Güneydoğu'da Saldıran Silahlı Gençler Kim?
Güneydoğu’da çok sayıda mahallede hendek ve barikatlar kuran, sokaklarda devriye gezip, saldırılar düzenleyen silahlı gençler kim, PKK’ya ve HDP’ye nasıl bakıyorlar?
Alman ‘Die Welt’ gazetesinin Türkiye muhabiri Deniz Yücel, Diyarbakır ve Cizre’den izlenimlerini Deutsche Welle Türkçe'ye anlattı:
- Eylül ayının ortasında Diyarbakır Sur ilçesi ve Cizre Nur mahallesini ziyaret ettiniz. Yoğun çatışmalar ve olağanüstü halin ardından bu bölgelerde durum nasıl, sokaklarda nasıl bir hava hakim?
“Benim gördüğüm, hele ki Cizre üzerinde kalırsak devlet orada hendekleri, barikatları kaldırmak amaçlı bir askeri operasyon düzenlemişti. Gördüğüm kadarıyla ağır silahların kullanıldığı ağır çatışmalar yaşanmış o mahallede. Hendekler, barikatlar olduğu gibi duruyor. Diyarbakır’ın Sur ilçesinin bazı mahallelerinde, Ulu Cami’nin arkasında mesela, yine barikatlar ve hendekler var. Orada silahlı gençler var. Merak ettiğim oradaki gençlerin, militan gençlerin ne düşündüğüydü.”
- Peki kim bu militan gençlik? PKK ile emir-komuta ilişkisi içindeler mi?
“Birkaç haftadır yaşanan olaylar var. Bayramdan önce PKK'dan ateşkes ilan edileceği yönünde açıklama olmuştu, arkasından Şırnak'tan saldırı haberi geldi. Yine PKK yönetiminden nöbette olan karakollara saldırılmayacak, sivillere mutlaka dikkat edilecek açıklaması geldi. Birkaç gün sonra karakollara saldırılar gerçekleşti; Diyarbakır'da restoranda oturan polislere ateş açıldı, garson öldü. Benim gördüğüm kadarıyla ya bu açıklamalar hikaye ya da şehirlerdeki bu militan gençlik tarafından dikkate alınmıyor.”
- HDP’ye nasıl bakıyorlar?
“Ben konuştuğum gençlere şunu sordum: Şimdi Selahattin Demirtaş gelse şu barikatları kaldırın dese ne yaparsınız? ‘Hadi canım' diyorlar. Konuştuğum bir başka genç militan, ‘Üç ay boyunca HDP'nin barajı aşıp meclise girmesi için çalıştım, keşke bu üç ayı başka şekilde değerlendirseydim, dağa çıkarak savaşı örgütleseydim daha iyi değerlendirmiş olurdum' dedi. Yani bu militan gençlikte HDP’den bir hayalkırıklığı var ve şunu sordum: Peki Cemil Bayık ya da Murat Karayılan bunu sizden istese ne yaparsınız? Tam ‘onu da dinlemeyiz' türünden bir cevap gelmedi ama sonunda verdikleri cevap şuydu: Bunu ancak önderlik, yani Abdullah Öcalan bizden talep edebilir. Yani sanki şehirlerdeki militan gençlik tam da PKK'nın denetimi altında değilmiş gibi bir izlenimle ayrıldım Sur'dan. Bu tüm bölgeler için geçerli mi, emin değilim. Ama PKK yönetiminden gelen açıklamaların çok da fazla dinlenmediğini de kayda alırsak ortada bir anlaşmazlık, bir denetim eksikliği bulunduğu gibi bir algıyla ayrıldım. Ağustos ayı başında Cemil Bayık'la görüşmüştüm Kandil'de. Bayık da ‘Bu gençler bazen bize de kafa tutuyorlar' demişti. Yani PKK ile YDG-H (Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi) adı altında örgütlenen militan gençlik arasında bir ayrışma varmış gibi bir izlenimle ayrıldım.”
“Selahattin Demirtaş önce öz yönetim meselesini savunur gibi oldu, ‘yerel yönetimlerin desteklenmesini istiyoruz, yalnız bunun anayasal çerçevede olması gerekiyor, eline silah alarak değil’ mesajı verdi. Bu, soğuma yarattı. Benim görüştüklerimden HDP’nin meclise girmesine umut bağlayanlar, ‘Meclis'e girdiler de ne oldu? Meclis'e girdiler, arkasından savaş oldu' diyor.
- Halk onlara nasıl bakıyor?
“Orada sokakta olan, ‘biz mahallemizi koruyoruz, savunuyoruz' diyen bu gençlere en azından halkın bir kısmının bir sempatisi, bir yardımı var. Mesela orada otururlarken yaşlı bir kadın geliyor, tuzlanmış hıyar dağıtıyor, bir başkası yemeğe çağırıyor. Kaldı ki oradaki gençlerin hepsi değilse bile önemli bir kısmı zaten mahallenin gençleri. Yani tümüyle dışarıdan gelme falan değil. Aralarında belki PKK gerillası olan, dağdan inme belki tek tük birileri vardır, olabilir. Ama çoğunluk, mahallenin gençleri.”
“Ama benim izlenimim, bu, bütün halkın PKK’nın tavrını desteklediği, doğru bulduğu anlamına gelmez. Zaten bir mesafe de görmek mümkün. Şu an tüm bu özerklik ilanlarına baktığınızda benim çok dikkatimi çeken bir şey, sokaklarda kitleler yok. Kobani olayları sırasında, geçen yıl ekim ayında kitleler sokaktaydı. Şu an kitleler sokakta değil, yani daha küçük, az sayıda ve daha militan bir gençlik sokakta ama kitlesel protestolar, ‘özerklik ilan ettik, hadi sokağa gidelim kutlayalım’ gibi kitlesel bir durum söz konusu değil.”
Bölge insanı 7 Haziran sonrasındaki son gelişmeleri nasıl değerlendiriyor? HDP’ye destekte olumlu ya da olumsuz anlamda bir değişme beklenebilir mi?
“Benim gördüğüm kadarıyla siyasi görüşlerinden, kültürel eğilimlerinden öte, solcu Kürtler de dindar Kürtler de HDP'yi ‘bizim partimiz' şeklinde benimsemiş. Bu kolay kolay değişmez. Tam tersine son seçimde HDP Diyarbakır’da 11 milletvekilinden 10’unu çıkarmıştı. Bu sefer 11'ini de kazanabilir. Batı’da, örneğin Kocaeli’de, Bursa’da milletvekilliklerini kaybedebilir, İstanbul’da daha az çıkartabilir ama tüm anketlerin de gösterdiği gibi HDP’nin barajı aşması tartışılmaz. Benim izlenimim, doğuda daha fazla oy bile toplayabilir. PKK’nın bu son dönemdeki tavrını, saldırıya geçmesini eleştirenler de var. Ama eleştirenler bile, herkes ilk etapta devleti, hükümeti ve bizzat Recep Tayyip Erdoğan’ı suçluyor. ‘Niye yeniden savaş başladı? Çünkü Erdoğan gerilim ortamında seçime girmek istiyor' görüşü hâkim.
Beklan Kulaksızoğlu, Deutsche Welle Türkçe
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!