Darbe Girişiminin Lideri Olduğu Öne Sürülen Akın Öztürk'ün İfadesi
15 Temmuz darbe girişiminin lideri olduğu öne sürülen eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk ile 25 general ve amiral çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklandı.
Devletin resmi haber ajansı olan Anadolu Ajansı, Öztürk'ün ifadesinde 'darbe yapmak isteğiyle hareket ettiğini' itiraf ettiğini duyurdu. Ancak daha sonra NTV ve Habertürk'ün ifade tutanaklarına ulaşmasıyla Öztürk'ün suçlamaları reddettiği öğrenildi.
İfadesinde 'Askeri darbeyi planlayıp, yöneten bir kimse değilim, darbecileri ikna etmeye çalıştım' diyen Akın Öztürk, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve bazı generalleri de kendisine tanık olarak gösterdi. 'Onların dinlenmesini isterim' dedi.
Öztürk kendisinin paralel yapıya karşı mücadele eden kişilerden birisi olduğunu da öne sürdü.
Anadolu Ajansı eski Hava Kuvvetleri Komutanı Öztürk'ün savcılık ifadesinde 'Darbe yapma maksadıyla hareket ettim' dediğini aktardı. Ajans bu haberi bir süre sonra internet sitesinden kaldırdı.
NTV ve Habertürk AA'nın itiraf haberini yalanladı
NTV ve Habertürk'in aktardığına göre Öztürk savcılık ifadesinde;
'Askeri darbeyi planlayıp yöneten kişi değilim. Bu darbeyi kimin planlayıp yönettiğini bilmem. İstanbul'da bir arkadaşımın kızının düğününe katılacaktım, gidemedim. Sabah İzmir'deydim noter işlerim vardı, bunu kanıtlayabilirim. Askeri uçakla Ankara'ya döndüm. Akıncı Üssü'nde torunlarımı sevmek istiyordum, bütün gün orada oyalandım.
'Akıncı Üssü'nde iniş kalkışlar oluyordu. Televizyonda gelişmeleri izliyordum. Hava Kuvvetleri komutanı bana uçakların alçak geçiş yapmasına müdahale etmemi istedi. 5 dakika içerisinde üste bulunan Genelkurmay Başkanı'nın yanına gittim.' dedi.
"İştirak etmediğime Hulusi Akar tanıktır"
Anadolu Ajansı haberini düzeltti
AA, 'Öztürk'ün, savcılığa verdiği ifadede darbe yapmak isteğiyle hareket ettiğini söylediği öğrenildi' şeklindeki haberini daha sonra şu şekilde değiştirdi:
'Askeri darbeyi planlayıp yöneten bir kimse değilim. Kimin planlayıp, yönettiğini bilmem. Tecrübelerime göre bu askeri darbeye teşebbüsü paralel yapının gerçekleştirdiğini düşünüyorum. Ancak bu işi TSK içerisinde kimin organize edip gerçekleştirdiğini kestiremiyorum. Benim bu konuda herhangi bir bilgim yoktur. Ben bu yapıya yönelik çok mücadele ettim.'
26 şüpheliyle birlikte tutuklanan Öztürk'ün ifadesi şöyle:
'Ben 15/07/2016 günü gerçekleşen Askeri darbeyi planlayıp yöneten bir kimse değilim. Bu askeri darbeyi kimin planlayıp yönettiğini bilmem. İstanbul'da olay günü bir arkadaşımın kızının düğünü vardı. Oraya katılmam gerekiyordu. Ben İstanbul'a gidemedim. İzmir'deki noter işlerim dolayısıyla gidemedim.
Ben İzmir’de noter işleri yaptırdığımı ispat edebilirim. İzmir'de saat 11:30 civarında noter işlerim bitti. Sonra saat 13:30 sıralarında Ankara'ya askeri uçakla yanımda Kara Kuvvetleri Komutanı ile birlikte geldim. Doğrudan torunlarımı görmek için Akıncı Üssü'ne gittim.
Ben Akıncı Üssündeki Lojmanda akşama kadar vakit geçirdim. Akıncı Üssünde mutat uçak iniş ve kalkışlar oluyordu. Devamlı hareketlilik olduğu için ben önce bir şey fark etmedim. Düğün sahibi Mehmet Şanver'i aradım. Tebrik ettim.
Bir süre sonra o da beni tekrar geri aradı. Uçakların alçak uçuş yaptığını, ne olduğunu sordu. Televizyonda alt yazı geçtiğini söyledi. Bende bu sırada televizyonda gelişmeleri izliyordum. Hava Kuvvetleri Komutanı da bu düğünde idi.'
“Genelkurmay Başkanı’nın yanına gittim”
'Beni aradı ve uçuşların Ankara'da alçak geçiş yaptığını, bu duruma müdahale et dedi. Bende bunun üzerine üs komutanlığına telefon ettim. Görüştüğüm kişi üs komutanı ve misafir olarak orada bulunan Kubilay Selçuk'tu. Genelkurmay Başkanının da üste olduğunu söyledi.
Bende hemen yanına gittim. Ben yaklaşık 5 dakika içerisinde Genelkurmay Başkanı’nın yanına gittim. Benim oraya gittiğimde hava kararmış ancak saatin kaç olduğunu bilemiyorum.
Ben üsse vardım. Bir oda içerisinde Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Tümgeneral Kubilay Selçuk ve Tuğgeneral Mehmet Dişli ile birlikte çay içiyordu. Bana 'Bunlar bu işi yaptılar, bunlarla konuş ikna et' dedi. Ben onlarla konuşmaya başladım. Bu sırada İstanbul'da tankların üzerine insanlar çıkmıştı. Üste oda içerisinde televizyon açıktı. Bunları görebiliyordum. Kubilay Selçuk ve Mehmet Dişli’ye darbenin başa olamayacağını, demokratik kurumların işlediğini, halkın bu işe tepki gösterdiğini anlatıp ikna etmeye çalıştım.
Kendilerine itiraz ettikçe bağırıp çağırdım. Aynı şekilde Genelkurmay Başkanı da onları ikna etmeye çalıştı. 3-4 kez bunları tekrarladım. Benim onlara emir verme yetkim yoktur. Ancak bir büyük olarak, Hava Kuvvet Komutanı Abidin Ünal'ın isteği üzerine onlara telkinde bulunup ikna etmeye çalıştım.'
“İkna oldular”
'Bu sırada soyadını bilmediğim Ömer isimli bir Amiral de oraya geldi. Benim telkinlerim sonuç verdi. İkna oldular. Yeni uçak üsten havalanmadı. Havadakilerin görevleri devam etti. üsse dönen uçaklar bir daha gönderilmedi.
Ben bu ikna sürecinin ne kadar bir zaman sürdüğünü bilemiyorum. Sonunda onlar ikna olunca Genelkurmay Başkanı, Başbakanla görüştü. Bana 'Sen burada kal, bunları iyice ikna et, dedi. sonra helikoptere binip Başbakanlığa gitti. Sabah erken saatlerdi fakat saatin kaç olduğunu bilmiyorum.'
“Bana havadaki uçaklardan ateş açıldı”
'Ben üste bir saat kadar kaldım. Her şeyden emin olduktan sonra helikopter ile Başbakanlığa gidecektim. Helikoptere bindim ancak bu sırada havada başka uçak ve helikopterler vardı. Bana havadaki uçaklardan ateş açıldı. Üsse geri döndüm.
Bir süre sonra üsten helikopterle ayrılmak üzere teşebbüste bulundum. Bacağımdan yaralandım. Beni yaralayan mermilerin uçaklardan ateş sonucu mu yoksa yerdeki birliklerden mi açıldığını bilmiyorum.'
“Yaşar Güler’in gözleri bağlıydı, açtım; el ve ayakları bağlıydı, çözdüm”
'Ben üsse geri döndüm. Bu sırada Mehmet Dişli ile irtibat halindeydim. O Genelkurmay Başkanı ile birlikte helikoptere binip Başbakanlığa gitmişti. Kendisi ile cep telefonu üzerinden irtibat halindeydim.
Daha sonra Genelkurmay İkinci Başkanı’nın üste olduğunu öğrendim. Onun bulunduğu odaya gittim gözleri bağlıydı. Gözlerini açtım. El ve ayakları bağlıydı, çözdüm.
Onunla birlikte helikoptere binip üsten uzaklaşmadık çünkü havada uçaklar dolaşıyordu. Uzun süre üste kaldık.'
“10 general üste tutuluyordu”
'Üste başka bir yerde Hava Kuvvet Komutanı Abidin Ünal ve diğer generallerin bulunduğunu bu sırada öğrendim. Önce Önce Abidin Ünal’ı ziyaret ettim. Yaklaşık 10 kadar general üste tutuluyordu.
Abidin Ünal’ı koruması için başına 2 nöbetçi koydum. Daha sonra Yaşar Güler'e gidip bunları anlattım. Yaşar Güler, özel kuvvetler komutanı ile görüştü. Onun üsse geldiğini söyledi. Yaklaşık 2-3 saat kadar bekledik. Özel Kuvvetlen Komutanının gelmesi gecikti. Çevrede birçok yere bakıp döndüğü için geç kaldı. Ayrıca olay yerine Yaşar Güler askeri savcıları çağırdı. Askeri Savcılar olay yeri tespitine başladı.
Ben üste Fahri Kasırga, Kara Kuvvet Komutanı, Kurmay Başkanı, Emir Subayı ve özel Kalem Müdürünün de orada olduğunu öğrendim. Bu sırada Özel Kuvvetler Komutanı Albay Murat üsse girip Fahri Kasırga ve Kara Kuvvetleri Komutanına kurtardı. Kara Kuvvetleri Komutanını onun çıkarıp çıkarmadığını tam olarak bilemiyorum.
Yaşar Güler'i yanıma alıp önce Hava Kuvvet Komutanı Abidin Ünal'ın bulunduğu yere gittik. Daha sonra da misafirhanede tutulan Hava Generallerini kurtardık. Daha sonra Yaşar Güler ile birlikte arkamızda başka bir araçta Abidin Ünal olduğu halde Hava Kuvvetleri Komutanlığına geldik.'
“Emniyet ekiplerine teslim edildim”
'Biz Abidin Ünal ile birlikte karargahta kaldık. Yaşar Güler evine gitti. Benim hakkımda çeşitli iddialar çıktığı için bu iddiaları yalanlamak için bir basın bildirisi hazırladım ve bunu yayınladım.
Daha sonra ben de evime gittim. Beklemeye başladım. Beni gelip alacaklarını düşünüyordum. Gece saat 01:30 sıralarında Merkez Komutanı beni gözaltına aldı. Daha sonra emniyet ekiplerine teslim edildim.'
“Hulusi Akar, Abidin Ünal, Yaşar Güler tanığımdır”
'Benim bu darbeye iştirak etmediğime dair Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Hava Kuvvet Komutanı Abidin Ünal, Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler ve orada bulunan diğer havacı generaller tanıktır. Dinlenmelerini isterim. Ayrıca paralel yapıya karşı mücadele eden kişilerden biriyim.
Bu konuda da Eski Genelkurmay Başkanı Necdet Özel sivil emekli hava pilot yarbay Mehmet yıldırım, emekli astsubay Cahit Demirbüken ve MİT Müsteşarı hakan Fidan dinlenebilir. Hakan Fidan’a Etimesgut Hava hastanesi başhekimliğinden gelen listeyi elden verdim. Araştırıp sonucunu bildirmesini söyledim. Ben ordu içindeki paralel yapı ile mücadele etmek için elimden gelen gayreti gösterdim.'
“Paralel yapının gerçekleştirdiğini düşünüyorum”
'Benim tecrübelerime göre bu askeri darbeye teşebbüsü paralel yapının gerçekleştirdiğini düşünüyorum ancak bu işi TSK içerisinde kimin organize edip gerçekleştirdiğini kestiremiyorum. Benim bu konuda herhangi bir bilgim yoktur. Beni atama listesinde Genelkurmay 2. Başkanı olarak göstermişler. Ben gerçekte Genelkurmay 2. Başkanından kıdemliyim.
Ben bu yapıya yönelik çok mücadele ettim. Hava Kuvvet Komutanlığım döneminde bu yapıdan olduğu için birçok kişiyi Hava Harp Okullarına almadım. Hatta İzmir Casusluk olayının olmadığını, konunun bir fuhuş konusu olduğu ile ilgili birçok faaliyette bulundum. TSK milletin bir kesitidir. TSK öğrenci seçim aşamaları çok sıkı yapılmaktadır. Buna rağmen yine de sızmalar gerçekleşmektedir.'
“Pensilvanya’daki kişinin bu işi yaptırabilecek gücü yoktur”
'TSK içerisinde ve Hava Kuvvet Komutanlığı içerisinde bu yapıdan kaç kişi olduğunu bilmiyorum. Askeri darbe girişimi güçsüz bir Türkiye isteyen yabancı misyonların işi olabilir.
Pensilvanya'daki kişinin emir verip bu işi yaptırabilecek gücü yoktur. Bu olayda paralel yapı kullanılmış olabilir. Tümgeneral Kubilay Selçuk ve Tuğgeneral Mehmet Dişli ile bu askeri darbeyi neden yapmaya çalıştıkları konusu ayrıntılı konuşmadım. Ne maksatla bunun yapıldığını bilmem.
Ben Genelkurmay Başkanı’nı gördüğümde kendisinin boynunda yara izleri vardı. Ben şu an yorgunum, ilerde daha ayrıntılı beyanda bulunabilirim. Ben bu işin içerisinde yer alan generallerle tek satır konuşmadım. Bu da benim iştirak etmediğimi gösterir.'