Efsane Korku Filmi The Texas Chainsaw Massacre'in Kamera Arkasında Yaşananlar Sizi Epey Bir Ürkütecek
Sinema tarihinin korku klasiklerinden Teksas Katliamı serisinin kamera arkasında yaşananları size aktarıyoruz! Pek çok harika film gibi, dikkat çekici derecede zor koşullar altında çekilen Teksas Katliamı, oyuncularına acı verici deneyimler yaşattı. Gelin, oyuncuların maruz kaldığı bazı olaylara mercek tutarak, Teksas'ta tozlu ve kan dolu bir yolculuğa çıkalım!
Filmde, Leatherface'in hedeflerinden biri olan Sally, acı dolu çığlıkları ile biliniyor. Bu çığlıkların oluşması için oyuncu sette gerçek yaralanmalara maruz kaldı.
Yönetmen Tobe Hooper, filmin öldürme sahnelerini, gerçekçi olması için Teksas'ın izole alanlarında çekmek istedi.
Dehşet verici ölüm sahnelerinin çekimleri için gerekli izolasyonu yaratma süreci sürükleyiciydi. Çekimler, ünlü Teksas Testere evinde, sıcaklığın katlanılmaz derecelere ulaştığı 1973 yaz aylarında başladı. Sıcaklık, çürüyen hayvan leşlerinin kokusunu artırıyordu, bu nedenle oyuncular çekime kusmak için ara veriyordu.
1974 yapımı filmde, Leatherface'i canlandıran İzlandalı oyuncu Gunnar Hansen, filmden önce hayatında hiç elektrikli testere kullanmamıştı.
Hansen'in testereye alışması ve çalıştırmayı öğrenmesi için bir süre geçmesi gerekti.
Hansen, bir röportajında, Sally'nin, Leatherface tarafından çalılıklarda amansızca kovalanırken sette aldığı ciddi yaralanmalardan birini açıkladı;
“Burns sette birkaç kaza geçirdi. Çalılıktan geçtikten sonra göğüslerindeki dikenleri aldırmak için bir plastik cerraha gitmesi gerekti,” dedi Leatherface'i canlandıran Hansen.
Bu tür istemsiz kazalarda Burns'ün aldığı yaralardan dolayı oluşan çığlıklar set ekibi tarafından kaydedildi.
Yani, Burns'ün çığlıkları fazlasıyla gerçek ve kıyafetindeki kan büyük ölçüde kendisine ait.
Sette Burns'ün dışında gerçekten acı çeken diğer isim Gunnar Hansen'dı.
Yönetmen Tobe Hooper, filmde sürekliliği sağlamak için Hansen'in Leatherface kostümünün asla yıkanmamasını istedi. Kokusu, Hansen ve tüm kadro için dayanılmaz hale gelecek ve bu, çürüme ve yok olma hissine katkıda bulunacaktı.
Burns'ün laneti, sette oyuncu ekibine de bulaştı. Filmde otostopçuyu canlandıran Ed Neal neredeyse kendisini yakıyordu.
Burns, bu talihsiz olayı 'Barutun patlaması gerektiğinde ne yapmamız gerektiğini bilmiyorduk, gerçekten çok sıcaktı. Ed'in eline barutu verdiler ve bir kibrit yaktılar. Neredeyse kendimizi öldürüyorduk!' sözleriyle anlattı.
Filmdeki hemen her durumda, neredeyse hiç hiç dublör kullanılmadı.
Marilyn Burns'ün dublörü Mary Church hariç.
Hooper, testere sahnelerini üç aşamada filme aldı: ilkinde gerçek bıçağıyla, ikincisinde sadece zincir ile, üçüncüde ise debriyajla.
Şİmdi, Gunnar Hansen olmanın dehşetini hayal edelim. Karanlıkta, yüzünü kapatan bir makse ve elinde gerçek ve çalışan bir elektrikli testere ile koşuyorsunuz. Set arkadaşlarınıza zarar vermemeniz gerekiyor. Yanlış giden ne olabilir ki?
Filmdeki deneyimi hakkında bir kitap yazan Hansen, tüm çabaları ve maaşı için dokuz ay bekledikten sonra Teksas Katliamı'ndaki performansı için yalnızca 47.50 dolar aldı!
Hansen'a son darbe, anavatanı İzlanda'daki medya şirketi, filme iki puan verdiğinde geldi.
Filmin ses prodüksiyonundan sorumlu olan Wayne Bell, filmdeki testere seslerini Gunnar Hansen sayesinde kaydettiklerini söyledi.
Filmde, ziller, marakaslar ve her zaman popüler olan ksilofon gibi müzikal çeşitlilikte çocuk oyuncaklarının çıkardığı gürültü de dahil olmak üzere başka sesler de kaydedildi. Bell ayrıca, diğer ürkütücü sesleri geliştirmek için ellerinden gelen her şeyi yaparak beş telli bas gitarına 'işkence' yaptığını eğlenceli bir şekilde anlattı.
Tavuk sesleri hariç, filmde duyulan hayvan sesleri, çok yetenekli bir hayvan sesi taklitçisi olan Bell'in babasına aitti.
Filmdeki seslerle ilgili son bilgi, açılış sırasında ve filmden sonra duyulan rahatsız edici gürültüyle ilgili. Bell, kendi yarattığı ve Teksas Katliamı ile entegre olan sese karşı çok korumacı ve bugüne kadar nasıl tasarlandığını veya yapıldığını asla açıklamadı.
Yorum Yazın