Görüş Bildir
Haberler
Hasretinden Prangalar Eskittim'den Terketmedi Sevdan Beni'ye Mutlaka Okumanız Gereken 15 Ahmed Arif Şiiri

Hasretinden Prangalar Eskittim'den Terketmedi Sevdan Beni'ye Mutlaka Okumanız Gereken 15 Ahmed Arif Şiiri

Eda Özkan
08.07.2022 - 15:02

21 Nisan 1927'de Diyarbakır'da doğan şair, şiirlerinde genellikle aşk ve vatan gibi konuları işlemiştir. Ahmed Arif, şiirlerinde yalın bir dil kullanmıştır. Ünlü şairin birçok şiiri ise Cem Karaca, Ahmet Kaya gibi önemli isimler tarafından şarkı haline getirilmiştir. İşte Ahmed Arif'in Hasretinden Prangalar Eskittim'den, Terketmedi Sevdan Beni'ye mutlaka okumanız gereken şiirleri...

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

1. Kalbim Dinamit Kuyusu

1. Kalbim Dinamit Kuyusu

Beni, gözlerin götürür

Gözlerin

Aşkla, acıyla...

Kuşatmışlar

Sesimi, soluğumu

Kesilmiş

Tuz-ekmek payım

Vurgunum

Ve darda,

Gözaltındayım.

Dal, kor keser

Penceremde açarsa

Kuş, vurulur

Üzerimden uçarsa.

Ve hal böyle böyle,

Yol bu yöndeyken

Gelir,

Ki her gelişinde

Daha da içten

Gelir,

Soluk soluğa

Benim olursun.

Amansız sarmasında

Kollarımın

Esrik,

Çığlık çığlığa

Erir, kar gibi vücudun...

Nicedir,

Kahpe ağzında

Bir salgın,

Bir deprem gibi künyemiz.

Nicedir,

Başımıza zindan dünyamız.

Biz ki

Yarınıyız halkın,

Umudu, yüzakıyız,

Hıncı, namusu...

Şafakları,

Taa şafakları

Hey canım,

Kalbim

Dinamit kuyusu...

2. Şiir-2

2. Şiir-2

Bir mavi gül bahçesi yorganım

uyku saçlarımın meçhul şarkısı

sonra yastığımda ilk gölgen kızlık

ve ilk unutuluş hürriyet raksı

yumuşaklığında köpükten öpüşlerin

mukaddes günahlar cenneti oda

dikişsiz beyazlığında tüllerin

bir ay süzülecek buluta

ve bir mavi şarap gözlerindeki

musiki gölgelerinde yorgun

sen hep öylesine güzel sevdalım

ben sana Allahsızcasına vurgun

3. Yalnız Değiliz

3. Yalnız Değiliz

   Bir ufka vardık ki artık

   Yalnız değiliz sevgilim.

   Gerçi gece uzun,

   Gece karanlık

   Ama bütün korkulardan uzak.

   Bir sevdadır böylesine yaşamak,

   Tek başına

   Ölüme bir soluk kala,

   Tek başına

   Zindanda yatarken bile,

   Asla yalnız kalmamak.

   Şafakları ben balığa çıkarım

   Akan akmayan sularda

   Benim, bütün tezgahlarda paydosa giden        

   Bir bahar akşamı dünyada.

   Ben dört duvar arasında değilim

   Pirinçte, pamukta ve tütündeyim,

   Karacadağ, Çukurova ve Cibalide.

   Zehirli kör yılanları

   Ve sıtmasıyla

   Gün yirmidört saat insan avında

   Karacadağda çeltikler.

   Bir kız çocuğunun gözyaşı gibi

   -  Ayak bileklerinde bir dizi boncuk,

   Sol omzunda nazarlık,

   Dağ başında unutulmuş üşümüş,

   Minicik bir aşiret kızının  -

   Damla-damla, berrak olur pirinci.

   Kamyonlarla, katır kervanlarıyla

   Beyler sofrasına gider...

   Çukurovam,

   Kundağımız, kefen bezimiz

   Kanı esmer, yüzü ak.

   Sıcağında sabır taşları çatlar,

   Çatlamaz ırgadın yüreği.

   Dilerse buluttan ak,

   Köpükten yumuşak verir pamuğu.

   Külhan, kavgacıdır delikanlısı,

   Ünlü mahpusanelerinde Anadolumun

   En çok Çukurovalılar mahpustur,

   Dostuna yarasını gösterir gibi,

   Bir salkım söğüde su verir gibi,

   Öyle içten

   Öyle derin,

   Türkü söylemek, küfretmek,

   Çukurova yiğidine mahsustur...

   Tütünü bilir misin?

   'Kız saçı' demiş zeybekler,

   Su içmez her damardan,

   Yerini kolay beğenmez,

   Üşür

   Naz eder,

   Darılır

   İki parmak arasında kıyılmış,

   Bir parçası var kalbimin

   İncecik, ak kağıtlara sarılır,

   Dar vakit yanar da verir kendini.

   Dostun susan dudağına...

   Sokaklardan,

   Kıyılardan,

   Gök mavisinden,

   Ekmeğinden,

   Canevinden ayrı düşmeye

   Yani bütün hasretlerin kahrına

   Ve zehrine çaresiz kalmaların, 

   İlk nefesi Hızır gibi yetişir

   Cibalide sarılan cıgaranın...

   Tütün isçileri yoksul,

   Tütün işçileri yorgun,

   Ama yiğit

   Pırıl - pırıl namuslu.

   Namı gitmiş deryaların ardına

   Vatanımın bir umudu...

4. Merhaba

4. Merhaba

Gün açar,

Karın verir yağmurlu toprak.

İncesu Deresi, merhaba.

Saçakta serçeler daha çılgındır,

Bulutlarda kartal,

Daha çalımlı.

Koparır göğsünden bir düğme daha,       

Tezkere bekliyen biri.

İncesu Deresi, merhaba.

Genç bayraklar vardır,

Barış düşünür,

Kuyularda işçi, mavilikleri.

Ben hepsini düşünürüm,

Yirmi dört saat

Ve seni düşünürüm,

Karanlık,hırslı...

Seni, cihanların aziz meyvası.

İlan-ı aşk makamından bir mısra,

Yeşerip, kımıldar içimde,

Düşer aklıma gözlerin...

Oysa murad alamam.

Oysa akdan - karadan

Bilirim, payım bu kadar...

Unutmuş gülmeyi gözbebeklerim.

Unutmuş dudaklarım öpmeyi.

İncesu Deresi, merhaba...

5. Karanfil Sokağı

5. Karanfil Sokağı

Tekmil ufuklar kışladı

Dört yön, on altı rüzgar

Ve yedi iklim beş kıta

Kar altındadır.

Kavuşmak ilmindeyiz bütün fasıllar

Ray, asfalt, şose, makadam

Benim sarp yolum, patikam

Toros, Anti-toros ve asi Fırat

Tütün, pamuk, buğday ovaları, çeltikler          

Vatanım boylu boyunca

Kar altındadır.

Döğüşenler de var bu havalarda

El, ayak buz kesmiş, yürek cehennem

Ümit, öfkeli ve mahzun

Ümit, sapına kadar namuslu

Dağlara çekilmiş

Kar altındadır.

Şarkılar bilirim çığ tutmuş

Resimler, heykeller, destanlar

Usta ellerin yapısı

Kolsuz, yarı çıplak Venüs

Trans-nonain sokağı

Garcia Lorca'nın mezarı,

Ve gözbebekleri Pierre Curie'nin

Kar altındadır.

Duvarları katı sabır taşından

Kar altındadır varoşlar,

Hasretim nazlıdır Ankara.

Dumanlı havayı kurt sevsin

Asfalttan yürüsün Aralık,

Sevmem, netameli aydır.

Bir başka ama bilemem

Bir kaçıncı bahara kalmıştır vuslat

Kalbim, bu zulümlü sevda,

Kar altındadır.

Gecekondularda hava bulanık puslu

Altındağ gökleri kümülüslü

Ekmeğe, aşka ve ömre

Küfeleriyle hükmeden

Ciğerleri küçük, elleri büyük

Nefesleri yetmez avuçlarına

 -İlkokul çağında hepsi-

Kenar çocukları

Kar altındadır.

Hatıp Çay'ın öte yüzü ılıman

Bulvarlar çakırkeyf Yenişehir'de

Karanfil Sokağında gün açmış

Hikmetinden sual olunmaz değil

'mucip sebebin' bilirim

Ve 'kafi delil' ortada...

Karanfil sokağında bir camlı bahçe

Camlı bahçe içre bir çini saksı

Bir dal süzülür mavide

Al - al bir yangın şarkısı,

Bakmayın saksıda boy verdiğine

Kökü Altındağ'da, İncesu'dadır.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

6. Unutamadığım

6. Unutamadığım

Açardın,

Yalnızlığımda

Mavi ve yeşil,

Açardın.

Tavşan kanı, kınalı - berrak.

Yenerdim acıları, kahpelikleri...       

Gitmek,

Gözlerinde gitmek sürgüne.

Yatmak,

Gözlerinde yatmak zindanı

Gözlerin hani?

'To be or not to be' değil.

'Cogito ergo sum' hiç değil...

Asıl iş, anlamak kaçınılmaz'ı,

Durdurulmaz çığı

Sonsuz akımı.

İçmek,

Gözlerinde içmek ayışığını.

Varmak,

Gözlerinde varmak can tılsımına.

Gözlerin hani?

Canımın gizlisinde bir can idin ki

Kan değil sevdamız akardı geceye,

Sıktıkça cellad,

Kemendi...

Duymak,

Gözlerinde duymak üç - ağaçları

Susmak,

Gözlerinde susmak,

Ustura gibi...

Gözlerin hani?

7. Yağmur

7. Yağmur

Dışarıda bir yağmur serin ve ince

Üşür sokaklarda evsiz kediler

Bir ölüm yalnızlığı bende her gece

Siyaha bürünür mechul sevgiler

Dışarıda bir yağmur serin ve ince

Bir sevda türküsü söyler…

8. Onur Da Ağlar

8. Onur Da Ağlar

Gözlerinin pınarında

Bir bulut,

Boşandı boşanacak

Nerdeyse.

Aklımdan geçenleri

Okuyorsun su gibi.

Dünya gördü

Bizi boğazladılar...

Tutma gözyaşlarını

Onur da ağlar...

Bırak yıkansın gökyüzü,

Lacivert, yeşil, altın

Işıkları günbatımın.

İşte şafaktayız gene

Çırılçıplak

Ve mavi.

İşte sanki dağ yeli

Ve işte sanki meltem...

Kimse toz konduramaz

Kesip attığımız tırnağa bile.

Sen en güzel kızısın

Bütün galaksilerin

Bense tözüyüm artık

Akkor tözüyüm

Prometheus'u yakan

Kara sevdanın...

Ne alnımızda bir ayıp

Ne koltuk altında

Saklı haçımız

Biz bu halkı sevdik

Ve bu ülkeyi.

İşte bağışlanmaz

Korkunç suçumuz..

9. Tutuklu

9. Tutuklu

Birden

Kurşun yemiş gibi susar

Gözbebeklerime karşı

Susar da

Açılıp yol verir şehir

Sade radyolarda bir gamlı hava

'Elaziz uzun çarşı'

Firarda gözüm yok

Namussuzum yok

Yok pişmanlık bir halim

Yaslanıp

Bir cigara yakmak isterim

Dumanı cevahir değer

Mağlup mu desem mahcup mu

Ama ikisi de değil

Ben garip sen güzel

Dünya umutlu

Öyle bir tuhafım bu akşamüstü

Sevgilim

Canavar götürür gibi

İki yanım

İki süngü

10. Bir Akşamüstüdür

10. Bir Akşamüstüdür

Bir akşamüstüdür şarabî

Bahçeler ve dağlar üzre hükümran;

Tam dünyayı dolaşmak saatindesin.

Ay ışığı su içer birazdan.

Kızarmış kalçalarını çanlar

Alabildiğine vurur.

Sen çocuk tulumunda

Matbaa mürekkebi

Rüsva olmuş ellerinin emeği,

Manşetlerde kilometre kilometre yalan

Sallanır durur.

Bir akşamüstüdür katil, muhteşem

Alıp götürmüşler dost dediğini

Almış rüzgârlar içini,

Ümide benzer, sevdaya benzer...

Soğuk bir namludur kör ve pusuda

Ense kökünde zulüm,

Ve sermiş cânım sofrasını dört başı mâmur

Burnun dibine hürriyet.

Seviyorum mümkün değil;

Aranızda kurşun, yasak bölge var

Sen genç, sevdan ölünecek kadar güzel

Kanunu yapanlar ihtiyar.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

11. Suskun

11. Suskun

Sus, kimseler duymasın,

Duymasın, ölürüm ha.

Aymışam yarı gece,

Seni bulmuşam sonra.

Seni, kaburgamın altın parçası.

Seni, dişlerinde elma kokusu

Bir daha hangi ana doğurur bizi?

Ruhum... Mısra çekiyorum haberin olsun.

Çarşıların en küçük meyhanesi bu,

Saçları yüzümde kardeş, çocuksu.

Derimizin altında o ölüm namussuzu...

Ve Ahmedin işi ilk rasgidiyor.

İlktir dost elinin hançersizliği...

Ağlıyor yeşil.

Rüya, bütün çektiğimiz.

Rüya kahrım, rüya zindan.

Nasıl da yılları buldu,

Bir mısra boyu maceram...

Bilmezler nasıl aradık birbirimizi,

Bilmezler nasıl sevdik,

İki yitik hasret,

İki parça can.

Çatladı yüreği çakmaktaşının,

Ağıyor gökkuşaklarının serinliğinde

Çağlardır boğulmuş bir su...

Ağıyor yeşil.

12. Hani Kurşun Sıksan Geçmez Geceden

12. Hani Kurşun Sıksan Geçmez Geceden

Yiğit harmanları, yığınaklar,

Kurulmuş çetin dağlarında vatanların.

Dize getirilmiş haydutlar,

Hayınlar, amana gelmiş,

Yetim hakkı sorulmuş,

Hesap görülmüş.

Demdir bu...

Demdir,

Derya dibinde yangınlar,

Kan kesmiş ovalar üstünde Mayıs...

Uçmuş, bir kuştüyü hafifliğinde,

Çelik kadavrası korugan'ların.

Ölünmüş, cânım, ölünmüş,

Murad alınmış...

Gelgelelim,

Beter, bize kısmetmiş.

Ölüm, böyle altı okka koymaz adama,

Susmak ve beklemek, müthiş

Genciz, namlu gibi,

Ve çatal yürek,

Barışa, bayrama hasret

Uykulara, derin, kaygısız, rahat,

Otuziki dişimizle gülmeğe,

Doyasıya sevişmeğe, yemeğe...

Kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri,

Asıl, bizim aramızda güzeldir hasret

Ve asıl biz biliriz kederi.

İçim, bir suskunsa tekin mi ola?

O Malta bıçağı, kınsız, uyanık,

Ve genç bir mısrâdır

Filinta endam...

Neden, neden alnındaki yıkkınlık,

Bakışlarındaki öldüren buğu?

Kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri...

Nasıl da almış aklımı,

Sürmüş, filiz vermiş içimde sevdân,

Dost, düşman söz eder kendi kavlince,

Kınanmak, yiğit başına.

Bu, ne ayıp, ne de yasak,

Öylece bir gerçek, kendi halinde,

Belki, yaşamama sebep...

Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.

Hani, kurşun sıksan geçmez geceden,

Anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık...

Ve zehir - zıkkım cıgaram.

Gene bir cehennem var yastığımda,

Gel artık...

13. Ay Karanlık

13. Ay Karanlık

Maviye

Maviye çalar gözlerin,

Yangın mavisine

Rüzgarda asi,

Körsem,

Senden gayrısına yoksam,

Bozuksam,

Can benim, düş benim,

Ellere nesi?

Hadi gel,

Ay karanlık...

İtten aç,

Yılandan çıplak,

Vurgun ve bela

Gelip durmuşsam kapına

Var mı ki doymazlığım?

İlle de ille

Sevmelerim,

Sevmelerim gibisi?

Oturmuş yazıcılar

Fermanım yazar

N'olur gel,

Ay karanlık...

Dört yanım puşt zulası,

Dost yüzlü,

Dost gülücüklü

Cıgaramdan yanar.

Alnım öperler,

Suskun, hayın, çıyansı.

Dört yanım puşt zulası,

Dönerim dönerim çıkmaz.

En leylim gecede ölesim tutmuş,

Etme gel,

Ay karanlık...

14. Terketmedi Sevdan Beni

14. Terketmedi Sevdan Beni

Terketmedi sevdan beni,

Aç kaldım, susuz kaldım,

Hayın, karanlıktı gece,

Can garip, can suskun,

Can paramparça...

Ve ellerim, kelepçede,

Tütünsüz, uykusuz kaldım,

Terketmedi sevdan beni...

15. Hasretinden Prangalar Eskittim

15. Hasretinden Prangalar Eskittim

Seni anlatabilmek seni.

İyi çocuklara, kahramanlara.

Seni anlatabilmek seni,

Namussuza, halden bilmeze,

Kahpe yalana.

Ard- arda kaç zemheri,

Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu

Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...

Bir ben uyumadım,

Kaç leylim bahar,

Hasretinden prangalar eskittim.

Saçlarına kan gülleri takayım,

Bir o yana

Bir bu yana...

Seni bağırabilsem seni,

Dipsiz kuyulara.

Akan yıldıza.

Bir kibrit çöpüne varana.

Okyanusun en ıssız dalgasına

Düşmüş bir kibrit çöpüne.

Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,

Yitirmiş öpücükleri,

Payı yok, apansız inen akşamdan,

Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,

Seni anlatabilsem seni...

Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır

Üşüyorum, kapama gözlerini...

Bu içeriklere de göz atabilirsiniz:

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
1
0
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın