onedio
Görüş Bildir

Tanzanya Haberleri

Tanzanya ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Tanzanya ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Su Aygırlarının Dünyadaki En Ölümcül Dışkıları: Neden Bu Kadar Tehlikeli?
Hipopotamlar sadece büyük gövdeleriyle değil aynı zamanda ölümcül dışkılarıyla da tanınıyor. Bu devasa hayvanların doğadaki etkileri çoğu zaman fark edilenden çok daha büyük. Su aygırlarının dışkılarını havuzlarına atarken yarattığı oksijen kaybı binlerce balığın ölümüne yol açabiliyor. Öyle ki bu hayvanların dışkıları sadece balıkları öldürmekle kalmıyor çevrelerinde yaşayan birçok tür için de ölümcül bir tehdit oluşturuyor. Peki su aygırlarının dışkısı nasıl bu kadar tehlikeli olabiliyor? Kaynak
AKP İktidarında Kadının Adı Yok
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Türkiye'nin 12 yıldır “kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” diyen bir başbakan ve partisince yönetildiğini, bu sözlerin AKP’nin kadına bakışını yansıttığını belirtti. Kadını “en az 3 çocuk” doğurma görevi vererek ev içine hapseden AKP zihniyetinin, erkek tahakkümü ve şiddetine sessiz kalıp erkeğine koşulsuz hizmet eden bir kadın tipi istediğini belirten Umut Oran, '30 Mart yerel seçimlerinde oy kullanacak 52.7 milyon seçmenin de yaklaşık yarısını kadınlar oluşturuyor. Kadınların oy tercihi, ülkenin kaderini belirleyecek nitelikte ve AKP zihniyetinden kurtulma yönünde büyük önem taşıyor. Türkiye’nin 12 yılını çalan; her alanda cinsiyet ayrımcılığı yapan, kadını ikinci sınıf gören, onu ekonomik, toplumsal ve siyasal hayattan dışlayan bu “erkek egemen” ortaçağ zihniyetinden kurtulmada kadınlarımıza büyük görev düşüyor…AKP son demlerini yaşıyor, 12 yıllık AKP iktidarı Türk siyasi tarihinde kara bir dönem olarak yer alacak. Kadın seçmenin iradesi;  çağdaş, demokratik, ileri bir Türkiye’ye giden yolda belirleyici olacaktır. Kadınlarımız, AKP’nin biletini sandıkta kesecektir...- Kadınlar için özgürlük, eşitlik ve adalet CHP ile gelecektir' dedi.Umut Oran'ın konuyla ilgili olarak bugün yaptığı yazılı açıklama şöyle: AKP İKTİDARINDA KADININ ADI YOK…SANDIKTA AKP’NİN BİLETİNİ KADINLAR KESECEK…Kadınlar için özgürlük, eşitlik ve adalet CHP ile gelecektir. Cumhuriyet özünde kadını toplumsal yaşama katma projesiydi. Çünkü aksi halde çağdaş ve ileri bir toplum olamazdık. 8 MartDünya Kadınlar Günü de Türkiye’de ilk kez 1921 yılında 'Emekçi Kadınlar Günü” adıyla kutlanmaya başladı.AKP döneminde ise kadınlar ekonomik, sosyal ve siyasi alanlardan giderek dışlandı. İktidardaki parti, kadını, toplumsal hayattan dışlayan, onu evi ile sınırlayan anlayışıyla kadının konumunu geriletti.Türkiye 12 yıldır “kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” diyen bir başbakan ve partisince yönetiliyor. Bu sözler AKP’nin kadına bakışını yansıtıyor. Kadını “en az 3 çocuk” doğurma görevi vererek ev içine hapseden AKP zihniyeti, erkek tahakkümü ve şiddetine sessiz kalıp erkeğine koşulsuz hizmet eden bir kadın tipi istiyor.Türkiye nüfusunun 38.2 milyonla yaklaşık yarısını kadınlar oluşturuyor. Çalışma hayatında ise kadının adı yok. Kadınlarda işgücüne katılım yüzde 30.8’le 1990’ların gerisinde. Türkiye bu oranda OECD sonuncusu... Çalışma çağındaki 28 milyonu aşkın kadın nüfusun 11.5 milyonu ev kadını. Orta boy bir ülke nüfusuna denk bu kesim çalışma yaşamı yerine evle özdeşleşen geleneksel konumda ve işgücünden sayılmıyor.2.5 milyon dolayındaki kadının okuma yazması yok. Okuyanlar da iş bulamıyor. Çalışanlar yönetici olamıyor. Kamuda çalışanların yüzde 34’ünü  kadınlar oluştururken yöneticiler içinde kadın oranı yüzde 13.6.30 Mart yerel seçimlerinde oy kullanacak 52.7 milyon seçmenin de yaklaşık yarısını oluşturan kadınların tercihi büyük önem taşıyor. Her alanda cinsiyet ayrımcılığı yapan ve kadını ikinci sınıf gören zihniyetten kurtulmada kadınlarımıza büyük görev düşüyor. Sandıkta, AKP’nin biletini kadınlarımız kesecek…Kadınlar için özgürlük, eşitlik ve adalet CHP ile gelecektir. ‘Kadın’ dahi diyemeyen ‘bayan’ı tercih eden bu anlayış gereken cevabı bizzat kadınlarımızdan alacak.Kadınlarını ekonomik yaşamın içine katmayan bir ülkenin kalkınması, gelişmesi, ilerlemesi mümkün değildir. Kadınlar, ancak özgür, eşit, bağımsız bireyler olarak toplumda saygın yerini alır, erkeklerle aynı hak ve imkanlara sahip olur ve toplumsal süreçlere etkin biçimde katılabilirse, çağdaş ve ileri bir toplum yaratılabilir.Cumhuriyet kadını toplumsal yaşama katma projesiydi. Cumhuriyeti kuranlar, aksi halde çağdaş bir toplum ve ileri bir ülke olamayacağımızın bilincindeydi. Günümüzün en ileri ülkelerinden çok daha önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü de Türkiye’de ilk kez 1921 yılında 'Emekçi Kadınlar Günü” adıyla kutlanmaya başladı.AKP döneminde ise kadınların ekonomik, sosyal ve siyasi alanlarda katılımı giderek geriledi. Ne yazık ki Türkiye 12 yıldır, kadın erkek eşitliğine inanmadığını açıkça söyleyebilen bir başbakan ve partisi tarafından yönetiliyor. İktidardaki parti, kadının haklarını ve katılımını artırmak bir yana, zihniyeti gereği kadını evi ile sınırlayarak toplumsal süreçlerden dışlamayı tercih etti. AKP,  kadının toplumdaki konumunu geriletti, onu erkeğin tahakkümü altında, ikinci sınıf insan konumuna itti ve kadına şiddeti de reva gördü.2.5 milyon kadın okuma yazma bilmiyor… Kadınların ekonomik, sosyal ve siyasi alanlarda var olabilmelerinin en önemli aracı ise eğitim. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren kız çocukları eğitime kazandırıldı ve ayrımcılık ortadan kaldırıldı. Ancak kadının eğitim imkânlarından yararlanma oranı AKP döneminde geriledi. Türkiye’de 2012 yılı itibarı ile okuma yazma bilmeyen 2.8 milyon kişinin yüzde 83’ünü kadınlar oluşturuyor. Türkiye’de okuryazar olmayan her beş yetişkinden dördü kadındır. AKP iktidarı döneminde kız çocukları eğitimden uzaklaştırıldı; 4+4+4 sistemi ile eğitimde kız çocuklarının 5.-6. sınıflardan sonra okullarını terk eğilimi arttı. Kadınlarda yüksek eğitim oranı çok düşük… Üniversite mezunu kadın nüfusun en yüksek olduğu il olan Ankara’da bile bu oran yüzde 15.3’te bulunuyor. Bu oran Hakkari’de yüzde 2.6’ye kadar düşüyor. Çalışma hayatında kadının adı yok…2013 itibariyle Türkiye nüfusunun 38 milyon 194 bin 504 kişi ile yüzde 49.8’ini kadınlar oluşturuyor. Yani kadın nüfus erkek nüfusla yaklaşık olarak eşit… İleri yaş gruplarında ise kadın nüfus erkek nüfustan fazla… Çalışma çağındaki kadın sayısı 28 milyonu aşıyor. Bunların 11.5 milyonu ev kadını. Yani orta boy bir ülke nüfusuna yakın kadın iş gücü, çalışma yaşamı yerine evle özdeşleşen geleneksel konumunu sürdürüyor, bunlar “ev kadını” oldukları için işgücü sayılmıyor. Eğitime devam eden, emekli, iş bulma umudu olmayan, mevsimlik çalışan vb. de eklendiğinde, çalışma çağında olup da iş gücüne dahil olmayan toplam kadın sayısı 20 milyona yaklaşıyor. Geriye iş gücü olarak 8.7 milyonluk bir kadın nüfus kalıyor. Bunların da 1 milyon 33 bini işsiz, 7.6 milyonu çalışıyor. Ancak “çalışıyor” gözüken kadınların 2.4 milyonu, gerçek bir istihdam şekliyle ilgisi olmayan “ücretsiz aile işçisi”, bunların da tamamına yakını kırsal kesimde… Bu istatistik kamuflajına rağmen kadınlarda işsizlik oranı yüzde 11.9’la daha yüksek.Böylece 28 milyondan fazlası çalışma çağında olmak üzere toplamda 40 milyona yaklaşan kadın nüfus içinde ücretli-yevmiyeli, işveren ya da kendi hesabına çalışanların sayısı 5 milyon dolayında kalıyor. İşveren ve kendi hesabına çalışan kadın sayısı sadece 915 bin ve bunun toplam kadın nüfustaki oranı yüzde 2.4.2013 itibariyle kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 30.8’le, 1990’lı yıllardakinin altında bulunuyor. Türkiye, kadının iş gücüne katılımında OECD ülkeleri içinde son; dünyada ise 127. sırada yer alıyor.İş hayatında cinsiyet ayrımcılığı…İktidardaki parti, adar yıllardır cinsiyet ayrımcılığını ve kadın düşmanı politikalarını artırarak sürdürüyor. Kamuda çalışanların yüzde 34’ünü  kadınlar oluşturuyor. Buna karşılık 2013 kamusal alanda üst düzey kadın yönetici oranı yüzde 9.3’e kadar gerilemiş durumda. Akademik personel içerisinde kadın profesörlerin oranı 2012-2013 öğretim yılı için yüzde 28.1 oldu. Kadın polis oranı 2013 yılında da yüzde 5.5’lik düzeyini korudu. BDDK, SPK gibi kuruluşlarda hiç kadın yönetici bulunmuyor, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay  ve HSYK başkanları, rektörlerin tamamına yakını erkek. Türkiye kadına ayrımcılıkta Tanzanya ve Katar’la aynı ligde…Dünya Cinsiyet Ayrımcılığı Raporu’na göre Türkiye’nin 136 ülke arasında 120. sırada bulunuyor. Sıralamada Türkiye’den hemen sonra gelen ülkeler ise Gana, Tanzanya, Katar gibi ülkeler...Kadına siyasette yer yok…AKP döneminde kadınların siyasete, sivil toplum kuruluşlarına ve genel olarak karar alma süreçlerine katılımlarındaki artış adeta durdu. Ülke nüfusunun yarısını kadınlar oluştururken, kadın milletvekili oranı yüzde 14.4’te kalıyor.  Türkiye’de 2013 itibariyle kadın bakan sayısı sadece 1 ve kabinede kadın bakan oranı olarak yüzde 4’e denk geliyor. Oysa bu oran Norveç’te yüzde 52.6, İsveç’te yüzde 52.2 düzeyinde bulunuyor. Kadınlar sivil toplum örgütlerinde de yeterince yer alamıyor. 2012 itibariyle toplam dernek üye sayısı içinde kadınların oranı yüzde 11.9’la çok düşük. Dernek üyesi kadınların toplam nüfusa oranı da sadece yüzde 2.2.AKP döneminde kadına şiddet tavan yaptı…AKP döneminde kadını ikinci sınıf gören zihniyetin tolerans ve himayesiyle toplumda kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri de tavan yaptı. Aralık 2002-Temmuz 2009 dönemini kapsayan bir araştırmaya göre bu dönemde kadın cinayetleri yüzde bin 400 arttı. göre 2002’de 66 olan kadın cinayeti sayısı, 2009’un ilk 7 ayında 953’e yükseldi. Daha yeni verilere göre de 2011 yılında 257 kadın öldürülürken, 102 kadın tecavüze uğradı ve 202 kadın yaralandı. 2012 yılının ilk altı ayında 100’e yakın kadın hayatı kaybetti.Türkiye’de günde ortalama 5 kadın, eşleri, sevgilileri ya da tanıdıkları erkekler tarafından öldürülüyor. Devletten koruma talep eden kadınların kaldığı sığınma evleri açılış törenleri ile teşhir ediliyor, koruma talebiyle polis veya savcılığa başvuran kadınların yüzde 73’ü, sığınma evlerinde olan kadınların ise yüzde 27’si cinayete kurban gidiyor.AKP, erkek tahakkümünü hak görüyor…Başbakanın “kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” sözleri doğrudan AKP’nin kadına bakış açısını yansıtıyor. Bu zihniyet kadının, “fıtratı” gereği zayıf ve erkeğin himayesine muhtaç olduğu; bu nedenle kapatılması ve kontrol edilmesi gerektiğini düşünüyor. Kadını “en az 3 çocuk” doğurma görevi vererek aile içine hapseden, onu “itaatkâr eş ve anne” rolüne zorlayan AKP zihniyeti, erkek tahakkümü ve şiddetine sessiz kalan, erkeğine koşulsuz hizmet eden kadın tipi yaratmak istiyor.Ne kadar az eğitim, o kadar çok çocuk…Nüfus ve Konut Araştırması sonuçlarına göre 2011 yılında, 15 ve daha yukarı yaşta ve en az bir evlilik yapmış okuryazar olmayan kadınların yüzde 74.9’u 4 ve daha fazla çocuk doğurmuş durumda… Bu oran lise veya dengi okul mezunu kadınlarda yüzde 4.8’e, yükseköğretim mezunu kadınlarda yüzde 1.9’a düşüyor.Buna göre eğitimle çocuk sayısı arasında ters orantı bulunuyor. Eğitim düzeyi yükseldikçe çocuk sayısı azalıyor. O halde Başbakan’ın çiftlerden “en az 3 çocuk” talebinin gerçekleşmesi için kadının eğitimsiz kalması gerekiyor. Bu istatistik, kürtaj ve sezaryeni yasaklatan Başbakanın nasıl bir kadın, aile ve toplum tasavvuruna sahip olduğunu gösteriyor.Fuhuş sektörü AKP döneminde zirve yaptıAKP, istatistik oyunlarıyla ekonomik göstergeleri makyajladı, kötü gidişatı kamuflaj yöntemiyle gözlerden uzak tutmaya çalıştı, ekonomide sahte pembe tablolar çizdi. Şimdi de 30 Mart seçimleri öncesi, “Ben lafa değil, icraata bakarım” temalı, asılsız başarı öyküleri anlatan TV reklamları ile göz boyamaya, beyin yıkamaya devam ediyor. Bu reklamlarda yok yok… Bunları izleyenler bu ülkeye bırakın metroyu, neredeyse uçağı bile ilk AKP’nin getirdiğini sanabilir.Oysa AKP’nin 12 yıllık iktidarında uyguladığı ekonomi politikaları kitlelere iş-aş yaratmadığı gibi, gelir dağılımı daha da bozuldu, milyonlar daha da yoksullaştı. Bir ülkede ekonomi bozuldukça hayat kadını sayısı da artar.  Resmi veriler AKP döneminde fuhuş sektörünün adeta tavan yaptığını gösteriyor. Başbakanlık İnsan Hakları Kurulunun 2010 yılında yaptığı bir araştırmaya göre 2002’de 25 bin olan hayat kadını sayısı, 2010 itibariyle 100 bini aşmış durumda. Araştırma, 40 bin kadının da vesika alabilmek için beklediğini gösteriyor. Bu resmî veriler, 4 yıl önceki tabloyu yansıtıyor. Bu sayının bugün itibariyle çok daha yüksek düzeylere ulaştığı muhakkak…   AKP’nin toplum modelinde kadına biçilen rolAKP’li belediyeler düzenledikleri etkinliklerde kendi kafalarındaki kadın modelini topluma benimsetmeye çalışıyor; konuşmacılar, kadınlara erkeklerin üstünlüğünü kabul etmeleri yönünde telkinde bulunuyor. AKP kendi zihniyetindeki toplumun inşası için gerekli kadın tipini yaratma sürecinde rol modeller de oluşturuyor. Bu görevi üstlenen ve AKP’nin toplum mühendisliği çalışması kapsamında “Yaşam koçluğu ve aile danışmanlığı” sıfatıyla seminerler verenSibel Üresin, 21. Yüzyıl Türkiye’sinde açık açık çok eşliliği, imam nikahının resmileşmesini savunuyor.AKP zihniyetinin kadına bakışını gösteren sadece birkaç örnek ifadeyi hatırlamakta yarar var:- “Ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum' (Tayyip Erdoğan / Kadın dernekleri ile yaptığı toplantıda)“Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer. Perdesiz ev ya satılıktır ya da kiralıktır” (AKP Ünye Tanıtım ve Medya Başkanı Süleyman Demirci)- “Kadına şiddet abartılıyor' (Tayyip Erdoğan / AKP’nin ilk 7 yılında yüzde 1400 artan kadın cinayetleri hakkında.- “Benim bedenim, benim kararım diyenler feminist' (Tayyip Erdoğan / Kürtaj tartışmaları hakkında)- “Bir tane kız mıdır, kadın mıdır bilemem' (Tayyip Erdoğan / Dilşat Aktaş hakkında)- “Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum.' (Tayyip Erdoğan / Kürtaj tartışmaları hakkında)- “Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar.' (Recep Akdağ / Eski Sağlık Bakanı, Kürtaj tartışmaları hakkında)- “Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masum…' (Ayhan Sefer Üstün / AKP Milletvekili, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı)- “Tecavüze uğrayan da kürtaj yaptırmamalı, Bosna’da kadınlar tecavüze uğradı ama doğurdular.' (Ayhan Sefer Üstün / AKP Milletvekili, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı)- “Kadın ahlaklı olsun, kürtaj yapmak zorunda kalmasın.' (İ. Melih Gökçek / AKP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı)- “Anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün? Anası ölsün.' (İ. Melih Gökçek)- “Yalnız bırakılan ya davulcuya ya zurnacıya...' (Tayyip Erdoğan / Münevver Karabulut cinayeti hakkında)- “Medya olayları abartıyor. Kadına yönelik şiddet algıda seçicilik' (Fatma Şahin / Eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı)- “Türk kadını evinin süsüdür.' (Vecdi Gönül / Eski Savunma Bakanı)- “Evdeki işler yetmiyor mu?' (Veysel Eroğlu / Orman ve Su İşleri Bakanı / Kendisinden iş isteyen kadına)- “Kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor.' (Erhan Ekmekçi / AKP İl Genel Meclis Üyesi)- “Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek.' (Mehmet Şimşek / Maliye Bakanı)- 'Kocama arkadaşımı tavsiye ettim', “Kocamın ikinci bir eş almasına müsaade ettim” (Sibel Üresin / AKP’nin yaşam koçu ve aile danışmanı)- “15’inde kız ya erde, ya yerde olmalı” (Prof. Remzi Fındıklı / Hükümetin 2012’de atadığı Polis Akademisi Başkanı)“Kızlı-erkekli aynı evde ne yapıyorlar belli değil” (Tayyip Erdoğan / Üniversiteli gençler hakkında)Peki CHP ne yapacak? CHP iktidarında Eşitlik Bakanlığı kurulacak ve eşitlik eylem planı gerçekçi hedefler ve somut önerilerle yenilenecektir. Bütün kamu kurumlarında toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme yapılacaktır.Eşitliğe kaynak ayırma şeffaf hale getirilecektir.En fazla beş yıl içinde okuma yazma bilmeyen kadın kalmayacaktır.CHP kendi yönetim kademelerinde yüzde 33 kadın kotası koyarak, kadınların karar verme süreçlerine katılmasındaki kararlılığını göstermiştir.CHP kamu yönetiminde kadın yönetici sayısını en üst düzeye çıkartacaktır.AB ülkelerine koşut olarak özel sektörde de kadınların yönetim kademelerinde yer almasını sağlayacak hukuki yaptırım ve teşvikler uygulanacaktır.Kadınların çalışma hayatına vasıflı işgücü olarak katılmaları sağlanacaktır. Güvencesiz çalışmanın önüne geçilecek ve bu konuda işverene destek olunacaktır.Şiddet mağduru kadınlar kesinlikle korunacaktır.Kadınların çalışma hayatına katılmalarını engelleyen nedenleri kaldırmak amacı ile tam gün okul, uzun süreli ucuz gündüz bakım hizmetleri, ailedeki engelli ve yaşlıların bakımında toplumsal ve kurumsal destek gibi olanaklar geliştirilip, yaygınlaştırılacaktır.Ailenin mutluluğu bireyler arasında eşit ve paylaşımcı değerlerin benimsenmesine bağlıdır.Demokrasi ancak kadınların güçlendiği ve tam anlamıyla eşit yurttaş olduğu bir toplumda kökleşebilir. Kadınlar Türkiye'nin yeterince değerlendiremediği en büyük varlığıdır. Kadınların toplumsal ve kamusal yaşama daha eşit katılmalarından, kısacası daha güçlü olmalarından kadınlar kadar erkekler ve çocuklar, neticede tüm ülke yararlanacaktır. Şiddet mağduru kadınlar kesinlikle korunacaktır.Kadınların çalışma hayatına katılmalarını engelleyen nedenleri kaldırmak amacı ile tam gün okul, uzun süreli ucuz gündüz bakım hizmetleri, ailedeki engelli ve yaşlıların bakımında toplumsal ve kurumsal destek gibi olanaklar geliştirilip, yaygınlaştırılacaktır.Ailenin mutluluğu bireyler arasında eşit ve paylaşımcı değerlerin benimsenmesine bağlıdır.Demokrasi ancak kadınların güçlendiği ve tam anlamıyla eşit yurttaş olduğu bir toplumda kökleşebilir. Kadınlar Türkiye'nin yeterince değerlendiremediği en büyük varlığıdır. Kadınların toplumsal ve kamusal yaşama daha eşit katılmalarından, kısacası daha güçlü olmalarından kadınlar kadar erkekler ve çocuklar, neticede tüm ülke yararlanacaktır.- Kadınlar için özgürlük, eşitlik ve adalet CHP ile gelecektir.Kadınların başta ekonomi olmak üzere yaşamın her alanında daha fazla ve etkin biçimde yer alması gerekiyor.Kadınların; eğitimde eşit fırsata sahip olması, ekonomi, toplumsal yaşam ve siyasete özgür ve eşit katılımı sağlanmalıdır.Demokrasinin “olmazsa olmaz”ı niteliğindeki eşit temsil ve katılım ilkesinin gerçekleşebilmesi için TBMM’de kadın milletvekili oranının kadınların nüfustaki ağırlığına paralel bir orana ulaşması gerekiyor.30 Mart yerel seçimlerinde oy kullanacak 52.7 milyon seçmenin de yaklaşık yarısını kadınlar oluşturuyor. Kadınların oy tercihi, ülkenin kaderini belirleyecek nitelikte ve AKP zihniyetinden kurtulma yönünde büyük önem taşıyor. Türkiye’nin 12 yılını çalan; her alanda cinsiyet ayrımcılığı yapan, kadını ikinci sınıf gören, onu ekonomik, toplumsal ve siyasal hayattan dışlayan bu “erkek egemen” ortaçağ zihniyetinden kurtulmada kadınlarımıza büyük görev düşüyor… AKP son demlerini yaşıyor, 12 yıllık AKP iktidarı Türk siyasi tarihinde kara bir dönem olarak yer alacak. Kadın seçmenin iradesi;  çağdaş, demokratik, ileri bir Türkiye’ye giden yolda belirleyici olacaktır. Kadınlarımız, AKP’nin biletini sandıkta kesecektir...
Fikret Orman Çarpıcı Açıklamalarda Bulundu
Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman dün gece 04.00’de stad inşaatını denetlerken yaptığı röportajda ilginç açıklamalarda bulundu .Orman’ın LİG TV muhabiri Ataksan Kurt’a verdiği cevaplar şöyle. Atakan Kurt: Başkanım nasıl bir açılış hayal ediyorsunuz? A.K Açılış hayaliniz nedir? F.O: Hayal şu tabi ki bütün Beşiktaşlıların stadı doldurduğu, 42.500 kişinin hınca hınç Beşiktaşlıların bayrak, pankart ve flamalarıyla göz doldurduğu. Artık kendi evimizde büyük coşkulu taraftarlarımızla buluştuğumuz bir maç olmasını diliyorum. Netice itibariyle statlar birer beton yığını. Bu beton yığınını insanlar olduğu sürece, Beşiktaş aşkımız olduğu sürece buranın bir manası var, yoksa ruhu olmadan hiçbir binanın bir manası yok. Reklam filminde de görmüşsünüzdür, Slaven Biliç”te söylüyor. Ruh katmaya geldik diyor. A.K: Yeni stadyum da büyük bir kupa kaldırmak ister misiniz? F.O: Ben hep söylüyorum. Beşiktaş'ta başkanlık yaptığım dönem içerisinde bir Avrupa kupası kaldırmak istiyorum. Bunun tüm altyapısı için uğraşıyoruz. Bir tek stat olarak bakmayın. Kadronun profesyonelleşmesi. Sponsorluklar. Futbol ve basketbolun altyapısal olarak profesyonelleşmesi. Kadromuzda ona yakın milli futbolcu var. Ben Beşiktaş'a başkan olduğum da bir Cenk vardı. Buraya artık 43.000 kişi gelecek. Ne olacak 43.000 kişi gelince. Rakibi baskı altına alacak. Sonrasında ise maçı kazanacak. Burada tüm yapılanlar maçı sahada kazanmak için. Rakiplerimiz biliyorsunuz daha fazla gelirle oynuyorlar. Biz çok geride kaldık. Bunu eşitlememiz lazım. Allah'ın izniyle bu can siper hane çalışmayla Eylül ayından itibaren bunların hepsi geride kalmış olur. A.K Her gün stada geliyorsunuz. Geceleri sabaha karşı sürekli geliyorsunuz, hatta evden izliyorsunuz.. F.O: Geceleyin daha sakin oluyor. Misafir olmuyor. Daha icraat kolay oluyor. Yaz dönemi geliyor icraatta artacaktır. A.K: Başkanım Beşiktaş şampiyonlar ligine katılacak mı? Son 4 hafta.. F.O: Arzumuz, isteğimiz kalbimizden geçen o tabii ki. Futbol takımımız, Slaven Biliç, Önder Özen onların da isteği bu şekilde. Bizde onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. A.K: Başkanım son yaşanan olay, ilk duyduğunuz da neler hissettiniz. Kolay rastlanmayacak bir olay.. F.O: Şunu söyleyeyim. Bütün spor kamuoyu o saatte oyuncuların orada ne yaptıklarını konuşuyor. Evet bu da konuşulmalı. Ama burası Tanzanya'mı o saatte orada bir adam silah kullanıyor. Oyuncularımız yaralanıyor. Nerede bu adam. Buraya dünya yıldızları gelsin diyoruz ama böyle bir şey olabilir mi? Hiç bundan bahsedilmiyor. Çocuklar yapmış oldukları hatanın bilinçlerinde bu konuları kamuoyu önünde tartışmam, onu kendi disiplin yönetmeliklerimize göre çözeriz. Onlar gerekli olan cezayı alacaklar. A.K: Daha önceki bir röportajınızda oyuncular maç gecesi dışarı çıkmamalı demiştiniz ama maç gecesi dışarı çıktılar. F.O: Oyuncularımız bize vücutlarıyla para kazandırıyorlar. Böyle bir şey olabilir mi? Biz onun için onlara para veriyoruz. Yedi yetimin hakkını veriyoruz. Ertesi gün antrenmanın var sen maç gecesi çıkacaksın kulüpte eğleneceksin. Sadece bu açıdan da bakmıyorum. Benim Kulübümün bir saygınlığı var kimse buna zarar veremez. A.K: Marka değerini zedeledi mi başkanım? F.O: Bu gibi şeyler hiç hoş şeyler değil. Gerekli olan cezayı görecekler. Ama kadro dışı bırakmak gibi bir düşüncem yok. Ben kulübüme ceza vermem. Kulübümüzü şampiyonlar ligine götürmek zorundalar. Çıkıp toplarını oynayacaklar ve biz de şampiyonlar ligine gideceğiz inşallah. A.K: Başkanım hastaneye gitmediniz. Bu çok konuşuldu. Neden gitmediniz? F.O: Ben şuan da gerçekten kızgınım, gitmemin doğru olduğunu düşünmüyorum. Biraz fevriyimdir biliyorsunuz. Biraz sinirim geçsin. A.K: Başkanım yeni yaptırımlar olacak mı? Devamı gelir mi bunların yoksa bıçak gibi kesilir mi? F.O: Zaten ligin bitmesine dört hafta var. Bunların dört hafta içerisinde.. Önümüze bakıp ligin sonunda bu konuyla alakalı yeni yaptırımlar ortaya koyacağız. A.K: Başkanım Beşiktaş'ın ligi 2. Ya da 3. bitirmesi durumunda düşünceleriniz değişir mi? Teknik heyet sonuç ne olursa olsun devam edecek mi? F.O: Edecekler tabi ki. Bunu daha önce de söyledik. Öyle zırt pırt teknik direktör değiştirilmez. Biz yeni bir oluşuma gittik. Şuan da çok genç yerli ağırlıklı bir takımımız var. Bu sene çok fazla transfer yapmayacağız. Ama yabancı transferine ağırlık vereceğiz. Bizim alacağımız kararlarımızı geleceğe yönelik alırız. Ama tabi ki 2. Ya da 3. olursak transfer stratejimiz değişir. Artık Beşiktaş bizim dönemimiz de tarihi bir tüzük değişikliğiyle artık bütçesine göre hareket etme kararı aldı. Artık kulüp bütçesine göre yönetilecek ve bütçesi dışına çıkılmayacak. A.K: Başkanım siz kaliteli, yıldız ama öncelikle takımı sırtlayacak isimler üzerinde duruyorsunuz. Yıldız gelecek mi Beşiktaş'a? F.O: Atakan ben kamuoyunu şu gelecek bu gelecek diye beklenti içine sokmak istemem. Ama yıldızlar gelecektir tabi ki. Ama tabi ki bizde istifade edebileceğimiz oyuncularla ilgileniyoruz. Önder Özen Fikret Demirel ekibi çok büyük bir çaba harcıyor. Hocamız çaba harcıyor. Biz çaba harcıyoruz. Yanımda Erdal Torunoğlu o dış transfere bakıyor. Uğraşıyoruz. A.K: Geçen hafta Londra'da Samuel Eto’o ile bir görüşmeniz oldu. Beşiktaş taraftarları Eto'o ya da Eto'o tipi futbolcular görecek mi? F.O: Ben isim vermem biliyorsunuz. Bu işin kendi içinde bir ketumiyeti vardır. Ben zaten oyuncularla da görüşmeye gitmem. Erdal bey ile yeni stadın management'i için Londra'daydık. Maçlar seyrettik. Bazı görüşmelerimiz de oldu. Elimizden geldiğince mücadele ediyoruz. A.K: Başkanım Almeida'yla devam edecek misiniz? F.O: Bu Almeida'ya bağlı bu. Almeida'nın nerede benim kontratım diye kendini zorlaması lazım. Bunun dışında Fernandes'le kesinlikle devam etmeyeceğiz. Sakat mı değil mi beni artık çokta ilgilendirmiyor bu konu. Baktığınız zaman geceleri geziyor ve hiçte sakat durmuyor Fernandes. Ama neyse istikbali olan bir futbolcu hakkında konuşmam doğru değil. Kontratı bitiyor. Allah yolunu açık etsin. A.K: Son olarak taraftarlara vermek istediğiniz bir mesaj var mı? F.O: İnşallah hep beraber iyi günler için mücadele ediyoruz. E-bilet konusunda da Fenerbahçe maçında ebilet'ini alıp maça gelen tüm taraftarlarımıza teşekkür ediyoruz. Bunun karşısında duranları da kınıyoruz. Biz kulüp için mücadele veriyoruz. Taraftar gelip takımını destekleyecek. E-bilet kanununu ben çıkarmadım. İnşallah yeni sezonlar birlikte bu da rayına girer. E-bilet konusunda en büyük tartışmaları biz verdik. Ancak Beşiktaş tartışır ama imza atıldıktan sonra tekrar tartışmaya girmez ve uygular. Bu kulüp hepimizin kulübü. Ancak birlik, beraberlik ve birbirimize kenetlenmeyle bu işin altından kalkabiliriz. Ayrıca bu dönem de bu stattan kombine alan loca alan tüm taraftarlarımıza teşekkür ediyorum. Ben onlara bu stadı hep beraber yaptığımız için teşekkür ediyorum. A.K: Başkanım İbrahim Toraman ve Sezer Öztürk gelecek sezon affedilip kadroya alınacaklar mı? F.O: İbrahim çok düzgün bir adamdır. Beşiktaş'ta kaptanlık yapmıştır. Bu sezon keşke Sezer oynasaydı. Geçen sezon Fernandes'in durumu ortadaydı. Biz tahmin ettiğimiz için böyle bir sonu Sezer'i aldık. Ancak teknik heyet böyle bir karar aldı ve bu karara uymak zorundayız. Umarım cezaları kalkar. Onlar köle değil. Onlar karakterli çocuklar ve öyle bir durumda kalmalarını istemiyorum. Maraton
2014 National Geographic Gezginler Temalı Fotoğraf Yarışmasına Katılan 30 Efsane Fotoğraf
26- kez düzenlenen National Geographic ''gezgin'' temalı fotoğraf yarışması başladı ve fotoğraf kabul etmeye devam ediyor. 30 Haziran 2014 tarihine kadar fotoğraflar kabul edilmeye devam edecek. Yarışmaya katılmak için http://travel.nationalgeographic.com adresine gidip fotoğrafınızı yüklemeniz yeterli. Yarışmaya katılım ücreti fotoğraf başına 15 dolar.Birinci olan kişi National Geographic ekibi ile Alaska'da 8 günlük bir deneyim yaşama şansı yakalayacak.İkinci olan kişi Santa Fe'deki National Geographic fotoğraf atölyesinde 5 gün geçirecek.Üçüncü olan kişi ise  Maine yelkenlisinde altı günlük bir seyir geçirecek.Şu ana kadar yarışmaya katılan 30 etkileyici fotoğraflar sizlerle...
'İsrail'le Problemler Önemli Ölçüde Aşıldı'
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsrail ile yürütülen görüşmelerde henüz nihai bir sona varılmadığını belirtirken 'Problemler önemli ölçüde aşıldı' dedi.Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Türkiye'ye ilk kez resmi ziyaret gerçekleştiren Tanzanya Dışişleri Bakanı Bernard Membe'nin Dışişleri Bakanlığındaki görüşmesinin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi. İsrail'le yürütülen görüşmeler hakkındaki soru üzerine Davutoğlu, problemlerin önemli ölçüde aşıldığını ancak nihai noktaya varılıncaya kadar kesin ifadeler kullanmanın doğru olmayacağını belirtti. Davutoğlu, 'Ümit ederiz bu mesele bir an önce Türkiye'nin ilkesel tutumu çerçevesinde çözüme kavuşturulur. İlgili arkadaşlarımız görüşmeleri sürdürüyor. Gelişmelerin olumlu yönde olduğunu vurgulamak isterim' dedi. Tairihi ziyaret Davutoğlu, Tanzanya Dışişleri Bakanı Membe'nin Türkiye'ye ilk defa resmi ziyaret gerçekleştirdiğini vurgulayarak ziyareti 'tarihi' olarak nitelendirdi. Tanzanya ile ilişkilerin Türkiye'nin Afrika açılımı açısından büyük öneme sahip olduğunu ifade eden Davutoğlu, Afrika açılımı kapsamında ilk büyükelçiliğin de Tanzanya'da 2009'da açıldığını anımsattı. İki ülke arasında 2009'da 63 milyon dolar ticaret hacmi olduğunu belirten Davutoğlu, Türkiye'nin büyükelçiliğinin açılmasını takip eden son 5 yılda ticaret hacminin 183 milyon dolara çıktığını söyledi. Geniş kapsamlı görüşme Tanzanya'nın sahip olduğu siyasi istikrar ve demokratik sistem göz önünde bulundurulduğunda özel bir öneme sahip olduğunu söyleyen Davutoğlu, ileriki haftalarda Tanzanya'yı ziyaret etme ihtimalinin olduğunu belirtti. Davutoğlu, Membe ile ikili görüşmede ele aldıkları konular hakkında ise şunları söyledi: 'Siyasi düzeyde daha fazla istişare yapılması, ticari ilişkilerde imzalanması beklenen anlaşmaların bir an önce imzalanması, tarım alanında işbirliği konuları, TİKA'nın bölgedeki insani faaliyetleri ve Afrika kıtasındaki bölgesel sorunları ele aldık. Çok verimli bir görüşme gerçekleştirdik. Ayrıca Tanzanya'nın bu yıl Ankara'da büyükelçilik açacağını duymaktan mutluluk duydum.' 2015'de İngiltere'de yapılacak İngiliz Milletler Topluluğu Oyunları'na Tanzanya'dan katılacak 10 sporcunun, Tanzanyalı yetkililerin talebi üzerine şu an Türkiye'de kamp yaptıklarını belirten Davutoğlu, 'Onların başarısı bizim de başarımız olacak' dedi. 'Tanzanya büyükelçiliği açılacak' Tanzanya Dışişleri Bakanı Membe ise ilk defa Ankara'ya geldiğini belirtirken '2014-2015 dönemi içinde Ankara'da Tanzanya büyükelçiliği açılacak. Bu, bizim için çok önemli ve tarihi bir olay' dedi. İkili ilişkilerin siyasi ve ekonomik açıdan oldukça verimli olduğunu kaydeden Membe, Türkiye'nin Afrika'daki politikalarının tüm bölge için büyük öneme sahip olduğunu belirtti. Membe, şunları söyledi: 'Türkiye'nin Afrika'daki varlığı sadece insani açıdan değil, siyasi açıdan da çok önemli. Türkiye'nin Somali politikası, Afrika'da Türkiye lehine hayranlık doğurdu. Somali iki yıl önce yıkılmış bir ülkeydi, korsanlık faaliyetleri, açlık, sefalet, çok zor bir durumla karşı karşıyaydı. Ancak Türkiye dimdik ayakta durarak, dünya adına, Afrika adına, Somali'yi kurtarma çalışmasını tek başına üstlendi. Bu, gurur duyulacak bir olay.' Türk yatırımları artıyor Membe, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin önemine vurgu yaparken, 2009'da Tanzanya'da sadece bir Türk şirketi olduğunu, şimdi ise bu rakamın 37'ye çıktığını ifade etti. Tanzanya'da yaşayan Albinolar için Türkiye'nin girişimiyle yaptırılmakta olan okul nedeniyle Davutoğlu'na teşekkür eden Membe, 'Albinoların sayıları giderek azalıyor. Türkiye bu noktada 500 çocuğun eğitim görebileceği bir okul için ilk adımı attı. Bundan dolayı da şükranlarımı sunmak istiyorum' dedi. Muhabir: Halit Gülşen | AA
21 Ülkeden 21 İlginç Sofra Adabı
Kültür farklılığının en çok dikkat çektiği alanlardan biri sofra adabı. Bu konuda dünya ülkelerinde çok ilginç inanışlar ve tabular var. İşte 21 ülkeden 21 enteresan sofra adabı.
Rüya Gibi Bir Tecrübe İçin Seyahat Etmek İsteyeceğiniz 16 Tren Hattı
Tren seyahati en hızlı ulaşım şekli olmayabilir belki, ama en akılda kalan seyahat yöntemidir. Trenin içinin konforu ve pencerenin dışındaki nefes kesici manzaralarla birlikte, trenler herhangi bir yolculuğu nostaljik bir seyahate dönüştürebilir.İngiliz seyahat yazarı Mark Smith 3 şeyin tren yolculuğunu akılda kalıcı yaptığını söylüyor. Bunlar; trenin içerisindeki deneyim, tanıştığınız insanlar ve bu özel yolculukta olan şeyler.Bu 16 tren yolculuğu, siz akşam yemeğinizi yiyip, pencereden kırsalın akışını seyrederken sizi bir şehirden diğerine götürüyor olacak. Ve sonra, bütün yolculuk yöntemleri içerisinde neden tren yolculuğunun en iyisi olduğunun farkına varacaksınız.