Orgeneral Güler'den Akın Öztürk Açıklaması
Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Akıncı Üssü'nde tutulduğu sırada, darbe girişimi sonrası tutuklanan Akın Öztürk'ün kendisiyle darbeci askerler arasında temasları sağladığını belirtti. Güler'in savcılık ifadesi, eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk'ün darbe gecesindeki rolü hakkında biraz daha ipucu veriyor. İfadelerden Yaşar Güler, Akıncı Üssü'nde derdest edilmiş vaziyette bir odada tutulurken; Akın Öztürk'ün odaya girip çıktığı, cuntacı subaylara talimatlar verdiği anlaşılıyor.
Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, savcılık ifade tutanağında 'Askeri darbeyi planlayıp, yöneten bir kimse değilim, darbecileri ikna etmeye çalıştım' diyen eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk hakkındaki şüphesini anlattı.
Darbeciler tarafından götürüldüğü Akıncı Üssü’nde gördüğü Öztürk’ün “Senin burada olduğundan hiç haberim yok” demesine inanmadığını söyledi:
“Birden kapı açıldığını duydum ve Orgeneral Akın Öztürk’ün sesini duydum. ‘Ya Yaşar sen burada ne geziyorsun, senin burada olduğundan hiç haberim yok’ dedi. Kurtarıldıktan sonra, bütün bunlar başımdan geçerken yan odada da Genelkurmay Başkanı’nın tutulduğunu öğrendim. Dolayısıyla benim şu andaki değerlendirmeme göre, benim yakalanıp getirilmemden bu saate kadar haberinin olmamasının mümkün olmadığını söylemeliyim.
İçeri girerek bizzat gözlerimi bağlayan bezi kendisi açtı. O esnada odada ikimizden başka kimse olmadığını gördüm. Akın Öztürk kapıyı açıp dışarıda bekleyen şahsa 'Komutanın neden ellerini, ayaklarını bağladınız, çabuk oradan bir şey getir ve bunları aç' dedi. Dışarıdan bir maket bıçağı getirdi ancak bıçağı getiren şahsı görmedim. Akın Öztürk, yine bizzat kendisi ellerimdeki ve bacaklarımdaki kelepçeleri kesti.
Akın Öztürk, 'Bu herifler manyak. Sen devlete karşı nasıl böyle bir şey yapabilirsin?' demiş
Karşıma bir koltuk çekerek oturdu ve kendi astsubayı olduğunu söylediği bir astsubaya çay, su ve bir tabak çerez getirtti. Ayrıca o şahsa, 'Yaşar Paşa'nın evini ara ve kendisinin sağ olduğunu ailesine haber ver' deyince odada bulunan makam telefonuyla ailemi arayarak, 'Yaşar Paşa'nın yanındayım, kendisi sağ salimdir' dedi. Ben de bu arada 'Demet Hanım ben buradayım' diyerek bağırdım. Başka konuşma olmadan telefon zaten kapatıldı. O şahsa 'Benim evimin telefonunun kaç olduğunu sorunca şahıs bana '2105' dedi. Ben de bunu ‘Daha sonra imkân bulursam ararım’ diyerek aklımda tuttum.
Akın Öztürk konuşmaya başladı ve bana hitaben, 'Bu herifler manyak. Sen devlete karşı nasıl böyle bir şey yapabilirsin' dedi. Dün gece 23.00'ten beri burada olduğunu ve herifleri bu hareketi bırakmak için ikna etmeye çalıştığını, bir kısmını ikna ettiğini söyledi. Sonra kapıda silahlı nöbetçi olduğunu söyleyerek çıkıp gitti.'
Odada yalnız kaldığını ve duvardaki saatin 11'i çeyrek geçtiğini gördüğünü belirten Güler, daha sonra kapının açıldığını, daha önce yüzünü hiç görmediği ve tanımadığı asker kıyafetli kişinin herhangi bir ihtiyaçları olup olmadığını sorduğunu ifade etti. Bu kişiye bir ihtiyacı olmadığını söylediğini anlatan Güler, Akın Öztürk'ün kapıda silahlı kişi olduğunu söylemesinden dolayı kapıyı açmadığını, saat 15.30-16.00 sıralarında kalkarak odada bulunan telefondan aklında tuttuğu numarayı çevirdiğini bildirdi.
‘Bana hitaben, 'Bu vaziyette nasıl gideceğiz?' dedi’
Konuttaki görevlinin kendisini sesinden tanıdığını belirten Güler, şöyle devam etti:
'Oğlum, hanımefendiye iyi olduğumu söyle. Ayrıca Özel Kuvvet Komutanı Zekai Paşa'yı ara ve telefonda üzerinde okuduğum 4210 numarayı söyleyerek bunu kendisine iletmesini ve 3 zilin çalmasını bekleyeceğimi söyledim. Bir müddet geçtikten sonra 3. çalmada telefonu açtım ve Zekai Paşa telefonun diğer ucundaydı. 'Ne yapıyorsunuz? Gelip bizi kurtarsanıza' dedim. Muhtemelen odanın çıkışında bir koridor olduğunu, kapıda silahlı şahıs olduğunu belirtip 'Buraya gelince iki taraflı gelin, aynı zamanda odanın yere yakın arka penceresini de açık bırakacağım' diyerek kapattım. Sonra tekrar odaya Akın Öztürk geldi ve 'Televizyonda benim arandığımı yazıyor. Haberin var mı?' diye sordu. Ben de televizyonu açmadığımı söyledim. Bana hitaben, 'Bu vaziyette nasıl gideceğiz?' dedi.
Bir süre sonra yanıma yeniden geldi. Buradaki adamların teslim olmaya karar verdiklerini söyledi. Saat 18.30 sıralarında Korgeneral Yıldırım Güvenç ile Özel Kuvvetlerden ekip yanıma geldiler. Bana, 'Komutanım seni götürmeye hazırız' dediler. Akın Öztürk o esnada geldi, 'Siz giderken sizinle Ankara'ya geleyim' dedi. Yıldırım Paşa ile Akın Öztürk, burada başka rehinelerin de olduğunu ancak nerede olduğunu bilmediğini söyledi. Daha sonra araçla 141. filo yazan binaya gittik. Yine rehin tuttuklarını anladığım Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal ile iki havacı generali aldık. İsmini bilmediğim bir başka yerdeki 5-6 rehineyi de almaya gittik. Oraya gittiğimizde 7-8 kişinin yataklarda gözleri, elleri ve ayakları bağlı sırt üstü yatar şekilde olduklarını gördük. Bunlar sivil kıyafetli ancak tanıdığım havacı ve karacı generallerdi. Hepsini kurtarıp araçlara bindik. 4 araçla Akıncı üssünden çıktık. Hava Kuvvetleri Komutanlığına gelerek Akın Öztürk ve diğerlerini bıraktım ve araçla evime gittim. Saat 19.15 idi.'
Orgeneral Güler, savcılık ifadesinde, operasyonla kurtarılmasından sonra, bütün bunlar başından geçerken, yan odada da Genelkurmay Başkanının tutulduğunu öğrendiğini söyledi.
Eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk, savcılık ifadesinde Genelkurmay İkinci Başkanı Yaşar Güler’in darbeye iştirak etmediğine tanık olduğunu söylemişti.
Öztürk, savcılık ifadesinde darbe girişiminin olduğu gün torunlarını görmek için Ankara’daki Akıncı Üssü'ne gittiğini anlatmıştı. İstanbul Kadıköy’de düğünde olan Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal'ın kendisini arayarak müdahale etmesini istediğini söyleyen Öztürk, üsse gittiğinde Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın birlikte çay içtiği Tümgeneral Kubilay Selçuk ve Tuğgeneral Mehmet Dişli’yi işaret ederek “Bunlar bu işi yaptılar, bunlarla konuş ikna et” dediğini ifade etmişti.
Al Jazeera ve AA
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!