Avukatlardan İç Güvenlik Paketi Protestosu
Kamuoyunda ‘İç Güvenlik Paketi’ olarak bilinen yasa tasarısı, İstanbul Barosu’na kayıtlı bir grup avukat tarafından protesto edildi. Tasarının geçmesi durumunda özgürlüklerin kısıtlanacağını öne süren avukatlar, adliye içinde oturma eylemi düzenledi.
Avukatlar, mecliste önümüzdeki günlerde görüşülmesi planlanan “Güvenlik Yasa Tasarısı”nın özgürlükleri kısıtlayıcı tedbirleri beraberinde getireceğini öne sürdü.
Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nın ‘C’ kapısı önünde toplanan avukatlar, “Özgürlüklerimiz ve güvenliğimiz için polis devletine dur de” yazılı pankart açarak basın açıklaması yaptı. Topluluk adına basın açıklamasını okuyan Avukat Züleyha Gülüm, “Herkesten zorunlu olarak parmak izi, damar izi, avuç alası gibi kişisel verilerin alınmasına neden olacak ‘Güvenlik Yasa Tasarısı’nın Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmesine sayılı günler kaldı. Tehlikede olan bizlerin değil, iktidarın güvenliğidir. ‘Kanuna aykırı’ döviz taşımanın bile hapis cezası ile cezalandırıldığı bir düzenleme bizlerin yaşamını daha mı güvende kılacaktır? Bu tasarı polis devletine giden yolun son adımıdır. Tasarıyı meclis kuruluna getirmeyin. Bir an önce gündemden kaldırın ve özgürlükleri kısıtlayıcı düzenlemelerin kaldırılması için yasa taslakları hazırlayın” dedi.
“BU YASA VALİLERE DEREBEYİ KURMA, HAKİMLERE ÖZEL YETKİ VERMEKTEDİR”
Daha sonra söz alan Avukat Ercan Kanar da, “Güvenlik tedbiri denilen bu yasa faşist bir yasadır. Bir nazi yasasıdır ” diye konuştu.
Bu yasa ile kalıcı olağanüstü hal ve sıkı yönetim getirilmek istendiğini ileri süren Kanar, “Bu yasa, valilere derebeyi kurma yetkisi vermektedir. Süper özel yetkili bir hakim yaratılmakta, yürütmenin emrinde Türkiye’nin her tarafındaki insanları dinleme yetkisine haiz bir özel hakimlik kurulmak istenmektedir” ifadesinde bulundu.
“SEN O KOLTUKTAN İN, ÖNCE BİR İSTİFA ET”
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Avukat Meral Danış Beştaş ise, İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın “Güvenlik Yasa Tasarısı”yla ilgili yaptığı açıklamalara tepki göstererek, “Biz bu güvenlik paketini meclisten geçirmeyeceğiz. Halkımız buna izin vermeyecek” dedi. Beştaş, “Dün İçişleri Bakanı Efkan Ala bir tv programında yaptığı açıklamada, halkın yüzde 80’inin bu güvenlik paketini desteklediğini ifade ediyor. Biz İçişleri Bakanı’na önce diyoruz ki, ‘sen o koltuktan bir an önce bir istifa et.’ Nihat Kazanhan’ı öldüren polisleri, ilk gün polislerin verdiği yalan bilgilerle, olay yerinde polis olmadığını, gaz bombalarının kullanılmadığını söyledikten sonra, Ümit Kurt’tan sonra, Abdulkadir Çakmak’tan sonra o koltukta oturman zaten büyük bir ayıptır” dedi.
İçişleri Bakanı Ala’nın, aynı televizyon programında molotof kokteylle ilgili yaptığı açıklamaya da değinen Beştaş, “Bakan Ala, ‘molotof taşımasınlar, ben gidip o yürüyüşün en önünde onların güvenliğini sağlarım’ diyor. Ben de buradan soruyorum kendisine ’12 yaşındaki Nihat’ın elinde molotof kokteylimi vardı. Berkin Elvan’ın elinde molotof kokteyli mi vardı. Ümit Kurt’un, Muzaffer Görül’ün, Uğur Kaymaz’ın, Ceylan Önkol’un elinde molotof kokteyli mi vardı? Siz verdiğiniz talimatla her gün çocukları, gençleri öldürüyorsunuz” dedi. Beştaş “Bu kadar ölümün, bu kadar cinayetin, bu kadar haksız tutuklama ve gözaltının olduğu bir ülkede hala ‘bu ileri bir pakettir’ diyerek bunu getirmek AKP darbesidir” diye konuştu.
Açıklamaların ardından avukatlar, adliye binasına girdi. Buradaki ‘Themis heykeli’ önünde toplanan avukatlar, burada yaklaşık 2 saat oturma eylemi düzenledi.
İHD’DEN PROTESTO
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi üyesi bir grup, İç Güvenlik Paketi ile ilgili basın açıklaması yaptı. Galatasaray Lisesi önünde saat 12.30 toplanan grup, adına basın açıklamasını Osman Özkan okudu. Özkan basın açıklamasında, yasa ile makul şüpheli olduğu bahane gösterilerek insanlara düşman muamelesi yapılacağını, keyfi gözaltı ve tutuklamaların artacağını belirtti. Özkan, “Bu yasa taslağının yasalaşmasına oy verecek olanlar tarih karşısında şimdiden en büyük suçlular olarak yerlerini almış olacaklardır” dedi.
Grup daha sonra olaysız şekilde dağıldı.
BARO BAŞKANLARINDAN ORTAK BİLDİRİ: İÇ GÜVENLİK PAKETİ DERHAL ÇEKİLMELİ
Çukurova Bölgesi’ndeki barolar ortak bir bildiri yayınlayarak, kamuoyunda ‘İç Güvenlik Paketi’ olarak anılan yasa tasarısı ile ilgili çekincelerini dile getirip paketin TBMM gündeminden derhal çekilmesini istedi.
Adana Baro Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık, Gaziantep Baro Başkanı Av. Bektaş Şarklı, Hatay Baro Başkanı Av. Ekrem Dönmez, Mersin Baro Başkanı Av. Alpay Antmen ve Osmaniye Baro Başkanı Av. Dilem Aksoy, yasa tasarısı ile ilgili ortak bildiri yayınladı.
“POLİSİN YETKİSİ SINIRSIZ OLACAK”
Önleyici kolluk faaliyetinin suç öncesi aşamaya ait olduğu ve suç işlendikten sonra soruşturma evresinin adli makamlar tarafından yürütüldüğü hatırlatılan bildiride şöyle denildi:
“Mülki amirler, böylelikle suç unsuru belirleme ve suç yaratma yetkisine sahip olacaklardır ki bu durum ‘suç ve cezalarda kanunilik ilkesine’ aykırılık teşkil edecektir. Kişilerin üst, eşya ve araçlarının aranmasına dair tedbirlerin uygulanmasında yargıç kararı olmaksızın, kolluğun keyfiyetine bırakılması da son derece tehlikeli bir düzenlemedir. Aynı husus; koruma altına alma ve yakalama gibi tedbirler için de geçerlidir. 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selâhiyet Kanunun 16’nci Maddesinde yer alan polisin zor ve silah kullanma yetkisini daha da arttıran bu düzenlemelerle, polise tanınan yetki sınırsız hale gelecek, polis keyfiyeti, orantısız güç kullanımı meşruluk kazanacaktır.”
“ANAYASA’YA AYKIRI”
Yasa tasarısında iletişimin tespiti ve dinlenme işlemlerinin yargı kararı olmadan Emniyet Genel Müdürlüğü’nün veya İstihbarat Daire Başkanının yazılı emriyle Telekomünikasyon yoluyla yapılacağının ifade edildiği bildirinin devamında şu görüşlere yer verildi:
“Bölge baro başkanları olarak temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunan, Anayasa, AİHS ve evrensel normlara aykırı olan, kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıran, hukuk devletini askıya alıp parti-devlet, polis devletini yasal hale getiren bu düzenlemelere karşıyız. İç Güvenlik Paketi’nin yasalaşmaması gerekir. TBMM’nin gündeminden derhal geri çekilmelidir. Siyasi iktidar hukuk tanımazlığına artık bir son vermelidir. Hukuku sözde değil, özde içselleştirmelidir. İnsanlarımızın temel hak ve özgürlüklerini kullanmasına ket vuracak düzenlemelere değil, demokrasi ve insan hakları standartlarını yükseltecek uygulamalara ihtiyacımız bulunmaktadır. Avukatlık Yasası’nın 76 ve 95’inci maddelerinin barolara verdiği yetki ve göreve dayanarak bu açıklamayı yapmamız vicdani bir sorumluluktur. Anılan bu paketin yasalaşmaması için her türlü mücadelenin içinde olacağımızın bilinmesini istiyoruz.”
DHA