Beşiktaş - Trabzonspor Maçı İçin Yazılmış En İyi 10 Köşe Yazısı
Böyle bir maç görmedim! - Rıdvan Dilmen
Türkiye Ligi'nde bu yılın en güzel ortamı ve ambiyansı vardı Konya'da. Şahane bir ortamda oynandı maç. Çok uzun bir zamandır böylesi bir karşılaşma izlemedim. Trabzonspor'un zayıf denecek pozisyonu dahi yok. Tolga çok başarılıydı.Beşiktaşlı şunu bilsin ki kalecisi bir kez yere yattı, topla yere düştü. Trabzon'un pozisyonu yok. 3 gol attı, 4 pozisyon kaçırdı.
Beşiktaş'ta Bilic, Trabzonspor'u çok iyi analiz etmiş. Üçüncü bölgede çok iyi bastılar. Rakibin santrforu kim? Cardozo... Bilic'Bırakın savunmayı, önde basın' dedi.
Beşiktaş fazlaydı - Mehmet Demirkol
Bir takım hem hücumda çoğalamayıp, hem de savunmada eksik kalır mı? Trabzonspor böyle bir takımdı. Beşiktaş 22 oyuncuyla sahadaydı sanki, ya da Trabzonspor 6...
Trabzonsporlu her oyuncu yalnızdı toplayken. Beşiktaşlı her oyuncu bir kaç pas opsiyonuyla oynuyordu.
Trabzonsporlu oyuncular baskı yapamadı dahi. Hep bir saniye geç kaldılar, gittiklerinde Beşiktaşlı oyuncu topu çoktan ayağından çıkarmış oluyordu. Beşiktaşlılar ikili üçlü sıkıştırdılar rakiplerini.
Ersun Yanal’ın kağıt üzerinde kalabalık orta sahasının tamamı geri koşmakta zorlandı.
Bir futbol akşamıydı - Okay Karacan
Trabzon daha fazlasını yapabilmeliydi ama karşısında gerçekten ligin şampiyonluk yarışında en güçlü takımı vardı. Kupa, Avrupa, lig ayırmadan aynı oynayan. Ritmini tutturmuş, oyuna ve kazanmaya aç bir Beşiktaş karşısında yeni Trabzonspor elinden gelenin en iyisini yaptı.
Türkiye böyle heyecanları unutmuştu.Tertemiz final gibi bir lig maçı. Üstelik aralık ayında ve bir diğer sahada..
Galiba maçın kendisini anlatmaktan ziyade Konya’nın gün boyu yaşadıklarını anlatmak gerek. Muhteşem yeni stadyumda oynanacak bir Türkiye derbisi maçına binlerce insanın akması Konya için bir pazar eğlencesinin ötesindeydi.
Kusursuza yakın ilk yarı - Metin Tekin
Dün akşam her şeyin ötesinde çok özlediğimiz, harika bir tribün kalabalığı vardı.
Mükemmel bir stadyum, tıklım tıklım bir seyirci topluluğu. İşte özlenen ve istenen futbol tablosu.
Oyuna gelince; maç öncesi kafamızda kimin nasıl kazanacağı hakkında şöyle bir düşündüğümüzde anahtar faktörün kazanılan toplarda pasla çabuk çıkan (pas yapan değil)takımın fark yaratacağıydı.
Bunu çok net bir şekilde yapan da Beşiktaş oldu. İlk golde kalecinin kısa düşen topunu kazandı ve gol yaptı. Olcay, Papadopoulos'tan topu kaptı, skor 2-0 oldu. Maç da önemli ölçüde bitti.
Konya'da İnönü havası - Mert Aydın
Keyifli bir maç izleme heyecanıyla tribünleri dolduranlar istedikleri birçok şeyi gördüler.
Tempolu oyun aynı zamanda hataların art arda gelmesi ve pozisyonların oluşması demektir.
Dünkü hızlı oyun ve pres o bireysel hataları ve pozisyonları beraberinde getirdi.
Constant oynamalıydı
Özellikle maçın ilk bölümünde Beşiktaş'ın önde yaptığı baskı, Trabzonspor savunmasında Papadopoulos'un bireysel olarak dağılmasını sağladı.
Yunan
futbolcunun beşinci yabancı olarak orta sahayı güçlendirecek Constant'a tercih edilmesi bir riskti. Bu risk pahalıya mal oldu.
Hem iş, hem gösteri - Atilla Gökçe
Lig maçı değil, birbirine meydan okuyanların düellosuydu sanki bu buluşma... Bilic’le Ersun Yanal’ın kapışması... Demba Ba ile Cardozo’nun vuruşmasıydı.
Düello için “tarafsız” Konya’nın yeni stadında santraya geldiler. Ooo!... Maşallah, Beşiktaş taraftarı da (32.613 kişi) en kalabalık haliyle gösteriye koşmuştu.
Düello beklentilerinin üstüne çıktı maç... İki takımın yüksek tempolu, istekli, arzulu, enerjik oyunuyla zenginleşti. O zenginliğe baştan sona hükmeden, oyunu yöneten ve yönlendiren taraf Beşiktaş’tı.
Veli ‘İnler’ ile Motta ‘Akbulut’ - Ali Ece
Veli-Napoli hattında çıkan transfer haberlerine şaşıranlara da ben şaşırıyorum. Mesela dün gece Ersun Yanal’a maçtan önce “Beşiktaş’tan kimi transfer etmek istersiniz?” diye sorsak büyük ihtimalle “Veli” cevabını verir.
Çünkü sezon başında Halilhodziç öncesi ve sonrasında 20 küsur transfer yapılmasına rağmen Trabzon dün 6 puanlık maça çapasız (isteyen önliberosuz diyebilir) çıktı. Veli-Atiba merkezinde sağlam şekilde kurulan Beşiktaş takım savunması, Cardozo’yu Henrique’leştirdi. Mehmet Ekici de son zamanlardaki en etkisiz oyununu oynamak zorunda kaldı.
Planlı, sakin ama süratli - Cem Dizdar
Nihayet futbolu hatırlamamıza neden olan bir karşılaşma. Nedeni ise sahada oynanan oyun olduğu kadar çok zamandır ortalıkta göremediğimiz kendi soyumuzun, insanın tribündeki varlığına bağlı...
Peki sahada neler oldu? Dört oyuncu; Olcay, Atiba, Veli, Sosa oynarken Beşiktaşlılar onlara eşlik etti. Topu kaptılar ve kaptıklarını doğru kullandılar. Trabzonsporlu futbolcular da uzun süre olan bitene gözleri ve yorulmalarına da neden olan koşularıyla eşlik etmekten kurtulamadılar. Beşiktaş’ın güçlü ön savunma duvarı geçit vermedikçe bu alandan sekip Sosa’yla buluşan neredeyse her top Trabzon ceza sahası civarında ciddi sıkıntılara neden oldu.
İlk gol bitirdi! - Turgay Demir
Muhteşem tribünler, ne kadar özlemişiz dolu tribünler önünde oynanan futbolu… Beklendiği gibi Beşiktaş ilk dakikalarda baskı kurdu. Trabzonspor'un tecrübesiz kalecisi Fatih'in hatası Veli'nin müthiş vuruşu dengeleri Beşiktaş lehine değiştirdi. Sonra Olcay Şahan'ın insanüstü mücadelesi ile Papadopoulos'tan kaptığı top ve Demba Ba'nın topuğu geldi…
Medjani'yi orta alanda kullanıp Beşiktaş'ı bozmaya çalışan Ersun Yanal iki farktan sonra Constant'ı oyuna alıp Medjani'yi savunmaya çekti.
Beşiktaş’a her yer İnönü - Hakan Can
Beşiktaş ligin zirvesine bir gövde gösterisiyle yerleşti. Zira son 2 haftanın etkileyici takımı Trabzonspor’u 3-0’lık net bir skorla geçip, pozisyon vermeden maçı tamamlamak her takımın harcı değil. Maç başlamadan, iki takımın da çok pozisyon bulacağı bir karşılaşma bekliyordum, Beşiktaş, beni ve benim gibi düşünenleri şaşırttı.
Olağanüstü bir takım savunması yaptılar. Trabzonsporlu futbolcuları bireysel hatalar yapmaya zorladılar, hepsinde de faturayı rakibin önüne koydular. Bir tarafından bakarsanız, “Trabzonspor defansı çok hata yaptı” derseniz, Beşiktaşlı futbolculara haksızlık edersiniz. İlk golde, Fatih’in topu oyuna hatalı sokuşu söz konusu belki ama Veli’nin topu kazanışı ve gol vuruşu alkışa değer.