Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Bildiriye İmza Atan 3 Akademisyen Tutuklandı...
Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi'nin 'Bu suça ortak olmayacağız' başlıklı bildirisine imza atan ve 'Terör örgütü propagandası yapmak' suçlamasıyla gözaltına alınarak mahkemeye sevk edilen 3 akademisyen hakkında tutuklama kararı verildi.
Akademisyenler Esra Mungan, Muzaffer Kaya ve Kıvanç Ersoy hakkında, 'Bu suça ortak olmayacağız' başlıklı bildiriye imza attıkları gerekçesiyle gözaltına alınan ve görevden uzaklaştırılan akademisyenlerin bilançosunu açıkladıktan sonra, 'Terör örgütü propagandası yapmak' suçundan gözaltı kararı çıkarılmış ve 3 akademisyen tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edilmişti.
Gözaltına alınan İngiliz akademisyene sınır dışı
Akademisyenlere destek olmak için Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na gelen İngiliz akademisyen Chris Stephenson da gözaltına alınmıştı.
Akademisyenlerin avukatı, İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapan Stephenson'un adliye binasına girerken yapılan aramada çantasındaki HDP İstanbul İl Örgütü'ne ait olduğu belirtilen 'Nevruz' bildirileri gerekçe gösterilerek gözaltına alındığını söylemişti.
Savcılık ifadesinin ardından Kumkapı Geri Gönderme Merkezi'ne gönderilen akademisyenin sınır dışı kararını burada beklemeden bugün İngiltere'ye gideceği belirtildi.
3 akademisyen tutuklandı
Doğan Haber Ajansı saat 21:40 civarında İstanbul Nöbetçi 5. Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edilen akademisyenler Esra Mungan, Muzaffer Kaya ve Kıvanç Ersoy'un tutuklandıklarını duyurdu.
Hâkimlik kararında şu ifadeler kullanıldı:
'Operasyonların devam ettiği sırada 11 Ocak 2016'da şüphelilerin de aralarında bulunduğu bin 128 kişi tarafından, 'Bu suça ortak olmayacağız' adı altında PKK terör örgütüne destek niteliğinde bir bildiri yayınlandığı ve sürece bakıldığında, Bese Hozat'ın PKK adına yaptığı açıklamalarıyla bu bildirinin birbirine paralel olduğu görülmüştür.”
“Şüpheliler, terör örgütüyle aynı fikir ve eylem birlikteliği içinde”
Şüpheliler ve avukatlarının, 'bildirinin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği' savunması yaptıkları belirtilen kararda, şu ifadeler de yer aldı:
'Benzer terör eylemlerinin gerçekleştirildiği Avrupa ülkelerine bakıldığında, bu devletlerin huzur ve güvenliği sağlamak, eylemleri gerçekleştiren teröristlere karşı ve hatta teröristlerle çok hafif bir şekilde de olsa bağlantıları tespit edilen şahıslara karşı her türlü tedbirin alınarak, gerektiğinde güvenlik güçlerinin bütün tedbirleri aldığı, teröristleri ve bağlantılı şahısları etkisiz hale getirdiklerinin bilindiği, devletin temel görevlerinden bir tanesinin de bütün vatandaşlarının öncelikle yaşam ve güven hakkını sağlamak olduğu, bu hakkı tehdit eden terör örgütü mensuplarının silahlı saldırılarını sona erdirmek için başlatılan operasyonlardan dolayı, esasen savunma pozisyonunda olan devletin katliam yaptığından bahsedip asıl saldırıları gerçekleştiren terör örgütü mensuplarının eylemlerine hiç değinilmemesinin, şüphelilerin terör örgütüyle aynı fikir ve eylem birlikteliği içinde olduklarının delili olduğu, yayınlanan bildirinin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.'
"Akademisyen ya da gazeteci olması terörist olduğu gerçeğini değiştirmez"
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Beştepe'de yaptığı konuşmada 'Elinde silahı olan teröristle, unvanını ve kalemini teröre destek olma noktasında kullananların arasında fark yoktur' diyerek ‘terörist’ ifadesinin Türk Ceza Kanunu’nda yeniden tanımlanması gerektiğini söylemişti.
Erdoğan, 'Akademisyen olması, gazeteci olması, STK yöneticisi olması, aslında o kişinin terörist olduğu gerçeğini değiştirmez. Bombayı patlatan terörist olabilir, ama o eylemin amacına ulaşmasını sağlayan bu yardakçılardır.' ifadelerini kullanmıştı.
Akademisyenler bildiride ne demişlerdi?
Türkiye ve yurt dışından 89 üniversiteden 1128 akademisyenin imzaladığı bildiride şöyle deniyordu:
'Türkiye Cumhuriyeti; vatandaşlarını Sur'da, Silvan'da, Nusaybin'de, Cizre'de, Silopi'de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte, yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak, yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış olan hemen tüm hak ve özgürlükleri ihlâl etmektedir.
Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararların tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz.'
Müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını, hükümetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz.'
Ajanslar
Yorum Yazın
her türlü namussuzluğu alçaklığı şerefsizliği yapan teröristleri savunacaksın yalan yanlış şeyleri söyleyeceksin göz altına alınınca tutuklanınca TC bize foş... Devamını Gör
Sınırdışı edilsinler vatandaşlıkları ellerinden alınsın
Teröre destek verenin mevkiisi makamı ne olursa olsun en ağır yaptırımlar uygulanmalıdır. Sonuna kadar destekliyorum.