'Anayasa Yoksa, Anayasadan Yetkisini Alan Bir Cumhurbaşkanı da Yoktur'
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi ile ilgili sözlerini değerlendirerek, 'Karara uymuyorum demek anayasal sistemin varlığını reddetmektir. Bu siyasete yapılmış açık bir saray darbesidir. Anayasa yoksa anayasadan yetkisini alan bir cumhurbaşkanı da yoktur' dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, MYK Toplantısı sonrasında basın toplantısı düzenledi.
Anayasa Mahkemesi’nin Can Dündar ve Erdem Gül hakkında verdiği karara ilişkin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açıklamalara değinen Selin Sayek Böke, şunları söyledi:
“Kararı tanımıyorum diyebildi. Bu açıkça yargıya bir müdahaledir. Yargı süreci hala devam etmekte, Cumhurbaşkanı sıfatı taşıyan birinin doğrudan hukuka, yargı sürecine böyle müdahil olması, talimat vermesi, açık tavır alması, Türkiye demokratik sitemden söz edilemeyecek duruma geldiğimizin bir somut örneği daha oldu. Bu aynı zamanda, Anayasal düzenin kendisinin Cumhurbaşkanı tarafından da reddedilmesi demektir. Bir Anayasa Mahkemesi kararını beğenmeyebilirsiniz. Fakat karara uymuyorum demek Anayasal sistemin varlığını reddetmektir. Anayasa’nın kendisini yok saymaktır. Bu siyasete yapılmış açık bir saray darbesidir. Anayasa yoksa, anayasadan yetkisini alan bir Cumhurbaşkanı da yoktur. Cumhurbaşkanı yok saydığı, tanımadığı bu Anayasa’dan yetkisini alıyor. Anayasa’yı tanımıyorsa, Cumhurbaşkanı’nı tanımak için de bir neden kalmamaktadır. Açık darbesi Türkiye’de hükümeti, Meclis’i ve siyaseti açıkça vesayet altına alma denemesidir.
'Yarın hükümeti tanımıyorum, saygı duymuyorum derse yanıtınız, kendi düşüncesi demek mi olacak?
Biz CHP olarak ne darbelere, vesayete razı değiliz. Duyguları dahi vesayet altına alınmış bir siyasi partiden söz ediyoruz. Önce karara sevindiler sonra ayarı yiyince ne düşüneceklerini, nasıl ifade edebileceklerini bilmediler. Kendi sözcüleri söylüyor. Cumhurbaşkanı’nın kendi düşüncesidir diyerek, bu görüşü meşrulaştıran bir hükümet var. Adalet Bakanı da Cumhurbaşkanı’nın sesi olmuş. Adaleti savunacağına sarayı savunuyor. Yarın, aynı Cumhurbaşkanı çıkıp hükümeti tanımıyorum, saygı duymuyorum derse hükümet olarak yanıtınız; kendi düşüncesi demek mi olacak?
'Siyaseti felç eden bir darbe, vesayet rejimi yaşıyoruz'
Saray vesayeti karşısında hükümet hukuk sistemini savunamaz halde. Kendi duygularını, varlığını savunamaz halde. Vatandaşını hakkını, hukukunu savunması nasıl beklenebilir. Türkiye’de bugün demokratik bir hükümet yoktur. Bir tek adam rejimi ve bu tek adam rejiminin vesayetine kendi rızası ile teslim olan aciz bir hükümet vardır. Tek adamın ihtirasları, siyasi çıkarları Türkiye’deki bütün siyasi sistemi tıkamıştır. Ülkenin esas sorun probleminin ta kendisi bir Erdoğan rejimidir. Tek adamın bu hırslarına teslim etmiş olan iktidar da bu sorunun açık bir parçasıdır. Siyaseti felç eden bir darbe, vesayet rejimi yaşıyoruz. Tek adamın hırsı, 78 milyonun omuzunda bir kambur yüktür. 78 milyon faturasını hep birlikte ödemektedir. Vesayet altındaki AKP hükümeti tarafından, tek kişiye 78 milyon feda edilmektedir. Çağdaş uygarlık düzeyini hedefleyen bir Türkiye mi yoksa; izole olmuş, dışlanmış içine kapanmak zorunda bırakılmış, uluslararası toplum tarafından istenmeyen ilan edilmiş bir diktatörlük mü? Bu darbe rejiminin bütün faturasını vatandaşlarımız ödüyor. Bu tek adam rejimi Türkiye’yi öyle bir noktaya getirdi ki; farklı partilere oy verenler komşu olmak istemiyorlar, birbirlerine iş vermek istemiyorlar, kız vermek istemiyorlar. Komşunun komşuya bakmadığı ortamı tek adam rejimi inşa etti.
'2,5 milyon mülteci Türkiye’de'
2,5 milyon mülteci Türkiye’de. Bu sayı her geçen gün artıyor. Ekonomik bir fatura ödüyoruz. İran, Rusya, Irak… 5 ülkeye toplam ihracatta 8,5 milyar dolarlık bir düşüş var. Turizm gelirlerinde ciddi düşüş var. 2014 yılında toplam 31 milyar dolarlık yabancı yatırım yapıldı. 2015 yılında bırakın yatırımı, yabancı yatırımcı Türkiye’den kaçtı. 30 milyar dolarlık bir yabancı sermaye kaybı var. Tek adamın faturası bu. İşler çok kötüye giderse, Türkiye’nin biriktirmiş olduğu uluslararası rezervler var. İşte o uluslararası rezervleri kaybediyoruz. 1 sene içerisinde 11 milyar dolarlık rezervimizi harcamak zorunda kaldık. Sorumsuz ekonomi yönetimi nedeniyle. Tüketici, üretici bugüne ve yarına güven duymuyor. Vatandaş, spor kulüplerimiz borç içerisinde. Bu kötü yönetim spor kulüplerimizin Avrupa kupalarından men edilmesine giden yolu hazırlıyor. Türkiye izole ediliyor derken söylemek istediğimiz bu.
2016’da sorumsuz dış politika sebebiyle, Türkiye’nin turizm sektöründe iş bulamayacak olan 200.000 kişiden bahsediyoruz. Türk Lirası sürekli değer kaybediyor. Yarın küçülmeye, iflasa doğru gidiyor. Türkiye’de iflas artıyor. Her yerde hain görmek, herkesi iç ve dış düşman ilan etmek otoriter rejimlerin en iyi ve tek yöntemidir.
'78 milyonu tek adamın bu yükünden kurtarmakta kararlıyız'
Anayasa’yı yok sayan bir despotun, bu despotluğu resmileştirmek için kullanacağı bir masanın orta oyuncusu olmayacağız. Darbe hukukundan arındırılmış, güçlendirilmiş bir parlamenter sistemin inşası için çalışacağımız her tür ortaklıkta varız. Böyle bir ortaklık kurulmuyorsa da, kendimiz bu gayreti bütün toplumu kucaklayarak yürütmeye devam edeceğiz. Çağrımız bütün muhalefet partilerinin tavırlarını da netleştirmeleri yönünde. Aynı rejimden bütün muhalefet şikayetçi. Herkes tek adam rejimine karşı ilkesel bir tutum almak zorunda. Biz netiz. Tek adam rejimini sonlandırmak, demokratik sistemi inşa etmek, 78 milyonu tek adamın bu yükünden kurtarmakta kararlıyız. Samimiyseniz, CHP’nin vermiş olduğu kanun tekliflerini hemen yarın geçirelim. CHP ilk ve bu mektupta da aynı şeyi ifade ediyor. Biz Türkiye’yi darbe hukukundan arındıracak, parlamenter sistemi güçlendirecek, Anayasa’nın ilk 4 maddesine dokunmayacak her tür çalışmaya, masaya oturmaya hazırız. Yanıtı vermesi gereken, bizi yeniden koşullarımızı bilerek masaya davet etmiş olan Meclis Başkanı’dır.'
DHA
Yorum Yazın
Anayasa dediğin nedir ki. Bu gün var yarın yok. Bak İngilizlere sıkıntı var mı? Onlarda yerleşik güçlü gelenekler var ama salla onlar olmadan da idare ederiz... Devamını Gör