Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Doları İtmeseydik ‘Olur'u 2.46 TL | Güngör Uras | Milliyet
Dünyada dolar değer kazanıyor. Yılbaşında 90.7 olan dolar endeksi, 97.4 oldu. Endekste yüzde 8 oranında yükselme var.
Doların değer kazanmasının etkisinde bize benzer 27 ülkede dolar fiyatı ortalama yüzde 6 oranında arttı. Ama bizde dolar fiyatı artışı yüzde 11.7 oldu.
Eğer bizde de dünya ortalaması gibi yüzde 6 yükselse idi dolar, 2.60’ın üzerine tırmanmayacak, 2.46 TL dolayında satılacaktı.
Dolar fiyatındaki artışın yarısının içten, yarısının dıştan olduğunun bir başka göstergesi döviz sepeti...
Yarım dolar + yarım euro fiyatında olan döviz sepeti, yılbaşında 2.58 TL iken yüzde 5.4 oranında arttı, 2.72 TL oldu.
Döviz sepetinin artmamasının gerisinde euro’nun değer kaybı var. Euro, dolara karşı yüzde 10.2 oranında değer kaybetti ama dolar fiyatına endekslediğimiz için bizde fiyatı aynı ölçüde azalmadı hatta yüzde 0.2 oranında arttı.
Hapishaneye Operasyon Hazırlığı | Ayça Söylemez | BirGün
Biz iç güvenlik paketini konuşurken, hapishanelere de benzer düzenlemeleri getiren başka bir “paket” sessiz sedasız hazırlandı. Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı, (İç Güvenlik Paketi’yle aynı gün) 15 Ocak 2013’te Meclis Başkanlığına sunuldu, 27 Haziran 2014’te Adalet Komisyonundan geçti, şimdi Meclis Genel Kurul gündeminde, 19 maddesi kabul edildi bile.
Hapishanelerde kurulması planlanan “iç güvenlikte” de başrol, sokaktaki gibi biber gazında. Yalnız kapalı alanda sıkılacağı göz önünde bulundurulursa daha etkili, hatta ölümcül. Bu düzenlemeyle hapishanede işkencenin kurumsallaşması pekiştiriliyor, mahpusun beden bütünlüğü bile hiçe sayılıyor.
Tasarının gerekçesinde, hapishanelerin içinde “müdahale yetkisi bulunanların” silahının olmamasından şikâyet ediliyor. Ve bu yasayla biber gazı ve basınçlı suyun yanı sıra ateşli silahlar temel müdahale ekipmanı haline geliyor. Zaten tasarının gerekçesinde de tüm bu önlemlerin, hapishanedeki olası bir direnişe karşı gerçekleştirildiği ifade ediliyor.
'Rus Ruleti'ne Her Gün 3-4 Kurban | Kanat Atkaya | Hürriyet
Bu ülkede işçi olmak, her gün 'mecburi bir Rus ruleti' oynamak demek...
Silahın günde 3-4 kez patlayacağını bilerek çalışmak demek...
2015'in ilk 2 ayında 'en az' 206 işçi hayatını kaybetti ekmek parası peşinde.
Ocak ayında 125, şubat ayında 86 işçi 'cinayete kurban gitti...'
Ortalama 3-4 işçinin 'hayatın normal akışıymış' gibi, 'fıtratında varmış' gibi ölümünü seyrederken, utançla başımızı önümüze eğip 'Kendimizi aşmışız!' da diyebiliriz.
Çünkü 2014'ün ilk iki ayında 185 işçi öl(dürül)müştü.
İstanbul İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi'nin (İSİG) hazırladığı rapor, işçi ölümlerinin özellikle 'inşaat, enerji, taşımacılık ve tarım' sektörlerinde yoğunlaştığını ortaya koyuyor.
İnşaatı Seviyoruz Ama Bir Asansör Araştırmaları Merkezimiz Bile Yok | Güven Sak | Radikal
İnternette Türkçe 'asansör araştırmaları' diye bir arama yaparsanız, yalnızca memlekette son günlerde yaygınlaşan asansör kazalarına dair haberleri buluyorsunuz. Aynı aramayı İngilizce 'elevator research' diye yaparsanız, bir dizi şirketin asansör araştırmaları merkezlerinden haberdar oluyorsunuz.
Her geçen gün Türkiye’nin hayalle hakikatin birbirine karıştığı bir ülke olduğuna dair kanaatim güçleniyor. Giderek artan bir sıklıkla cin olmadan adam çarpmaya çalıştığımızı düşünüyorum. Türk’ün Türk’e propagandasını yaparken işe yarayan replikleri şimdilerde yabancıların üzerinde deniyoruz. Ne oluyor? Komik oluyor doğrusu. Neden? Dünyanın nasıl işlediğini bilmediğimizi âleme ilan etmiş oluyoruz. Lafla peynir gemisi yürümüyor. Gelin size bir örnek vereyim, siz de görün.
Ateistlere Din ve İfade Özgürlüğü Yok mu? | Atilla Yayla | Yeni Şafak
Bir süre önce bir Ateizm Derneği kuruldu. İslam ülkelerinde kurulan ilk Ateizm derneği. Bu gelişmeyi memnuniyetle karşıladım. Türkiye’de sayıları tam olarak bilinmemekle beraber Ateist vatandaşlarımızın olduğu hepimizin malumu. Onların da kendi değerleri ve amaçları için bir araya gelerek bir çatı altında toplanması, demokrasilerde temel haklardan olan örgütlenme özgürlüğünü kullanmaları anlamına gelir. Ayrıca, dernek aracılığıyla yürütecekleri faaliyetler de din ve ifade özgürlüğünün bir yansıması olarak tecelli edecektir. Sonuçta, bu gelişme Türkiye’nin hak ve özgürlükler bakımından ileri gitmesi demektir.
Erdoğan ve Gül | Nazlı Ilıcak | Bugün
Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül’e yeşil ışık yaktı. Buna çok sevindim. Zira siyasette büyük bir boşluk var. İşler çığırından çıktı; hukuk askıya alındı; zulüm arttı.
Tabii Erdoğan, yeşil ışık yakarken, AK Parti’nin oyunu hesap ediyor. Gül’ün artı puan getireceğini düşünüyor. Böylece, başkanlık sistemine daha kolay geçmeyi planlıyor. Özellikle, Hakan Fidan’ın kendisine rağmen milletvekili adaylığına soyunması, seçimden sonra pasifize edileceği duygusunu onda yaratmıştır. İlk sınav, Fidan’ın aday yapılıp yapılmayacağı meselesi. Erdoğan, adaylığına karşı çıkabilir veyahut seçilemeyeceğini farz ettiği bir sırada adının yer almasını isteyebilir. Ya da “sır küpü” Fidan’la kötü kişi olmayı arzu etmediğinden dolayı göz yumabilir.
Erdoğan, Davutoğlu Krizi mi? | Hüseyin Yayman | Vatan
Muhalefete ve bazı gazetecilere göre AK Parti’de büyük kriz var. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu anlaşamıyor. Güne bu haberlerle başlıyorlar, akşam kendileri de buna inanıyorlar. Siz ne kadar, ‘Tamam da bunu neye dayandırıyorsunuz’ diye sorarsanız sorun onlar dönüp dönüp aynı tezleri tekrarlıyorlar.
Benzer tezleri Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğan için söylemişlerdi. Abdullah Gül’e yedi yılda yedi parti kurdurdular. Son dönemde iyice inanmaya başlamışlardı. Hatta partinin içinde Gülcüler, Tayyipçiler listeleri yayınladılar. Aynı haberleri temcit pilavı ısıtıp ısıtıp servis ettiler. Sonuçta ne oldu? Abdullah Gül’ün görev süresi bitti ve tüm iddialar boşa çıktı.
Kılıçdaroğlu ve Demirtaş | Hakan Aksay | T24
Türkiye siyasetinde 'güçlü lider' deyince akla Tayyip Erdoğan geliyor. 61 yaşındaki Erdoğan o kadar güçlü ki, AKP'deki öteki önemli isimleri koşulsuz olarak lider görmek bile kolay olmuyor.
Peki ya muhalefet? AKP'nin ve Erdoğan'ın 2002'den bu yana (iki referandumu da sayarsak) toplam 9 kez seçim başarısı kazandığı şartlarda muhalefet cephesinde 'güçlü lider' kim?
Ya da soruyu değiştirelim: Güçlü bir muhalif lider ve parti olsaydı, Erdoğan - özellikle de son yıllarda gündeme gelen devasa yanlışlarına karşın - bu kadar başarılı olabilir miydi?
67 yaşındaki Devlet Bahçeli 1997'den bu yana (yaklaşık 18 yıldır) MHP'nin Genel Başkanı.
Sağlık Çalışanları Ne İstiyor? Onlara Kulak Verin! | Nilay Etiler | Evrensel
Bu hafta, Tıp Haftası. Yani sağlık çalışanlarının “bayram”ı. On yıldan fazla bir süredir bayram olmaktan çıkan bu Tıp Haftası’nda da sağlık çalışanları iş bırakıyor!
Sağlık çalışanları için bıçak kemiğe dayanmış durumda. AKP’nin allayıp pulladığı, vatandaşı kandırıp gözünü boyadığı sağlık sistemi, sağlık çalışanlarının insanüstü çalışmalarıyla sürdürülüyor. Çalışma hayatının her alanında gördüğümüz kölelik koşulları, sağlık hizmetlerinde de yaşanıyor.
İş bırakmaya hazırlanan sağlıkçılar sadece kendi çalışma koşullarından bahsetmiyor. Bu sistemin, sağlık değil hastalık ürettiğini, insanların hastalıklarından para kazandığını da söylüyorlar. Bu ikiyüzlülükten yakınıyorlar. Sistemin içindekiler olarak sağlık çalışanları bunu herkesten daha iyi görüyor ve uyarıyor. Bu sese kulak verin.
AKP’nin bu “muhteşem” sağlık sisteminin bir Dünya Bankası Projesi olduğunu artık sağır sultan bile biliyor. Bu programın temel amacının sağlık hizmetlerini piyasaya açmak, sağlığı bir kâr malzemesi haline getirmek olduğunu da. Veriler, bu emellerine ulaştıklarını da gösteriyor ne yazık ki.
12 yıldan beri sürdürülen sağlık reformu sonucunda bakın neler olmuş?
Yalan Temelli Propagandanın İşleyiş İlkeleri | Alper Görmüş | Al Jazeera Turk
Anlaşılan o ki, 7 Haziran genel seçimlerine kadar tepemize bolca dezenformasyon ve yalan içerikli propaganda boca edilecek.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Umut Oran ile Fuat Avni mahlaslı sanal kahraman arasında geçtiği iddia edilen, 'Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'a suikast düzenleneceğine dair 'doğrudan mesajlaşmalar', Twitter'ın gönderdiği bilgi ve belgelerle kesin olarak çöktü. Ortada, hakikate tekabül etme ihtimali imkânsız gibi görünen ve bir bölümü muhalefet kanadından gelen başka iddialar da var. Anlaşılan o ki, 7 Haziran 2015 günü yapılacak genel seçimlere kadar, böyle çok sayıda iddia üstümüze boca edilecek.