Yasin Börü Davasında Üçüncü Duruşma Görüldü
Diyarbakır’da 6-7 Ekim tarihlerinde çıkan olaylarda Yasin Börü ve 3 kişinin öldürülmesi ve Yusuf Er’in yaralanması ile ilgili olarak 17’sı tutuklu 34 kişinin hakkında açılan davanın üçüncü duruşması sona erdi. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşma 7 Mart tarihine ertelendi.
Güvenlik gerekçesiyle Ankara'ya nakledilen dava, sanık ve izleyici çokluğu nedeniyle Ankara 10. ile Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemelerinin birleştirilen salonunda görüldü. İzleyiciler, salona üzerileri polis tarafından arandıktan sonra alındı.
Duruşmada olaydan yaralı kurtulan Yusuf Er ve ölen 4 kişinin ailesinin beyanları alındı.
AA'nın haberine göre Yusuf Er, 7 Ekim 2014'te kurban eti dağıttıkları sırada 70-80 kişilik bir grubun önlerini kestiğini, içlerinden bir kişinin 'bunlar IŞİD'ci' demesi üzerine saldırıya uğradıklarını belirterek, 'Bize saldırdılar. Ateş ettiler, taş attılar, kaçtık. Daha sonra Cengizler Caddesi'nde bir sokağa girdik ama orası da karışmıştı. Bir binaya kendimizi attık. Bizi gören birinin, 'IŞİD'ciler bu binaya girdi' demesi üzerine binanın kapısı tekmelenmeye başlandı. Çatıya çıkıp saklanmak istedik' diye konuştu.
Sesler üzerine binada oturanların kapıyı açarak ne olduğunu sorduğunu belirten Er, şöyle konuştu:
'Hasan Okçu'nun eşi 'benim evimde saklanın' dedi. 'Çatıya çıkmaktansa evde saklanmak daha iyi' dedik. Bizi odaya aldı, su getirdi, içtik. Gruptakiler binanın kapısını kırdılar, içeri girdiler, çatıya çıktılar. Üst kattan başlayarak evlere bakıyorlardı. 'Bizim evde değil' şeklinde sesler duyuyorduk. İçeride otururken Hasan Okçu eve geldi, içeri girdi. Onun kapıyı açma sesini duymadık. Elbiselerinden belli ediyordu ki olayların içinden geliyordu, üstü lastik kokuyordu. Bize bıçak çekti, 'IŞİD'ci misiniz, evimde ne işiniz var' diye. Bizi binanın kapısına kadar kovaladılar, 'yenge içeri aldı' dedik.'
Grup bulundukları dairenin üst katına geldiğinde polisi aradıklarını anlatan Er, 'İlk aradığımızda durumu anlattık, telefon kapandı. İkinci kez aradık, yine telefonu yüzümüze kapattılar. Üçüncü kez aradığımızda 'can güvenliğimiz yok, gelemeyiz' dediler' ifadelerini kullandı.
'Perdeleri birleştirerek pencereden içeri girdi'
Yusuf Er, şöyle devam etti:
'Birisi, 'IŞİD'ciler burada' deyince kapıda yoğunlaşmaya başladılar. Uğur Doğanay orada oturuyordu, üst kattan, annesinin evinden perdeleri birbirine birleştirerek pencereden içeri girdi. Girmesiyle birlikte bize, 'kimsiniz' dedi, ateş etti. Hasan yaralandı. Üç arkadaşım banyoya kaçtılar. Ben lavaboya saklandım. Uğur Doğanay bana doğru gelmeye başladı. Oradaki sıvı sabun kutusunu attım, elindeki silah düştü, belinden bir başka silah çekti. Bunu beklemiyordum. Bana sıktı, yaralandım, kaçtım. Grup içeri girdi, benim lavaboda olduğumu kimse bilmiyordu. Banyodaki arkadaşlarımı katlettiler. Uğur Doğanay kendisi diyor 'biri de tuvalete saklanmış onu da öldürelim.' Kapıyı kırdılar, içeri girdiler, ellerinde keser, bıçak, sopalar vardı. Beni darbettiler. Yarı baygın haldeyken dışarı çıkardılar.'
Mahkeme Başkanı Musa Yeşil'in, sanıkları göstererek, 'Uğur Doğanay'ın dışında saldıran var mı bunların arasında?' diye sorması üzerine Er, sanıklar arasındaki Abdurrahim Pamuk'un grubu yönlendirdiğini söyledi.
'Ciğerime giren bir bıçak darbesiyle ayıldım'
Elinde kanlı keser bulunduğunu iddia ettiği Hüseyin Okçu'nun kendisini bulunduğu lavabodan dışarı çıkardığını söyleyen Er, şunları anlattı:
'O esnada bayıldım, ciğerime giren bir bıçak darbesiyle ayıldım. Mutfağa götürüyorlardı, aşağı atmak için. Bir boşluk bulup kaçtım, merdivenler boştu. Baktım ki grup binanın önünde slogan atıyor. Merdiven altına saklandım. Yarı baygın haldeyken, 'öldürmeyelim, ibretlik olsun diye sağ bırakalım' diye sesler geliyordu. Arkadaşlarımın da katledilmiş olduğunu görüyordum.'
Grubun elinden bir yolunu bularak kaçtığını söyleyen Er, yaralı halde kendisini bulan kişinin ailesine haber vermesi üzerine hastaneye götürüldüğünü belirtti.
Şikayetçi olduğunu, davaya katılmak istediğini bildiren Er, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak'tan şikayetçi olduğunu söyledi.
Anne Hatice Börü: Çocuğum bulunduğunda tanınmayacak şekildeydi
Yasin Börü'nün annesi Hatice Börü de davanın adil şekilde görülmesini isteyerek, incelenmeyen delil, dinlenmeyen tanık kalmamasını talep etti.
Hatice Börü, şunları söyledi.
'Çocuğum bulunduğunda tanınmayacak şekildeydi. 11'inci sınıfa gidiyordu, bir öğrenciydi. IŞİD'le ilgisi yoktu. Alnında IŞİD'ci mi yazıyordu? Bizi anlamanız için evladınızın o şekilde öldürülmesini mi istiyorsunuz? Bir insan pencereden atılır mı? O kadar bıçak darbesi almış. Size bir zararı oldu mu? Kimseye zarar vermezdi. Nasıl insan böyle bir vahşeti affeder, annelere soruyorum? Bu olayın üzerine gidilmesini istiyorum. Hepsinden şikayetçiyim. Gültan Kışanak, Selahattin Demirtaş ve insanları sokağa dökenlerden şikayetçiyim.'
Davanın öğleden sonraki kısmında ise müşteki ve sanık avukatları beyanda bulundu. Sanıklar ise mahkeme heyetinden tahliyelerini istedi.
Taleplerin ardından Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 7 Mart tarihine erteledi.
Dava geçmişi
Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş, Hasan Gökgüz'ü öldürdüğü ve Yusuf Er'i yaraladıkları gerekçesi ile 34 kişi hakkında 'canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme ve devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozdukları' iddiasıyla 5'er kez ağırlaştırılmış müebbet istemi ile iddianame hazırlandı.
Güvenlik gerekçesiyle Ankara'ya gönderildi
Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame, güvenlik gerekçesi ile Ankara'ya gönderilmişti. Dava kapsamında 17'si tutuklu, 11'i tutuksuz ve 6 yakalama kararı olmak üzere toplam 34 sanık bulunuyor.
İddianameden...
İddianameye göre 7 Ekim’de saat 18.40’ta Cengizler Caddesi’nde Hüda-Par ile PKK taraftarları arasında silahlı kavga çıktığı ve üç kişinin öldürüldüğü, silahlı saldırı ihtimali nedeniyle ambulansların gönderilemediği ileri sürüldü.
Bu olayda Yusuf Er, Ahmet Dakak, Hasak Gökguz, Diyat Güneş ve Yasin Börü’nün PKK’lılar tarafından öldürüldüğü belirtildi.
Bu beş kişinin saklandıkları evde, bir çarşafla balkondan sarkan kişiler tarafından silahla vurulduğu, ev sahibi Hasan Okçu’nun anahtarı vermesiyle kalabalığın eve girdiği, tuvalete saklanan Yusuf Er dışındaki Hüda-Par’lıları linç ederek, camdan aşağıya attıkları öne sürüldü.
İddianame, Türk Ceza Kanunu’nun 82/1-b maddesi gereğince “canavarca hisle ve eziyet ederek” öldürme suçu işlendiği savunuldu ve “sadizm” ifadesi kullanıldı.
Ayrıca “örgüt propagandası”, “konut dokunulmazlığını ihlal”, “devletin birliğini bozma ve ülke topraklarından bir kısmını devlet idaresinden ayırma”, “yasak nitelikle silah bulundurmak”, “ölünün üzerinden hırsızlık” ve “suça iştirak” suçlarının işlendiği savunuldu.
AA ve CHA
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Şimdi gelir bunu da TC yaptı derler. Bu işte parmağı olan herkes en ağır şekilde cezasını çeksin tez vakitte.