi’nde hasarlı oldukları halde 16 yıldır yıktırılamayan Denizevler’in harabe görüntüleri önünde gerçekleştirilen buluşmada yaptığı açıklamada, “Deprem bizim kitaplardan okuduğumuz, bir belediye başkanı olarak depremle alakalı bilgileri çok sınırlı olan depremin insanları nasıl etkilediği binalar açısından çok ciddi manada bilgilenmeden belediye başkanı oldum” diyerek şöyle devam etti:
“6000 şehit verdik”
“O tarihlerde ben bunu söylerken başkaları da benden farklı değildi. Bunun idraki ancak müthiş bir felaketle anlaşılabiliyor. Keşke daha önce bu bilgilere sahip olsaydık. Keşke bizim yapı denetçilerimiz, mimarlarımız, mühendislerimiz, müteahhitlerimiz, fen ve imar işleri müdürlerimiz, belediye başkanlarımız, belediye meclis üyelerimiz, bayındırlık bakanlığı çalışanları, o dönemki Afet İşleri Genel Müdürlüğü bu işin farkına çok ciddi bir şekilde varabilseydiler. Bunlar olmadığı için 17 Ağustos depreminde Gölcük’te 6 bin şehit verdik.”
“Depreme halk olarak hazır değildik”
Depremde insanları binaların öldürdüğü hatırlatmasında da bulunan İsmail Barış, “Depremler insanları binalar nedeniyle öldürüyor. Eğer biz ulusal anlamda, toplum olarak, sivil toplum örgütleri olarak depremin öncesinin hazırlıklarını, deprem anında alınması gereken tedbirlerin ve depremden sonra yapılması gerekenleri öğrenebilseydik, öğretebilseydik ve uygulayabilseydik. Mutlaka depremler olacak, çünkü deprem bölgesinde yaşıyoruz, fakat can kayıplarımız asgari düzeyde neredeyse yok denecek kadar az olacaktı. Gölcük’te depreme biz halk olarak hazır değildik. Halkımızın çoğu bir kat daha fazla kat yapabilmek için belediye meclis üyelerini, belediye başkanlarını, imar işleri müdürlüklerini de zorlarlardı. Hatta bu yüzden de başkanlara, müdürlere bozulurlardı fazla kat vermedikleri zaman. ” diye konuştu.
“Deprem öncesi ve sonrası iyi bir sınav veremedik”
Deprem öncesi ve sonrası iyi bir sınav verilemediğini de söyleyen Barış konuşmasını söyle sürdürdü:
“Asıl itibariyle devletin çıkarttığı deprem yönetmeliklerinde de 98 öncesi ve 98 sonrasında ve depremden sonra başka bir yönetmelikle depremin şiddetiyle bağlantılı olarak yönetmelik çıkartırsanız 97 öncesine göre yapılan binaların 98 yönetmeliğine göre dayanabilme şansı olmaz. Bütün bunlara baktığınız zaman deprem öncesi ve deprem sonrasında iyi bir sınav veremedik o dönemlerde. Deprem sonrasında Gölcük çok arada kalmış bir yerdi. Önümüz deniz arkamız Samanlı dağları. Gelecek olan yardımlar da Bursa tarafından gelenler Yalova’da, İstanbul tarafından gelenler Körfez ve İzmit tarafında, Ankara tarafından gelecek yardımlar da Düzce ve Sakarya tarafında kesildiği için Gölcük depremle baş başa kaldı. Donanma komutanlığının desteklerini görme şansımız yüksekti. Ama tersanede ve Donanma Komutanlığının binalarında da hasarlar olunca herkes kendi derdine düştü. Donanma ile karşılıklı çok ciddi manada da yardımlarımız olmuştur. Ama orada da büyük hasar vardı.”
“Devlet bir hafta sonra Gölcük’e ayak bastı”
Deprem sonrası devletin bir hafta sonra desteğini gördüklerini de söyleyen Barış, “Devlet ancak gerçek manada bir hafta sonra Gölcük’e ayak basmıştır. O bir hafta içerisinde sularımız yok, yiyeceğimiz yok, artçı depremler devam ediyor ve insanlar tedirgin. Dün zengin olarak yatan insanlar o gün yiyecek ekmeği bulunmayan insanlar konumuna geldi. İnsanların bir kısmı cenazelerini alıp başka yerlere gitti. Cenazeleri gömecek yerlerimiz, onları kefenleyecek kefenlerimiz onları yıkayacak suyumuz yoktu. Bir hafta sonra ancak birtakım şeyler devlet imkanları söz konusu olmaya başladı. Amatör bir radyocu yardımıyla kötü durumda olduğumuzu ve yardıma ihtiyacımız olduğunu söylediğimi, dünyaya duyurduğumuzu hatırlıyorum. Bu arada kaymakam değişti, kamunun yeniden yapılanmasıyla ilgili yeniden düzenleme yapıldı. Bir kaos vardı, bir kaos daha geldi.
“Hibe krediyi zamanında kullanamadık”
Avrupa Yatırım Bankası’ndan alınan krediyi zamanında kullanamadıklarını söyleyen Barış, “Avrupa Yatırım Bankası’ndan hibe kredi temin ettik. Ama 2002 Aralık ayına kadar bu krediyi alıp Gölcük’ün alt yapısını yapamadık. Yeni hükümetin kurulmasıyla krediyi temin edebildik. Yaklaşık 20 ülkeye mektup yazmıştım. Depremi anlatabilmek için deprem kenti oluşturup dünyadaki her ülkenin kendi mimari özelliğine uygun mahallelerden olsun teklifimiz vardı. Bu ülkelerden 15 tanesinden olumlu cevap almamıza rağmen Sayın Ecevit ‘bir yardım yapılacaksa bizim tarafımızdan gerçekleşsin’ demişti. Bu nedenle krediyi alamamıştık” dedi.
“Hukuki süreç nedeniyle devlet bina yıkamıyor”
Gölcük’te yıkım kararı verilen hasarlı binalarda hukuki süreçleri devam edenlerden sıkıntı yarattığını da söyleyen Barış, “Onların hukuki süreçleri tamamlandıktan sonra yıkılmasıyla ilgili en küçük bir sıkıntı yok. Hukuki süreç varken yerel yönetim veya devlet bir binayı yıkamıyor. Bulunduğumuz Denizevler bölgesinde, Yeniköyün alt kısımları afete maruz alan söz konusudur. Bununla ilgili de süreç devam ediyor. İdari karar ve bilimin alması kurallar vardır. Bilim burada bina yapılır veya yapılamaz tereddütleri yaşanıyor.” diyerek bu konuda da şunları söyledi:
“İskana müsait bir alan yok ve yer bunu kaldırmaz deniliyor. Burada yaklaşık 2 metre çökme meydana geldi. Batıya doğru gittikçe bu azaldı. 3 kilometrelik sahil şeridinde çökme oldu. Deprem öncesinde yükseklikten 2 metre aşağıda duruyoruz Denizevler bölgesinde. Buradaki vatandaşların sorunu çevresel açıdan da sorundur. Sahiller günü birlik tesislerle vatandaşların rahat edebilecekleri imkana kavuşturuldu. Denizevler harabe. Gölcük merkezde yıkılan binaların, kamulaştırılması ve onların yeniden hayata sokulmamasıyla karşı karşıyayız. Bu da dönüşümle çözüm noktasına doğru geliyor. Eski Gölcük’ün hareketliliği ile ilgili de bir takım sıkıntılar var. Yeni yerleşim bölgesinin yukarıya kayması, mevcut yerleşim bölgesinin aşağıda azalması nedeniyle hayat biraz durgun oluyor.”
DHA