onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
13 Şaşırtıcı Örnekle Sümer Mitolojisinin Günümüze Etkisi

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

etiket 13 Şaşırtıcı Örnekle Sümer Mitolojisinin Günümüze Etkisi

Kenan Turan
02.03.2016 - 14:29

'Nevruz kimin bayramı?' 'Yere düşen ekmeği niye öperiz?' 'Mezarlıklarda niye selvi ağacı var?' 'Domuz niye haram?' vb. sorulara bu içerikte cevap bulabileceksiniz.

Sümer'den insanlığa kalan pek çok miras var ve bu sadece mitolojiyle de sınırlı değil. Ancak bu içerikte Sümer mitolojisinden sadece sayılı örnek ele alınmıştır. Örnekler, her türlü din ve inanca saygı gözetilerek ele alınmıştır. 

Bu sebeple, Sümer'den miras kalan özellikle Al-lat, Huruful Mukatta, Kabe, Hacerül Esved, Şeytan Taşlama gibi örnekler içeriğe eklenmemiştir. Bu ağır, ciddi ve kapsamlı konular bir başka içeriğe saklanmaktadır.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Neden Sümer?

Neden Sümer?

Sümer dini, önceleri tanrısız bir dindi. İnsanlar öncelikle büyük tabiat güçlerine taparlardı. Büyük tabiat güçleri pasifti, yaratıcı güçten yoksundu. Bu tabiat güçlerine sonradan Tanrısallık biçilmiştir. İnsan aklı soyuttan somuta doğru gelişmiştir ve soyut şeyleri antik çağların insanları somutlaştırmak istemiştir.

Bu somutlaştırmadan evvel, Tanrı kavramı yaratıcı olmaktan ziyade soyut olarak 'enerjiyle' ifade ediliyordu. Örneğin Tammuz, bereket tanrısı olmadan önce ağacın ve bitkinin içindeki enerjiydi.

Bu somutlaştırma sürecinde Sümerler, o dönem en ileri oldukları astronomiden yararlanmıştır. İnşa ettikleri devasa Zigguratlar ile gökyüzünü gözlemektelerdi. Soyut ilahlarını, gökyüzünde keşfetmeye başladıkları cisimlerle özdeşleştirerek somutlaştırdılar. Ay Tanrısı, Güneş Tanrısı, Rüzgar Tanrısı vs.

Sümer'den dünyaya inancın yayılışı

Sümer'den dünyaya inancın yayılışı

Sami Irktan olan Akadlar, M.Ö. 2500 yılında Sümer bölgesine yerleşiyor ve muazzam bir uygarlıkla karşılaşıp kendi inançlarını Sümer inançlarıyla harmanlıyor. Akadların, hem Batı hem de Doğu'ya doğru genişlemesiyle Sümer inançları denizci bir toplum olan Fenikeliler'e ve Filistin'e ulaşıyor. Fenikeliler vasıtasıyla da Antik Yunan ve Roma'ya...

Sümerlerin İnanna'sı; Semitik toplumların İştar'ı, Fenikeliler'in Astarte'si, Antik Yunan'ın Afrodit'i oluyor. Sümer'in Tammuz'u, Fenike'nin Adonis'i oluyor. Sümer'in Ninurta'sı, Yunan'ın Zeus'u oluyor. 

Kısaca, Sümer'de somutlaştırılan ne kadar Tanrı ve Tanrıça varsa bahsi geçen coğrafyalarda da versiyonları türetiliyor.

1. Nevruz: Kutsal Evlilik

1. Nevruz: Kutsal Evlilik

'Nevruz bir Türk bayramı mıdır yoksa Kürt bayramı mıdır?' 'Nevruz kimindir?'

Ülkemizde her yıl Nevruz yaklaşınca akla gelen ve bazılarının etnisitelerini tatmin uğruna saçlamayarak cevapladığı bu sorunun cevabı: Nevruz bir Sümer ritüelidir ve tüm toplumlara da Sümer'den yayılmıştır. Şöyle ki; Sümer'in en ünlü tanrısı Tammuz, bereket ve güneş tanrısıdır. En ünlü tanrıçası ise, bereket, toprak ve ay tanrısı olan İnanna'dır. Sümer'deki inanışa göre, soğuk ve zor geçen kışın ardından baharın gelişiyle her yıl 21 Mart tarihinde Tammuz ve İnanna evlenir. 

Bu evlilik kışın bitişini, topraktaki bereketlenmeyi simgeler ve her yıl bu tarihte kutlanır. 21 Mart aynı zamanda gündüz ve gecenin birbirine eşit olduğu tarihtir. Güneş tanrısı Tammuz, gündüzü; ay tanrısı İnanna geceyi simgeler ve bu geceyle gündüzün kavuşmasıdır.

Tammuz ve İnanna’nın birleşmeleriyle dünyaya bolluk, bereket ve yeşillik gelirdi, hayvanlar yavrulardı. Evlilik, güneşle alakalı olduğundan ritüelde ateşin üstünden atlamakta vardır. (Ateş, güneşi simgeler.)

İlk defa M.Ö. 4000 yılında kutlanan bu evlilik, Mezopotamya ve Orta Asya'da Nevruz halini alıp zenginleştirilmiştir. Hristiyanların Paskalyası ve Hıdrellez'in kaynağı da bu kutsal evliliktir. Semitik toplumlardaki 'cemre' inancı da bu evlilikten gelir. Bknz. toprağa düşen cemre.

2. Gelin odasının süslenmesi

2. Gelin odasının süslenmesi

İnanışa göre, kutsal evlilik öncesinde Tanrıça İnanna yıkanır, annesi ile konuşarak ondan tavsiyeler alır, kapı arasından hediyelerin gelişini gözler. Daha sonra gelin odası hazırlanır ve çeyizler ziyaretçilere gösterilir. Ancak tüm bu hazırlıklar tamamsa Tammuz’un içeri girmesine izin verilir. 6000 yıldır bu evlilik töreni, o bölgede, bölge çevresinde ve Anadolu’da bu şekilde devam etmektedir.

(Tammuz ve İnanna'nın kutsal evliliklerine dair, Tevrat'taki Süleyman'ın Şarkıları'na bakabilirsiniz.)

3. Selvi ağacı, mezarlıklar ve Tammuz

3. Selvi ağacı, mezarlıklar ve Tammuz

Tammuz için metinlerde şöyle denir: “Bir yığın Haşur Ormanlarının arasında sen pırıl pırıl parlayan bir selvi ağacıydın ve senin bulunduğun yere sadece güneş gelebilirdi”. 

Sümer tapınaklarında Tammuz'un sembolü olarak selvi ağacı dikilirdi. Tammuz, sular tanrısı Enki’nin oğlu olduğu için, tapınaklarda aynı zamanda havuz, su kuyusu veya çeşme de olurdu. Bugün mezarlıklarda selvi ağaçlarının olmasının nedeni, selvi ağacının “ebedi hayat”ı simgeleyen 'hayat ağacı' olmasıdır. Tammuz gerçek anlamda hiçbir zaman ölmez; ebediyete sahiptir.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

4. Noel ağacı

4. Noel ağacı

Bir önceki maddede Tammuz hiçbir zaman tam olarak ölmez demiştim. Evet ölmez sadece derin bir uykuya dalar. Bu uyku, gecenin gündüze galip gelmeye başladığı tarihe denk gelir. Bu tarih gece ile gündüzün yıl içerisinde son kez birbirlerine eşit oldukları ekinoks tarihidir. Bu tarihten sonra gecelerin süresi, gündüzü geçer ta ki 21 Aralık’a kadar.

21 Aralık yıl içerisinde en uzun geceyi içerir. 21 Aralık'ta Güneş tanrısı Tammuz ‘ölür.’ 3 gün sonra ise gecenin kısalmaya gündüzün uzamaya başlamasıyla dirilir. 

Bu diriliş 25 Aralık’ta kutlanır ve bu kutlamalarda Sümerler, bugün noel dedikleri ağaçları kullanır. Ağaçtaki süsler, her türden meyveyi ve bereketi simgeler; ağacın kendisi ise Tammuz'dur.

5. Tıbbın sembolü

5. Tıbbın sembolü

Yukarıdaki örneklerde hayat ağacının kendisinin Tammuz olduğunu görmüştük. Hayat ağacına sarılı iki yılan Tammuz'un iyileştirici özelliğini tasvir eder. Günümüz tıp çevrelerinde yaygın olarak kullanılan yılan sembolünün kaynağı da yine Sümer'dir.

6. Domuzun haram olması

6. Domuzun haram olması

Tammuz'un diğer adı -daha doğrusu bir başka söylenişi- Domuzi'dir. İnanca göre Tammuz ve onun bir sonraki versiyonu olan Adonis, vahşi bir domuz tarafından katledilir. Domuzu mitolojide günahkar, dinlerde haram yapan bilinçaltında yatan 'Tanrı katili' sıfatıdır. 

Ayrıca ekonomik açıdan, domuzun küçükbaş hayvanlar gibi göç edememesi ve dönemin şartlarınca yaz aylarında etinin sıcağa dayanamayarak çabuk bozulması da nedenler arasındadır.

7. Yere düşen ekmeğin öpülmesi

7. Yere düşen ekmeğin öpülmesi

Ekmeğin kutsallığı Sabiilerden gelir. Tammuz'un bir başka versiyonuna tapan Sabiilere göre ekmek çok kutsaldı. Öyle ki, buğdayın toplanması ve öğütülmesi zamanında Sabiiler ağlardı. Çünkü bu tarihler, Tammuz'un öldüğü -derin uykuya daldığı- günlere denk gelirdi.

Sabiilere göre, ekmek Tammuz'un etiydi. Tammuz, Sabiiler için ana geçim kaynağıydı. 

Bu nedenledir ki, bugün Anadolu’da hala ekmek yere düştüğü zaman öpülür ve başa konur, ekmek ve buğday kırıntısına basmanın büyük günah olduğuna inanılır ve ekmek bıçakla kesilmez. 

Çünkü, ekmek binlerce yıl önceki inanca göre bereket tanrısı Tammuz'un etiydi. Ekmeğe verilen önem bu coğrafyada hiç değişmedi. Elbette, Tammuz unutuldu, gitti. 

(Ek olarak, Sabiiler'e göre ekmek Tammuz'un eti dedik. Şarap da barış ve şarap tanrısı Dionysus'un kanıydı. Her ikisi de dönemin insanları için ana geçim kaynağıydı. Hristiyanların Efkaristiya'sını açıklamak için yeterli bir kaynak.)

8. Kurban ritüeli

8. Kurban ritüeli

Sümer'de tanrıları sevindirmek, istekte bulunmak, hastalıktan kurtulmak ve adakta bulunmak için, hasta veya sakat olmayan bir hayvan kurban edilirdi. Kurbanları tapınak rahipleri keserlerdi. Kurbanın sağ kalçası ve iç organları Tanrılara takdim edilir, geri kalanı ise dağıtılırdı.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

9. Mitolojideki ilk tek Tanrı: Marduk

9. Mitolojideki ilk tek Tanrı: Marduk

Marduk, Babil kentinin tanrısıydı ve Sümer'deki Tammuz'un Babil versiyonuydu. Babil şehrinin güçlenmesiyle birlikte o da güçlendi. (Mitolojide tanrılar, doğdukları şehre bağlıydı. Şehir güçlendikçe o şehrin -ya da devletin- kralı, kendi tanrısını da güçlendirmiş ve yaygınlaştırmış oluyordu.)

Marduk, M.Ö. 2000'de Kral Hamurabi tarafından Baş Tanrı olarak ilan edildi. M.Ö. 1600'lerde de Kral Buhtunnasr tarafından Tek Tanrı ilan edildi. 

Marduk Tanrıların Tanrısı konumuna gelince diğer 50 tanrı, kendi güçlerini Marduk'a verir. Her bir gücün, özelliğin de ayrı ismi vardır. Böylelikle, Marduk'un 50 kadar ismi olur. 

Marduk, kendisine güçlerini sunan tanrı ve tanrıçaları kendi hizmetine alır ve onlara sınırlı güç ve görevler atfeder. Böylelikle eski Sümer tanrıları, tek tanrının hizmetinde birer elçi, veli ve ilahi ögelere dönüşür.

Babil'in zayıflaması ve Asur'un güçlenmesiyle Marduk'un Asur versiyonu ortaya çıkar: Devlete de ismini veren Asur tanrısıdır. Ve zamanla Kabala öğretisinde kendine yer edinen bu tek tanrı inancı, modern yapısına Tevrat ile kavuşur.

10. 14 Şubat sevgililer günü

10. 14 Şubat sevgililer günü

Sevgililer günü günümüzden çok daha evvel Antik Yunan'da kutlanıyordu!

Sümer'deki Tammuz-İnanna ve Anadolu'daki Attis-Kibele evlilikleri gibi Antik Yunan'da da Tanrıça Hera ile Tanrı Zeus'un kutsal evliliği yüzyıllardır kutlanıyor.

Zeus genel olarak partnerlerini aldatan çapkın bir yapısı vardır ve bir gün şekil değiştirerek Hera ile birlikte olur. Aldatıldığı ve gururuyla oynadığı için Zeus'u sadece onunla evlendiği takdirde affedebileceğini söyler ve kutsal evlilik gerçekleşir. Antik Yunan'da Tanrıların Tanrısı olan Zeus evlenince Tanrıça Hera'da Tanrıların Tanrıçası olmuştur.

Antik Yunan'daki Hera, Roma'da Juno ismini alır. Roma'da kadınlık ve evlilik tanrıçası olarak bilinen Juno'ya duyulan saygı sebebiyle 14 Şubat tatil ilan edilir ve bu tarihte çeşitli ritüeller gerçekleştirilir.  Böylelikle 14 Şubat, Antik Yunan tanrıçası Hera'nın sevgililere hediyesi olmuş oluyor.

11. Baş örtüsü

11. Baş örtüsü

Sümer’de, Babil’de (ve hatta erken Anadolu dönemlerinde bile) her genç kız evlenmeden önce tapınağa gider ve orada bir kere olmak üzere yabancı bir erkekle para karşılığı beraber olurdu. Bu parayı tapınağa bağışladıktan sonra tapınaktan ayrılabilir ve artık evlenebilirdi. Bu tür bir cinsel birleşme son derece kutsal sayılırdı (tıpkı Tammuz İnanna veya Kral-Baş Rahibe birleşmesinde olduğu gibi). 

Bunu yapmadan genç kız evlenemezdi. Asilzadeler bile kızlarını kendi elleriyle bu tapınaklara getirmişlerdir. Çirkin kızların kötü bir kaderi vardı; bazen kendileriyle beraber olacak bir erkek çıkması için yıllarca tapınaklarda beklerlerdi. Bunun dışında tapınak rahibeleri, bu kutsal fahişeliği sürekli olarak yaparlar ve tapınağa gelir sağlarlardı (ancak belirttiğim gibi, bu utanç verici bir iş değil son derece kutsal bir görevdi, onlara sokak fahişesi muamelesi yapılmazdı). 

Bu kadınların diğer kadınlardan ayrılması için, başlarının bir şalla örtülmesi zorunluydu. Bu örtü, artık o kadının evlenebileceği anlamına geliyordu. Bunların haricinde kızların, cariyelerin ve fahişelerin örtünmesi yasaktı. 

M.Ö. 1500 yıllarında Asur kralı, sadece evlenilebilir kadınların değil; evlenen ve dul kalan kadınlarında örtünmesini zorunlu kılmıştır. Böylelikle, üç büyük kutsal kitapta da geçen baş örtüsü adetinin kaynağının Sümer olduğu öğreniyoruz.

12. Kartal

12. Kartal

Sümer'de güneşin farklı farklı şekilleri vardır. Sabah, öğle, akşam güneşinin; yaz, bahar, kış güneşinin farklı farklı isimleri, simgeleri ve tanrıları vardır.

Sümer'deki sabah güneşini de kartal simgeler. Sabah güneşiyle kartal; doğuşu ve yükselişi ifade eder. Kartal aynı zamanda batmayan güneşin temsilidir.

Sümer'den günümüze kadar özellikle devletler tarafından bu simge kullanılmıştır. Kartal, pek çok devlet için gücün sembolü olmuştur. (Roma, Selçuklu, günümüzde ABD vs.)

13. Kutsal sayılar

13. Kutsal sayılar

Sümerliler, gökteki 12 burcu ilk kez keşfeden uygarlıktır. Sümerlilerin bir gün 12 saatten oluşuyordu ama 1 saatleri bizim 2 saatimize eşitti; yani toplamda yine 24 saatti. İsa’nın 12 havarisi, bu burçları temsil eder. Sümer inancına göre, burçlarda birer tanrı otururdu ve güneş tanrısı bu burçları ziyaret ederdi (her 2150 yılda bir güneş başka bir burca denk gelirdi ve Sümerliler bunu hesaplamışlardır).

Bugün Yahudilikteki ve Hıristiyanlıktaki 7 kollu şamdan, Sümer’in meşhur ağacını ve yedi seyyareyi temsil eder. Tek tanrılı dinlerdeki cehennemin 7 kapısı, Sümer’in yer altı dünyasının 7 kapısı olmasından gelir.

Sümerlerde sayı sistemi 10'luk değil; 60'lıktır. En büyük rakam 60, en büyük tanrının rakamı da 60'tır. Ay tanrısının rakamı ise, 30'dur. (Ay Dünya etrafındaki dönüşünü yaklaşık 30 günde tamamlar.).

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Kaynakça

Kitaplar:

Muazzez İlmiye Çığ, Kuran, İncil ve Tevrat'ın Sümer'deki Kökeni, Kaynak Yayınları, 2013

Samuel N Kramer, Sümer Mitolojisi, Kabalcı Yayınları, 1999

Konuşmalar:

1 2  3  4

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
1258
204
133
87
34
33
25
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
missimiki

işte bu yüzden ortaokulda dinler tarihi dersi olmalı. bunları okuyan herkesin dinler-hikayeler arasında bağlantı kurabileceğine, temel seviyede mantık-din an... Devamını Gör

feyk

bulundugum bir cemaat ortaminda almanyada ne kadar zorlandiklarindan sikayet ediyorlardi. afrika ve dogu bloku ulkelerinde istedikleri gibi misyonercilik oyn... Devamını Gör

Selim Sarıkaya

Semavi dinlerin kaynağının eski dinler olduğunu biliyoruz zaten, sadece bazıları kabul etmek istemiyor. Yapacak bir şey yok. Her neyse, gayet güzel bir pa... Devamını Gör

Yağız İlhan

Her millet kendinin Sümerler kadar eski olduğunu ispat etmeye çalışıyor. Bu yüzden Sümeroloji diye bir bilim dalı var. Zaten Türklerin, Sümerler ile komşu ol... Devamını Gör

Naz Basak

Hooff yanlışlıkla beğen butonuna bastım, kaldırmaya çalışınca ikinci kez beğenmiş oldum, nasıl oluyorsa. Neyse kardeşim, iki beğeninin ikisi de yanlışlıkla o... Devamını Gör