Görüş Bildir
İstanbul'un 100 Masalı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ, 'Osmanlı İstanbulu'nda anlatılan 100 masalı 'İstanbul'un 100 Masalı' adlı kitapta bir araya getirdi.Kültür AŞ'den yapılan açıklamaya göre kitap, Ferhat Aslan tarafından, şehrin folklorik zenginliğinin gün yüzüne çıkarılabilmesi ve masalların unutulup yok olmaması amacıyla 'İstanbul'un Yüzleri' projesi kapsamında hazırlandı.
Samsung Galaxy S5’e Android 5.0 Güncellemesi Geldi
Türkiye’deki Samsung Galaxy S5 kullanıcılarının uzun süredir heyecanla beklediği yeni Android 5.0 Lollipop güncellemesi bugün resmen yayınlandı.Yeni güncellemeyle birlikte arayüzde bazı değişiklikler yapılıyor ve bildirimler kilit ekranında görülebilir hale geliyor. Son kullanılan uygulamalar menüsü de görsel anlamda yenileniyor ve göze oldukça hoş gelen bir tasarıma kavuşuyor. Daha birçok geliştirme ve iyileştirmenin yapıldığı yeni Android sürümünü indirebilmek için yazılım güncelleme kısmından güncellemeleri denetlemeniz yeterli. Ancak henüz güncellemenin gelmediğiyle ilgili uyarı alıyorsanız da telaş etmenize gerek yok. Zira güncellemenin telefonlara belirli bir sırayla geldiği belirtiliyor. Dolayısıyla güncellemeyi henüz almayan kullanıcıların bir süre daha beklemesi gerekiyor.LOG
Bakan Bu Kez Saray'ı Unuttu
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 1 milyar 370 milyon lira olarak açıkladığı Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın maliyetini aradan daha 3 ay geçmeden unuttu! Şimşek, maliyet sorularına bu kez “Bu konuda bakanlığımızda bilgi yok” demekle yetindi. Kamu tarafından yapılan harcama tutarlarının Maliye Bakanlığı’nda bulunmadığının savunulması şaşkınlık yarattı.Maliye Bakanı Şimşek 4 Kasım’da TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2015 yılı bütçesinin geneli üzerindeki görüşmeler sırasında milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın maliyeti ve maliyetin hangi bütçeden karşılanacağı sorusu üzerine Şimşek, yeni hizmet binasının proje bedelinin toplam 1 milyar 370 milyon lira olduğunu açıkladı.Şimşek, o zamana kadar Başbakanlık bütçesinden 963.4 milyon lira harcandığını, 2015 yılında tamamlanması planlanan proje nedeniyle bütçeden 300 milyon lira ödenek ayrıldığını bildirdi. Bunun üzerine CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal Meclis’te soru önergesi verdi.Tanal, sarayın 1 milyar 370 milyon liraya mal olduğu bilgisinin gerçek maliyeti yansıtıp yansıtmadığını sordu. Tanal, şu soruları yöneltti: “Sarayın maliyeti, inşaat için yıkılan 151 bin 723 metrekare binanın değeri, 5 ayrı binaya dağıtılan bakanlık birimlerinin kira giderleri, inşa edilecek yeni Orman Genel Müdürlüğü hizmet binası, hizmet evi ve sosyal tesislerin yapım bedelleri, lojmanlardan çıkarılanların kira giderleri de eklendiğinde iki katına çıkmakta değil midir? Maliyet hesaplarına Ankara’nın merkezindeki alanın kıymeti eklenmiş midir? Bu durumda Kaçak Saray’a ilişkin olarak açıklanan maliyet bedelinin iki katına çıkacağını söylemek mümkün olmayacak mıdır?”Bütçede sarayın maliyetini açıklayan Şimşek, soru önergesine 27 Ocak’ta verdiği yanıtta ise şaşkınlık yarattı. Tanal’ın önergesine tek cümle ile yanıt veren Şimşek, aradan daha 3 ay geçmeden bu kez sarayın maliyetini bilmediğini savundu. Şimşek, “Soru önergesinde yer alan hususlarla ilgili bakanlığımızda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır” demekle yetindi. Bütçeden yapılan harcamalar hakkında Maliye Bakanlığı’nda bilgi bulunmadığının savunulması ise soru işareti yarattı.Çünkü kamu tarafından bütçeden yapılan harcamaların Maliye Bakanlığı tarafından bilinmemesi olanaklı değil. Maliye Bakanı’nın “bilgi yok” demesi, “Cumhurbaşkanlığı Sarayı için yapılan harcamalar kayıt altına alınmıyor mu” sorusunu gündeme getirdi.Mustafa Çakır/Cumhuriyet
Reklam
Tarım İşlerinde Çalışanların İş Kanunu Kapsamında Olup Olmadıkları Nasıl Belirlenir?
4857 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca, 50’den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı iş yerlerinde veya işletmelerinde bu Kanun hükümleri uygulanmaz. İşçi tarım ve orman işlerinin yapıldığı bir iş yerinde çalışıyor ise, bu işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlığın iş mahkemesi yerine görevli hukuk mahkemesine çözümlenmesi gerekir.Kanunda yer almadığı halde, Yargıtay uygulama­sında hayvancılık işinde çalışanlar da istisna kapsamında değerlendirilmektedir.Ancak, tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerinde 50 dahil daha az işçi bulun­masına rağmen, işyerinde sendika örgütlenmesi sonucu Toplu İş Sözleşmesi bağıt­lanmış ise, üye sendika üyesi işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlığın 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununun 66 nci maddesi uyarınca iş mah­kemesinde görülmesi gerekir.4857 sayılı İş Kanununun 4 üncü maddesinde tarım ve orman iş­lerinin yapıldığı iş yerlerinde çalışanların kanun kapsamına girmeyeceği açıklandık­tan sonra aynı madde de ayrık durumlara yer verilmiştir.Buna göre;Tarım sanatları ile tarım aletleri, makine ve parçalarının yapıldığı atölye ve fabrikalarda görülen işlerde,Tarım işlerinde yapılan yapı işlerinde,Halkın faydalanmasına açık park ve bahçelerdeBir iş yerinin eklentisi durumundaki bahçe işlerinde çalışanların, İş Kanunu kapsamında olacakları belirtilmiştir.Sonuç olarak tarım ve orman işletmelerindeki bitki ve hayvan üretimi, bakım ve yetiştirmesi dışında kalan işler İş Kanununa tabidir.Diğer taraftan işçi tarım işinde çalışırken, bu iş dışında tarım işi sayılmayan ek bir görevde çalışabilir (bekçilik, şoförlük vb.). Bu durumda, yaptığı işler arasında hangisinin baskın olduğu açıklığa kavuşturulmalı ve sonucuna göre görevli mahke­me belirlenmelidir.
Yunanistan'dan Avrupa Merkez Bankası'na: 'Şantaj Yapmaktan Vazgeç'
Yunan hükümeti Avrupa Merkez Bankası’na (ECB) 'Şantaj yapmaktan vazgeç' dedi.Avrupa Merkez Bankası'nın, bankaların Yunanistan'ın borçlarını kredi teminatı olarak kullanmasına izin veren muafiyeti kaldırmasına tepki gösteren hükümet bu kararı “şantaj” olarak nitelendirdi. Yunanistan hükümeti sözcüsü Gavriil Sakelaridis, halka endişe edilecek birşey olmadığını vurgulayarak bunun pazarlıklarda bir siyasi baskı oluşturmak için alındığını söyledi.Sözcü Gavriil Sakelaridis Yunan Mega televizyonuna yaptığı açıklamada, Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi’ye de gözdağı vererek “ biz kimseyi şantaj etmiyoruz ancak kimseninde bize şantaj yapmasına müsaade etmeyiz” sözleri etti.Avrupa Merkez Bankası’nın Yunan tahvillerini teminat olarak kabul etmemesinin likit akışının önüne geçemeyeceğinide hatırlatan sözcü, halka sakin olma çağrısı yaptı. Yunanistan hükümeti sözcüsü Gavriil Sakelaridis’in bu açıklamalarına rağmen halk bu akşam Avrupa Merkez Bankası aleyhine bir gösteri yapma kararı aldı.Yerel saat ile 18.00’de meydanların doldurulmasını isteyen Syriza partisi yandaşlarının sosyal medya aracılığı ile örgütlenerek ECB aleyhine sloganlar atması bekleniyor.Mehmet Çiftçi/ DHA
Reklam
Instagram'da Videolar Tekrar Oynayacak
Instagram'ın yeni güncellemesi ile videolar bir kere oynadıktan sonra durmayacak, sürekli tekrarlayacak. Mobil uygulamalara gelecek olan güncellemeyle bu özellik kullanılabilir hale gelecek.Instagram'ın video konusundaki en büyük rakibi Vine'da hali hazırda bu özellik bulunuyor. Bundan dolayıdır ki Instagram'ın bu değişikliğe gitmesinin sebebi de anlaşılabiliyor. Her ne kadar bazı kullanıcılar için bu özellik itici ve sinir bozucu olsa da özellikle kısa videolar için hatta videoları arkadaşlarına da gösteren kullanıcılar için kullanışlı bir özellik denebilir. Diğer yandan videolar üzerinde reklam kullanan kişiler için ise reklamların tekrar tekrar gösterilmesi anlamına geliyor.Veri kullanımı konusunda şirketin yaptığı açıklamaya göre Videoların tekrar tekrar oynatılması uygulamanın veri tüketimini arttırmayacak.MilliyetTeknoloji.com
Hayvanlara Kendi Etlerini Yedirip Nasıl Delirttiler?
‘KÜRESEL FİNANS OLİGARŞİSİ’NİN ET VE YEM OYUNU“Et, insanların en eski çağlardan beri önemli besin kaynaklarından birisi. Günümüzde de öyle. Ne var ki, günümüzde süpermarketlerden veya büyük şehirlerde kasaplardan alarak yediğimiz etin elli yıl önce yenen et ile benzerliği kaldı mı diye de sormak gerekir. Küresel Finans Oligarşisi (KFO) , kitlesel olarak üretilmesini programladığı inanılmaz boyutlardaki tahılların (özellikle mısır, soya ve buğday) tüketilmesini de sağlamak zorunda. Düşünebiliyor musunuz, küresel tarım kuruluşlarının, milyonlarca ton mısır, soya ve buğdaydan oluşan, tahıl dağlarının tepesinde otura kaldıklarını ve bu durumda sistemin nasıl çatırdamaya başlayacağını? Kaldı ki bu tahılların sadece senelik olarak tüketilmesi de yeterli değildir. Küresel sistem, uzun vadeli olarak planladığı arzın daima üzerinde bir ‘talep’ oluşturma zorunluluğundadır.Küresel sistem tarafından, önemle oluşturulması hedeflenen tahıl talebini kalıcı ve yüksek tutmayı sağlayan nedenlerden birisi de söz konusu olan tahılların hayvan yemi olarak kullanılabilme imkânıdır. Sığırından küçükbaş hayvana, kanatlı hayvanlardan su ürünlerine (balık karides vs) kadar bu çok geniş alanda, tahılların yem olarak kullanılmasının sağlanabilmesi, küresel olarak kitlesel tahıl üretimi ve tüketimi sürecini yöneten tarım şirketi topluluklarına önemli boyutlarda ve kalıcı tüketim perspektifleri sunar.MERA HAYVANCILIĞINI YOK EDİP YERİNE BESİ HAYVANCILIĞI GETİRİLİYORDünya çapında oluşturulmasına çalışılan, yoğunluklu olarak yapay yem ile beslenme üzerine yapılandırılmış ‘besi hayvancılığı’ , mera hayvancılığının tam tersi olan bir sistemdir. Sonuçta çok büyük kapalı alanlara sıkıştırılan ve sayıları inanılmaz boyutlara varan besi hayvanları zorunlu olarak yapay yem ile beslenirler. Yapay yemi de hep sözünü ede geldiğimiz ‘tarım şirketleri toplulukları’ temin edeceklerdir. Böylelikle yem ile başlayan süreç, besi hayvanlarının semirtilip, kesilip, işlenerek insanların sofralarına geleceği ana kadar, tüm üretim evreleri ile bu bir avuç KFO’ya bağlı kuruluşun kontrolüne girecektir. Kitlesel tarım ürünlerine bağlı ve bağımlı olarak tasarımlanmış, geniş insan kitlelerinin merkezi olarak beslenmesi ana planı , aynı kaynağa bağımlı olarak yapılandırılmış hayvancılık sayesinde bir başka temel dayanak daha bulmuş olur. Bir başka deyişle, insanlar açısından önemli bir besin kaynağı olan hayvansal ürünler de ‘besi hayvancılığı’ sayesinde küresel merkezin yönetimine alınmış olur.KİTLESEL TARIMLA KİTLESEL BESİ HAYVANCILIĞI İÇ İÇE GEÇİYORBöylesi büyük düşünülmüş bir plandan dolayı, küresel sistem büyükbaş hayvancılık başta olmak üzere, mera hayvancılığını önce daraltmak, sonra da tamamen ortadan kaldırmak için elinden geleni yapmaktadır. Bilindiği gibi ‘mera hayvancılığı’ nda hayvanlar geniş otlaklarda dolaştırılarak beslenirler. Bu hayvanlar bir yandan, serbest olarak dolaştıkları kırlarda yedikleri çeşit çeşit doğal olarak yetişen bitkilerden dolayı, öte yandan ise hareket halinde olduklarından en sağlıklı ve lezzetli besin kaynağıdırlar. Böylesi bir hayvancılık insanların yararınadır. Ne var ki, binlerce yıldan beri süregelen bu geleneksel sistem, KFO açısından olumsuz, hatta zararlıdır. Bu tür hayvancılığın, merkezi olarak yönlendirilmesi ve kontrol altında tutulması da mümkün değildir.Aynen kitlesel tarımın, geleneksel tarımın yerine öne çıkarılması gibi. Sonuç olarak, kitlesel tarım ve kitlesel besi hayvancılığı iç içedir ve birbirini tamamlar.İNEKLER NE YERSE ONA DÖNÜŞÜYORBirbiri ile iç içe geçmiş bir sorun sarmalı olan kitlesel tarım üretimi ve kitlesel besi hayvancılığı geniş bir problemler yumağı oluşturmaktadır. Kapalı alanlarda gerçekleştirilen büyük baş hayvan besiciliğinde sığırlar bir çatı altında, yüzlerce adet olarak durdukları yerde beslenirler. Bu sistemin en önemli sorunu yedirilen yemin içeriğidir. Kitlesel olarak bir arada tutulan besi hayvanları da insanlar gibi küresel tarım kuruluşlarının, kitlesel tarım ürünlerine mahkûm edilmişlerdir. Buğday, soya ve mısırın işlenerek çeşitli türevlerinin üretilmesi esnasında ortaya çıkan (küspe, posa ve tahıl kırıkları gibi) artıklar, yem üretiminde ana kaynak olarak kullanılmaktadır. Bu tahıl artıkları genelde bir ‘otobur’ olan ineklerin beslenme alışkanlıklarına çok da uygun değildir. Besleyici ve verim arttırıcı olarak övülen bu tahıl artıkları, aslında fazlaca yağ ve karbonhidrat (şeker) içerirler. Bu zaten hareketsizliğe mahkûm edilmiş olan sığırların sağlığını olumsuz olarak etkiler.YAPAY YEMLERLE ŞEKER HASTASI OLAN İNEKLER!Prof. Dr Kenan Demirkol’un bu konudaki görüşleri oldukça önemlidir: “Türkiye’de biliyorsunuz gençlerde inanılmaz bir demir eksikliği var. Kırmızı et doğadaki en önemli demir kaynağıdır. Bitkiden demir çok daha az özümsenebilmektedir. Dana eti bir demir kaynağıdır, protein kaynağı değildir. Ben proteinimi bulgurdan, baklagilden alıyorum zaten. Ama yapay yem üreticileri “Biz dünyayı nasıl doyuracağız” yalanıyla kandırarak hayvancılığı katlettiler. Hayvanları meralardan ahırlara çektiler ve bugün her ahır hayvanı şeker hastası. Çünkü neyle besleniyor, pancar küspesiyle, yapay protein yemleriyle, patatesle ve mısırla besleniyor. Hızla kan şekerini yükselten, hayvanın yağlanmasına yol açan ve hayvanın şeker hastası olmasına yol açan bir beslenme şekli…”TÜRKİYE’DEKİ BESİ HAYVANCILIĞI SOYA VE MISIRIN TEKELİNDE‘Soya küspesi’ , bütün dünyada yapay yem üretimin de kullanılan çok önemli bir temel maddedir. Türkiye’de de yem sanayi, soya ithalatına mahkûm edilmiştir. Kendi üretimi 55 bin ton ile yok sayılacak kadar az olan Türkiye, yoğun olarak soya fasulyesi ve küspesi ithal etmektedir. Neredeyse 2 milyon tona yakın olan soya fasulyesi ithalatı genellikle Türkiye’de de konuşlanmış olan Cargill, Bunge ve ADM gibi dev tarım şirketleri topluluğunun ithalatı olup öncelikle sıvı yemeklik yağ imalatında kullanılmakta ve geriye kalan posası da (Küspe) yem endüstrisinde kullanılmaktadır. Bu nedenden dolayı ithal edilen küspe miktarı nispeten düşük görünmektedir. Ekimi kotalarla sınırlanmış pancar ekimi ve diğer yağlı tohum artıkları (çiğit, ayçiçeği vs) besi hayvancılığının talebini karşılamaktan uzaktır. Sonuç olarak Türkiye’de de ‘besi hayvancılığı’ küresel olarak üretilen soya fasulyesi küspesi ve mısır kırığı temelinde yapılandırılmıştır.HAYVANLARA KEMİK, İŞKEMBE VE BAĞIRSAKLARI NASIL YEDİRİLİYOR?Yapay yem konusundaki diğer önemli bir olumsuzluk ise, bu tahılların, kitlesel üretimini mümkün kılabilmek için genetik yapıları ile oynanarak (GDO, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar!) yoğun tarım ilacı (pestizit ve herbizit) kullanımına dayanıklı hale getirilmiş olmalarıdır. İnsan olarak, adeta bir kıskaç içine alınmış gibiyiz. Bir yandan, doğrudan tükettiğimiz, buğday, mısır ve soyadan (un, yağ ve şeker) dolayı, bu zararlı kimyasalların etkileri altında kalırken, öte yandan da tükettiğimiz hayvansal gıdalar vasıtası ile aynı maddelerin, dolaylı olarak tekrar etkisi altında kalıyoruz. Hayvan yemi üreten şirketlerin internet ortamında sundukları tanıtım sayfalarına dikkatle baktığınızda, yem içerikleri ile ilgili açıklamalarında kısaca ‘…hayvansal protein’ tabirini görürsünüz. Nedir bu hayvansal protein? Açıklaması yoktur. Bu madde büyük kesimhanelerde ortaya çıkan ve miktarı günlük olarak tonları bulan kesim sonrası atıklarıdır (kan, yağ, doku parçaları, kemik ve deri artıkları, işkembe ve bağırsak içerikleri gibi kısacası doğrudan kullanılamayacak her türlü çıktı…) Bu atıklar, özel makinelerde kurutulup, öğütülerek çeşitli oranlarda GDO’lu tahıl atıkları ile karıştırılıp ‘yapay yem’ haline getirilmektedir.KENDİ ETİNİ YİYEN HAYVANLAR DELİ DANA HASTALIĞINA YAKALANIYORBöylece sırf fazla süt versin veya çabuk et tutsun diye ‘otobur’ bir hayvanı kendi eti ile besleme hezeyanının çok çeşitli sorunlarından birisi de BSE (Bovine Spongiforme Enzephalopathie), yani ‘deli dana hastalığı’ dır. Bu hastalığı tetikleyen etken, bir cins hayvansal protein (Prion) olup, bu konuda uzman bir çok akademisyenin ifadelerine göre hayvanlardaki varlığının, hastalık öncesi tespiti mümkün değildir. Her ne kadar son yıllarda bazı test metotları başarı ile denenmiş olmakla beraber, henüz uygulama safhasına geçilmemiştir. Yukarıda sözünü ettiğim tür öğütülmüş hayvansal protein ile ‘zenginleştirilmiş’ yemleme devam ettiği müddetçe BSE’nin önlenebilmesinin mümkün olmadığı uzmanlarca ifade edilmektedir. Her ne kadar kitlesel besiciliğin savunucuları tarafından BSE’nin sadece hayvanlarda görüldüğü ve insanlara geçme şansının olmadığı savı sıkça ortaya atılsa da aksi ispatlanmıştır. İngiltere, 1996 yılında resmi olarak, BSE’nin insanlarda gelişen türü olan Creutzfeldt-Jakob hastalığından ölümler olduğunu açıklamak zorunda kalmıştır. İngiltere’de 1985-86’larda ortaya çıkıp, Almanya’ya sıçrayan ‘deli dana’ hastalığının, kısa sürede salgın (epidemi) halini almasından dolayı, başta sığır olmak üzere ‘otobur’ canlıların hayvansal atıklar (öğütülmüş hayvansal protein) ile beslenmesi, 2001 yılında AB ülkelerinde yasaklanmış olmakla beraber, bu atıkların işlenmiş olarak veya derin dondurulmuş vaziyette başka ülkelere ihraç edildiği bilinmektedir.CREUTZFELDT-JAKOP HASTALIĞI TÜRKİYE’DE DE GÖRÜLDÜ28.09.2013 tarihli Aydınlık gazetesi haberine göre, Türkiye’de de Cerrahpaşa Hastanesi’nde yatan bir hastada Creutzfeldt-Jakob hastalığı tespit edilmiş. Haberde yer alan İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Tamer Dodurka’nın açıklamalarına göre, “…Kesin teşhis sadece ölen hayvanın beyninin mikroskobik muayenesiyle yapılabilir. Bazı hayvanlar bu belirtileri göstermediği halde hastalığı taşıyabilir ve dolayısıyla eti yenildiği takdirde hastalık insanlara bulaşabilir. Yurt dışından getirilen hayvanlarda kan ya da başka bir muayene ile teşhis konulamayacağı için hastalığın görüldüğü bölgelerden hayvan ithali büyük sakınca taşır…”YETKİLİLERİN MESNETSİZ VE SORUMSUZ AÇIKLAMALARIAydınlık Gazetesi, yukarıdaki haberine ilave olarak, aynı konu ile ilgili olarak Tekirdağ Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, Hayvan sağlığı, Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Şube Müdürü Tayfun Uzun’un açıklamasına da yer vermiş. “İthal edilen hayvanların ülkeye girişi ile ilgili bir çok düzenleme var. Özellikle mezbahalarımızda, görevi sadece hayvan hastalıklarının denetimlerini yapmak olan veteriner hekimler bulunuyor. Deli Dana hastalığı gözle görülür şekilde kendini belli eden bir hastalıktır. Şimdiye kadar ülkemizde bu hastalığı taşıyan hayvanlar görülmemiştir, fakat görülürse yönetmeliklerde belirtildiği şekillerde gerekli işlemler yapılacaktır…”Sadece bu bir haber ve yetkili kişinin bilimsel açıdan mesnetsiz, insani açıdan sorumsuz açıklamaları, tüketicinin ne denli yaşamsal bir tehlikenin içerisinde olduğunu göstermeye yetmektedir.GÜNDE 48 LİTRE SÜT VEREN İNEKLER, 30 GÜNDE KESİME GELEN TAVUKLARIN SIRRIKitlesel besi hayvancılığında yapay yemin içeriği ile ne gibi sorunlara sebep olduğunu kısaca açıkladıktan sonra önemli bir noktaya daha değinelim. Bildiğimiz evcil hayvanları, doğal beslenme ortamlarından çekerek, kapalı alanlara tıkıp besicilik yapılabilir mi? Yani sığırlar sadece bu sözde güçlendirilmiş yapay yemlerle süratle semirir, inekler günde 48 kilo süt vermeye, tavuklar her gün yumurtlamaya başlar ya da 30 günde kesim ağırlığına ulaşırlar mı? Hayır, yetmez! Bütün bu evcil hayvanların kapalı alanlarda ve hareketsiz yaşamaya, yapay yem ile oburca beslenmeye uygun bir organizmaya ve metabolizmaya göre yeniden tasarımlanıp şekillendirilmeleri, daha açık bir ifade ile genetik olarak değiştirilmeleri gerekmektedir. Bu tabloyu daha iyi anlamak için besi hayvanlarındaki genetik yönlendirme ve sonuçlarına da ayrıca değinilmesi gerekir.Yusuf YavuzKaynak: Dünyalılar
Işık Boyama Sanatı ile Kaykay Binen Adamı Seyredin
Fotoğrafçı  Darren Pearson zahmetli bir uğraş sonucunda ortaya çıkardığı videoda, iskelet biçimindeki adama kaykay bindirmiş. Bunu da ışık boyama sanatı ve TimeLapse görüntüler ile yapmış.
Reklam
Ev İşlerinde Çalışanlar İş Kanunu Kapsamında mıdır?
4857 sayılı Yasanın 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca, “ev hizmetlerinde çalışanlar” hakkında bu kanun hükümleri uygulanmaz. Ev hizmetle­rinde aşçı, uşak, temizlikçi gibi işlerde çalışan işçi ile ev sahibi işveren arasındaki uyuşmazlığın iş mahkemesi yerine genel mahkemelerde çözümlenmesi gerekir.İş Kanunu kapsamı dışında bırakılan bu hizmetleri gören kimselerle bunları çalıştıran­lar arasındaki hukukî ilişkilerde Borçlar Kanununun hizmet akdine ilişkin hükümleri uygulanır.Aile bireylerini evden alarak alışverişe, şehir içinde gezmeye götüren, boş zamanında ev ve eklentilerinde zamanını geçiren şoförün de ev hizmeti yaptığı ve iş kanunu kapsamında olmadığı kabul edilmiştir (Yargıtay 9.HD. 09.10.2008 gün ve 2007/27814 Esas, 2008/25988 K.).Ancak Yargıtay, güncel bir kararında da, İncirlik’teki Amerikan askerlerinin ev işlerinde çocuk bakıcılığı ve ev hizmeti işlerinde çalışanları, İş Kanunu kapsamında kabul etmiştir. (Yargıtay 9.HD. 19.03.2013 gün, 2013/5397 E, 2013/9368 K)Buna karşın, Yargıtay, evde hastaya bakan hemşire ve çocuk eğiticisini İş Kanunu kapsa­mında değerlendirmektedir.  (Yargıtay 9.HD. 11.02.2014 gün, 2013/16982 E, 2014/3992 K)Keza ev sahibine ait ev ve bahçesinde ev hizmeti yanında bekçilik yapan ve ağırlıklı hiz­meti bekçilik olan işçi, iş kanunu kapsamında sayılmaktadır. (9.HD 09.10.2008 gün ve 2007/27814 Esas, 2008/25988 Karar sayılı ilamı).
Reklam
Avrupa Merkez Bankası'ndan Yunanistan'a Sert Tavır
Avrupa Merkez Bankası Yunanistan bankalarına sağlanan mali kaynakları sınırlayarak Atina karşısında daha sert bir tavır aldı.Banka yayımladığı açıklamada, bundan böyle özel bankalara kredi sağlanması için hükümet tahvillerini teminat olarak kabul etmeyeceğini kaydetti.Bu durumda Yunanistan bankalarının nakit paraya erişiminin maliyeti artacak.Avrupa Merkez Bankası, karara, Yunanistan'ın 240 milyar euroluk kurtarma paketiyle ilgili olarak başarılı bir anlaşma sağlanamayacağı varsayımının yol açtığını belirtti.Yunanistan'da iktidara gelen yeni hükümet, kurtarma paketinin fazlasıyla sert bulduğu koşulları hakkında, uluslararası kurumlarla temaslarını sürdürüyor.Yunanistan Maliye Bakanlığı Avrupa Merkez Bankası'nın 11 Şubat'ta yürürlüğe girecek olan kararının, ülkedeki finans sektörü üzerinde hiçbir olumsuz etki yaratmayacağını bildirdi.Bakanlık, sektörün hala mevcut olan diğer seçeneklerle, 'tam anlamıyla' korunduğunu kaydetti.Yunanistan bankaları ülkenin Merkez Bankası'nca yönetilen ve mali yükü çok daha ağır olan Acil Likidite Desteği'nden fon sağlayabilecek.Kathimerini gazetesi, Avrupa Merkez Bankası'nın % 0,05'lik faizine karşılık, Yunanistan Merkez Bankası'nın bu programında % 1,55 faiz uygulandığına işaret ediyor.Dün Yunanistan Maliye Bakanı Yanis Varufakis, Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi ile ülkesine uygulanan kurtarma paketini görüşmüştü.Yorumculara göre, Banka'dan gelen son açıklama, dünkü toplantının başarısız olduğuna işaret ediyor. Bu adım, Yunanistan'ı bir anlaşmaya varma konusunda daha fazla baskı altında bırakacak gibi görünüyor.Varufakis bugün de Berlin'de, ülkesini en çok eleştiren kişilerden biri olan Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble ile bir araya gelecek.BBC Türkçe
Pebble 1 Milyon Akıllı Saat Sattı
Gün geçtikçe dahada popülerleşen akıllı saat piyasasında bir Kickstarter projesi olarak yola çıkan Pebble, büyük satış rakamlarına ulaştığını açıkladı.
Reklam
Konut Fiyat Artışları'nda Balon Oluşturma
Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO)'nun Gayrimenkul ve Konut Sektörüne Bakış adlı raporunda, ülke genelinde yaşanan konut fiyat artışlarının balon oluşturmaktan uzak olduğu, artışın özel durumlardan kaynaklandığı vurgulandı. Türkiye ekonomisinin olası dış dalgalanmalardan kendisini korumak için 2013'ten itibaren önlemler almaya başladığı hatırlatılan raporda, bu önlemlerle cari açık ve döviz kırılganlığının aşılmaya çalışıldığı aktarıldı. Zamanında alınan önlemlerin Varlık fiyatları, özellikle de konut üzerine pozitif etkileri olduğu dile getirilen raporda, 2014 yılının son çeyreğinde küresel ekonomide emtia fiyatları ile ilgili önemli gelişmelerin yaşandığı, ana Enerji ve üretim girdisi olan petrol ve doğal gaz fiyatlarında sert gerilemelerin görüldüğünün altı çizildi.Emlak Konut GYO uyarıda bulunduRaporda, Türkiye ekonomisinin bu fiyat düşüşünden yaklaşık 5 milyar dolarlık bir fon kazandığı vurgulanarak şu ifadelere yer verildi: Ancak emtia fiyatlarındaki bu düşüşün uluslararası fon hareketleri ile Varlık fiyatlarına negatif etkileri olabileceği unutulmamalıdır. Varlık fiyatları ekonominin en çok tartışılan konularından olmuştur. Bir pozitif Bilim teorisi gibi tek bir çözümü de bulunmamaktadır. Her varlık için her zaman geçerli bir teorik fiyat bulunması da mümkün olmamaktadır. Konut fiyatlarındaki gelişmeler de buna en güzel örneklerden birisidir.Yılda 600 bin konut gerekliTürk konut piyasasında balon olmadığı, son verilere göre fiyat artışının makul bir eğilimde devam ettiği ve hesaplamalarda balonlaşma ihtimali olan tek bir yöreye rastlandığı aktarılan Emlak Konut GYO'nun raporunda şunlar kaydedildi: Söz konusu olan Gaziantep, Kilis ve Adıyaman yöremizde de fiyat artışları reel anlamda yüzde 53,9'luk bir düzeydedir. Gaziantep, Kilis ve Adıyaman bölgesindeki fiyat artışının temel nedeni ise Suriye ve Irak gibi ülkelerden gelen göçmenlerin yoğun talebi olarak gösterilebilir. Dolayısıyla fiyat atışı özel bir durumdan kaynaklanmakta olup, bölgeseldir. Öte yandan reel olarak konut fiyatlarının azaldığı bölgelerimiz de mevcuttur. Örneğin ocak 2010 - kasım 2014 arası Artvin, Giresun, Gümüşhane, Ordu ve Trabzon bölgesinde fiyatlar ortalama yüzde 3,93 gerilemiştir. Benzer bir durum Van, Bitlis ve Hakkari bölgesi için de geçerli olup, fiyatlar bu yöremizde ise yüzde 5,02 gerilemiştir. Fiyatın düşmesine neden olan faktörler ise demografik etmenler, göç, yabancı Yatırım azlığı ve gelir etkisi gibi ifade edilebilir. Raporda, Türkiye'de konut arzı ile talebin yavaş yavaş daha stabil bir hal almaya başlandığı, yıllık ortalama 1 milyon konutun el değiştirdiği ve 600 bin konut ihtiyacının da sürdüğü belirtildi.Orta ve alt gelir grubunun ihtiyacı sürüyorRaporda, Türk konut sektöründe orta ve orta alt gelir grubuna ait konut ihtiyacının yoğun olarak sürdüğü bildirildi. Orta üst ve lüks segmentte ise talebin orta alt segmente göre biraz yavaşladığının söylenebileceği aktarılan raporda, Türk İnşaat ve konut sektörünün büyüyen Türkiye'nin lokomotif sektörlerinden biri olmaya devam edeceği dile getirildi. Ekonomik gelişmeler göz önüne alındığında ve dünya ile kıyaslandığında sektörün daha çok potansiyel içerdiğinin görüleceği bildirilen raporda, şu ifadelere de yer verildi: Ancak fiyatlar konusunda zaman zaman yaşanabilecek dalgalanmalar, 'çöküş' veya 'balon' olarak adlandırılmamalıdır. Hangi tip varlık olursa olsun ne daima fiyatı artacak ne de daima düşecektir. Gerek ülkemiz ile ilgili gerekse sektörle ilgili istikrar ve Dinamik Yapı devam ettikçe orta vadede eğilim büyüme yolunda olacaktır. 2013 yılı sonu ile başlayan konut talebi zayıflığı (Faiz, kur artışı, seçimler ve dış değişimlerden kaynaklı) bir önceki raporda da öngörüldüğü gibi, 2014 ağustos ayından itibaren yerini oldukça güçlü bir talebe bırakarak 2013 yılı toplamını yakalayacak bir trend oluşturdu. Ocak-kasım 2014 arası Türkiye'de günde 3 binin üzerinde, saatte 130, dakikada ise 2'in üzerinde konut el değiştirdi.Türkiye en risksiz ülkeDeutsche Bank mayıs 2014'de, küresel konut fiyatlarını ve bunlarla ilgili trendleri incelediği Emlak Konut GYO'nun raporunda, Tük konut sektöründe balon olup olmadığına yönelik olarak; incelenen ülkelerde kişi başına düşen oda sayısı baz alınarak yapılan değerlendirmede Kanada kişi başına düşen 2,6 oda sayısı ile en faza balon riski barındıran ülke konumundayken, Türkiye kişi başına düşen 0,8 oda ile 'en risksiz ülke' olarak görülmektedir denildi.
Survivor All Star Kadrosu Şekilleniyor
Tv8'de yayınlanacak olan ve bugüne kadar Survivor'a katılmış, en başarılı olmuş isimlerden oluşacak olan All Star Ünlüler- Gönüllüler kadrosuna Survivor All Star kadrosuna ilk olarak katılan isimler; Turabi Çamkıran, Hilmi Cem İntepe, Merve Oflaz, Pascal Nouma, Serenay Aktaş, Fulya Keskin, Sahra Işık ve Almeda Abazi oldu.İzleme rekorları kıran Survivor, Acun Ilıcalı'nın sunumuyla TV8 ekranlarında izleyicisiyle buluşacak. Biribirinden iddialı isimlerin yaşam mücadelesine ve kıyasıya çekişmesine sahne olan Survivor'ın yarışma kadrosu bu kez deneyimli isimlerden oluşacak. Daha önce Survivor'a katılan isimlerin bir araya geleceği Survivor'da şampiyonlar, finalistler ve izleyicilerin aklında kalan isimler en iyi olmak için mücadele edecek.22 Şubat'ta Tv8'de yayına başlayacak Survivor All Star kadrosuna katıldığı duyurulan son isim ise Nihat Doğan oldu.Ranini.tv
Ekonomiyi Faiz Lobisinin Değil Faiz Fobisinin Batırdığının 16 Maddede Açıklaması
Yüksek enflasyon mu faizin yükselmesine yol açar yoksa yüksek faiz mi enflasyonu yükseltir? İki tarafı da savunanlar var. İktisatçı olmayanların çoğu yüksek faizin enflasyonu yükselttiği görüşüne daha çok eğilim gösterirler.Enflasyonla faiz arasındaki ilişkiyi tam olarak yerli yerine oturtabilmek için her şeyden önce hangi tür enflasyonla karşı karşıya olduğumuzu anlamamız gerekir.
Hollywood Yıldızlarını Sürrealist Bir Hale Getiren Sanatçının 16 İlginç Eseri
'Güzellik yalnızca dış görünüşten ibarettir.' Fransız sanatçı Matthieu Bourel’in yaptığı çalışmalarla ön plana çıkardığı anlayış bu gibi gözüküyor. Faces ismini verdiği kolaj serisi ile, Bourel stüdyo fotoğraflarının derinliklerine götürüyor bizleri. Natalie Wood, Frances, Farmer, Sophia Loren ve Gina Lollobrigida gibi ünlü Hollywood isimlerine ait fotoğrafları farklılaştırarak insan bedeninin ilginç doku ve kaslarını ön plana çıkarıyor.Bourel’in Duplicity isimli serisi ise ünlü oyuncuların yüzlerini içiçe geçirerek algımızla oynuyor adeta. Onun işlerine baktığımızda ortaya çıkan etki sürreal ve rahatsız edici.
Reklam