Aykut Kocaman: 'Fenerbahçe'deki Son 2 Yılım Çok Zor Geçti'
Torku Konyaspor Teknik Direktörü Aykut Kocaman, 'Fenerbahçe'de son 2 yıl özellikle benim adıma çok ağır geçti. Zaten temeldeki ayrılığımın nedeni de bu oldu.' dedi.
Torku Konyaspor Teknik Direktörü Aykut Kocaman, kulübün resmi dergisine konuştu. Kocaman, Fenerbahçe'deki günlerine de değinirken son 2 yılının çok zor geçtiğini ifade etti.
Röportajda şu ifadeler yer aldı:
'18 aylık aranın ardından yeşil sahalara Torku Konyaspor'umuzun teklifini kabul ederek teknik direktör olarak dönen Aykut Kocaman hocamız ile Konyaspor Dergisi olarak son derece keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
'30 YILDA FAZLA DİNLENME FIRSATIM OLMADI'
'30 yıllık futbol yaşantım oldukça yoğun tempoda geçti. Fazla bir dinlenme fırsatım olmamıştı. Bu yüzden Fenerbahçe'den ayrıldıktan sonraki dönem benim adıma önceleri iyi geldi. İlk iki aylık süreçte futbolla ilgilenmedim' sözleriyle sohbetimize başlayan teknik direktörümüz Aykut Kocaman, 'Çalıştığım dönemde sadece Ankaraspor'da iken 6 aylık bir aram olmuştu. O zaman açıkçası sivil hayata geçişte zorlanmıştım. Görevi bıraktıktan sonra yoğun fiziksel ve zihinsel bir yorgunluk ortaya çıkıyor. Bu işe odaklandığınız için çalıştığınız sürede etrafınızda sosyal bir çevre kalmıyor. Bıraktıktan sonra bir yerlere gitmeyi, eğlenmeyi sevmiyorsanız hayat artık sıkıcı olmaya başlıyor' diyor.
'FENERBAHÇE'DE SON 2 YIL BENİM ADIMA ÇOK AĞIR GEÇTİ'
Teknik direktörümüz Aykut Kocaman, iki yıl Ankaraspor ve sonrasında dört yıllık Fenerbahçe çalışma hayatından sonra verilen 18 aylık arayı şu sözlerle özetliyor: 'Fenerbahçe'de son 2 yıl özellikle benim adıma çok ağır geçti. Hem kulübün etrafındaki sorunlar hem de dolayısıyla takıma sirayet eden sorunların var olması benim adıma bu sürecin ağır geçmesine sebep oldu. Zaten temeldeki ayrılığımın nedeni de bu oldu. Kendimi biraz yorgun hissetmiştim ve karar mekanizmasında sıkıntılar doğabileceğini hissediyordum. Özellikle sinirlenme, hiddetlenme kat sayım biraz daha artmaya başlamıştı. Bunları kendimde gördüğüm zaman çok sağlıklı bir durum olmadığını fark ettim…'
'BODRUM'DA GEÇİRDİĞİM 2 AYDA DEŞARJ OLDUM'
'Ayrıldıktan sonra ilk 2 aylık süreçte futbolla çok fazla iç içe olmadım. 3-4 tane maç ancak izlemişimdir. Onun dışında hemen hemen lig dahil olmak üzere hiçbir futbol müsabakası seyretmedim. Ailemle Bodrum'a evime gittim. Orada dostlarımızla beraberdik. Bugüne kadar görmediğim tatil zamanlarını yaşadım. O dönemde tam anlamıyla deşarj oldum diyebilirim. Hem sportif hem de seyahat anlamında çok fazla gezme imkanım oldu. İkinci ayın sonunda artık hayat insana kendi düzenini dikte ediyor. Görev almadığım dönemde özellikle 1 yılı kendi adıma olumlu hatta severek geçirdim…'
'Biz ülke insanı olarak hayatımızı futbola odaklı olarak yaşıyoruz' diyen teknik direktörümüz Aykut Kocaman, 'Futbolculuk çocukluktan itibaren bütün varınızı yoğunuzu sadece fiziksel anlamda değil özellikle zihinsel olarak da ortaya koyduğunuz bir dönemdir. Futbola; binlerce çocuk arasından daha yetenekli olanların ön plana çıktığı bir iş kolu demek yanlış olmaz. Bu iş kolunun içinde bu şekilde yaşarken antrenör olduğunuz andan itibaren sorumluluklar biraz daha artıyor. Tamamen futbol odaklı oluyorsunuz' şeklinde görüş belirtiyor.
Teknik direktörümüz Aykut Kocaman ile gerçekleştirdiğimiz keyifli sohbet ile sizleri baş başa bırakıyoruz.
'1996 YILINDAKİ DAVRANIŞIMI BUGÜN YİNE TEKRARLARIM'
*Hocam 1996 yılında 2-1 kazandığınız Trabzonspor maçının ardından yaptığınız açıklamadan dolayı Dünya Fair-Play Teşkilatı tarafından Davranış dalında ödüllendirildiniz. O dönemki açıklamanız mutlaka ki içinizden geldiği şekliyle doğallık ve samimiyetinizden kaynaklanıyordu. Şimdi geriye dönüp baktığınızda aynı açıklamayı yine yapar mısınız ? Yoksa bir pişmanlığınız var mı?
Hayır asla bir pişmanlığım yok. İnsanlık adına da meslek adına da çok evrensel bir durumdu. Bir sonuca gitme adına çalışırsın, çabalarsın. Başarılı olursun ya da olamazsın. Ben düşünce olarak hala o gün olduğu gibi aynı yerdeyim. Hatta düşüncelerim daha da pekişti diyebilirim. Futbolculuk dönemimizde tamamen kazanmaya odaklı olduğumuz için zaman zaman düşüncelerimizden sapabiliyoruz. Olgunlaşma ve insanları tanıma dönemindeydik. Fakat önemli olan 'Bana yapılmasını istemediğim bir şeyi başkasına yapmamak' düşüncesiydi. Bugün olsa yine aynı şeyleri söylerdim. Antrenörlük yaparken de oyuncularla kurduğum ilişkilerde de hep anlatmaya çalıştığım şey; 'Gücünüze inanın, gücünüzle beraber istediklerinizi yapabilirsiniz'
'SEMİH VE GÖKHAN GÖNÜL'ÜN DAVRANIŞLARI, DİĞERLERİNİ TEŞVİK EDER'
*O günden bugünlere geldiğimizde Gökhan Gönül'ün bir maçta hakemin faul kararı verdiği hareketin faul olmadığını söylemesi, Semih Kaya'nın kornere çıkan ama aut kararı verilen pozisyonda hakeme giderek korner olduğunu ifade etmesi gibi normal bir davranışın basın tarafından fazla gündemde tutulmasının bir abartma olduğunu söyleyebilir miyiz ?
Bu davranışlar doğal ve insani davranışlar. Hem Gökhan'ın hem de Semih'in yaptıkları temiz ve doğru davranışlar. Bu davranışların onaylanması ve zaman zaman abartılarak gündeme getirilmesi diğerlerini de teşvik eder. Bu anlamda yapılanların önemli olduğunu da söylüyorum. Ama diğer taraftan bunların da çok abartılarak yansıtılması da toplumun değer yargılarında önemli bir değişim olduğunu da gösteriyor.
'BEN SENDEN DAHA İYİ YAPARIM HALİ ZORLAYICI'
*Toplum olarak bireyler anlamında özellikle de siyasetten ve spordan çok çok anlıyoruz. Herkes çok iyi bir teknik direktör oluyor. Bunun dezavantajı var mı? Bu durum sizi nasıl etkiliyor ?
Bu duruma biraz daha nesnel ve objektif bakmak lazım. Bunun böyle olmasından dolayı biz para kazanıyoruz ve tanınıyoruz. Bunu bir tarafa attığınızdan itibaren kendimizi de inkar etme durumumuz var. Dolayısıyla olayın bir tarafının bu olduğunu cebimize koyalım. Yani bir anlamda olması gereken bu. Bulunduğum bütün kulüplerde de, insanlarla temaslarımızda da aynı şey gözüküyor. Bu ilgi bizim için çok önemli ama öbür taraftan bu ilginin bir adım ötesine geçen 'Ben senden daha iyi yaparım' hali biraz zorlaştırıcı. Ama ülke adına bakıldığı zaman aslında geriletici ve örseleyici . Bizim işimizde bu zorluk var. Artık biz bunu kanıksadık. Öbür taraftan bunun bir davranış biçimi haline gelmiş olması insanların kendi yaptıkları işleri, kendi yaptıkları işlerdeki sıkıntıları, neleri başardıklarını, neleri başaramadıklarını, başarıyı yakalarken hangi safhalardan geçtiklerini, başaramadıkların da nerelerde takıldıklarını düşünmeden direk sizin işlerinize karışma durumları oluyor. Bu durum beni çok fazla zorlamıyor. Bunun bizim işimizin önemli bir parçası olduğunu, getirisinin de biraz da bu yüzden olduğunu düşünüyorum.
'MADDİ GEREKSİNİME İHTİYACIM YOK, ÇALIŞMAYA HAZIRDIM'
*Hocam takımımızla yaptığınız transfer görüşmesinin sizin de beklemediğiniz şekilde çok kısa sürdüğünü söylemiştiniz…
Ana nedenlerden bir tanesi şuydu: Artık bir taraftan çalışmaya hazırdım ve çalışmak istiyordum. Çok şükür ki şuanda mali anlamda çok büyük gereksinimlere ihtiyacım yok. Ancak öbür taraftan da benim gibi futbolun tam içinde doğmuş, büyümüş ve hayatının merkezinde tamamen futbol olan biri için bu kadar uzun süre çalışmamaktan dolayı yavaş yavaş körelmeye doğru da gitme hali vardı. O nedenle artık çalışma fikrine kendimi hazırlamıştım. Yine Konyaspor'un olması hayatın güzel rastlantılarından bir tanesi. Daha önce burada çalıştığım ve iyi anılarım olduğu için güzel rastlantı diyorum. Başkanımız Ahmet Şan'ın o dönemde çalıştığım başkan olması, o dönemde beraber çalıştığım bir kaç yöneticinin görevde olması benim Konyaspor'u tercih etmemdeki temel etkenlerdi.
'BİZİM İŞİMİZ YENİ STADI DOLDURABİLMEK'
*Yeni stadyumumuzu beğendiniz mi?
Stadyumu çok beğendim. Çok çok güzel olmuş. Türkiye'nin herhalde en iyi statları arasındadır. Hem zeminiyle hem de kendine ait yapısıyla çok güzel bir yer olmuş. Bizim işimiz de orayı doldurabilmek. İnşallah bunu da gerçekleştiririz. Umuyorum ve gerçekten gönülden diliyorum. Çünkü orası dolu olduğu zaman çok daha güzel olacak. İnşallah o günleri de benim olduğum günlerde yaşarız.
'İNŞALLAH ZEMİNİ DOĞRU SAHA İYİ HAMLELERİYLE RENKLENDİRİRİZ'
*Peki stadyuma girdiğinizde neler hissettiniz? Dikkatli bir şekilde incelediniz ve çok hoşunuza gitmişti. Uzun bir aradan sonra yeniden yeşil sahaya inmek sizin adınıza farklı bir duyguydu herhalde?
E tabiki bir Anadolu şehrinde açıkçası önemli bir değişiklik bu. Ben her ne kadar 6-7 yıldır Anadolu'dan uzak olduğum için belki o yüzden de benim adıma daha önemli oldu. Eski stadyumun atletizm pisti, bisiklet veledromu ile sahaya olan uzaklığını ve iç sahada oynama avantajını fazla kullanılmadığını bilen biri olarak yeni stadyumu gördüğümde ve ilk içeri girdiğim andan itibaren orayı seyirciyle birlikte düşündüğümde doğrusunu söylemek gerekirse çok heyecanlandım. Bir kere zemin çok iyi. Türkiye'de şu anda en büyük problem ana binadan ziyade biraz daha ince işçilik olan zemini iyi yapmak ve korumak. Stadyumun çok da güzel zemini var. Tekrardan diliyorum ki inşallah stadı doldurmayı başarırız. Bunun içinde öncelikle iyi oynamak ve iyi sonuçlar almak gerekiyor. İnşallah bu güzel zemini doğru saha içi hamleleriyle renklendiririz.
'ASLINDA GÜLÜYORUM'
*Spor kamuoyunda ve taraftarlar arasında çok konuşulan bir konuyu açıkçası biz de merak ediyoruz. Aykut Kocaman çok fazla gülmüyor ve güler yüzlü değil diye. Bu konuda neler söylemek istersiniz ?
(Gülüyor)… Evet böyle bir grup var. 'Azgın azınlık' diyorum ben onlara. Aslında öyle değilim. Öyle değilim demek için saha kenarında gülmem mi gerekiyor? Bu iş ciddi bir iş bir taraftan. Tabii ki eğlence işi de ama öbür taraftan da ciddiyeti olan bir iş. Dışarıda insanlarla karşılaştığım zamanlarda da soruluyor genelde. Bu bir dönem benimle ilgili önemli bir algı operasyonuydu bence . Ve tebrik etmek gerekiyor, yapıyorlar, başardılar. İnsanların benim hakkımda öyle düşünmelerini sağladılar.
'ALGI OPERASYONU BENİ ETKİLİYOR'
*Bu durum sizi etkiliyor mu peki?
İnsanın etkilenmeme ihtimali olmaz tabi. Ama en az şekilde etkilenmeye ve dünyamı bunlara kapatmaya ve başka şeylere doğru yönelerek ilgilenmemeye çalışıyorum. Özellikle bu işi severek yapanların en büyük sıkıntıları da karşıdaki kişinin kendilerini kaale almadığını görmeleri. İşte benim en büyük silahım da bu.
'İYİ OYUNLARA, İYİ FUTBOLA VE İYİ SONUÇLARA İHTİYACIMIZ VAR'
*Karabükspor maçına geçelim. Siz de açıklama yapmıştınız kırmızı karttan sonra 0-0' a razıyken gelen golle alınan galibiyet ve takımı 90 dakika boyunca destekleyen bir seyirci topluluğu vardı. Çalıştırdığınız takımlar içerisinde Ankaraspor'u bir kenara koyalım. Hep futbola ilgi gösteren ve tribünlere karşı oynadınız. ..
Konyaspor'da çalışırken o dönemlerde de güzel ve dolu tribünlere karşı oynamıştık. Yanılmıyorsam içeride oynadığımız son iki maça kadar da iddiamızı devam ettirmiştik. Ve başarıya giden takımlarını yalnız bırakmayan çok sağlam bir seyirci topluluğuna sahiptik. İkinci gelişimde ilk maçım Karabükspor mücadelesiydi. Konyaspor taraftarının takıma olan sevgisini ve sahiplenmesini çok iyi biliyorum. İlerleyen zamanlarda bu statta hem iyi oyunlara ve iyi futbola hem de iyi sonuçlara ihtiyacımız var. Şu anda aldığı sonuçlar nedeniyle biraz istikrarsız ve inişleri çıkışları olan bir takımımız var. Biraz daha standardı yükselttiğimiz andan itibaren bütünleşmenin çok daha üst seviyeye geleceğine inanıyorum. Bu da daha fazla seyircinin stadyuma gelmesine ve takımını desteklemesine neden olacak.
*Sosyal medyayı takip eder misiniz?
Hemen hemen sıfır…
*Neden sevmiyor musunuz? Orada olanları okumak mı, görmek mi hoşunuza gitmiyor ya da ilginizi mi çekmiyor?
Hayır onlarla alakası yok. Bunu bir nedene bağlayabilmek gerçekten güç. Bu önyargı mı ?. Değil. Sosyal medyada kendimi pek tarif edemiyorum belki bu yüzden. Ne Twitterla ne de Facebook ve diğer sosyal medya ile alakam var. Kişisel olarak uğraşma gibi bir durumum olmadığı gibi acaba ne oluyor diye de merak etmiyorum.
'HAYATIMDA FUTBOL VE AİLEM VAR'
*Aykut Kocaman futbol dışında kalan zamanlarında ne yapmaktan hoşlanır ?
Tamamen futbolla uğraşıyorum. İkinc i olarak yanına şunu ekleyeyim dediğim bir şey yok. Tabii ki ailemizin dışında. Futbol artık sektörel anlamda gelişti ve bir de uzmanlaştı. Artık futbolu oluşturan çok şey var. Yani iyi bir takım yapalım dediğinizden itibaren çok şeyle ilgilenmek lazım. Zaten bunlar önemli bir zaman alıyor. Zihinsel olarak da direkt buraya yoğunluk veren bir insanım. Dolayısıyla arada sırada ailemle ve arkadaşlarımla yemeğe çıkmak dışında çok fazla şey yok hayatımda.
Bu şekilde yaşamayı seviyorum. Biraz da zihnimi başka taraflara kaydırarak zamanımı da yitirmek istemiyorum. Ama futboldan ayrı kaldığım 18 aylık dönemde şunu öğrendim 'Etrafınızdakiler kadarsınız'… Etrafınızdaki sorunlar ve onların çözümleri dünyanın bütün dertleri bunlarmış gibi görünüyor. Ara sıra kenara çekilip biraz nefes almak, olaylara dışardan bakmak işe de verimliliği biraz daha artırıyor. Dolayısıyla bu dönemde biraz daha bunu hayatımın içine odaklı halini de bozmadan sokmak istiyorum. Onun dışında hayatımızda çok büyük renkler ve farklılıklar yok.
*Eleştiriye açık bir insan mısınız?
Dinlerim, dinlemeyi severim ve öğrenmeye çalışırım. Ben kendimi böyle görüyorum ama art niyet sezdiğim andan itibaren kendimi kapatırım. Kim olursa olsun hiç bakmam bile…
'SAKALLI HALİM, SIKINTILI OLDUĞUMU GÖSTERİYOR'
*Yeni imajınız bizim alışkın olmadığımız ama size çok yakışan bir imaj. Sakallı imajınızla ilgili neler söylersiniz ?
Yazları zaten sakal bırakırdım. Bir de futbol oynarken ve antrenörken sıkıntılı anlarımda sakal bırakırdım. Sakallı halim, sıkıntılı olduğum anın temsili. Bu seferki sıkıntıdan değil ama. Fenerbahçe'den ayrıldım ve ayrıldıktan sonra Bodrum'a gittim. Bodrum'da da Bodrum adamı gibi oldum biraz (gülüyor)… O zamandan bu zamana da böyle kaldı… İlk defa sezona ve mesleğe böyle sakallı olarak girdim. Ama özel bir nedeni yok. Tamamen hayatın akışı içinde olan bir durum. Tepkiler olumlu zaten. Olumlu olduğun için de biraz daha böyle devam edeceğim…
Sondakika.com