onedio
Görüş Bildir
Hüner Coşkuner Kimdir, Kaç Yaşındadır? Hüner Coşkuner Neden Vefat Etti?
Ünlü sanatçı Hüner Coşkuner, kanser tedavisi gördüğü hastanede vefat etti. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından doğrulanan Hüner Coşkener’in ölümü sonrası ünlü şarkıcı sosyal medyada gündem oldu. Peki, Hüner Coşkuner kimdir, kaç yaşındadır? İşte Hüner Coşkuner’in kariyeri ve hayatı…
Sağlık Bakanı Koca, Kanserle Mücadelede Erken Tanının Önemine Dikkati Çekti
ANKARA (AA) - Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 'Kanser sevdiklerimizi elimizden almaya devam ediyor. Kanserle mücadelede erken tanı hayat kurtarır.' ifadelerini kullandı.Koca, 4 Şubat Dünya Kanser Günü dolayısıyla Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, mücadelelerinin merkezinde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını olsa da tüm hastalıkların varlığını sürdürdüğüne işaret etti.Bakan Koca, 'Kanser sevdiklerimizi elimizden almaya devam ediyor. Kanserle mücadelede erken tanı hayat kurtarır.' uyarısında bulundu.
Fsm Köprüsü Dünya Kanser Günü'ne Dikkati Çekmek İçin Işıklandırıldı
İSTANBUL (AA) - Fatih Sultan Mehmet (FSM) Köprüsü, 4 Şubat Dünya Kanser Günü'ne dikkati çekmek amacıyla mavi ve turuncu renkle aydınlatıldı. Her yıl 4 Şubat'ta kanser hastası bireylere dikkati çekmek amacıyla Dünya Kanser Günü kapsamında birçok farkındalık çalışması yapılıyor.Bu çerçevede, önemli günlerde renk ve ışık gösterileriyle aydınlatılan İstanbul'un simge noktalarından FSM Köprüsü, bu kez de Dünya Kanser Günü için renklendirildi.Turuncu ve mavi renkte aydınlatılan FSM Köprüsü, Beykoz'dan görüntülendi.
Müge Daştan - Asla Durma ile Mobilsen Özgürsün
Dünya Kanser Günü​'nde Asla Durma ile çok özel bir konuğumuz var. 💪🏻 'Meme kanseri beni durdurmadı. Koştum, koşuyorum' diyen ve kanseri mobilite ile yenen Müge Daştan'ın hikayesinden siz de ilham alın!
Güncelleme 2 - Çanakkale'de Kayıp Tıp Fakültesi Öğrencisi Ölü Bulundu
ÇANAKKALE (AA) - Çanakkale'nin Ayvacık ilçesinde ailesinin kayıp başvurusunda bulunmasının ardından arama çalışması başlatılan üniversite öğrencisi gencin cansız bedenine ulaşıldı. İlçeye bağlı Kocaköy köyünde ailesiyle yaşayan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi dördüncü sınıf öğrencisi Kaan Şimşek (23), dün akşam sitenin bahçesindeki sahada basketbol oynamak üzere çıktı. Akşam eve dönmeyen çocuklarının durumundan şüphelenen baba Mükremin ile anne Nadire Şimşek, jandarmaya kayıp başvurusunda bulundu.Bunun üzerine Kaan Şimşek'in en son görüldüğü bölgede, jandarma, AFAD, UMKE ve AKUT ekiplerince çalışma başlatıldı.Kayıp gencin babası Mükremin Şimşek, gazetecilere açıklamasında, oğlunun her gün sitelerinin bahçesindeki basketbol sahasında top oynadığını, bazı günler de doğa yürüyüşleri yaptığını söylemişti. Şimşek, şunları anlatmıştı:'Pazartesi günü sınavı var, ona hazırlanıyordu. Evden uzaktan eğitimine devam ediyordu. Dün de biraz top oynadı. Daha sonra eve gelip yanına 2 poğaça, 1 şişe su ve 1 muz alıp annesine 'ben biraz yürümeye gidiyorum' diyor. Sonra akşam eve dönmedi. Beşiktaş maçı vardı, kesinlikle kaçırmazdı. Devre arası olunca eşime, 'bu işte bir terslik var' dedim. Kaan maçı kesinlikle kaçırmazdı. Ben çıkıp baktım sahanın ışıkları kapalı. Tüm siteye haber verip aradık, ardından jandarmaya bilgi verdik.'Şimşek, kaybolan oğullarının 4 çocuğundan en küçüğü olduğunu, bir çocuklarını ise 17 yaşında kanser nedeniyle kaybettiklerini sözlerine eklemişti. Cesedi ormanlık alanda bulunduKaan Şimşek'in cansız bedeni, arama kurtarma ekiplerince evinden iki kilometre uzaklıkta ormanlık alanda bulundu.Gencin cesedi, olay yerindeki ilk incelemenin ardından Ayvacık Devlet Hastanesi morguna gönderildi.Şimşek'in kesin ölüm nedeni, yapılacak otopsi sonucunda belirlenecek.
Reklam
Güncelleme - Çanakkale'de Kayıp Tıp Fakültesi Öğrencisi İçin Arama Çalışması Başlatıldı
ÇANAKKALE (AA) - Çanakkale'nin Ayvacık ilçesinde ailesinin kayıp başvurusunda bulunduğu üniversite öğrencisi genç için arama çalışması başlatıldı.Alınan bilgiye göre, ilçeye bağlı Kocaköy köyünde ailesiyle yaşayan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi dördüncü sınıf öğrencisi Kaan Şimşek (23), dün akşam sitenin bahçesindeki sahada basketbol oynamak üzere çıktı. Akşam eve dönmeyen çocuklarının durumundan şüphelenen baba Mükremin ile anne Nadire Şimşek, jandarmaya kayıp başvurusunda bulundu.Bunun üzerine Kaan Şimşek'in en son görüldüğü bölgede, jandarma, AFAD, UMKE ve AKUT ekiplerince çalışma başlatıldı.Şimşek'in telefonun açık olduğu ancak aramalara cevap vermediği öğrenildi.Kayıp gencin babası Mükremin Şimşek, gazetecilere açıklamasında, oğlunun her gün sitelerinin bahçesindeki basketbol sahasında top oynadığını, bazı günler de doğa yürüyüşleri yaptığını söyledi. Şimşek, şunları anlattı:'Pazartesi günü sınavı var, ona hazırlanıyordu. Evden uzaktan eğitimine devam ediyordu. Dün de biraz top oynadı. Daha sonra eve gelip yanına 2 poğaça, 1 şişe su ve 1 muz alıp annesine 'ben biraz yürümeye gidiyorum' diyor. Sonra akşam eve dönmedi. Beşiktaş maçı vardı, kesinlikle kaçırmazdı. Devre arası olunca eşime, 'bu işte bir terslik var' dedim. Kaan maçı kesinlikle kaçırmazdı. Ben çıkıp baktım sahanın ışıkları kapalı. Tüm siteye haber verip aradık, ardından jandarmaya bilgi verdik.'Oğlunun gidebileceği tüm araziye baktıklarını anlatan Şimşek, 'Sabaha kadar ne taş dibi, ne kaya dibi, her yeri telefonun ışığıyla aradım. Telefonu açık, arıyoruz ancak cevap vermiyor. Benim oğlum kendi inisiyatifiyle kaybolacak, çekip gidecek ters bir çocuk değil. Onun iradesi dışında bir durum olduğunu tahmin ediyorum. Bir şey oldu ama ne oldu bilemiyorum. Herkesten dua bekliyorum. Ne olur Kaan için dua edin.' ifadelerini kullandı.Şimşek, kaybolan oğullarının 4 çocuğundan en küçüğü olduğunu, bir çocuklarını ise 17 yaşında kanser nedeniyle kaybettiklerini sözlerine ekledi.
Gaziantep'te Belediye Personelleri, Kanser Hastalarına Destek İçin Mor Maskeyle Mesai Yaptı
GAZİANTEP (AA) - Gaziantep Büyükşehir Belediyesi çalışanları, kanserle mücadelede farkındalık oluşturmak ve hastalara destek olmak amacıyla mesai boyunca mor maske taktı.​​​​​​​Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamaya göre, Sağlık Hizmetleri ve Engelliler Daire Başkanlığı, Dünya Kanser Günü dolayısıyla çalışma yaptı.Daire Başkanlığı, kanser hastalarına destek olmak ve kanserle mücadelede farkındalık oluşturulması amacıyla mor maske hazırladı.Personeller, çalıştıkları süre boyunca hazırlanan mor maskeleri takarak mesai yaptı.Etkinlik kapsamında kadın çalışanlar için de 'Erken Tanı Kadın Hastalıkları' konulu bilgilendirme eğitimleri verildi. Eğitimlerde, kanserde erken tanının önemine değinildi.Ayrıca ekipler, Gaziantep Üniversitesine bağlı Onkoloji Hastanesinde kanser tedavisi gören 0-16 yaş arası çocukları ziyaret etti.Ekipler görüştükleri çocuklara bazı hediyeler dağıttı.
Reklam
Konya'da Hizmete Alınan Tomoterapi Cihazı, Kanser Tedavisinde Etkinliği Arttıracak
KONYA (AA) - Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Onkoloji Hastanesine kazandırılan tomoterapi cihazı, sadece kanserli hücreleri hedef almasıyla tedavide yaşam kalitesini artıracak.Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meryem Aktan, gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye'de tomoterapi cihazının altıncısının hastaneye kazandırıldığını söyledi.Cihazın 30 milyon liralık yatırıma mal olduğunu ifade eden Aktan, 'Radyoterapinin amacı tümörlü dokuya en iyi dozu vererek, aynı zamanda çevre organları en iyi şekilde koruyabilmektir. Bu cihaz bunu en iyi şekilde yapıyor. Böylelikle hastalarımız başka şehirlere gitmekten kurtularak ilimizde en iyi şekilde tedavi edilebilecek.' diye konuştu.Aktan, cihazın kesintisiz bir alan tedavisi sağlayabilmesinin çok önemli bir avantaj sağladığına işaret ederek, şöyle konuştu:'Diğer cihazlara göre bununla çok kısa bir sürede hastayı tedavi edebilmekteyiz. Ayrıca kişiselleştirilmiş dediğimiz tedavi yöntemiyle hastadan her gün tedavi öncesi bir görüntüleme alıyor. Bu şekilde tümörün ve sağlam dokuların yeri anlık belirlenip ona göre tümörü hedef alarak tedavi yapıyor. Klinik çalışmalarda hastaların sağ kalım oranını ve yaşam kalitelerini arttırdığı kanıtlanmıştır. Tomoterapi cihazı, içinde bulunan megavoltaj tomografi cihazı ile gerçek üç boyutlu görüntü alan ve bu görüntü eşliğinde üç boyutlu tedavi sunan tek cihazdır.'
Kanser Hastalarına Kovid-19'A Karşı Aşı Önerisi
İSTANBUL (AA) - ELİF KÜÇÜK - Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Öğretim Üyesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Nuri Karadurmuş, hem ulusal hem de uluslararası rehber ve kaynakların kanser hastaları için aşılamayı önerdiğini belirterek, klasik kemoterapi, akıllı tedavi, radyoterapi ya da immünoterapi fark etmeksizin her türlü aktif tedavi altında olan hastalar başta olmak üzere tüm kanser hastalarının aşılama faaliyetine katılmayı değerlendirmesi gerektiğini bildirdi.Prof. Dr. Karadurmuş, '4 Şubat Dünya Kanser Günü' kapsamında Kovid-19'un kanser hastalarındaki seyrine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'de Kovid-19 vakalarının görülmeye başlanmasıyla kanser hastalarının tedavilerinde öncelikli olarak oral (ağızdan) tedavilerin artırılması yoluna gidildiğini aktaran Karadurmuş, kemoterapi sonrası kullanılan ve enfeksiyondan koruyan ilaçların kullanımında da değişiklikler yapılma eğiliminin oluştuğunu söyledi. Tanı ve tedavi sürecinin aksatılmaması yönünde öneriler yapıldığını ancak bazı hastaların Kovid-19'a yakalanma korkusuyla doktor kontrollerine gitmediklerini, kemoterapi tedavilerine devam etmediklerini anlatan Karadurmuş, bu durum sonrasında kanserleri ilerlemiş ya da nüks etmiş şekilde hastaneye başvuranların sayısında artış yaşandığını dile getirdi. Nuri Karadurmuş, salgının başından itibaren, acil ameliyatların hız kesmeden yapılmaya devam ettiğini de hatırlattı. Kanser hastalarının Kovid-19'a yakalanma oranı hakkında özellikli bir bilginin mevcut olmadığına işaret eden Karadurmuş, şunları kaydetti: 'Fakat yapılan gözlemsel çalışmalarda, immün yetmezlik hastaları, kortizon ve benzeri ilaçları kullanması zaruri olan hastalar gibi bağışıklık sistemi düşkünlüğüne sahip hasta grubu içerisinde kanser hastaları da yer almıştır. Kanser hastalarında Kovid-19 nedenli ölüm oranı çalışma yapılan popülasyona göre değişmektedir. Ülkemizdeki bir yayında 30 günlük ölüm oranı yüzde 5,1 olarak bildirilmiştir.' bilgisini verdi. Tümör yükü Kovid-19'un seyrini değiştirebiliyorProf. Dr. Karadurmuş, kanser hastalarının Kovid-19'a yakalanmaları halinde hem kendi hastalıklarının hem de Kovid-19 seyrinin nasıl ilerlediğine yönelik şöyle konuştu: 'Bu, kişideki enfeksiyonun seyrine göre değişir. Burada hem kişinin mevcut kanser hastalığının evresi ve tümör yükü (örneğin erken evre veya ileri evre kansere sahip olması) hem de maruz kaldığı viral yük ile hastalık seyrini etkileyen yaşlılık, kronik organ yetmezlikleri, immün sistemi baskılayıcı ilaç kullanmak zorunda olmak gibi faktörler de önemlidir. İleri bir kanser tedavi merkezinde çalıştığımız için çok sayıda hastamız var. Bu anlamda, makul bir iyileşme sürecinde olan hastalarımızdan Kovid-19 enfeksiyonu nedeniyle kaybettiklerimiz olduğunu da ifade edebiliriz.'Kovid-19'un kanser hastalarının vücudundaki seyrini kanser evreleri, hastadaki tümör yükü, klasik kemoterapi ya da akıllı tedavi gibi alınan çeşitli tedavilerin değiştirebilme potansiyeline sahip olduğunu anlatan Karadurmuş, özellikle hematolojik kanser türlerinde bağışıklık sistemi doğrudan ileri derecede baskılandığı için hastalığın seyrinin daha ağır olabildiğini belirtti. Nuri Karadurmuş, Kovid-19 tedavisinde kullanılan ilaçları kanser hastaları özelinde kısıtlayıcı bir durumun söz konusu olmadığının altını çizerek, 'Hastalar, uzmanların verdikleri ilaçları öneriler doğrultusunda kullanabilir. Bu süreçte enfeksiyon tedavisi aldıklarını, kendilerini takip eden hekimlerine bildirmeleri yararlarına olacaktır.' tavsiyesinde bulundu. Kök hücre nakil tedavisi alanlar aşılamayla ilgili bilgi edinmeli SBÜ Öğretim Üyesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Nuri Karadurmuş, hem ulusal hem de uluslararası rehber ve kaynakların kanser hastaları için aşılamayı önerdiğini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu: 'Burada özellikle işaret edilen bir aşı türü yoktur. Kovid-19 enfeksiyonuna karşı ileri derecede hassas bu kişiler için şu an en kuvvetli koruyucu tedbirlerin başında kişisel önlemlerle birlikte aşılama gelmektedir. Klasik kemoterapi, akıllı tedavi, radyoterapi ya da immünoterapi olsun, her türlü aktif tedavi altında olan hastalar başta olmak üzere tüm kanser hastalarının aşılama faaliyetine katılmayı değerlendirmesi gerekmektedir. Her ne kadar aşıya antikor yanıtının yeterli seviyede oluşması için klasik kemoterapiye başlamadan 2 hafta önce aşılama önerilse de her türlü tedavi altındaki hastalar tedavileri esnasında aşılanabilir. Kök hücre nakil tedavisi alanlar bu konuda istisna gruptur. Bu hastalar, takip edildikleri sağlık kuruluşundan aşılamayla ilgili özel öneri edinebilirler.'Kanser hastalarını salgın sürecinde maske, mesafe ve temizlik önlemlerine dikkat etmeleri, 'geçmiş olsun' ziyaretlerine müsaade etmeyip olabildiğince az insanla temas kurmaları konusunda uyaran Karadurmuş, kontrolleri ve tedavileri hayati öneme sahip olduğu için sağlık kuruluşlarına gitmeyi de aksatmamaları gerektiğini sözlerine ekledi.
Reklam
Emekli Öğretmen Erken Evrede Fark Edilen Kanseri Doğum Gününde Gerçekleştirilen Ameliyatla Atlattı
KIRKLARELİ (AA) - ÖZGÜN TİRAN - Kırklareli'nde yaşayan emekli öğretmen Aydın Karakoç, kızının telkinleri ile gittiği hastanede erken evrede öğrendiği kanseri yenerek hayata tutundu.Aynı zamanda Kırklareli İl Genel Meclisi Başkanı olan Karakoç, iki yıl önce ziyarete gittiği İzmir'deki kızının evinde baş dönme rahatsızlıkları yaşadı.Kızının hastaneye gitmesi yönündeki ısrarını geri çeviremeyen Karakoç, teşhisler sonucu kalın bağırsak kanseri olduğunu öğrendi. Hastanede tedavileri sonrası ilaçlarına devam eden Karakoç'a doğduğu güne ameliyat tarihi verildi.Karakoç, geçirdiği başarılı ameliyatın ardından hastalığını yenerek hayata yeniden bağlandı. 'Doktorum ve ailem kanser olduğumu söylemekte zorlandı'Karakoç, AA muhabirine, hastanedeki tahlillerin ardından, doktoru ve ailesinin kanser hastası olduğunu kendisine söylemekte zorlandıklarını söyledi.Hastalığı yenmekteki kararlılığının kansere karşı en büyük silahı olduğunu vurgulan Karakoç, 'Üzülmenin kimseye bir faydası yoktu.' dedi.Bu tür hastalıkların en büyük iyileştiricisinin yüksek moral olduğuna vurgu yapan Karakoç, şöyle konuştu:'Her şeyin bir çaresi var, mutlaka buna da çare bulunur' dedim. Hayata gülerek bakmak zorundayız, yaşamımızdan hiçbir taviz vermeden onurumuzla bu dünyada yaşayabiliyorsak ne mutlu bize. Benim için bir gün onurlu yaşamak, binlerce gün onursuz yaşamaktan daha güzeldir. Hayattan bir gün kopmadım, kopmaya da niyetim yok. Yaşam ağlayarak sızlayarak kazanılmaz, hayata bağlanırsak yaşam kazanılır.' Doğduğu gün ameliyat tarihi verdiklerinde çok heyecanlandığını anlatan Karakoç, doğduğu gün hayata yeniden tutunacağından ayrı bir mutluluk hissettiğini ve umutlandığını dile getirdi.Ameliyat olduktan sonra çok rahatladığını kaydeden Karakoç, şöyle devam etti:'Bir süre kontrollerim oldu hiçbir sıkıntı çıkmadı. O sıra mahalli seçimler geldi. Adaylık süreçleri başlamıştı. Ben de kendimi iyi hissettiğim için ben de aday olmak istedim. Adaylık sürecimiz başladı, seçimler oldu, köylerin hepsini dolaştık. Hayattan hiç kopmadım. Hayatın içinde sürekli hobilerimden hiç vazgeçmedim. Tabiata çıkıp fotoğraf çektim. Seçimler oldu meclise seçildik ve sağ olsun arkadaşlar meclis başkanlığını tevdi ettiler. Doktorlarımıza güvenmek zorundayız. Doktorlarımız bu işi en iyi bilenler. Sağdan soldan kulak kabartmayla, 'ay ben öldüm bittim, yok oldum, sıkıntı çekiyorum' gibi moral bozukluğuna girdiğinde ve insan geceleri düşünmeye başladığında yaşamdan da hayattan da kopuyor.''Gülerek yaşama, bağlanmak en büyük ilaçtır'Hastalığı sürecinde moralini her zaman yüksek tuttuğunu bildiren Karakoç, 'Gülerek yaşama, bağlanmak en büyük ilaçtır.' dedi.Tedavi sürecinde saçları ve kaşlarının dökülmesini de umursamadığını anlatan Karakoç, şöyle sürdürdü:'Herkes, bir peruk mu taksan, yok kıyafetini mi değiştirsen' gibi yorumlar yaptı. Günlük yaşamda saç olsa ne olacak, olmasa ne olacak. Nasılsa kemoterapi bittikten sonra saçta, bıyıkta, kirpikte gelecek. Yaşamdan koparsanız bağışıklık sisteminiz tamamın düşer. Bağışıklık siteminin de güçlü kalmasının nedeni düzenli yaşam sürmek. Hayattan kopmamak, beslenme kurallarına uymak, sigara ve alkol kullanmamak, güzel uyumak, hayata bağlanmak, hobilerini yerine getirmek insanı yaşamdan koparmıyor. Geleceğe de ümitle bakmasına neden oluyor.'Karakoç, belli bir yaş aralığına erişen kişileri şikayetleri olmasa da kendilerini muayene ettirmelerinin pek çok olumsuzluğun önüne geçebileceği tavsiyesinde bulundu.
Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, Kanserle Mücadele İçin "Sigara Ve Alkolden Uzak Durulması" Tavsiyesinde Bulundu
EDİRNE (AA) - Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, 'Kanser vatandaşlarımızı yavaş yavaş öğütmeye başladı. Mutlaka hayatımızdan anormal şeyleri çıkartmalıyız. Sigara ve alkolden uzak durmalıyız.' dedi.Aynı zamanda göğüs hastalıkları uzmanı olan Prof. Dr. Tabakoğlu, AA muhabirine, kanser nedeniyle dünyada her yıl milyonlarca insanın hayatını kaybettiğini ifade etti.Tabakoğlu, kanserle mücadelede sağlıklı bir yaşamın kilit rol oynadığına dikkat çekti.Kanserin ölüme neden olan rahatsızlıkların başında geldiğini dile getiren Tabakoğlu şunları kaydetti:'Kanser dünyada 6. özellikle Türkiye'de de 5. ölüm sebebi. Kanser çağımızın hastalığı. Çünkü başta sigara ve alkol tüketimi çok arttı, egzersiz yapmamak ve kötü gıdalarla beslenme, aile öyküsüne dikkat etmemek ve güneşten korunmamak kansere sebep olan durumların başında geliyor.Bu konularda gerçekten çok dikkatli olmalıyız. Çünkü kanser vatandaşlarımızı yavaş yavaş öğütmeye başladı. Mutlaka hayatımızdan anormal şeyleri çıkartmalıyız. Sigara ve alkolden uzak durmalıyız. Düzenli egzersiz yaparak ve doğru bir beslenmeyle yaşamımızı sürdürerek hayata tutunacağımız bir model benimsemeliyiz. Aksi takdirde kanser artarak devam edecek ve sevdiklerimizi elimizden alacak.' Kanserle mücadelede erken tanının önemine de değinen Tabakoğlu, 'Erken tanı hayat kurtarıcı. Erken tanı konduğu anda pek çok tedavi yöntemiyle kanserli yapıları vücuttan alabiliyoruz. O yüzden vatandaşlarımız vücutlarında normalin dışında gördükleri belirtilerle karşılaştıklarında uyanık olmaları gerekiyor. Mutlaka hekime başvurup gerekli tetkikleri yaptırmaları gerekir.' diye konuştu.
Reklam
6. Ulusal Diyabetik Ayak İnfeksiyonları Sempozyumu Yarın Başlayacak
İSTANBUL (AA) - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Diyabetik Ayak İnfeksiyonları Çalışma Grubunca organize edilen 6. Ulusal Diyabetik Ayak İnfeksiyonları Sempozyumu, 4-7 Şubat tarihleri arasında çevrim içi düzenlenecek. Dernekten yapılan açıklamaya göre hekim, hemşire, podolog, ortez-protez uzmanı ve ilgili diğer meslek gruplarından 1200 katılımcı, 11 uzmanlık derneği ve sektörden 13 firmanın desteği ile çevrim içi gerçekleşecek sempozyuma, yurt içi ve yurt dışından 152 bilim insanı konuşmacı olarak katılacak. Açıklamada görüşlerine yer verilen KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Sempozyum Başkanı Prof. Dr. Bülent Ertuğrul, sempozyumda diyabetik ayağın tüm yönleriyle ele alınacağını kaydetti. Diyabet hastalığının getirdiği en önemli sorunlardan birinin ayaklarda oluşan yaralar ve buna bağlı gelişen enfeksiyonlar olduğunu belirten Ertuğrul, hastaların yaklaşık yüzde 15-20'sinin yaşamlarının bir döneminde ayaklarında sorun yaşadığını anlattı. Epidemiyolojik çalışmaların şeker hastalarının yaklaşık yüzde 2 ile 4'ünün ayaklarında yara olduğunu gösterdiğine işaret eden Ertuğrul, bu hastaların uygun tedavi edilmemesi durumunda ise yüzde 10'unun ayaklarının diz altından ya da diz üstünden kesilmek zorunda kaldığını vurguladı. Prof. Dr. Ertuğrul, yapılan bilimsel araştırmalara göre, dünyada şeker hastalığına bağlı olarak her 20 saniyede bir hastanın ayağını kaybettiğini, bu oranlara göre Türkiye'de de yaklaşık 300 bin ayağında yarası olan şeker hastası bulunduğunu ve her yıl bu hastaların 20 ila 30 bininin ayaklarını kaybettiğini aktardı. Salgın sürecinde şeker hastalarının düzenli kontrollerini yaptırmadığını belirten Ertuğrul, 'Bu da bu hastaların ayaklarında yaraların oluşmasına ve oluşan yaraların uygun tedaviye ulaşamama nedeniyle kötüleşmesine, hatta tedavi edilemeyecek duruma gelmesine yol açtı. Şeker hastalarının ayak yaralarının tedavi edilememesi ne yazık ki yara oluşan ayağın kaybıyla sonuçlanıyor.' ifadelerini kullandı. 'Farkındalığın arttırılması uzuv kayıplarının önüne geçecek'Diyabetik ayak yarası ve enfeksiyonun şeker hastaları için kader değil önlenebilir bir komplikasyon olduğuna dikkati çeken Ertuğrul, ayak yarası olanların salgın sürecinde de düzenli kontrollerini ihmal etmemeleri gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Ertuğrul, şunları kaydetti:'Bunun için şeker hastaları hem kan şeker düzeylerini normal sınırlarda tutmalılar hem de tanı alındıkları andan itibaren düzenli ayak bakım kontrollerini yaptırmalılar. Gelişen bir yara ve enfeksiyon durumunda ise bu konuda özelleşmiş ünitelerde tedavilerini yaptırmaları gerekiyor. Konu ile ilgili farkındalığın arttırılması ve toplumun bu konuda bilgilendirilmesi uzuv kayıplarının önüne geçecek. Bu konuda tedavi yapacak merkez ve ünitelerin sayısının arttırılması ise hastaların ayaklarını kaybetmesinin önüne geçecek. Tüm enfeksiyon hastalıklarında olduğu gibi bu hastalıkta da önemli olan korunmaktır. Bu nedenle tüm şeker hastalarına sesleniyoruz. Ayağınıza iyi bakın.'
Meme Büyütme Estetiği ile İlgili Aklınızdaki Tüm Soruları Dr. Reşit Burak Kayan A'dan Z'ye Anlattı!
'2019 yılında tüm dünyada en çok yapılan ameliyat hangisidir' diye sorsam cevabınız ne olurdu? Aklınıza ilk gelenler muhtemelen, bademcik (tonsil) ameliyatları, safra kesesi ameliyatları, burun ameliyatları gibi her iki cinse de hitap eden ve kısa cerrahi süreleri olan ameliyatlar olacaktır. Ama cevap bunlardan hiçbiri değil. Dünyada 2019 yılında en çok yapılan ameliyat (1.795.551 farklı hastaya) meme büyütme ameliyatları. Şaşırdınız değil mi? Gelin detaylı bakalım.Not: Bu bir tanıtım içeriğidir.
Reklam
Grafikli - Bizimkiler'in "Halil"İ: Oktay Sözbir
İSTANBUL (AA) - AHMET ESAD ŞANİ - Oyuncu Oktay Sözbir, vefatının 15 yılında anılıyor.İstanbul'da 15 Aralık 1942'de dünyaya gelen, doğum tarihi çeşitli kaynaklarda 20 Şubat 1943 olarak da yer alan Sözbir, 1962'de İstanbul Şehir Tiyatroları'nda mesleğe adım attı.Sözbir, 1964'te Ankara Sanat Tiyatrosu, 1968'de Halk Oyuncuları ile çalıştıktan sonra Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu, Şan Tiyatrosu ve Dormen Tiyatrosu'nda oyunculuk yaptı.Sinema hayatına 1975'te 'Bir Gün Mutlaka' adlı filmle başlayan oyuncu, 1990'da İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarında görev aldı.'Bizimkiler' adlı televizyon dizisindeki 'Yandan Çarklı Halil' tiplemesiyle hafızalarda yer bulan sanatçı, Şehir Tiyatrolarındaki 'Ferhad ile Şirin' oyununun prova çalışmaları esnasında rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı.Eşi Angela Sözbir'den Defne ve Can isminde çocukları bulunan oyuncu, uzun süre kanser tedavisi gördükten sonra 4 Şubat 2006'da hayatını kaybetti.Sözbir'in cenazesi Kadıköy Haldun Taner Sahnesinde düzenlenen törenin ve Karacaahmet Camii'nde kılınan namazın ardından Ümraniye Kocatepe Mezarlığı'nda toprağa verildi.Oynadığı tiyatro oyunlarından bazıları:'Aşk Delisi' 2004'Macbeth' 2003'Memleketimden İnsan Manzaraları' 2001'Oidipus' 1990'Keloğlan' 1965'Arturo-Ui'nin Önlenebilir Tırmanışı' 1965'Saf Adam ve Kundakçılar' 1965'Bozuk Düzen' 1965'Ayak Bacak Fabrikası' 1964Rol aldığı dizi ve filmler:'Eylül Fırtınası' 1999'Duruşma' 1999'Komşu Komşu' 1997''Oğlum Adam Olacak' 1995'Yazlıkçılar' 1994'Tatlı Betüş' 1993'Yazlıkçılar' 1993'Düş Gezginleri' 1992'Çiçekler Açmak İster' 1990'Başka Olur Ağaların Düğünü' 1990'Bizimkiler' 1989'Doktorlar' 1989'İsa, Musa, Meryem' 1989'Çark' 1987'On Kadın' 1987'Değirmen' 1986'Asiye Nasıl Kurtulur' 1986'Bir Gün Mutlaka' 1975
Şili'de Emeklilik Fonlarının Kullanımı Ölümcül Hastalara Rahat Bir Nefes Olacak
SANTIAGO (AA) - ANDREA AGUILAR CORDOBA - Şili'de yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla daha zor durumda kalan ölümcül hastalığa sahip kişiler, emeklilik fonlarının kullanılmasına izin veren yasanın onaylanması sayesinde ekonomik olarak rahat nefes almayı umuyor.Yaklaşık 40 bini bir kanser türünün son evresinde olmak üzere en az 140 bin ölümcül hastanın bulunduğu Şili'de, Devlet Başkanı Sebastian Pinera, 1 yıldan az yaşam süresi kaldığı tahmin edilen ölümcül hastaların emeklilik fonlarına erişimini kapsayan yasayı onayladı.'Ben gencim, mücadele edebilirim ama babam değil'Şili'nin güneyindeki Futrono bölgesinde yaşayan Ximena Nancumil, AA muhabirine yaptığı açıklamada, babası Juan Neyiman Diaz'a 4 yıl önce prostat kanseri teşhisi konulduğunda, ailenin gelirinin çok düştüğünü ve kendisinin ev almak için biriktirdiği parayı babasının hastalığıyla savaşmak için kullanmak zorunda kaldığını anlattı.Nancumil, 'Ben gencim, mücadele edebilirim ama babam değil. Artık kemoterapi almıyor ve palyatif bakımda çünkü kanser artık çok ilerlemiş durumda.' dedi.Emeklilik fonlarının çekilebilmesine ilişkin Nancumil, 'Babam hastalığını öğrendiğinde çok kötü durumdaydı, su bile içemiyordu ancak bu haber ona ilaç gibi geldi. Bunun, bize yardım edecek birini tutmamıza yarayacağını söyledi çünkü babam, hastalanmadan önce evimizin direğiydi.' diye konuştu.Nancumil, babasının ölmeden önce parasını çekmesini umduğunu belirterek, 'Bu biraz zor ama babam hastalığından sonra edindiği borçları ödemek istiyor, çok borcumuz var. Babam çalışmayı bıraktığında artık geliri kalmamıştı, ona bakmak için ben de çalışmayı bırakmak zorunda kaldım.' ifadelerini kullandı.'Eğer öleceksem, neden birikimlerimi saklamalıyım?'Emeklilik fonlarının kullanılması yasasını hazırlayan isimlerden Sosyalist Parti Milletvekili Marcos Ilabaca, bu yasa fikrinin ölümcül hastaların bulunduğu bölgelerden edindiği izlenimler üzerine ortaya çıktığını belirtti.Ilabaca, AA muhabirine 'Ölümcül hastalığa sahip, yardımlarla geçinen, çaresiz insanlar emeklilik fonlarını kullanamıyordu. 'Eğer öleceksem, neden birikimlerimi saklamalıyım?' diyorlardı.' ifadesini kullandı.Ölümcül bürokrasiYeni yasa, ölümcül kanser hastalarının mart ayında paralarını çekmesine izin veren bir istisnayı kapsamasına rağmen, bu kapsama dahil olamayan ve yaşama süresi kısalan hastalar için geç kalmış olacak.Mart 2020'de akciğer kanseri teşhisi konulan kocası Carlos Munoz'u Aralık 2020'de kaybeden Pia Cifuentes, birçok ölümcül hastanın yeni yasanın yürürlüğe girmesi gibi bürokratik süreçte parasını çekemeden yaşamını yitirdiğini söyledi.Cifuentes, hastalığın haberini ilk aldıklarında hayatlarının altüst olduğunu belirterek, 'Biri 7, biri 9 yaşında küçük çocuklarımız var. Böyle bir durumda olacak şeyi kabul etmek istemezsin. Gideceğini biliyorduk ama bu kadar çabuk olacağını hiç düşünmemiştik çünkü yaşama şansı en iyi ihtimalle 5 yıldı.' dedi.Sadece kocasının ölümüyle değil, hala belirlenmemiş olan hastane yatış masraflarının getirdiği belirsizlikle de mücadele eden Cifuentes, şunları kaydetti:'Bir mucizeye inanıyorduk. 23 gün klinikte kaldı, ölümünden birkaç saat öncesine kadar bilinci yerindeydi. Onun emeklilik fonu bir fırsattı çünkü o ailesini iyi bir şekilde bırakmak ve kanser tedavisini ödeyecek kaynağa sahip olmak istiyordu. Emeklilik fonundaki birikimi, tedavisini ödemeye, Şili dışında bir seçenek aramaya veya daha kaliteli bir hayata sahip olmamıza yardımcı olabilirdi.'Kocasından kalan maluliyet aylığı ve birikimleriyle yaşamını sürdüren Cifuentes, 'Bir, iki veya üç ayda değil; şu anda bu paraya ihtiyacı olan çok hasta var. Birçok hasta parasını çekme ümidiyle hayatını kaybedecek. Umarım, çok külfetli bir prosedür olmaz, daha etkili ve hızlı olur.' ifadelerini kullandı.Yeni yasayla emeklilik fonunda biriken paranın, bir yıllık kirayı, cenaze masraflarını ve ölüm aylığını karşılayan kısmından arta kalanı, hastanın ihtiyacına göre kullanılabilecek.1 Temmuz itibarıyla yürürlüğe girecek yasadan, bazı hastalar mart ayında yararlanmaya başlayacak.Nüfusu 19 milyonu aşan Şili'de emeklilik sistemi, ülkede Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın yüzde 80'den fazlasını temsil eden Emeklilik Fonu Yöneticileri (AFP) isimli, özel fonlara dayanıyor. Her vatandaş, yasa gereği 6 AFP fonundan birine katkı sağlamak zorunda.AFP sistemi, 1981'de diktatör Agusto Pinochet rejimi döneminde, mevcut Devlet Başkanı Sebastian Pinera'nın kardeşi Jose Pinera'nın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevi sırasında uygulamaya konuldu.AFP sisteminde, çeşitli hükümetler tarafından reformlar yapılmasına rağmen, bu sistem, düşük emekli maaşları nedeniyle ülkede sıkça eleştiriliyor. 11 milyon kişiyi etkileyen bu sistem, emeklilerin asıl maaşının yüzde 70'ini almasını ve işçilerin maaşının yüzde 10'unu emeklilik fonuna yatırmasını gerektiriyor.Şili'de Ekim 2019'da patlak veren, aylarca süren ve 23 kişinin ölümüne, binlerce kişinin de yaralanmasına sebep olan 'sosyal patlama' olarak adlandırılan hükümet karşıtı gösterilerin temel konularından biri AFP sistemiydi.
Dünya Kanser Günü'nde "Kanser Hastalarına Aşıda Öncelik Verilsin" Çağrısı
İSTANBUL (AA) - Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Yavuz Anacak, kanser hastalarının Kovid-19 için en yüksek risk grubunda olduğunu belirterek, kanser hastalarına aşılama takviminde öncelik verilmesini istedi.​​​​​​​Prof. Dr. Anacak, 4 Şubat Dünya Kanser Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, her yıl dünyada 18 milyon kişiye kanser tanısı konulduğunu ve 10 milyona yakın kişinin kanser nedeniyle yaşamını kaybettiğini ifade etti.Kanserin tüm ölüm nedenleri arasında kardiyovasküler hastalıklara bağlı ölümlerin ardından ikinci sırada yer aldığına değinen Anacak, 'Bir zamanlar zengin ülkelerin hastalığı olarak bilinen kanser artık tüm dünya ülkeleri için önemli bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Dünyadaki kanserlerin yüzde 70'i gelişmekte olan ülkelerde ortaya çıkmakta ve sağlık sistemlerindeki yetersizlikler ve sosyoekonomik nedenlerle kanserden ölümlerin çok büyük çoğunluğu da bu ülkelerde görülmektedir.' ifadelerini kullandı.Kanserin neden olduğu hastalık ve ölümlerin yanı sıra dünya ekonomisine önemli bir maliyet yüklediğini vurgulayan Anacak, açıklamasında şunları kaydetti:'Dünyada kanserin tarama, tanı ve tedavisi için harcanan bütçenin yıllık 1,16 trilyon dolar olduğu hesaplanmaktadır. Bu maliyetin çok büyük kısmı kanserin tedavisi için kullanılmakla beraber toplumdaki yaygın kanının aksine kanser önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Gerekli önlemler alındığında kanserlerin üçte biri önlenebilir. Kanserin önlenmesi, tanısı ve tedavisi için ayrılan kaynaklar iyi kullanılırsa her yıl 3,7 milyon ölümün önüne geçilebilir ve kanserin neden olduğu ekonomik kayıplar da aşağıya çekilebilir. Bunun da yolu öncelikle sağlıklı beslenme ve sağlıklı bir yaşam ortamı, erken tanı ve başarısı kanıtlanmış uygun tıbbi tedaviden geçmektedir.'Türkiye'de ise her yıl yaklaşık 210 bin kişiye kanser tanısı konulduğunu ve ortalama 116 bin kişinin de kanser nedeniyle yaşamını yitirdiğini belirten Anacak, sigara, alkol kullanımı, çevresel kirleticiler, beslenme gibi faktörlerin dünyada olduğu gibi Türkiye'de de kansere yol açan önemli nedenler olduğuna işaret etti.'Kanser hastalarına aşıda öncelik verilmeli'Bu yıl Dünya Kanser Günü'nün Kovid-19 pandemisinin gölgesinde geçirildiğini hatırlatan Anacak, Kovid-19'un kanser hastalarını toplumun diğer kesimlerinden daha fazla etkilediğinin de altını çizdi.Tanıya yönelik girişimsel işlemler, tedavi için cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi uygulamaları sırasında sağlık personeli ve diğer hastalar ile yakın temasın kanser hastalarını Kovid-19 enfeksiyonuna karşı riskli hale getirdiğini vurgulayan Anacak, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:'Kovid-19 ile bulaşma şansızlığını yaşayan hastalar bir yandan kanser ile mücadele ederken öte yandan Kovid-19'u atlatmaya çalışıyorlar. Kanserin yol açtığı genel düşkünlük hali ve bağışıklığın zayıflaması, ağır cerrahi operasyonlar, radyoterapi ve kemoterapi süreçleri de Kovid-19 tanısı almış kanser hastalarını zorlamaktadır. Kanser hastalarında Kovid-19'a bağlı ölüm oranları diğer tüm gruplardan daha yüksektir. Kovid-19 için en yüksek riskli grupta olan kanser hastalarının aşılama takviminde öncelikli olması zorunludur. Dünya Kanser Günü'nde yetkililere kanser hastalarına aşılama takviminde öncelik verilmesi çağrımızı yineliyoruz.'
Hikayesiyle Seyirciyi Derinden Etkileyen Yol Temalı 15 Başarılı Sinema Filmi
Yol filmleri, sinemaseverlerin gönlünde ayrı bir yer tutar. Sinema seyircisi, yol boyunca değişen, olgunlaşan karakterlerle kurduğu empati sayesinde kendi kendine ekran başında bir yolculuğa çıkabilir. Sinema tarihi, yolda geçen, yol boyu maceralar yaşarken değişip dönüşen karakterlerin hikayelerinin anlatıldığı birçok filme sahip. Bunların içinden mutlaka izlemeniz gereken 15 tanesini sizler için derledik. İşte en başarılı yol filmleri...
Reklam