Görüş Bildir
Davutoğlu: 'Gül'e Kapımız Her Zaman Açık'
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ile beraber Hacı Bayram Vali Cami’inde sabah namazı kıldı. Namazın ardından gazetecilere konuşan Davutoğlu, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ilgili bir soruya ''Sayın Gül, cumhurbaşkanlığı gibi bir zaruret dolayısıyla AK Parti'den istifa etmek durumunda kalmıştır ama her zaman manen de yaptığı katkılarla da AK Parti'nin içinde olmuştur. Şu anda da ne zaman kendileri takdir buyururlarsa her zaman AK Parti'nin kapıları da açıktır'' dedi.Başbakan Ahmet Davutoğlu, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ile birlikte Hacı Bayram Veli Cami’inde sabah namazı kıldı. Davutoğlu ve Görmez, namazın ardından Hacı Bayram Veli Türbesi’ni gezdi. Başbakan Davutoğlu, daha sonra Ankara Dr. Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gitti. 14 Mart Tıp Bayramı’nda kanser hastalarını ziyaret eden Davutoğlu, çıkışta basın mensuplarına açıklama yaptı.Davutoğlu, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün siyasete dönmesine ilişkin 'Sayın Gül'ün Ak Parti'ye gelişi konusunda herhangi bir ek açıklamaya dahi ihtiyaç yoktur. Sayın Gül, cumhurbaşkanlığı gibi bir zaruret dolayısıyla AK Parti'den istifa etmek durumunda kalmıştır ama her zaman manen de yaptığı katkılarla da AK Parti'nin içinde olmuştur. Şu anda da ne zaman kendileri takdir buyururlarsa her zaman AK Parti'nin kapıları da açıktır' dedi.AA
Erdoğan, PKK'ya IRA Örneğini Verdi: 'Bizdeki Teröristler Adım Atamıyor'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yükseköğretim Kurulu'nu ziyaret ederek rektörler ile bir araya geldi.YÖK Binası'nda rektörlere hitap eden Erdoğan, çözüm sürecine yönelik silah bırakma çağrısı hakkında 'On binlerce vatandaşımızın hayatına mal olan terör meselesinin çözümü konusunda çok kritik bir dönemdeyiz. Terör örgütünün silah bıraktığını açıklaması ülkemizde demokrasinin, huzurun, hukukun, güvenin tesisini sağlayacak önemli bir eşik olacaktır. Bu sadece lafla olmaz. İrlanda'ya bakıyorsunuz orada İRA, ben diyor gömdüm. Nereye? Betona gömdüm diyor. Betona gömdüğünü görüntülü olarak yerinde tespit ediyorlar. Bütün silahlar betona gömülmüş. İRA orada inandırıcılık testini kazanmış oluyor. Ama bizdeki teröristler böyle bir adım atamıyor. Çünkü o adımı attığı anda varlık sebepleri ortadan kalkacak. Varlık sebepleri o. Temenni ederim ki bu son gelişmelerde sözde kalmaz uygulamaya geçilir. İşin kamu güvenliğini tehdit eder boyuta gelmesine de izin veremeyiz' dedi.'Üniversitelerde elinde molotof olan değil, kitap olan öğrenciler istiyoruz'Konuşmasının başında YÖK'ü ilk kez ziyaret ettiğini belirten Erdoğan, 'Yükseköğretim Kurulu'na yaptığım bu ziyaret bir ilktir. 12 yıllık başbakanlık dönemimde maalesef böyle bir ziyaret olmadı. Böyle bir ziyaret ilk defa gerçekleşiyor. Bundan dolayı ayrıca bir heyecanım ve duygusallığım var' sözlerini ifade ederek 'Uzun yıllar bilimle, araştırmayla, eğitimle değil; kavgayla, kamplaşmayla, yasaklarla alınması önemli bir sıkıntımızdı. Öğrencilik yıllarımda üniversitede ben de yaşadım. Türkiye, 27 Mayıs'ta, 12 Eylül'de, 28 Şubat'ta darbecilere yol gösteren onlara meşruiyet sağlama çabası içine giren üniversite hocaları gördü. 27 Mayıs'ta kamyonla taşınan öğrenci cesetlerinden bahsederek kamuoyunu galeyana getiren üniversite rektörleri olduğunu biliyoruz. 28 Şubat'ta gösterilerde pankart taşıyarak ünvanlarına ihanet eden hocaları ibretle izledik. Bu ülkede başı örtülü öğrencileri okula sokmamak için üniversite fakülte kapısında nöbet bekleyen hocaların varlığına şahit olduk. Benim çocuklarım aynı akıbete uğradı. Biz demokrasi, insan hakları ve özgürlük temelindeki reformlarımızla üniversiteleri bu tür tartışmaların da dışına çıkarmanın çabası içinde olduk. Üniversitelerdeki hocalarımızı kimlikleriyle, şahsiyetleriyle, birikimleriyle çelişecek işlerin içinde olmaktan kurtardığımıza inanıyorum. Bu konuda üzerimize ne düşüyorsa bundan sonra da onu yapmanın gayreti içerisinde olacağımızı özellikle ifade etmek isterim. Biz kendi yanımızda olacak değil, hakkında ilmin safında yer alacak profesörler, doçentler, araştırma görevlileri istiyoruz. Türkiye'nin kargaşanın kavganın terörün hakim olduğunu üniversite kampüslerine değil, araştırmanın öğrenmenin hakim olduğu eğitim ocaklarına çok ama çok ihtiyacı var. Üniversitelerde elinde taş olan, sopa olan, molotof olan değil kitap olan, bilgisayar olan öğrenciler görmek istiyoruz. Bu ülkenin başbakanlığına, bakanlıklarına orayı tahrip etmek için değil, orada Türkiye'nin geleceğini müzakere etmek için yürüyen öğrenciler görmek istiyoruz' diye konuştu.'Bunların ne kadar samimiyetsiz olduğu ortaya çıkıyor'Çözüm sürecine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, '2023 hedeflerimize ulaşma konusunda çözmemiz gereken sorunlar olduğunu biliyoruz. Bunların bir tanesi malum çözüm sürecidir. Geçmişte milyonlarca vatandaşımızın mağduriyetine yol açan eksiklikleri gidermek. Bugün artık ne temel hak ve hürriyetler konusunda ne alt yapı yatırımlarında şikayet etmeyi gerektirecek önemli meseleler kalmadığına inanıyorum. Hakkari'de bugün terörün engellediği havalimanı yapımı var. Maalesef terör sebebiyle 1 yıl ertelendi. Teröre rağmen o havalimanı bitecek. Çünkü biz Kürt vatandaşlarımızın da buna layık olduğuna inanıyoruz. Ama onları sevdiklerini iddia edenler o tür yatırımları maalesef engellenmenin gayreti içerisinde. Bu nasıl sevgi? Bir taraftan diyeceksiniz ki biz Kürtlerin temsilcisiyiz. Öbür taraftan Kürt vatandaşıma bir havalimanının yapımını engelleyeceksin. Bunların ne kadar samimiyetsiz olduğu zaten buralarda ortaya çıkıyor. Böyle bir çelişkiyle karşı karşıyayız. Bunlar aşılacak. Ben buna inanıyorum. Yeter ki biz kararlı, cesur olalım' ifadelerini kullandı.'Bizdeki teröristler adım atamıyor'Çözüm sürecine ilişkin olarak silah bırakma çağrısı hakkında konuşan Erdoğan, 'On binlerce vatandaşımızın hayatına mal olan terör meselesinin çözümü konusunda çok kritik bir dönemdeyiz. Terör örgütünün silah bıraktığını açıklaması ülkemizde demokrasinin, huzurun, hukukun, güvenin tesisini sağlayacak önemli bir eşik olacaktır. Bu sadece lafla olmaz. İrlanda'ya bakıyorsunuz orada İRA, ben diyor gömdüm. Nereye? Betone gömdüm diyor. Betona gömdüğünü görüntülü olarak yerinde tespit ediyorlar. Bütün silahlar betona gömülmüş. İRA orada inandırıcılık testini kazanmış oluyor. Ama bizdeki teröristler böyle bir adım atamıyor. Çünkü o adımı attığı anda varlık sebepleri ortadan kalkacak. Varlık sebepleri o. Temenni ederim ki bu son gelişmelerde sözde kalmaz uygulamaya geçilir. Devlet hükümetiyle üzerine düşenleri titizlikle yerine getirmiştir, getirmeye devam ediyor. İşin kamu güvenliğini tehdit eder boyuta gelmesine de izin veremeyiz' şeklinde konuştu.'Üniversiteleri potansiyel eylem alanları olmaktan çıkarmalıyız'Üniversitelerde yaşanan olayları hatırlatan Erdoğan, İç Güvenlik Paketi vurgusu yaparak 'Meclis'te görüşülen İç Güvenlik Paketi bu konuda ilgili kurumlarımıza önemli imkanlar sağlayacaktır. Bir süre önce İzmir'de yaşanan ölümlü hadise onun öncesinde ve sonrasında pek çok yerde yaşanan gerginlikler bizlere üniversitelerde hassasiyeti tekrar hatırlatıyor. Üniversitelerimizin yasalara aykırı, çözüm sürecinin ruhuna aykırı şiddete yönelik hiçbir eyleme izin vermemeleri gerekiyor. Demokrasi ve özgürlük ortamını muhafaza etmek başkadır, ülkenin bekasına milletin geleceğine yönelik tehlikeler karşısında tedbir almak başkadır. Bu ince çizgiyi çok iyi gözeterek üniversiteleri belli grupların potansiyel eylem alanları olmaktan çıkarmalıyız' açıklamasında bulundu.'Paralel devlet yapılanmasıyla mücadele benim şahsi meselem değildir'Paralel devletle mücadele konusunda üniversitelerden hassasiyet beklediğini ifade eden Erdoğan, 'Diğer bir önemli meselemiz devletin ve toplumun içine kanser hücresi gibi sızmış olan paralel devlet yapılanmasıyla mücadeledir. Bu benim şahsi meselem değildir. Bu devletin Milli Güvenlik Kurulu dahil tüm organlarında görüşülmüş, tespiti yapılmış, teşhisi konmuş ve mücadele kararı alınmış bir meseledir. Üniversitelerimizin bu konuda hassasiyet göstermesini, devletin ve milletin çıkarları doğrultusunda bu yapıya karşı kararlı bir tutum içinde olmasını bekliyorum' dedi.'Başka kültürdeki kadın algısını getirip...'Kadına yönelik şiddetin engellenmesi konusunda yürütülen çalışmaların gerekli etkiyi oluşturmadığını savunan Erdoğan, 'Kadına şiddet ve kadın hakları meselesi cumhurbaşkanı olarak yakın takibimde olacaktır. Bu amaçla kadına şiddet, insanlığa ihanettir; sloganıyla bir kampanya başlattık. Ancak bu çalışmaların gerekli etkiyi oluşturamadığını görüyoruz. Benim tespitim bu çalışmaların gerçekten etkili olabilmesi için kendi tarihimize, kendi inancımıza uygun bir yaklaşımla yürütülmesi gerektiğidir. Bir başka kültürdeki kadın algısını getirip bizim toplumumuza giydirmeye kalkarsanız oradan netice alamazsınız. Üniversitelerimizden kadınlarla ilgili ülkemiz gerçeklerine uygun bir program oluşturmalarını bekliyorum' diye konuştu.Bahar Demirel / DHA
The Simpsons'ın Yaratıcısı Hayatını Kaybetti
Dünyaca ünlü çizgi dizi The Simpsons'ın yaratıcılarından Sam Simon uzun süredir boğuştuğu hastalığına yenilerek 59 yaşında hayatını kaybetti.Kanser tedavisi gören Simon, ünlü komedi dizisi The Simpsons’ı 1989 yılında Matt Groening ve James L. Brooks ile birlikte yarattı.İki sene önce bağırsak kanseri ile teşhis edilen Simon, kendini hayırseverlik işlerini vermişti. Simon’ın 100 milyon doları bağışladığı yerler arasında hayvan hakları organizasyonu PETA gibi yardım kuruluşları bulunuyor.Simon, verdiği bir röportajda “Röntgenlerimi gösterdiler ve ‘bunlar ölü bir adamın röntgenleri’ dediler. ‘Tedavi edilebilir mi’ diye sordum. Doktorum, ‘O kelimeyi kullanmıyorum, seni tedavi edemem ama benim işim seni hayatta tutmak’ dedi ve şimdiye kadar harika bir iş çıkardı. Hayatım boyunca kendimi hiç bu kadar iyi ve mutlu hissetmemiştim. Doktoruma teşekkür ediyorum” ifadelerini kullanmıştı. Kanserin hayatındaki en iyi deneyim olduğunu belirten Simon, 'Bu sayede çevrem beni seven ve ilgilenen insanlarla, benim için her şeyi feda edebilecek kişilerle doldu. Benim için bu, mutluluk demektir. Sanıyorum önceden kendime mutlu hissetme izni vermiyordum. Kanser benim için bir mücadele, bir yolculuk, bir macera ve hayatımın en iyi deneyimi oldu' demişti. HaberTürk
Bugün Türkiye Gündemindeki En Önemli 10 Olay
1 Haziran 2013'te gerçekleştiği öne sürülen 'Kabataş saldırısı' iddiasıyla ilgili polis raporu ortaya çıktı. Rapora göre polis, 161 kişiyi yakın incelemeye aldı. Polis bu kişilerin Facebook adreslerinden özel hayatlarına telefonlaştıkları kişilere kadar her detayı inceledi. 2560 saatlik kayıt izlendi. İncelemeye alınan kişilerden olay günü görüntüsünde; “ne üstü çıplak, ne eli deri eldivenli, ne başlarında tuhaf bantlar olan” kimse bulunamadı...
İşlenmiş Gıdalar Depresyona mı Yol Açıyor?
Şekerli ve yağlı gıdaların beden sağlığına olduğu kadar ruh sağlığına da zarar verdiğine dair veriler var. Bu durum, uzmanları depresyon tedavisinde yeni yöntemler denemeye itiyor.Beslenmeyle depresyon arasındaki bağlantı henüz kanıtlanmış olmasa da bu alanda bazı devlet programları başlatılmış durumda. Örneğin ABD Savunma Bakanlığı, eski askerler arasında intihar oranlarını azaltmak üzere besin bakımından zengin gıda paketleri gönderiyor bu insanların evine. Avrupa Birliği ise farklı besinlerin ruh sağlığı üzerindeki etkisini keşfetmek üzere MoodFood adlı 9 milyon euroluk bir proje başlattı.Avustralya’da Deakin Üniversitesi’nden Felice Jacka ve ekibi de depresyon hastaları üzerinde başlattıkları çalışmada, bu hastaların mevcut tedavilerine ek olarak ruh sağlığına iyi geldiği bilinen besinler veriliyor.Aynı üniversiteden Michael Maes, depresyonun biyolojik nedenleri konusundaki çalışmalarıyla biliniyor. Maes, beden ve ruh sağlığı arasındaki bağlantıyı 20 yıl önce ortaya koymuş, depresyon hastalarının bağışıklık sistemlerinin aşırı çalıştıklarını ve kanlarının sitokin adı verilen proteinlerle dolu olduğunu göstermişti. Bu proteinler hastalık veya yaralanma sonucu oluşan iltihaplara yol açar.Araştırmalar sadece depresyonun iltihaba değil, farklı nedenlerle oluşan iltihabın da depresyona yol açabileceğini gösterdi. Maes, artrit ve kanser gibi hastalıkların vücuda sitokin proteini pompaladığını ve bu hastalıklar teşhis edilmeden önce bile, sitokinin yol açtığı depresyon belirtilerinin kişide ortaya çıkabileceğini belirtiyor.California Üniversitesi’nden Naomi Eisenberger, uzun sürmesi halinde iltihabın keyifsizliğin yanı sıra beyinde oksidatif strese de yol açacağını söylüyor. Zehirli serbest radikallerin yol açtığı oksidatif stres, sinir hücrelerini öldürüp beyindeki uzun menzilli bağlantıları yıpratıp beynin kimyasal sinyallerini kesintiye uğratarak uzun vadede depresyona neden olabilir.Bütün bunlardan yola çıkarak depresyonun ruh sağlığı kadar beden sağlığıyla da ilgili olduğunu düşünmek gerekebilir. Yani stres, sigara ve alkolün yanı sıra beslenme alışkanlıklarını da iltihaplı hastalıklara davetiye çıkaran etkenler olarak görebiliriz. Vücuttaki yağ ve şeker oranının iltihabı ve oksidatif stresi artırdığı, buna karşılık omega 3 içeren balık yağının, çinko ve selenyum gibi minerallerin ise zehirli kimyasalları temizlediği ve beyne ve iyileşme sürecine yardımcı olduğu biliniyor.Fakat uzmanlar bu bağlantıları kesin kanıtlamak için kapsamlı çalışmalar yapılmamış olmasından şikayetçi. Bazı araştırmalar depresyon hastalarında çoğunlukla çinko eksikliği görüldüğünü ve ekstra çinko içeren gıdalar ya da hap yoluyla dışarıdan alınması halinde depresyon belirtilerinin azaldığını göstermiştir. Fakat bu türden çalışmaların az sayıda kişi üzerinde yapılmış olması araştırmanın sonucunun şans eseri mi yoksa kesin veri şeklinde mi ortaya çıktığı sorusunu gündeme getirmektedir.Ancak 2010’da yapılan bir araştırmanın sonuçları doktorların dikkatini daha fazla çekti. Zeytinyağı, deniz ürünleri ve fındık, ceviz gibi yemişleri içeren Akdeniz diyeti ile bol hazır gıdanın tüketildiği Batı diyetinin vücudu nasıl etkilediği kıyaslandı. 10 bin kişiyi kapsayan bu çalışmada sadece kalp hastalıkları ve diyabet gibi hastalıklar değil ruh sağlığı da incelendi. Akdeniz diyeti uygulayanlarda depresyon riskinin yarı yarıya azalmış olduğu görüldü.İngiltere, Avustralya ve ABD’de yapılan benzer araştırmalar da bu verileri doğruladı. Hazır gıda ürünleri ile vücutta artan sitokin proteini ve depresyon arasındaki bağlantı tekrar ortaya kondu. Zeytinyağı, sebze ve şarap içeren diyetin iltihabı azalttığı ve şekerli içecek, işlenmiş tahıl ürünleri ve kırmızı et içeren diyete oranla depresyon riskini yüzde 40 oranında düşürdüğü görüldü.Fakat uzmanlar bu sonuçların kesin görülmesine, genelleştirilmesine ve kötü beslenmenin ille de depresyona yol açacağı gibi bir sonuç çıkarılmasına karşı çıkıyor. Depresyonda genetik, yaşam tarzı ve kişisel durum gibi başka faktörlerin de rolü olduğu, bu bağlantıların kurulması için daha fazla araştırma gerektiği belirtiliyor.Not** Bu makalenin içeriği yalnızca genel bilgi verme amaçlıdır ve sağlık görevlilerinin tavsiyelerinin yerine geçecek şekilde ele alınmamalıdır. BBC kendi dışındaki internet sitelerinin içeriğinden sorumlu değildir.BBC Türkçe
Reklam
Kocaeli'de Her 4 Kişiden  1’i Kanserden Ölüyor
TÜİK, Doğu Marmara Bölgesi’nde yer alan şehirlerin ölüm sebeplerini ve oranlarını açıkladı. Buna göre Kocaeli’de her 4 kişiden 1’i kanser nedeniyle hayatını kaybediyor. Kentteki bu yüksek oran akıllara, bir sanayi bölgesi olan Dilovası’nda araştırmalar yapan ve anne sütü ile bebeklerin kakasında ağır metal saptayan Onur Hamzaoğlu’nun araştırmalarını getirdi. Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova ve Kocaeli’de yaşayan vatandaşların ölüm sebeplerini açıkladı. Buna göre; Kocaeli’de vatandaşların yüzde 34’ü dolaşım sistemi hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor.
Yılda 25 Kutu İlaç Tüketiyoruz...
Sağlık Bakanlığı verilerine göre son 10 yılda kişi başına ilaç tüketimi kutu bazında yüzde 100 artış gösterdi. Bakanlık verilerine göre 2005 yılında kişi başına tüketilen ilaç sayısı 12 kutu iken bu rakam 2014 yılı sonu itibariyle 25 kutuya çıktı. İlaç tüketiminde ilk sırayı mide-bağırsak ve metabolizma ilaçları alırken, sırasıyla en çok tüketilen diğer ilaçlar sıralamasında sistemik antienfektifler (enfeksiyona karşı kullanılan ilaçlar), solunum sistemi ve sinir sistemi ilaçları takip etti.Sağlık Bakanlığı, 2014 yılı sağlık verilerini açıkladı. Bakanlığın kurum ve kuruluş sayıları incelendiğinde 874 hastane, 133 ağız ve diş sağlığı merkezi, 194 semt polikliniği, 21 bin 386 aile hekimi, 970 toplum sağlığı merkezi, 182 ana çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezi, 179 verem savaş dispanseri, 5 bin 572 sağlık evi, 2 bir 186 acil yardım istasyonu, 127 Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM), 10 Hava Limanı Sağlık Denetleme Merkezi ve 35 Sahil Sağlık Denetleme Merkezi bulunuyor. Sağlık personeli sayılarına bakıldığında ülkemizde özel ve kamu olmak üzere 75 bin 251’i uzman hekim, 39 bin 45’i pratisyen hekim ve 21 bin 320’si asistan hekim olmak üzere toplam 135 bin 616 hekim görev yapıyor. Ayrıca 22 bin 996 Diş Hekimi, 27 bin 199 Eczacı, 142 bin 432 Hemşire, 52 bin 838 Ebe, 149 bin 616 Diğer Sağlık Personeli ve 229 bin 615’i Diğer Personel ve Hizmet Alımı olmak üzere 760 bin 322 sağlık çalışanı görev yapıyor. 2002 yılında hizmet alımı dahil 379 bin olan sağlık çalışanı sayısını 2014 yılında 760 bine çıktı. Avrupa’da 100 bin kişiye 325 hekim düşerken ülkemizde bu rakam 175 olarak tespit edildi. Avrupa’da 100 bin kişiye 68 diş hekimi düşerken ülkemizde 100 bin kişiye 30 diş hekimi düştü. Yine Avrupa’da 100 bin kişiye 836 ebe ve hemşire düşerken bu rakam ülkemizde 251 olarak gerçekleşti. Koruyucu ve temel sağlık hizmetleri alanında 2013 yılında 9 milyar olan hizmetleri harcamaları, 2014 yılında 11 milyar TL’ye ulaştı. İhtiyacı olan hamileler için ‘misafir anne’ projesine gerçekleştirildi. Çocukluk dönemi aşılama takviminde 2002 yılında 7 olan aşı sayısını 13’e çıkarıldı. Bebek dostu hastanelerde doğan her bebek anne sütü ile beslenerek hayata sağlıklı bir başlangıç yapıyor. Bebek Dostu Hastane sayısı 2002’de 141 iken 2014 yılında bin 110 oldu. Aile hekimliği öncesinde birinci basamak sağlık tesislerinde 17 bin 800 hekim görev yaparken 2014 itibarıyla 6 bin 824 aile sağlığı merkezinde 21 bin 386 hekim görev yapıyor. 2014 yıl sonu itibarıyla 3 bin 633 kişiye bir aile hekimi hizmet verdi. Yıllar itibarıyla aile hekimine kayıtlı kişi sayısını kademeli olarak azaltmayı planlayan bakanlık, aile hekimi başına düşen nüfusu 2017 yılı sonuna kadar 3 binin altına düşürmeyi hedefliyor. Birinci Basamakta Toplam Muayene Sayısı 2002 yılında 75 milyon iken bu rakam 2014 itibariyle 239 milyona çıktı. İkinci ve Üçüncü Basamakta Toplam Muayene Sayısı 425 milyon olarak gerçekleşirken toplam muayene sayısı 664 milyon oldu. 2002’de Sağlık Bakanlığı hastanelerinde 18 olan manyetik rezonans (MR) cihazı sayısını 2014’de 256’ya, 121 olan bilgisayarlı tomografi (BT) cihazı sayısını 466’ya, 495 olan ultrasonografi (USG) cihazı sayısını 2.782’ye çıkarıldı. 2002 yılında 14 olan Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi sayısını 133’e; 1 olan Diş Hastanesi sayısını ise 6’ya çıkarılırken 2002'de 3 bin 211 olan diş hekimi sayısını 2014 yılında 7 bin 640’a yükseldi. Vatandaşların aile hekimlerinden, Bakanlığa bağlı hastanelerden ve ağız ve diş sağlığı merkezlerinden 182 Çağrı Merkezini arayarak, internet yoluyla ya da mobil uygulama ile randevu almakta. Günlük ortalama 360 bin işlem gerçekleştirilen sistem üzerinden randevu alarak muayene olma oranı yüzde 45'tir. Bakanlığın 2015 yılı hedefi bu rakamı yüzde 55'e yükseltmek. 2004 yılında tüketilen ilaç miktarı 856 milyon kutu iken bu rakam 2014 yılında 1 milyar 970 milyon kutuya ulaştı. Geçen yıl ilaca ödenen toplam rakam 17 milyar 585 milyon TL olarak gerçekleşti. İlaç tüketiminde ilk sırada mide-bağırsak ve metabolizma ilaçları alırken onu sırasıyla sistemik antienfektifler (enfeksiyona karşı kullanılan ilaçlar), solunum sistemi, sinir sistemi, kas ve iskelet sistemi, kardiyovasküler sistem, dermatolojide kullanılan ilaçlar, kan ve kan yapıcı organlar ilaçları izledi.Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yanlış ve gereksiz ilaç kullanımı, tedavi maliyetleri ve halk sağlığını etkileyen ciddi bir sorun olarak devam ettiği belirtilen raporda, “Bu nedenle akılcı ilaç kullanımı konusunda halkın ve sağlık çalışanlarının bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi son derece önemlidir. İlaç, doğru kullanılırsa etkilidir. Ancak DSÖ'nün sıkça dile getirdiği gibi tüm ilaçların yaklaşık yüzde 50’si uygunsuz şekilde reçetelenmekte, satılmakta veya uygulanmaktadır. Tüm hastaların yarısından fazlası da doğru şekilde ilaç alamamaktadır. Birçok ülkede ilaç kullanımının izlenmesinde de ciddi sıkıntılar mevcuttur.” Denildi. 40 BİN 281 SURİYELİ BEBEK TÜRKİYE'DE DOĞDUGeçici koruma altına alınan Suriyeliler için; sahra, prefabrik ve kalıcı bina tipi hastanelerde sağlık hizmeti verildiği belirtilen raporda Suriyeli Sığınmacılara Verilen Sağlık Hizmetleri şu şekilde sıralandı: “Poliklinik Sayısı 6 milyon 470 bin 289, Yatan Hasta Sayısı 246 bin 805, Ameliyat Sayısı 197 bin 932, Doğum Sayısı 40 bin 281, Aşılanan Sığınmacı Sayısı 285 bin.” 2002 yılında 33 ülke ile 39 sağlık alanında iş birliği anlaşması mevcut iken bugün 67 ülke ile 127 sağlık alanında iş birliği anlaşması mevcut. Bu anlaşmalarda sağlık personeli ve uzman değişimi, sağlıkla ilgili tüm konularda bilgi ve deneyim alışverişi, bilimsel kuruluşlar arasında doğrudan temasların sağlanması, özel sektörün ticari girişimlerinin desteklenmesi konularına ağırlık verildi. Son dönemde başta Sudan, Yemen, Afganistan, Filistin, Balkanlar, Orta Asya ve Kafkas ülkeleri olmak üzere birçok ülke ile sağlık sistemlerinin oluşturulmasında teknik destek, sağlık personelinin Türkiye’de eğitimi, kongre ve konferanslar düzenlenmesi, ameliyatlar gerçekleştirilmesi gibi faaliyetleri hayata geçirmekte ve bilgi, teknoloji ve tecrübesi paylaşıldı.Yasin Kılıç, CHA
Reklam
Ayıya "Orman Kibarı", Rüşvete de "Hediye" Dememize Sebep Olan Örtmece Kavramı Nedir?
Dilin toplumsal yaşamda kullanımı sırasında bazı ifadelerin doğrudan kullanımı karşıki kişilerin incinmelerine yol açabilir, bu nedenle bu tür ifadelere dikkat edilmesi gerekir. Kimi toplumlarda gayet normal olarak kullanılan kelimelerin, kimi toplumlara göre tabu sayıldığı da bilinen bir gerçektir. Ancak bazı tabu kelimeler veya karşıki kişileri incitmesi olası olan ifadeleri daha hafifletmek amacıyla hemen hemen her toplumda var olan “hüsnü tabir” diye adlandırdığımız cici sözlerin kullanılması da yaygın hale gelmiştir. Örtmece, (hüsnü tabir) toplumsal bütünlüğün korunması, insanların meramını karşısındakine daha rahat aktarması; kriz yönetiminde insanların doğru yönlendirilmesi açısından oldukça önemlidir. Kelimeleri içerik bazında güzelleştirme fikri yeni bir olgu değildir ve yüzyıllardır tüm dillerde rastlanmaktadır. Bu olguya Türkçede 'edebi kelam' , 'güzel adlandırma', 'hüsnü tabir', 'güzelleme' veya 'örtmece‟ denmektedir. İngilizcede 'euphemism', Fransızcada 'euphémisme' ve Almancada 'euphemismus' olarak adlandırılan bu olgu Antik Yunanca kökenli 'eupheme' (eu< 'iyi, güzel' pheme>'konuşma, söz ') kelimesinden kaynaklanmaktadır.
Kuş Cenneti'ne Sanayi Tehdidi
Manyas Kuş Cenneti sanayi tesislerinin tehdidi altında. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, itirazları dikkate alıp tesislerin yapılacağı alanı küçülttü ama endişe giderilebilmiş değil. Plana itiraz edenler bölgede turizm ve tarıma ağırlık verilmesini istiyor. Balıkesir sınırları içerisinde bulunan Manyas Kuş Cenneti Milli Parkı, 256 türden yaklaşık üç milyon göçmen kuşa ev sahipliği yapıyor. Kuşların, yaz ve kış aylarındaki kıtalararası göç yolları üzerinde bulunuyor. Park, Avrupa Konseyi tarafından, çok iyi korunan ve kıta ölçeğinde değer taşıyan doğal alanlara verilen A sınıfı diplomaya sahip.
Reklam
Kalbimize Dost Olan 12 Gıda Ürünü
1-SomonSomonda yüksek oranda omega 3 bulunur. Omega 3 düzensiz kalp atışına (aritmi) ve damar sertliğine yakalanma riskini azaltır. Uzmanlar haftada 3 kez yağlı balık tüketmenizi öneriyor. Somonkalp dostu gıdalar arasında en çok tüketmemiz gerekeni.2-PatatesPatates (kızartarak pişirme hariç) kalbiniz için faydalıdır. Bol miktarda potasyum bulunur, tansiyonu düzenler, lif açısından zengindir ve kalp hastalıklarına yakalanma riskini azaltır.3-DomatesPotasyum kalp dostudur ve domateste bol miktarda bulunur. Ayrıca bir antioksidan çeşidi olan likopen maddesinin bulunmasıda domatesi kansere karşı etkili bir silah haline getirir.4-YulafYulaf kolesterolü düşürür, sağlıklı bir besindir. Tükettiğimiz yulafın içine şeker katılmamış olmasına dikkat edin.5-SoyaSoya ürünleri ve soya sütü etkili bir protein kaynağıdır. Soya ürünleri yüksek oranda çoklu doymamış yağ, lif, vitamin ve mineral içerirler. Soyanın tansiyonu düzenleyici etkisi vardır ve kötü kolesterolü düşürür. 6-BaklagillerFasulye, barbunya, nohut, mercimek ve bezelye mükemmel protein kaynaklarıdır  ve sağlıksız yağlar içermezler. Yapılan bir araştırmaya göre haftada en az 4 defa baklagil tüketen insanların kalp hastalıklarına yakalanma oranları %22 daha az olduğu ortaya çıkmıştır. Baklagiller, kan şekeri kontrolüne yardımcı olurlar ve bu nedenle diyabet hastası olan kişiler için ekstra faydalıdırlar.7-Yeşil çayMetabolizmayı hızlandıran ve son zamanlarda popülerleşen yeşil çay kalp için de faydalıdır. Bir araştırmaya göre günde 4 fincan ya da daha fazla yeşil çay içen kişilerin kalp hastalıklarına yakalanma riski daha düşüktür.8-NarYüksek oranda antioksidan içeren nar, kalp dostu bir meyvedir. Kalp hastaları üzerinde yapılan bir araştırmada, her gün bir bardak nar suyu içen hastaların 3 ay sonunda, içmeyenlere göre daha çok iyileştikleri gözlemlenmiştir.9-Turunçgillerİçeriğinde yüksek oranda flavanoid içeren portakal,mandalina,limon ve greyfurt tüketen kadınlarda kan pıhtısının neden olduğu iskemik inme %19 daha az görülmüştür. Ayrıca içeriklerindeki C vitamininin de kalp dostu olduğu bilinmektedir.10-Kabuklu yemişlerBadem, ceviz, antep fıstığı gibi kabuklu yemişlerin hepsi kalp dostu lifler içerirler. Ayrıca E vitamini bakımından zengindirler ve bu da kötü kolesterolün düşmesine yardımcı olur.11-Sızma zeytinyağıGünde 3-4 yemek kaşığı zeytinyağı tüketmenin, kalp krizi riskini %30 oranında azalttığı bilinmektedir. Zeytinyağı, kolesterol ve kan şekeri seviyelerinin düşmesine yardımcı olur.12-Bitter çikolataEn lezzetlisini en sona bıraktık. Pek çok araştırma, içeriğinde yüzde 60-70 oranda kakao bulunan bitter çikolatanın kalbe faydalı olduğunu göstermektedir. 2012 yılında yapılan bir araştırma, her gün düzenli miktarda alınan çikolatanın, felç ve ölümcül olmayan kalp krizi risklerini azalttığını ispatlamıştır.
Kanserden Korunmanın 12 Yolu
Kanser, kaçınılmaz bir kader olmak zorunda değil. Bilim insanları kesin olarak hastalığın tetikleyicilerini biliyor. Herkes en büyük tehlike olarak görülen kansere karşı bir şeyler yapabilir.
İstanbul Ticaret Üniversitesi Psikoloji Kulübü 3. Psikoloji Günleri 'Travma'
İstanbul Ticaret Üniversitesi Psikoloji Kulübü'nün bu yılüçüncüsünü düzenlediği ''Psikoloji Günleri'', 20-21 Şubat 2015 tarihlerindeüniversitemizin Sütlüce Kampüsü'nde gerçekleşti. 3.Psikoloji Günleri'nealanında uzman 12 konuşmacı ve 500'e yakın misafir katıldı. Teması ''travma''olan bu Psikoloji Günleri'nde uzman konuşmacılarla ülkemizde yaşanan songelişmeleri tartışma fırsatı elde edildi. Türk Psikologlar Derneği'nin Soma'daçalışan ekibinden isimlerle Soma faciasının konuşulduğu panel, en ilgiyledinlenen ve belki de doğru bilinen yanlış şeylerin öğrenilerek en çok şaşırılanoturumlardan biri oldu. Yine geçtiğimiz günlerde haberini aldığımız ve bizleribüyük bir kedere boğan Özgecan Aslan da iki gün boyunca konuşulan konulararasındaydı. Bu 3. Psikoloji Günleri de, Özgecan Aslan'a ve katledilmiş bütünkadınlara,artık kadına şiddetin ve seksist söylemin hakim olmadığı bir dünyadayaşamak temennisiyle ithaf edildi.Bu yazıyı, İstanbul Ticaret Üniversitesi Psikoloji Kulübü Yönetim KuruluÜyeleri, her bir oturumdan akıllarında kalanları kendi yorumlarını da kataraksizlerle paylaşmak için hazırladılar.
Reklam
10 Madde ile Star Trek'in Efsane Karakteri Mr. Spock'ı Canlandıran Leonard Nimoy
Zamanının çok ötesinde sahnelerle bir neslin 'uzay' anlayışını değiştiren, birçok kişiye dünyanın evrende varolan tek şey olmadığını öğreten efsane dizi Star Trek'in en unutulmaz karakteri Mr. Spock dün sabah saatlerinde hayata gözlerini yumdu.Bizler onu aralıksız olarak oynadığı uzay aracı düğmeleri, dizide uzay hakkında yaptığı ilginç yorumlar ve orta parmağı ile yüzük parmağını ayırarak verdiği selam ile asla unutmayacağız!
Manyas Kuş Cenneti 'Ekolojik Krize Sürükleniyor'
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Manyas Kuş Cenneti’ne 8 kilometre mesafedeki arazilere çok sayıda sanayi tesisi kurulmasına vize verdi. Çevre Mühendisleri Odası'ndan Bozoğlu, “Ekolojik krize sürükleniyoruz” dediÇanakkale’nin kuzey kıyı bandında, Akdeniz foklarının yaşam alanında yüzlerce ithal kömürle çalışan termik santral yapımına izin verdiği için çevre örgütlerini ayağa kaldıran Balıkesir-Çanakkale Planlama Bölgesi 1/100 bin Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nın, Manyas Kuş Cenneti’ni de tehdit ettiği ortaya çıktı. Evin Demirtaş'ın Milliyet'te yer alan haberine göre, tartışmalı Çevre Düzeni Planı, Manyas Kuş Cenneti’ne kuş uçuşu 8 kilometre mesafedeki 1. derece tarım arazilerine çok sayıda sanayi tesisi kurulmasına izin verdi.‘Mahkemeye taşıyacağız’Milliyet’e konuşan Çevre Mühendisleri Odası Çevre Sorunları Araştırma Merkezi Başkanı Baran Bozoğlu, planı mahkemeye taşıyacaklarını belirterek, şunları kaydetti:“Manyas Kuş Cenneti’nin nesli tükenmekte olan kuşları, büyük risk altında. Kuş göç yolu üzerinde bulunan bu bölge, sanayiye açılamaz. Kurulacak sanayi tesislerinin atık suları arıtılsa bile Marmara Denizi, kirlenecek. Ekolojik krize sürükleniyoruz. Nerede ender bulunan bir kuş popülasyonu var oralara projeler yapılıyor. Artık kuşlarla problemli olduklarını düşüneceğim. Buraya nasıl bir sanayinin yapılacağı alt ölçekli planda belli olacak. Demir-çelik fabrikası, kimyevi tesis, termik santral, doğalgaz çevrim santrali, hatta gizliden nükleer tesis de planlanıyor olabilir.‘Göç başlayacak, nüfus artacak’İster istemez denizin kenarına liman yapacaklar. Oysa Marmara Denizi zaten çok hassas. Bazı yerlerinde 30-50 metrenin altında hayat yok. Balıkların yaşam alanında ciddi değişiklik olacak. Bölge, sanayiye açılınca göç başlayacak ve nüfus artacak. Yeşil alanlar, yapılaşmaya açılacak. Bölgeye ilişkin TÜBİTAK Havza Eylem Planı ve Marmara Denizi Mastır Planı birbiriyle uyumlu değil. Bölgede olabilecek etkiyi baştan analiz etmek için mutlaka Stratejik Çevresel Etki Değerlendirme Raporu (ÇED) hazırlanmalı. Stratejik ÇED, Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik taahhütlerimiz arasında, ama Bakanlık, 10 yıldır yönetmelik taslağı olarak bekletiyor. Bölge sanayiye açıldıktan sonra Stratejik ÇED’i hazırlasanız bile iş işten geçer. Bu plan ile Kocaeli Dilovası’ndan daha büyük bir sanayi bölgesi kurmak istiyorlar. Bu, bölgede kanser patlaması anlamına gelir.”Antik kent de tehdit altındaUluslararası Ramsar Sözleşmesi’ne göre koruma altına alınan Manyas Kuş Cenneti, 260 türden 3 milyon göçmen kuşa ev sahipliği yapıyor. Manyas Kuş Cenneti, yazın göç yolunda mola veren ve kuluçkaya yatan gri balıkçıl, kaşıkçı, yaban ördeği, arı kuşu, kukumav, karabatak, atmaca, şahin, çeltikçi, saka ve peçeli baykuşları, kışın ise Kuzey Avrupa ülkelerinden Afrika’ya göç eden binlerce pelikan ve flamingoyu ağırlıyor. Çevre Düzeni Planı, kuleden çıplak gözle ve kapalı devre televizyon sistemi ile ilgiyle izlenen kuşların görsel şöleni ile antik kentleri, temiz denizi ve kumsalı ile önemli bir turizm merkezi olan Erdek’i tehdit ediyor.
Reklam
Her Üç Tiryakiden İkisinin Katili Sigara
Avustralya'da yapılan bir araştırma her üç sigara ve tütün ürünleri tiryakisinin ikisinin bu nedenle öldüğünü ortaya koydu.Daha önce her iki tiryakiden birinin sigara nedeniyle öldüğü düşünülüyordu.Araştırmada sigara içen ve içmeyen 45 yaşın üzerindeki 200 bin kişi altı yıl boyunca izlendi.Günde 10 sigaradan fazla içmenin riski iki katına çıkarttığı tespit edilirken, günde bir paket sigara içenlerin bu nedenle ölme risklerinin dört ila beş kat yükseldiği görüldü.Bazı sigara tiryakileri uzun bir yaşam sürebiliyor, ancak sigara alışkanlığı bu olasılığı ciddi oranda azaltıyor.İngiltere Kanser Araştırmaları Vakfı uzun süre sigara içenlerin yarısının kanser ya da sigara bağlantılı hastalıklar nedeniyle öldüğünü söylüyor.Ancak son araştırmalar bu oranın daha da yüksek olduğunu gösteriyor.Avustralya'daki araştırma ekibinin Başkanı Prof. Emily Banks 'Avustralya'daki düşük sigara içme oranlarına karşın, sigara tiryakilerinin hiç içmeyenlere kıyasla üç kat yüksek erken ölüm riskiyle karşı karşıya olduğunu tespit ettik. Ayrıca sigara tiryakilerinin içmeyenlere kıyasla 10 yıl daha az yaşadığını gördük' dedi.Sigarayı bırakmak riskleri azaltabiliyor.Sigaranın bırakılmasının on yıl ardından akciğer kanserine yakalanma riski tiryakilere kıyasla yarı yarıya azalıyor. Kalp krizi geçirme riski de hiç içmeyenlerle aynı seviyeye geriliyor.BBC Türkçe
Uykusuzluğa Ne Kadar Dayanabiliriz?
Ömrümüzü nasıl geçirdiğimize bakarsak ilginç şeylerle karşılaşırız.78 yaşına geldiğimizde kaba bir hesapla dokuz yılımızı televizyon seyrederek, dört yılımızı araba sürerek, 92 günümüzü tuvalette, 48 günümüzü ise seks ile geçirmiş oluruz.Fakat ömür boyu yaptığımız etkinliklerin en uzunu hiç şüphesiz uykudur. 78 yaşına bastığımızda, uykuda geçirdiğimiz zaman 25 yılı bulmuş olacaktır. Peki, bu süreyi biraz daha azaltmak mümkün müdür? En fazla ne kadar süreyle uyanık kalınabilir? Uykusuz kalmanın sonuçları nelerdir?Kendimizi uykusuzlukla sınamaya kalktığımızda bunun ne kadar zor olduğunu görürüz. Uzmanlar uyuma dürtüsünün yemenin bile önüne geçtiğini, uyumamak için ne kadar çabalasak da beynimizin kendiliğinden uykuya dalacağını söylüyor.
Cem Yılmaz'dan LÖSEV'e Destek
Komedyen Cem Yılmaz, Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV) Onkoloji Kenti ve Hastanesi'nin tanıtımına katılarak, hastanenin bitirilmesi için destek istedi.Cem Yılmaz, tanıtım toplantısında yaptığı konuşmaya, hastanenin yapımı sürecinde mücadele veren, başarıyı arzulayan, vazgeçmeyen anne ve babalara teşekkür ederek başladı.'Böyle hadiselerde insanın aklına ilk gelen şeyin, işin duygusal tarafından yola çıkıp, bencil bir şekilde benim de başıma gelebilir duygusunu yakalamaya çalışması' diyen Yılmaz, 'Halbuki iyi insanlar için şöyle bir şey var, ha benim başıma gelmiş ha senin başına gelmiş, neticede bu insana ait bir macera. İnsanlarımızı böyle bir hadiseye desteğe çağırırken bile açıkçası ben çok üzülüyorum' ifadelerini kullandı.Yılmaz, 'daha önce hastalıkla mücadele eden insanlarla tanıştığını, bu maceraya yakından tanık olanların sesi olabilmek, paylaşmak ve insanlara bu macerayı duyurmak için hadiseye dahil olduklarını' dile getirerek, hastalık sürecinde moralin, insanın içinde bulunduğu ortamın önemli olduğunu, tedavi yapılan mekanların fiziki şartlarının da iyi olması gerektiğini vurguladı.Yardım kampanyası kapsamında, bir yılda yapılan yardımlarla ciddi yol katedildiğini anlatan Yılmaz, biraz daha kurumsal katkılar beklediklerini söyledi.Ayrıca Twitter'da, 'İyi ki ben Sağlık Bakanı değilim, yoksa buraya madalya dağıtmaktan bayağı masrafa girecektik' diye espri yapan Yılmaz, şakalarıyla Lösemili çocukları güldürdü.Cem Yılmaz, 'Biz, bizden sonraki kuşak için bir fikir paylaşmak istiyoruz, mesele bence bu. O sırada da ne kadar çok insanın yüzü gülebilirse. Gülmek gitgide zorlaşıyor, gülmekten mutlu olmaktan da daha kıymetli bir şey yok' diye konuştu.Yılmaz, güzel bir hastane yapılmaya çalışıldığına işaret ederek, yardımseverlerden destek beklediklerini dile getirdi.Halkımıza ve hayırseverlerimize güveniyoruzLÖSEV Yönetim Kurulu Başkanı Üstün Ezer de inşaatı bitmek üzere olan hastanenin, Avrupanın ilk, ülkenin en donanımlı onkoloji kenti ve hastanesi olduğunu söyledi.Türkiye'nin böyle bir hastaneye ihtiyacı olduğuna dikkati çeken Ezer, 85 bin metrekareye kurulan kentin içinde sağlık tesislerinin yanı sıra 900 öğrencinin okuyacağı okul, hasta yakınlarının kalacağı otelin de bulunacağını belirtti.Kanser hastası çocuklar ile yetişkinlerin hastaneden hizmet alacağını, beyin cerrahisi, kadın doğum, nöroloji bölümlerinin de hastanede olacağını dile getiren Ezer, tek kişilik hasta odalarının, 84 polikliniğin, kanser hastaları için ayaktan tedavinin de bulunacağını kaydetti.Ezer, 'Halkımıza ve hayırseverlerimize güveniyoruz. Bizi ayakta tutacaklar ve herşey parasız olacak, bizim burada kar amacımız asla olmayacak' diye konuştu.Sağlık Bakanlığının hastanenin yapımına izin vermediği iddiasına ilişkin ise Ezer, şunları söyledi:'Ben tahmin ediyorum ki bu bürokrat arkadaşlara da 'Bu hastanenin ruhsatını verin' diyecek Sayın Cumhurbaşkanımızdır. Mevzuata uymayan hiçbir şeyimiz yok. Çankaya'da yer alan LÖSANTE mevzuata uygun olarak taşınacaktır. Taşınma müracaatını daha yapamadık. Çünkü hastanenin inşaat tarafı henüz bitmedi. İnşaat ruhsatımızla Sağlık Bakanlığına başvuracağız. Tahmin ediyorum ki o gün yasal hakkımız olarak bu izin verilecektir. Biz hayat kurtarma tarafındayız. Bu hastanenin açılacağına inanıyoruz.'AA
Bugün Steve Jobs’un Doğum Günü
Bugün 24 Şubat 2015. Apple’ın kurucu ve vizyoner yöneticisi Steve Jobs’un 60. doğum günü. Uzun süre kanser ile mücadele edip 2011 yılında aramızdan ayrılan dijital devrimin babası Jobs, kişisel bilgisayar, müzik ve iletişim gibi pek çok sektörü yeniden yapılandırdı. Sadeliği, serseriliği, değiştirmeyi sevmediği kıyafetleri, takıntıları ve tüm teknoloji dünyasına bıraktığı devasa mirası ile anılacak.
Reklam