Görüş Bildir
Haberler
Ebru Şinik Yazio: Genç Kalmanın Sırrı: Telomerler!

etiket Ebru Şinik Yazio: Genç Kalmanın Sırrı: Telomerler!

Ebru Şinik
23.01.2021 - 17:29 Son Güncelleme: 31.01.2021 - 11:57

Gençler ve her daim genç kalmak isteyenler! Size harika haberlerim var...

Hangimiz daima ışıl ışıl ve diri bir cilde, taş gibi fit ve enerjik bir vücuda ve daima neşe içinde dingin bir zihne sahip olmak istemez ki?

Hepimiz!!!

Peki bu mümkün mü?  Mümkünse ne derece?

İçeriğin Devamı Aşağıda

Evet, bilim insanları bunun mümkün olduğunu 2009 yılından beri yazıyor, çiziyor, klinik araştırmalarla kanıtlıyor. Diyorlar ki, kronolojik yaşınızdan bağımsız olarak biyolojik olarak 10-15 yaş daha genç gözükmeniz hiç de ütopik değil, son derece mümkün!

Hatta bu konuyu kanıtlayan hanımefendiye 2009 yılında Nobel Tıp ödülü verildi.  Bu harika kadın Elisabeth Blackburn’dür.

2009 yılında Carol W. Greider ve Jack W. Szostak ile birlikte Nobel Tıp Ödülü'nü kazanan Prof. Elisabeth Blackburn  yaşlanmamızda  telomer’lerin ve telomeraz enziminin rolünü keşfeden bilim insanıdır. Dr. Blackburn 2009 yılındaki bu keşfi ertesi 8 yıl boyunca  yaşam tarzı değişiklikleri ile telomere’lerin uzatılması ihtimalleri üzerine klinik araştırmalar gerçekleştirmiş ve bu araştırma neticelerini 2017 yılının başında yayınladığı The Telomere Effect isimli kitabında çok detaylı olarak paylaşmıştır.

Yaşlanma Sürecini Yavaşlatmanın En Garanti Yolu

Yaşlanma Sürecini Yavaşlatmanın En Garanti Yolu

2012 senesinde California’da Chopra Center’da Meditasyon Bölümünde okurken Seduction of Spirit isimli bizim okulun alameti farikası organizasyonlarından olan, bir hafta boyunca süren müthiş bir kişisel dönüşüm etkinliğine katılmıştım.

Etkinliğin ilk günü eğitim salonu girişine daha önce hiç görmediğim aletlerle kaplı özel bir alan ayrıldığını ve bu alana gün boyunca bazı etkinlik katılımcılarının düzenli olarak girip-çıkarak, kafataslarına birtakım aletlerin takıldığını ve kan örneklerinin alındığını fark etmiştim. 

Bunun hemen etkinlik öncesi bize bildirilen meditasyonla ilgili  yapılacak olan deney çalışmasına ait olduğunu anladım. Belli ki burada bir ölçüm yapılacaktı... Akabinde bu aletlerin  elektroensefalografi (EEG) denilen beyin dalgaları aktivitesini elektriksel yöntemle izleyerek ölçen bir makine olduğunu öğrendim. Yalnız kan örneklerinin niye alındığına dair o an bir mantık kuramamıştım. Meditasyonla böyle araştırmanın nasıl bir alakası olabilirdi ki?

Günde yaklaşık 2-3 saat meditasyon yaptığımız bu etkinlik boyunca büyük ihtimalle denek gruplarının meditasyon yaparken beyin dalgaları ölçülecekti. Etkinlik öncesinde tüm katılımcılara bu deney için gönüllü olmak isteyip istemedikleri sorulmuştu ve ben de gönüllü olmuştum. Fakat seçilmemiştim; büyük ihtimalle yılın büyük çoğunluğunda Türkiye’de yaşadığım için beni seçmemişlerdi. Çünkü bu deneye katılanların o haftadan itibaren 1 yıl boyunca düzenli ölçümleri yapılacaktı. Üzülmüştüm ama tarihi bir olaya çok yakından tanıklık ettiğimi ise hala farkında değildim.

Ortalama 550 kişilik etkinlik katılımcısı arasından gönüllü olarak seçilen 3 farklı denek grubu vardı. Ve biz bu denek grupları ile birlikte yaklaşık 550 kişi hep birlikte sabah 08.00’dan akşam 22.00’lere kadar Dr. Deepak Chopra eşliğinde günde yaklaşık 2-3 saat aralığında meditasyon yapıyor, sabah-akşam 1’er saatten günde 2 saat yoga yapıyor, ve meditasyon ve yoga yapmadığımız günün diğer geri kalan zamanlarında da Dr. Dean OrnishDr. Andrew Weil gibi Integrative Medicine alanında dünyanın önde gelen öncü doktorlarını ve Harvard Üniversitesi Genetik ve Yaşlanma Araştırmaları Bölüm Başkanı  olan Nöroloji Profesörü Rudolph Tanzi gibi çok değerli hocalardan sağlıklı ve mutlu yaş almanın sırları ile  bilinci yükselten ve stres yönetimi yapan egzersizlerle ilgili son klinik araştırma neticelerini dinliyorduk.

Ama  inanın ben hala denek gruplarından Prof. Dr. Elisabeth Blackburn’un ekibinin sorumlu olduğunu bilmiyordum. Hoş bilsem bile o an bu benim için pek bir şey ifade etmezdi, çünkü o sıralar Elisabeth Blackburn’ün kim olduğuyla ilgili hiç bir fikrim yoktu.

Şimdi size  bu telomer konusunu  kısaca özetleyeyim;

Telomer nedir?

Telomer nedir?

Hücre çekirdeği içinde bulunan kromozomların uç kısımlarındaki, DNA proteinlerinden oluşan koruyucu başlıklardır. Telomerlerin boyu kronolojik yaşa bağlı olarak her hücre yenilenmesinde kısalır, çünkü ölen hücrenin yerine gelecek olan yeni hücre replikasyonu için telomer’den bir parça kullanılır. Böylece kronolojik olarak yaş alırken kromozomlarımızın ucundaki telomer isimli koruyucu başlıklar kısalarak, tükenir ve  hücrenin kendini yenilemeye yetecek uzunlukta telomer kalmayınca yaşlılık emareleri oldukça hızlı bir şekilde kendini gösterir.

Telomeraz nedir?

Telomeraz, telomerleri sentezleyen ve koruyan bir “enzim” dir ve her hücre bölünmesi ile kısalan telomer uçlarının korunmasını sağlar. Telomeraz enzimi salgısı, sperm, yumurta gibi üreme hücreleri, kök hücrelerde ve kanser hücrelerinde yüksek iken vücudun diğer hücrelerinde ise çok  sınırlıdır.

SONUÇ: 

Telomerler kısaldıkça hücrelerin bölünmesi ve kendini yenileme ve tamir etme süreci zorlaşır ve hatta durur ve yenilenemeyen hücreler ölür. Yani telomer kısalması yaşlanmaya bağlı hastalıkların ortaya çıkması demek

oluyor. Yeni doğan bir bebekte telomerler oldukça uzunken, 70 yaşındaki bir

insanda ise epey kısadır.

Erken Yaşlanmanın En Etkili Nedenleri;

Dr. Blackburn ve ekibinin yıllardır yürüttüğü klinik araştırmalar çerçevesinde telomer uzunluğunu ve telomerlerin kısalma oranını etkileyen temel faktörlerin yaşam tarzı ve yaşanılan çevre olduğu kanıtlanmıştır.

Kalitesiz uyku, stres, hareketsiz bir yaşam, aşırı kilo, enflamasyona  yol açan ve bedende oksidatif stresi artıran karbonhidratlar, şekerli maddeler, işlem görmüş her türlü katı ve sıvı besin maddesi, asitli içecekler, yapay tatlandırıcılar, trans ve doymuş yağlar gibi ağırlıklı sağlıksız beslenme şekilleri, alkol, sigara, uyuşturucu, kötü havada solumak ve sevgisizlik, şefkatsizlik gibi yaşam tarzı seçimleri telomer boyunun uzamasını sağlayan telomeraz enziminin salgılanmasını baskılar ve böylece telomer uzayamaz ve otomatik olarak yaşlanmaya başlarız.

Dr. Blackburn ve ekibinin bu araştırmaları neticesinde sadece 3 aylık kapsamlı bir yaşam değişikliği sonrasında telomer’lerin yaklaşık %30 oranında uzadığı tespit edilmiş.

Peki bu yaşam tarzı değişikliğindeki başrol oyuncuları sırasıyla kimler sizce?

Peki bu yaşam tarzı değişikliğindeki başrol oyuncuları sırasıyla kimler sizce?

1. Sirkadiyen Ritimlere yani doğanın ritimlerine göre kaliteli bir Uyku Düzeni

2. Meditasyon

3. Hareket

4. Duygusal Denge ve İyilik Hali

5. Beslenme

Evet, yanlış görmüyorsunuz sıralama aynen böyle ve elbette hepsi çok etkin maddeler. Yıllardır Ayurvedik Yaşam Tarzının ana prensiplerini yazarım, çizerim, anlatırım, paylaşırım...

Bedenimiz sabit bir yapıtaşı değildir, adeta bir nehir gibi sürekli değişen ve dönüşen bir süreçtir. Her ısırık bir seçim, her hareket bir fırsattır. Bedenimizdeki atomların, yani hücrelerin  %98’i her 1 yıl içinde komple yenilenmektedir.

Tüm organların yenilenme süreçleri farklıdır. Mesela;

· Mide zarı her 5 günde

· Derimiz her 30 günde

· Karaciğerimiz her 6 haftada

· Saçımız  30 günde

· Beyin hücre ve dokuları her 60 günde

· İdrar torbası her 49 günde

· İskeletimiz her 3 ayda yenilenmektedir.

Yani şu anda dün sahip olduğunuz bedene sahip değilsiniz. Özetle bir yıl boyunca bedeniniz ve zihniniz için yapacağınız bilinçli seçimler neticesinde yepyeni bir insan olmak hiç de ütopik değil!

Telomerlerinizi uzatmanın en sağlıklı ve ispatlanmış yolu piyasada bunu iddia eden ilaçları kullanmak asla değildir; telomeri uzatmanın, yani sağlıklı ve iyi yaş alma süreci olan well-aging sürecini başlatmanın yolu en başta bilinci yükselten egzersizleri yaşamınıza, gündelik rutinlerinize dahil etmenizdir.

Yani meditasyon ve burundan alınıp verilen kontrollü ve ritmik nefes egzersizleri sizi sağlıklı, mutlu, enerjik ve keyifli bir yaş alma sürecine taşıyacak, kaliteli bir uykudan sonra gelen temel anahtarlardır.

Ben hayatta meditasyon yapamam demeyin sakın. Eskiden bende öyle diyordum, ta ki doğru teknikle tanışana kadar...

Meditasyon her düşünen insanın yapabileceği basitlikte, yapmak halinden sadece varolmaya geçiş yaptığımız, bilimsel bir zihni dinlendirme tekniğidir.

Meditasyon zihne gelen düşünceleri susturmak değildir; zaten her daim orada var olan sessiz ve dingin olan zihnin ötesine geçme teknolojisidir. Meditasyonu yapabilmeniz için hayatınız boyunca sadece bir defa iyi bir eğitim almanız yeterlidir.

İyi Ol, Mutlu Ol!

YouTube

Instagram

Facebook

Twitter

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
16
8
1
1
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın