Bir Salvador Dali Okuması: Cannibalism in Autumn
Eriyen saatleri, uzayan kol ve bacakları, evrim geçirmiş hayvanları, sonsuz derinlikleri saklayan çekmeceleri ile Salvador Dali resimleri alt metin okumalarına elverişli birer eserdir. Gerçeküstücülükte isim yapan Dali, kendinden önce gelen, sürrealizmin de babası olarak bilinen Fransız yazar, şair, kuramcı Andre Breton‘dan etkilenmiştir.
Tüm eserleriyle, bilinçaltı kapılarını zorlayarak açan Dali’nin “Cannibalism in Autumn”resmini gelin birlikte yakından inceleyelim.
Salvador Dali, Cannibalism in Autumn (Sonbaharda Yamyamlık) resmini 1936-37 yılları arasında yapmış. Dali, diğer çalışmalarında olduğu gibi bu resminde de dışavurumculuk tekniğini kullanmış.
Barthes’ın göstergebilimsel çalışmalarını baz alarak metinimizi incelemeye başlarsak, resimde gösterenler şunlardır; sarı rengin hâkim olduğu bir ortamda, çekmeceli bir masanın üzerinde siyahi bir erkekle beyaz bir kadın bulunmaktadır. İnsanların belden üst kısımdaki bölümleri görülmektedir. Çekmeceler açık konumdadır ve içlerinde çatal, bıçak gibi sofra gereçleri çıkmıştır. Kadın ve erkeğin vücut şekilleri normal olmayan şekilde yamuktur. Kadının kafası adamın sanki ağzının içine giriyormuş gibi bir izlenim uyandırmaktadır. Adam bir eliyle kadının göğsünü sıkmakta, diğer eliyle kadının göğsünden kaşıkla bir parça almaktadır. Kadın ise bir yandan elindeki çatalı kendi kafasına batırmakta, bir taraftan da adamın boynundan doladığı eliyle, göğsünü bıçakla kesmektedir. Masanın üstünde ve adamın kafasında soyulmuş elmalar vardır. Adamla kadının kafalarının birleştiği yerde, sabit kalmalarını sağlayan bir destek bulunmaktadır.
Resimdeki elmalar soyulmuş vaziyettedir ki sevgililer günah işleme durumunu çoktan geçmişlerdir
Resimde gösterilen; ilişkilerinde dış dünyaya kapalı olup sürekli birbirleriyle ilgilenen sevgililer, bir süre sonra birbirlerini ve ilişkilerini tüketmeye başlarlar. Fazla bağımlılıktan ve kuvvetli duygu yoğunluğundan ilişki kısır bir döngü içine girer. Sevgililerin ne birbirleriyle, ne de ayrı olarak yaşamaları mümkündür. Aşk, insan hayatının baharı olarak bilinir, fakat burada zaman sonbahardır, yani ilişkinin son evresine gelinmiştir ve hastalıklı bir durum ortaya çıkmıştır. Bu yüzden ressam, sarı renge ağırlık vermiştir. Ayrıca mitolojide elma, günaha girmeyi, yasak bir eylemi temsil etmektedir (çünkü Havva, Adem’e ağaçtaki elmayı yemek için baskı yapmış, bunun sonucunda Tanrı tarafından cezalandırılarak cennetten kovulmuşlardır). Resimdeki elmalar soyulmuş vaziyettedir ki sevgililer günah işleme durumunu çoktan geçmişlerdir.
Onları bu kötü duruma sürükleyen bir kadın aklıdır. Bu yüzden çatal kadının beynine saplanmıştır
Resimdeki çiftin duruşundaki karmaşıklığa rağmen, zarar gören taraf yalnızca kadındır. Ataerkil bir açıdan bakarsak, elma metaforunda olduğu gibi, onları bu kötü duruma sürükleyen bir kadın aklıdır. Bu yüzden çatal kadının beynine saplanmıştır. Ayrıca cinsellik bir suç olduğundan kadının erotik bir bölgesi olan göğüsleri gerçek dışı bir şekilde uzamıştır. Adam, nazik bir hareketle bir yandan göğsü tutup diğer yandan aynı naziklikte göğüsten bir kaşık almakta, kadın ise kendi göğsünü kaba bir el hareketi ile kesmektedir. Burada yine kadın cinselliği ön planda tutulmuştur. Erkeğin siyah, kadının beyaz olması, ilişkilerde her zaman kişilerin “siyah ve beyaz” gibi birbirlerinin tam zıttı karakterlerde olmalarını ifade etmektedir. Ayrıca zarar gören tarafın beyaz olması, günümüze kadar siyahilere hep ikinci sınıf insan muamelesi yapılmasının ve bugün onların bu durumu tersine çevirdiğinin bir göstergesidir. Ve cezalandırmanın sembolik bir anlatımıdır.
Sigmund Freud’dan etkilenen ressam, düşleri ve rüyaları genellikle konu eder.
Ev, toplum yapısının korunmasını sağlayan en küçük unsurlardan biridir. Resimde çok uzaklarda beyaz bir ev görülmektedir. Bu durum, artık aile ve toplum kavramından çok uzaklaşıldığını, sorunun çok ciddi bir boyutta olduğunu belirtir. Salvador Dali resimlerinde sürekli olarak çekmeceleri ve destek çubuklarını kullanır. Sigmund Freud’dan etkilenen ressam, düşleri ve rüyaları genellikle konu eder. Resmin bir rüya ortamı olduğunu düşünürsek, birbiri içine geçmiş, uzamış görüntüler çok olasıdır. Dali, bu imgeleri bir destekle tutturmaktadır. Ayrıca bilinç altına itilen şeyler, rüyalarda tekrar karşımıza çıkabilmektedir. Bu tıpkı kimsenin görmesini istemediğimiz şeyleri evimizde bulunan çekmecelerin en alt tarafına saklamamız gibidir. Bu çekmeceler hayatımızın bir bölümünde, biz istemesek bile açılırlar ve gizlediğimiz şeyleri (zayıf noktalarımız gibi)ortaya çıkarırlar.
Dali, dışavurumu sürrealist öğelerle gerçekleştirmiştir
Eseri yapıldığı dönem içinde incelersek farklı bir bakış açısı elde ederiz. Salvador Dali, sürrealizmi kullandığı bu resminde aynı zamanda tarihi bir dışavurum da sağlamıştır, çünkü Dali’nin bu resmi yaptığı yıllarda İspanya, büyük bir iç savaşın içindeydi. Dali, dışavurumu yine sürrealist öğelerle gerçekleştirmiştir. Almanya’da doğan Dışavurumculuk akımının özellikleri şunlardı;
Radikal bir yaklaşımla, taraf tutan, itham eden, söylemek istediklerini haykıran bir anlatımı vardı.
Desenler, kendiliğinden ortaya çıkan tepkilerden oluşuyordu.
Düşünceler ve mesaj öne çıkmıştı.
Sanayi çağının yarattığı sefalet, savaşlar konulara yansıtıldı.
Resimlerinde ortak düşünceye dayanan bireysellik vardı.
Herkes kadar savaştan Salvador Dali de etkilenmiştir.
Bu resimde savaşın da etkileri hissedilmektedir. Sürrealizmde önemli olan aklın denetiminden kurtulmak, bilinç altını yansıtmak ve alışılmışa karşı ayaklanma anlayışını sürdürmekti. Savaş zamanında ortaya çıkmış bu eseri, bulunduğu durum içerisinde değerlendirecek olursak; savaşın barut kokan atmosferinin ve boğuculuğunun resme yansıdığını ve ona uygun kahve rengi tonlarının kullanıldığını görüyoruz. Aynı zamanda resmin isminde de belirtildiği gibi (Sonbaharda Yamyamlık), renkler sonbahar havasını vermektedir. Savaşta tarafların adeta birbirlerini yemesi, resimde metafor olarak anlatımdan çıkmış, gerçeğe dönüşmüştür ve ayrıca birbirlerini yerlerken çatal bıçak da kullanmaları da çok ironiktir.
Yorum Yazın