Görüş Bildir
Haberler
Şans Eseri Bulunan 20 İcat

etiket Şans Eseri Bulunan 20 İcat

murat kaplan
03.06.2014 - 15:38 Son Güncelleme: 27.04.2022 - 14:56

Şan eseri bulunan icatlar

Hepsi bir amaç uğruna uğraşırken tesadüfen bulunmuş icatlar ve ürünler.

İçeriğin Devamı Aşağıda

1. Fotoğraf

1. Fotoğraf

Mucit: Louis-Jacques Daguerre

Tarih: 1838

Kaza: Dağınık laboratuvar dolabı

Bu rastlantısal buluşun nedeni kırık bir termometre...

Louis Daguerre, karanlık odada, gümüş iyodür levhada açığa çıkan görüntüyü sabitlemenin yollarını arıyordu. 1938 yılında bir gün, farklı kimyasal maddelerin bulunduğu dolabına, daha sonra kullanmak ve temizlemek üzere bozuk görüntülü bir film levhası koydu.

Bunu tekrar dışarı çıkardığında görüntü belirginleşmişti. Ancak Daguerre, bu garipliğe hangi kimyasal maddenin neden olduğunu bilmiyordu.

Bunun üzerine levhaları yerleştirdi ve kimyasal maddeleri birer birer dışarı çıkarttı. Dolabı boşaltmasına rağmen hala aradığı maddeyi bulamamıştı. Sonunda dolabın raflarından birinde, kırılmış termometreden dökülmüş civayı fark etti... Gümüşlü levha üzerine alınan görüntü (daguerreotype), modern fotoğrafçılığın başlangıcı oldu... Yerini ancak on yıl sonra negatif ve, pozitif film sürecine bıraktı.

2. Post-it kağıdı

2. Post-it kağıdı

Mucit: Dr. Spencer Silver

Tarih: 1974

Kaza: Kutsal bir ilham ve hatalı üretim

'3M' bilim adamlarından Dr. Spencer Silver, 1970'lerin başlarında dayanıksız yapıştırıcıyı bulduğunda, bunu işe yaramaz bir buluş olarak değerlendirmişti...

Bundan yıllar sonra, meslektaşı Art Fry, bir kilisede ilahi kitabındaki ayracın bir türlü istediği yerde durmaması üzerine oldukça sinirlendi. Anlamsız vaazlardan mı yoksa kutsal bir ilhamdan mı bilinmez, kafasını bu konuya yormaya başladı ve birden aklına meslektaşının işe yaramayan buluşu geliverdi...

Bu sayede ayıracın kitaba yapışmasını sağlayacak, ancak çıkarttığında da kitaba zarar gelmeyecekti. Post-it kağıdı tabii ki bir gecelik başarının ürünü değil... 3M'in ortaya attığı bu örnek, büro malzemeleri içinde vazgeçilmezler arasında yerini aldı.

3. Vulkanize kauçuk (lastik)

3. Vulkanize kauçuk (lastik)

Mucit: Charles Goodyear

Tarih: 1844

Kaza: Kızgın ocağa atılan kauçuk

Amerikalı Charles Goodyear, 10 yıldan beri ham kauçuğu daha sağlam ve elastik hale getirmenin çarelerini arıyordu. Bu onda bir takıntı halini almıştı ve hatta ödenmemiş borçları nedeniyle hapse bile girdi.

Goodyear bu konuda her şeyi denemişti; karışımına kükürt bile eklemişti. Ne var ki, bu karışımı kızgın ocağa atıncaya kadar hiçbir sonuç elde edemedi: Kauçuk erimiyordu...

Bunu gece boyunca dışarıya çivileyen Goodyear, ertesi gün karışımın oldukça esnek olduğunu fark etti.

Kükürtle sertleştirme yöntemine, Romalılar'ın ateş tanrısından esinlenerek, 'Vulkan' adını verdi (vulkanizasyon).

Yöntemin Amerika'daki patentini almayı başardı, ancak Fransa ve İngiltere'den yasal formaliteler nedeniyle patent alamadı.

Goodyear, Paris'te borçları nedeniyle hapis yattıktan sonra Amerika'ya döndü.

Patentleri ortakları tarafından yağmalandığından yoksulluk içinde öldü. Ancak en azından 'Goodyear Tyre' ve 'Rubber Company' gibi şirketler onun isminin gelecek kuşaklar tarafından da anılmasını sağladı.

4. Dayanıklı Cam

4. Dayanıklı Cam

Mucit: Edouard Benedictus

Tarih: 1903

Kaza: Kırılması gereken deney tüpünün yere düştüğünde parçalanmaması

Güvenli camın bulunması, tam da en çok ihtiyaç duyulan zamanda gerçekleştirildi: Motorlu taşıt çağında...

1903 yılında Fransız kimyager Edouard Benedictus, deney tüpünü laboratuarının zeminine düşürdü. Tüp kırıldı ancak dağılmadan tek parça halinde kaldı. Benedictus, kolodyum ihtiva eden sıvının buharlaşmasından sonra tüpte kalan ince plastik tabakanın parçalanmayı engel
lediğini anladı.

Bunu not ettikten sonra bu konu üzerine fazla kafa yormadı.

Ancak, kaza yapan bir aracın için*deki kızın kırılan camlardan çok feci şekilde yaralanması, bu konuyu tekrar gündeme getirmesine neden oldu.

Daha önceki deneyiminden esinlenerek iki cam tabakasının arasına selüloz nitrat yerleştirerek üç katlı camı oluşturdu.

Buluşu 1920'lerde arabaların ön camlarında kullanılmaya ve otomotiv endüstrisinde ciddi şekilde taklit edilmeye başlandı

5. Röntgen Işınları

5. Röntgen Işınları

Mucit: Wilhelm Konrad Röntgen

Tarih: 1895

Kaza: Bir elektrik deneyi

Röntgen, gazların içinden geçen elektrik yolunu araştırmak amacıyla, katod ışın tüpüyle deney yaparken, baryum platin siyanürü levhasından yayılan radyasyonun şeffaf olmayan cisimlerin içinden geçebildiğin! Fark etti.

Araştırmalarına devam ederken radyasyonun 15 mm. kalınlığındaki alüminyumdan, daha indirgenmiş yoğunlukta geçebildiğini gördü. Ve bu radyasyona, 'X-ışınları' adını verdi. Bugün dünyada Almanya dışında (Almanya'da Röntgenstrahlen olarak adlandırılıyor) bu isimle anılıyor. Bu, daha sonra insan vücudunun iç kısmını gösteren fotoğraflamada kullanıldı. 19. yüzyıl sonlarına doğru savaş alanlarında da kullanılmaya başladı.

İçeriğin Devamı Aşağıda

6. Kaos Teoremi

6. Kaos Teoremi

Mucit: Ed Lorenz

Tarih: 1960'lar

Kaza: Bilgisayardaki bozuk çıkış

Amerikalı meteoroloji uzmanı Ed Lorenz'in bilgisayarında anlamsız ve komik veriler belirince, Lorenz bunların her zamanki aksaklıklardan kaynaklandığını düşündü. Ancak hatayla ilgili ipuçlarını elde etmek için kağıttaki çıktıda çalışmaya başladı. Bilgisayarın, başlamak için ilk sonuçları eşleştirdiğini, ancak daha sonra haritayı yok ettiğini gördü. Birden jetonu düştü: Lorenz bilgisayara aynı girdileri ikinci aşamada yüklememiş, bu küçük farklılık da, sonraki birkaç hafta boyunca, tamamen değişik sonuçlar verip durmuştu...

Lorenz böylece, hava durumu gibi küçük olayların bazen çok büyük sonuçlar doğurabileceğini açıklayan 'kaos teoremini' bulmuş oldu.

7. Radyoaktivite

7. Radyoaktivite

Mucit: Henri Becquerel

Tarih: 1896

Kaza: Fotoğraf camındaki sislenme

Fransız fizikçi Henri Becquerel, 1896 Martı'nda laboratuarındaki çekmecesini açtığında büyük bir sürprizle karşılaştı. Kapkaranlık bir ortamda olmasına rağmen bazı fotoğraf camları bulanıklaşmıştı.

O sırada Becquerel, yeni keşfedilen röntgen ışınları üzerinde çalışıyor ve bazı kimyasallar yardımıyla bunların yayılmalarını sağlamaya uğraşıyordu, ilk aklına gelen, güneş ışığının etkisiyle kristallerin ışını yaydığı ve fotoğraf camını sislendirdiğiydi...

İlk deneyleri onun doğru yolda olduğunu desteklese de hava bozunca olayın seyri birdenbire değişti.

Becquerel, kristallerin güneş ışığından etkilenmesini engellemek için kimyasallar kullanarak camları tekrar çekmeceye koydu. Camları dışarı çıkardığında, uranyumlu kristallerden oluşan camlarda artık sisin bulunmayışına oldukça şaşırdı. Ve bugün 'bir atom çekirdeğinin ta*necikler veya elektromanyetik ışımalar yayarak kendiliğinden parçalanması' olarak bilinen radyoaktiviteyi keşfetmiş oldu.

8. Penisilin

8. Penisilin

Mucit: Alexander Fleming

Tarih: 1928

Kaza: Havada uçuşan bir küf

St. Mary Hastanesi'nde danışman olarak çalışan ve Alexander Fleming'in hayatta kalan tek meslektaşı, ünlü bilim adamının penisilini 1928 yılında bir rastlantı sonucu bulduğunu anlatmıştı.

Fleming bir deney üzerinde çalışırken, muhtemelen laboratuvarın karşısındaki bardan uçup gelen bir küf mikroskoptaki lamın üzerine konmuştu.

O sırada Fleming, lam üzerinde zararlı bir bakteri türü olan stafilokokları inceliyordu. Dikkatsiz bir bilim adamı bu küfü büyük olasılıkla önünden uzaklaştırırdı, ama o, küfün bakteri üzerindeki etkisini görmek istedi. Sonuç hayret inciydi... Çünkü Fleming, 'Penicilim notatum' isimli yeşil küfün bulunduğu bölümdeki bakterilerin öldüğünü fark etmişti...

Daha sonra gerçekkleştirilen testlerde, bu küfün diğer bakteriler üzerinde de etkili olduğu ortaya çıktı. Tavşan, fare ve insanlar üzerinde yapılan testler sonunda, açık bir yan etkisinin de olmadığı görüldü. Ne var ki Fleming, küften sızan maddeyi bir türlü keşfedememişti.

Sonuç olarak 1939 yılında, Oxford'dan Howard Florey ve Ernst Chain bu maddeyi ayrıştırmayı başardılar ve buna 'penicilin' adını verdiler. Bu madde, öldürücü bakteriyel hastalıklarla savaşabilen ilk antibiyotik olarak tarihe geçti. Fleming ve diğer iki bilim adamı, 1945 yılında Nobel Ödülü aldılar... Çünkü, milyonlarca insanın hayatını kurtaran bir buluş yapmışlardı.

9. Şok Tedavisi

9. Şok Tedavisi

Mucit: Julius Wagner-Jauregg

Tarih: 1917

Kaza:Mezbaha işçilerinin kesim yöntemi

ECT (Electroconvulsive the-rapy) olarak bilinen elektroşok tedavisi, mezbaha işçilerinin, domuzların elektrikle sersemlemelerinden sonra çok sakin durduklarını fark etmelerinin bir sonucu...

ECTye, beyne elektrik akımı verilmesi suretiyle, depresyon gibi akıl hastalıklarının semptomlarını engellemekteki son çare olarak bakılıyor.

Elektroşok tedavisi fikri, sıtma aşısıyla frengili hastaları te*davi eden Avusturyalı Julius Wagner-Jauregg tarafından geliştirildi.

1927 yılında Nobel Ödülü alan VVagner-Jauregg, bu fikre, 'bir sisteme elektrik verilmesinin tedavi edici özellik taşıyacağından yola çıkarak ulaştı. Ve böylece, çok tartışılan şok tedavisi doğmuş oldu...

Aynı zamanda, şizofrenlerin doğal yollardan çarpılmalarının, hastalık belirtilerinin iyileşmesine neden olduğu da belirlenmişti. Psikiyatristler, hastaların beynine elektrik akımı uygulamak yoluyla, anlaşılması güç tedavinin gerçekleştiğini belirtiyorlardı. Ancak ECTnin kısa süreli hafıza kaybına neden olması dışında önemli etkisinin bulunmadığına dair klinik bulgulara az da olsa rastlanıyor. Hastaların tedavi edilmesine yönelik olarak bu yöntem çok uzun zamandan beri kullanılmaya devam ediyor.

10. Sakkarin

10. Sakkarin

Mucit: Fahlberg adında bir kimya öğrencisi

Tarih: 1879

Kaza: Kurallara uymama

1879 yılında Fahlberg adındaki bir kimya öğrencisi, toluol (kömür katranındaki hidrokarbon) türevlerini araştırırken elindeki maddeyi tattı ve günümüzün yapay tatlandırıcısı sakkarin ortaya çıktı.

Diğer iki yapay tatlandırıcı da kaza sonucu keşfedildi. 1937'de Illinois Üniversitesi öğrencilerinden Michael Sveda sigarasını yaktı ve tatlı olduğunu tespit etti. Ve bu maddenin 'cyclamate' olduğunu buldu. Nutra Svveet ise 1965 yılında anti nükleer bileşimler araştırılırken keşfedildi.

İçeriğin Devamı Aşağıda

11. Buckminsterfullerene

11. Buckminsterfullerene

Mucit: Harry Kroto

Tarih: 1985

Kaza: Karbon atomunun kilise kubbesine benzemesi

Harry Kroto ve meslektaşları, uzayda varolduğu düşünülen anlaşılması zor yapıdaki karbon atomlarını çözmeye çalışıyorlardı. Laboratuar testleri sonucunda karbonun, 60 atomdan oluşan, diğerlerinden daha güçlü ve istikrarlı yapıda olduğu ortaya çıktı.

Cevaplar araştırılırken çalışma gruplarından biri, atomların, mimar Richard Buckminster Fullerln tasarladığı, kubbeli kiliseye benzeyen hexagonlardan oluştuklarını ortaya çıkarmıştı. Bu da Kroto'nun aklına, daha önce pentagon ve hexagonlardan oluşturduğu, 'Gece Gökyüzü' modelini getirdi.

O gece, çalışma gruplarından bir bölümü de karbon atomlarını, futbol topuna benzeyecek şekilde birleştirmişti. Ve grup, pentagon ve hexagonların hep 60 sayısında buluştuğunu keşfetti. 60 karbon atomundan oluşan 'Buckyball’lar şu anda karbonun temel biçimi olarak değerlendirilirken, Kroto ve meslektaşları 1996 yılında Nobel Ödülü'nü almaya hak kazandılar.

12. Coca Cola

12. Coca Cola

Mucit: John Pemperton

Tarih: 1885

Kaza: Koka özü ve şarap karışımından şurup

İlaç sektöründe çalışan John Pemperton, koka özü ve şarap karışımından bir şurup üzerinde çalışıyordu. Mucit bu buluşunu daha sonraları baş ağrısını gideren karışım olarak satmaya başladı. 1885 yılına gelindiğinde, Atlanta'da alkol satışı yasaklandı, Pemperton bu şurubun içine karbonatlı su ekledi ve soda benzeri bir hal almasını sağladı. Coca-Cola bu şekilde ortaya çıktı.

13. Çikolata Taneli Kurabiye

13. Çikolata Taneli Kurabiye

Mucit: Ruth Wakefield

Tarih: 1930

Kaza: Çikolatanın bitmesi

1930'lu yıllarda bir fırında çalışan Ruth

Wakefield, bir gün fırında çikolatanın kalmadığını fark etti. Aslında çikolatalı

kurabiye yapmak isterken, elindeki tatlandırılmış çikolataları kurabiye

hamurunun içine attı. Sonuç olarak çikolatalı değil çikolata parçacıklı

kurabiyeler ortaya çıktı.

14. Patates Cipsi

14. Patates Cipsi

Mucit : George Crum

Tarih : 1853

Kaza : Müşteriye kızmaktan dolayı

Bir lokantada çalışan George Crum, 1853 yılında

müşterilerine patates kızartmasını sunmaya hazırlanıyordu. Müşterilerinden biri

gelen patatesleri kalın buldu ve 'daha ince daha kızarmış' olarak istediğini

belirtti. Crum bunun üzerine sinirlenip, patatesleri inanılmaz derecede ince

kesip, kupkuru olana dek kızarttı. Şefin şaşırtan bir şekilde müşteri bu halini

çok beğendi ve patates cipsi bu şekilde ortaya çıktı.

15. Oyun Hamuru

15. Oyun Hamuru

Mucit : James Wright

Tarih : 1943

Kaza :  Silikon yağının içine borik asiti karışımı.

General Electric'te mühendis olarak çalışan

James Wright, İkinci Dünya Savaşı'nda uçak lastikleri, asker botları ve başka

şeyler için plastiğe ihtiyaç duyan ülkesi için silikon yerine plastik kullanmak

istedi. 1943 yılında silikon yağının içine borik asit kattı ve şekil alabilen

yumuşak bir hamur ortaya çıktı. Bu şekilde oyun hamuru ortaya çıktı.

İçeriğin Devamı Aşağıda

16. Mikrodalga

16. Mikrodalga

Mucit : Percy Spencer

Tarih : 1943

Kaza Cebindeki çikolatanın erimesi

Raytheon Corporation adlı savunma ürünleri

üreten şirkette çalışan Percy Spencer, elektriği bir arada toplayan yeni bir

sistem üzerine çalışıyordu. Bu sırada cebindeki çikolatanın ısıdan hemen

eridiğini gördü. Spencer bu buluşunu mikrodalga fırına çevirdi.

1947'de bu buluşunun patentini almış ve ilk mikrodalga fırını 1,8 metre boyunda ve 340 kg ağırlığında olarak tasarlamıştır. Mikrodalga fırın, 1947'de mutfak eşyaları üreticisi olan Raytheon şirketince 'Radarange' adıyla kamuoyuna duyurulmuş olsa da, gerek fiyatının çok yüksek oluşu gerekse büyükçe bir buzdolabı boyutlarında olması nedeniyle ticari olarak pek ilgi görmedi.Evlerde kullanılan ilk mikrodalga fırınlar, 25 Ekim 1955'te Tappan şirketi tarafından satışa çıkarılmış olup günümüzde ABD'de yaklaşık olarak 80 milyon mikrodalga fırının olduğu tahmin edilmektedir.

17. Cırt Cırt

17. Cırt Cırt

Mucit :  George de Mestral

Tarih : 1955

Kaza : Köpeğinin tüyüne dulavratotunun yapışması sonucu

Elektrik mühendisi olan George de Mestral, İsviçre dağlarında köpeğiyle gezerken dulavratotunun (pıtrak bitkisi) köpeğin tüylerine ve elbiselerine yapıştığını görür. Mikroskopla bu iş nasıl oluyor diye inceleme yapar ve bitkinin üzerinde sayısız kanca görür. 1955 yılında, De Mestral kazara bulduğunu icadını mükemmelleştirmek için naylon üzerinde deneme yapmaya karar verir ve günümüzde kullandığımız cırt cırtı icat eder.

18. Kalp Pili

18. Kalp Pili

Mucit : Wilson Greatbatch

Tarih : 1958

Kaza : Yanlış parçayı çıkartması .

Mühendis Wilson Greatbatch, 1958 yılında Cornell Üniversitesi'nde kalp seslerini kaydeden bir cihaz üzerinde çalışıyordu. Yaptığı cihazdan yanlış parçayı çıkaran Wilson gerekli enerjiyi cihaza verdiğinde, icadı normal bir kalp gibi çalışmaya başlamıştı. Yeni cihazını 1960 yılında bir insanın kalbine yerleştirmeden önce hayvanlar üzerinde denedi ve ince ayarlarını yaptı.

19. Vazelin

19. Vazelin

Mucit :  Robert Chesebrough

Tarih : 1859

Kaza : Petrol pompalarının tıkanması

Amerika’nın köklü, zengin ve tahsilli ailelerinden birinin oğlu Robert Chesebrough 1859′da kimya mühendisliği eğitimini aldı. Baba mesleğinde ilerlemek yerine petrol kuyularında kimyager olarak çalışmaya başladı. Robert Pennsylvania’ya petrol kuyularına yatırım yapmaya gitti. Oraya vardığında sondaj platformlarını incelerken Rod Wax olarak bilinen yapışkan maddeyi keşfetti. Parafine benzeyen bu yapışkan madde petrol pompalarını tıkayarak işçilerin çalışmalarını yavaşlattığını gözlemledi aynı zamanda işçilerin vücutlarında oluşan yara, yanık ve kesiklere sürüldüğünde çabuk bir şekilde iyileşmelerini ve yaranın havayla temasını önleyerek işçileri tedavi ediyordu. Chesebrough üründen numune alarak laboratuarında aylarca yaptığı deneyler ve testler sonucu yüzde yüz doğal ve cildi koruyan bir ürün keşfetti.Chesebrough dönem koşullarına göre at arabalarına istiflettiği vazelin örneklerini insanlara dağıtmaya başladı. Bundan sonraki 6 ay içinde satış ekibi kurulmuş ve Vaseline markası ile vazelin satışları yapılmaya başlanmış oldu.

20. Teflon

20. Teflon

Mucit : Roy J Plunkett

Tarih : 1938

Kaza : Bir tüpün içerisine doldurdukları bileşimden sonra tüpü açtıklarında içinde hiçbirşey olmadığını farkettiler

Yapışmayı engelleyen teflon kaplama 1938 yılında kimyager Roy J plunkett tarafından ABD'de keşfedildi. Soğutucu gaz üretmeyi amaçlarken yaptıkları bir deney sırasında hiç ummadıkları birşey keşfettiler. Bir tüpün içerisine doldurdukları bileşimden sonra tüpü açtıklarında içinde hiçbirşey olmadığını farkettiler. Ağırlığa bakılacak olursa içinde birşeyler olmalıydı. Kesilen tüpün yüzeyinde buldukları beyaz toz asitten etkilenmiyor elektrik geçirmiyordu.

1 Temmuz 1939'da üretime geçebilmek için patent başvurusu yaptı. Patenti aldıktan sonra bu Maddeyi koruyucu giysilerin imalatında kullandı.1946 yılına kadar askeri bir sır olarak saklı tutuldu. Halka açıklandığında ise teflon isminin hakları alınmıştı. Patent belgesinde kumaştan tutun, kalıplara dökülebileceğine kadar birçok kullanım alanı belirtilmişti.

1954 yılına kadar kimsenin aklına teflonu tavalarda kullanmak gelmemişti. Marc Gregorie ve eşi Colette, aliminyumun üzreinde ince bir tabaka halinde teflonu kaplamayı başardı. Bu başarının ardından mutfak eşyalarında kullanmaya başladılar ve 1955 yılında Tefal'i kurdular. O zamanlardan beri birçok alanda teflon kullanımına rastlayabiliriz.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
632
302
255
150
134
105
94
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?