İzledikten Sonra İçinizde Uzun Bir Yolculuğa Çıkma Hissi Uyandıran 14 Film
'Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir.' demiş Tolstoy. Yolcuklar bir büyü gibidir, insanı içine çeker. Özellikle bir de işin içine filmler giriyorsa. Bir film izlersiniz ve yolculuğa çıkmamak için kendinizi zor tutarsınız. İşte o filmler...Sıralama IMDb puanlarına göre yapılmış, film açıklamaları Beyazperde.com'dan alınmıştır.
Felaketlerle Anılan 2020'nin Teselli Eden 11 Haberi
Geride bırakmaya hazırlandığımız 2020 yılı şüphesiz Covid-19 salgınının dünya genelinde hayatları ve geçim kaynaklarını derinden etkilediği zor bir yıldı. Pandemi nedeniyle bir buçuk milyonun üzerinde kişi hayatını kaybetti. Binlercesi ise ortaya çıkan ekonomik kriz nedeniyle işinden oldu.Sadece pandemi de değil, orman yangınları, depremler ve çatışmalar da eksik olmadı. Yani neredeyse daha yılın yarısından itibaren 'felaketlerle' anılan 2020'nin bitmesi için gün sayar olduk.Peki 2020'de hiç olumlu bir şey olmadı mı? Aslında bu kasvetin ortasında birçok 'iyi' olaya tanıklık ettik. Euronews, 2020'yi 'en kötü yıl' ilan etmeden önce hatırlatmak istediğimiz birkaç 'teselli' haberini derledi.
Sabahları Aç Karnına Kahve İçenleri Böyle Alalım; Aç Karnına Kahve İçmek Sağlımızı Nasıl Etkiliyor?
Yoğun ve yorucu geçen bir günün ardından, gözlerimiz hemen sıcacık bir kahve arar. Bol uykulu bir geceden sonra, kendimize gelebilmek için yataktan fırladığımız gibi kahve yapmaya koşarız. Tamam, kahve içmek güzel ama ya sağlığımız? Bize çok iyi geldiğini düşündüğümüz kahve, gerçekten göründüğü kadar masum mu? Sizler için kahve içmenin sağlığımız üzerindeki etkilerini araştırdık. Sabah aç karnına kahve içmek sağlığa zararlı mı? Yoksa bir sakıncası yok mu?
Rıfat Kamaşak Yazio: Mış Gibi Yapan Ülke Çocuğu Olmak
Zordur! Hele içerisinde yaşamayı arzu ettiğiniz ülkenizin gelecekte daha fazla refah, özgürlük ve mutluluk üreten bir ülke olması hayaline sarıldıysanız, daha da zordur. Çok küçük yaşlarda hissetmiştim “mış gibi yapan ülke çocuğu olduğumu”… İstanbul Beşiktaş Barbaros Bulvarına doğru sahil yolundan dönerken trafik ışıklarının bulunduğu yerde tam yolun ortasında koca bir çınar ağacı vardı. Bütün yol o ağaca göre düzenlenmişti, tam yolun göbeğindeydi. Ağaca verdiğimiz önemi göstermek için o ağacın orada olduğunu düşünüp gururlanıyordum. Sonra özellikle geceleri bir sürü insan yolun tam ortasındaki o ağaca çarparak yaşamını kaybetti. Gencecik insanların yaşamları uğruna ağaçlarımızı ve yeşili koruyorduk. Buna benzer durumları birçok yerde görüyordum. İstanbul Kozyatağı’nda köprüye giden yolun tam ortasında iki ağaç benzer şekilde bir sürü yaşam kaybına, kazaya ve trafik yoğunluğuna yol açıyordu. Ama biz ağaçlarımızı koruyorduk, yeşile önem veren bir ülkeyiz falan derken birden zümrüt gibi ormanlarımızın korkunç bir hızla katledildiğinin farkına varmaya başladım. Seneler içerisinde rant için, üst ya da alt yapı için ya da kontrol edilmeyen, umursanmayan yeşil alanların bireylerce ırzına geçildiğine şahit olmaya başladım. Üç beş çınar ağacı göstermelik yol ortasında kesilmemek adına bırakılırken, hektar hektar orman alanlarımız yok ediliyordu. Uçakla seyahat ederken piste iniş ve kalkışlarda bu durum daha fazla gözle görülür hale gelmişti.