Görüş Bildir

MİT Haberleri

MİT ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. MİT ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

İsmail Hakkı Musa, MİT Müsteşarlığı'na Vekaleten Atandı
Milletvekilliği aday adaylığı için görevinden istifa eden ve şu saat itibariyle eski MİT Müsteşarı olan Hakan Fidan'ın yerine Müsteşar Yardımcısı İsmail Hakkı Musa'nın vekalet edeceği açıklandı.Başbakanlık kaynaklarından alınan bilgiye göre Fidan, Başbakan Davutoğlu başkanlığında yapılan Çözüm Süreci toplantısından saat 16.40'ta ayrıldı.Başbakan Davutoğlu ile Başbakan Yardımcıları Yalçın Akdoğan, Bülent Arınç ve Numan Kurtulmuş, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Fidan'a bugüne kadar yaptığı katkılar ve yerine getirdiği görevler dolayısıyla teşekkür etti.Davutoğlu, Fidan'ın ayrılmasının ardından MİT Müsteşarlığına, Müsteşar Yardımcısı İsmail Hakkı Musa'nın vekalet etmesine ilişkin yazıyı imzaladı.MİT Kanunu gereği vekalet yazısı, Resmi Gazete'de yayınlanmıyor.Öte yandan; yeni müsteşarın adının, Başbakan Davutoğlu tarafından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sunulacağı, konunun MGK'da görüşüleceği, ardından ikili kararname ile imzalandıktan sonra atama sürecinin tamamlanacağı bildirildi.Fatih Çakmak, AA
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: 'HDP'nin Parlamentoda Bulunması Faydalı Olur'
Kurtulmuş, bir televizyon programının canlı yayınına katılarak, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.HDP'nin seçimlere parti veya bağımsız adaylar üzerinden girmesi konusunun HDP'nin kurumsal yapısı içinde vereceği bir karar olduğunu ifade eden Kurtulmuş, şunları söyledi:'Şahsen önümüzdeki parlamentoda HDP'nin olmasının hem çözüm sürecinin daha kolay yürümesi bakımından faydalı olacağı kanaatindeyim hem de HDP'nin bir kısmını temsil ettiği Kürt siyasal hareketinin geleceği bakımından da olumlu olacağı kanaatindeyim. HDP'nin barajı geçmesinin bir koşulu var; terörle silahla barutla molotofkokteyli ile maskeyle arasına mesafe koyacak. Çünkü oyu ben vermeyeceğim. Oyu HDP'nin yöneticileri de tek başına vermeyecek, HDP'ye oy veren kitle verecek. Kitle böyle düşünüyor. Kitle diyor ki 'artık bu ölümler, silahlar, barutlar, kan kokuları geride kalsın' diyor.'ÇÖZÜM SÜRECİHDP'nin seçimlerde barajı geçebilmesi için iki temel unsurun bulunduğunu vurgulayan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:'Silahla barutla arasına mesafe koyacak, silahları toprağa gömecek, zihin olarak toprağa gömecek. İkincisi ise Türkiye'de bütün sorunlarla ilgilenen, sadece bir bölgenin partisi değil, bütün Türkiye'nin partisi olduğuna milleti ikna edecek. Eğer bunu yaparsa zaten bu Türkiye açısından olumlu bir eşiğin aşılması demektir. Bunu yapar, buna rağmen barajı aşar veya aşamaz orasını bilemem. HDP parti olarak girip barajı aşmasa bile çözüm sürecine hiçbir zarar gelmez.''TÜRKİYE SADECE KENDİ SORUNUNU ÇÖZMEKLE KALMAYACAK'Şanlıurfa'nın 200 bin küsur Suriyeliyi barındıran bir şehir olduğunu dile getiren Kurtulmuş, 'Suriyeliler kaçtığı zaman sığınabilecekleri bir Türkiye vardı, sığınabilecekleri bir Şanlıurfa vardı. Allah muhafaza, Türkiye aynı şeyle karşı karşıya kalsa biz ne yaparız' ifadelerini kullandı.Türkiye'nin yakın çevresindeki ülkelerin yaşadığı sıkıntılara değinen Kurtulmuş, şunları kaydetti:'Son 25 yıldır bu parçalanma süreçleri devam ederken Allah'a çok şükür bir tek Türkiye istikrar içinde varlığını sürdürüyor. Şimdi birde bunun üstüne Türkiye 90 yıllık kadim bir sorununu, bunun 30 yılı da silahlı çatışmalarla devam eden bir sorunu çözer ve bu ülkede vatandaşlar arasındaki, zaten bir sorun yoktu ama devletle vatandaşlar arasındaki barışmayı sağlarsa Türkiye sadece kendi sorununu çözmekle kalmayacak, bütün bölge ülkelerine örnek olacak. Bütün bölge ülkeleri, 'bu kadar çok parçalanmanın olduğu bir ortamda dahi bütünleşme sağlanabiliyor, birleşme sağlanabiliyor' diyecek.''HAKAN FİDAN'IN ADAYLIĞI 'MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın adaylığının tamamen kişisel tercihi olduğunu dile getiren Kurtulmuş, şu ifadelere yer verdi:'MİT'in en kritik döneminde fevkalade güzel sorumluluklar yüklenmiştir. Sonuç itibarıyla Sayın Cumhurbaşkanımız açıkça kamuoyu önünde söylüyor, 'İstifa etmesini istemedim. Göreve devam etsin' diyor, güvendiği için. Gerçekten Türkiye'nin önemli badirelerin içine girmesini önleyen bir isim olduğu için görevde kalmasını istemiş. Nihayetinde takdir Sayın Hakan Fidan'ındır. Böyle bir tercihte bulunmuş. Dolayısıyla oradan bir kriz çıkmasını beklemek siyaset bilmemek demektir. Buradan bir kriz çıkmaz.''MERKEZ BANKASI SİYASİ İRADEYLE UYUMLU OLMALIDIR'Merkez bankalarının sadece enflasyonla sorumlu olamayacağını dile getiren Kurtulmuş, 'Burada siyasi irade denilen bir şey var. Bir taraftan faiz politikaları, bir taraftan para politikaları, bir taraftan enflasyon politikaları, bir taraftan büyüme hedefleri… Bunlardan birini alıp diğerleri ne olursa olsun diyemezsiniz' ifadesini kullandı.Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın anonim şirket olduğunu hatırlatan Kurtulmuş, 'Merkez bankası evet bir anonim şirkettir ama başka bir ülkenin şirketi değildir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin şirketidir. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin ekonomi politikalarıyla bu anlamda Merkez Bankası siyasi iradeyle uyumlu olmalıdır. Burada yapılması gereken bu uyumu sağlayacak şekilde çalışmaktır' dedi.Habertürk
İstanbul Merkezli 9 ilde Yapılan Operasyonda 21 Polis Gözaltında
Emniyette ‘paralel yapı’ iddialarına ilişkin 21 polisin gözaltına alınması amacıyla İstanbul merkezli 9 ilde operasyon başlatıldı.Hükümetin 'paralel yapı' olarak adlandırdığı Gülen Cemaati'nin emniyet ayağına yönelik yeni bir operasyon başlatıldı.İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 22 Temmuz'da gerçekleştirilen emniyette ‘paralel yapı’ iddialarına ilişkin yürütülen ‘casusluk’ soruşturması kapsamında, 21 polis hakkında daha gözaltı kararı alındı.Savcılığın talimatıyla harekete geçen İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, sabah saatlerinde İstanbul, Zonguldak, Nevşehir, Kırşehir, Afyonkarahisar'ın da arasında bulunduğu 9 ilde operasyonlara başladı. Kırşehir ve Afyonkarahisar'da birer polis gözaltına alındı. Haklarında gözaltı kararı alınan polisler arasında rütbeliler de bulunuyor.İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 22 Temmuz'da başlatılan soruşturma kapsamında bazı emniyet görevlileri şüpheli sıfatıyla gözaltına alınmıştı. Şüphelilerin, 'sözde Selam Tevhid örgütü’ kurulduğu iddiasıyla Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve bakanlarının, diğer ülke yetkilileri ile görüşmelerini kaydettikleri, MİT Müsteşarı'nı kod adıyla örgüt üyesi olarak dinledikleri, yasa dışı dinleme ve casusluk yaptıkları iddia edilmişti.AA
Fethullah Gülen ve Emre Uslu'ya Yakalama Kararı
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu'nun da aralarında bulunduğu 101 kişinin telefon görüşmelerinin depolandığı iddiasıyla ilgili sürdürülen soruşturma kapsamında Fethullah Gülen ve Emre Uslu hakkında yakalama kararı verildi.Hürriyet'ten Toygun Atilla'nın haberine göre; İstanbul Başsavcı Vekili İrfan Fidan'ın dün Fethullah Gülen ve Emre Uslu hakkında istediği yakalama talebi kararını değerlendiren İstanbul 3.Sulh Ceza Hakimliği talebi kabul etti. Gülen ve Uslu hakkında yakalama kararı çıktı. Bu kararla birlikte Fethullah Gülen hakkında 2.kez yakalama kararı verilmiş oldu. Emre Uslu hakkında ise ilk kez yakalama kararı çıktı.Gülen hakkında daha önce de Tahşiye operasyonu kapsamında 'Suç Örgütünün lderi' olduğu iddiasıyla yakalama kararı çıkartılmıştı.İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan, Fethullah Gülen ve Emre Uslu ile ilgili istediği yakalama kararının talep yazısında 'Silahlı Terör Örgütü Kurma ve Yönetme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, devletin gizli kalması gereken bilgilerini siaysal veya askeri casusluk amacıylka temin etme' suçlamaları yöneltti. İstanbul 3.Sulh Ceza Hakimliğ'de bu gerekçelerle şüphelilerin yakalanma kararına onay verdi.Selam Tevhid (Kudüs Ordusu) soruşturmasını yürüten İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde görevli 76 polis, 22 Temmuz’da gözaltına alınmıştı. Aralarında dönemin İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürleri Yurt Atayün ve Ömer Köse’nin de bulunduğu 16 polis şefi tutuklanmış, 4 kişiye yurtdışına çıkış yasağı koyulmuş, 56 kişi ise ifadelerinin ardından serbest bırakılmıştı. Yapılan incelemede eski MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ‘Emin’ kod adıyla dinlendiği, dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın telefon görüşmelerinin de tape haline getirildiği tespit edilmişti.Bu soruşturmanın devamında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Selam Tevhid soruşturmasının yürütüldüğü birimdeki bilgisayar, harddisk ve dosyaların incelenmesi talimatını verdi. Soruşturma kapsamında incelenen 1000 GB kapasiteli W1D2FHSF ve W1D2FJB4 seri numaralı harddisklerin içinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun da aralarında bulunduğu 101 kişinin ses kaydı bulundu. Ses kayıtlarının 2010-2013 yıllarına ait olduğu, bürokrat, büyükelçi, vb kişilerin telefon görüşmelerinin imha edilmeyerek depolandığı tespit edildi. Bunun üzerine başlatılan operasyonlarda 21 polis gözaltına alındı. Sorgulamalarının ardından mahkemeye çıkartılan 21 kişiden aralarında eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’u tutuklandığında Silivri Cezaevi’ne götüren Emniyet Müdürü Gafur Ataç’ın da bulunduğu 17 kişi tutuklandı.
İçişleri Bakanlığı'ndan 81 İlde 'Yeni Güvenlik Tedbirleri' Genelgesi
Ankara’da askeri servis araçlarına yönelik bombalı araçla yapılan saldırı ardından, güvenlik toplantılarında belirlenen 'eksikler' genelgeye dönüştürüldü. Kalıcı olarak uygulanacak güvenlik uygulamaları, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere bütün kentlerde kritik cadde ve sokakların teker teker belirlenmesini ve buralara yönelik özel önlemler geliştirilmesini öngörüyor. 
'Hızımızı Kesebiliyorlarsa Kessinler'
Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin Genel Kurulu'nda konuşan Erdoğan 'Hızımızı kesebiliyorlarsa kessinler. Şimdi saat 4'te gidip temel atacağım' dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde Türkiye İhracatçılar Meclisi 21. Olağan Genel Kurulu’nda konuşuyor. Başbakan Erdoğan konulmasında Merkez Bankası'na yüklenerek 'Piyasa faizleri kendisi oluşturup olgunlaştırıyor. Piyasanın olgunlaştırdığı faiz MB’nin çok önünde. Avrupa dün yarım puan düşürdü. Piyasalardaki gelişmeyi görüyorsunuz. Olumlu gelişti. Yatırımcı bu ülkede adımını atacaksa düşük faizle atacak. Yüksek faiz yatırımcının cesaretini ortadan kaldırır' dedi. Engellemelere rağmen çalışmalarına devam edeceklerini belirten Erdoğan '3. Havalimanı ile ilgili hesapları vardı. Onun hızını kesmeye kalkıyorlardı. Eğer hızımızı kesebiliyorlarsa kessinler. Şimdi saat 4’te gidip temel atacağım' şeklinde konuştu. Başbakan'ın konuşmasından satırbaşları; Salı günü 2014’ün ilk çeyrek büyüme oranları açıklanacak. İhracat ve büyümedeki olumlu seyirle birlikte ekonominin diğer alanlarındaki güzel gelişmelere şahit oluyoruz. DARBE GİRİŞİMLERİ BORSAYI DÜŞÜRDÜ İstanbul borsası 2013’ün Mayıs ayında tarihinin en yüksek seviyesine ulaşmıştı. Mayıs’ın sonunda başlayan malum sokak eylemleri, Aralık ayındaki darbe girişimleri borsayı düşürdü. Hükümetimizin dik duruşu ekonomimizin sarsılmasını ve zarar görmesini önledi. Dün İstanbul Borsası ilk kez 1 senede 80 bin seviyesinin üstüne çıktı. Merkez Bankası Rezervleri geçen yıl Mayıs ayında 135 milyar dolar seviyesini gördü. Son bir yıl içinde dalgalanan rezerv son aylarda yeniden artmaya başladı. Bu sene tekrar 131 milyar dolar seviyesini gördük. GEZİ OLAYLARI NEDENİYLE FAİZ YÜKSELDİ Gezi olayları nedeniyle faiz yükseldi ve bir ara yüzde 12’lere çıktı. Şu anda bu faiz oranı düşüş eğiliminde ve yüzde 8’lere kadar geriledi. TÜRKİYE 2023 HEDEFLERİNE İLERLİYOR 12 yılda 8 seçim yaşadık. Mali disiplinden asla taviz vermedik. Büyüme ve istikrarda oldukça başarılı bir seyir izliyoruz. 2008 küresel krizinin ardından gelişmiş ekonomilerin tersine büyümemiz devam etti. İşsizlikte bırakın artış düşüş eğilimi devam ediyor. Bütün engelleme çabalarına rağmen Türkiye 2023 hedeflerine doğru ilerliyor ‘TÜRKİYE DE ABD İLE BATACAK’ DİYE MANŞETLER ATTILAR Son 12 yılda Türkiye ekonomisi çok ciddi sınavlardan geçti. Darbe girişimleri ekonomi için imtihandı. Bunlardan başarıyla çıktı. Danıştay saldırısı, Gezi olayları, 17 ve 25 aralık darbe girişimleri, terör saldırıları.. Bunlar ekonomi için zorlu bir imtihandı. Bunları geride bıraktık. Kriz ve kaos birileri için çok ciddi rant kaynağı haline gelmişti. ABD sarsılırken Türkiye de bununla beraber batacak diye manşetler atanlar oldu. Şahsım ‘Bu kriz Türkiye’yi teğet geçecek’ derken dalga geçenler oldu. Ama dediğimiz gibi oldu. Çeteler, mafyatik örgütlenmeler milletin alın terini gasp ettiler. Seçkinci zümrelere milletin alın terini hortumla akıttılar. Sermaye çevrelerinin emir ve talimatlarıyla hareket eden belli çevreler var. Hiçbir zaman doğruyu yansıtmadılar. Milletin heyecanını yok eden başlıklarla çıktılar. ANADOLU SERMAYESİ DENİLEN YENİ BİR OLUŞUMUN ÇIKIŞINI SAĞLADIK Dünyada muhalefet çoğu yerde iktidarın karşısında olmayı kendisine görev telakki etmez. Ülkem bundan ne kazanır diye hesap yapar. Oturur, iktidara desteğini verir. Ülkemizde güzel bir tezgah kurulmuştu. Hiçbir darbe girişiminde bu çarkın parçaları zarar görmemiştir. Enflasyon yükselmiş, kazanan bunlar olmuştur. Bu ülkede yatırım yapanların sayısını arttırdık. Anadolu sermayesi denilen yeni bir oluşumun çıkışını sağladık. Sermayenin belli ellerde toplanması değil dağılmasını sağladık. Benden bize geçiş çok önemliydi. Biz dediğimiz anda, bunu başardığımız anda Türkiye’yi tutabilene aşk olsun 3 Kasım’dan çıkan sonuç şudur: Artık herkes kazanacak. O günlerde bir gazete 3 Kasım sonuçları için ‘Anadolu ihtilali’ diye başlık atmıştı. 79 yılda 6100 km bölünmüş yol vardı. 12 yılda 17 bin km bölünmüş yol inşa ettik. Bu yollar bizden önce neden inşa edilmedi? Milleti daracık yolarda karda kışta ölüme mahkum ettiler. Yol için kullanılması gereken parayı da yüksek faize de peşkeş çektiler ŞU ANDAKİ FAİZ POLİTİKASINDAN MEMNUN DEĞİLİM Ha söyleyeyim. Şu andaki faiz politikasından memnun musunuz? Ben değilim. Allahtan piyasa faizi kendisi oluşturup olgunlaştırıyor. Piyasanın olgunlaştırdığı faiz MB’nin çok önünde. Avrupa dün yarım puan düşürdü. Piyasalardaki gelişmeyi görüyorsunuz. Olumlu gelişti. Yatırımcı bu ülkede adımını atacaksa düşük faizle atacak. Yüksek faiz yatırımcının cesaretini ortadan kaldırır. Gelişmiş ülkelere bakıyorsunuz. ABD’de bir puan, Japonya’da eksi, İsrail’de hakeza. Bizde niçin bütün masraflarıyla 13-14-15’lere çıkıyor. Böyle şey olmaz. Finansmanın maliyeti ne kadar düşerse yatırım bu ülkede o kadar artar. 2 kere 2 dört… Her bir puana ödediğimiz faiz yılda 2.5 milyar dolar. Biz bunu ödemek zorunda değiliz. Bunun getirisini ve olmadığı takdirde kaybının ne olduğunu da düşünün. MESELE AĞAÇ DEĞİL Mesele ağaç değil. Mesele park değil. Mesele çevre değil. Mesele yolsuzluk değil. Mesele 3 Kasım 2002 öncesindeki o çarkı, o hortum düzenini yeniden diriltebilmek, kendileri için o eski günlere geri dönebilmek. Çünkü hep bundan kazanmışlar Bugünün aktörleri 12 yıl öncesinin aktörleri ile aynı. Her dönemde kazanan belli çevreler yine devredeler. HİÇ UMMADIĞIMIZ BİR ÇETE ÇIKTI Çeteleri tasfiye ettik. Geri gelmemek üzere bu çarkın dışına çıkmıştır. Ama bu sefer hiç ummadığımız, hiç tahmin etmediğimiz bir başka çete çıktı. Bu faiz çetesinin aktörü oldu. O günler geride kaldı. Eski Türkiye artık geride kaldı. Milletin her zaman kaybettiği, kriz lobisinin her zaman kaybettiği bir Türkiye yok. GERİDE KAOSTA HAYATINI KAYBEDEN GENÇLER KALDI Bundan bir yıl önce ağaç, park, çevre bahane edilerek sokağa çıktılar. Yıktılar, yaktılar, tahrip ettiler. Sonra da evlerine döndüler. Geride o kaos ortamında hayatını kaybeden gençler kaldı. Şimdi de onların istismarı var. Yaralanan polislerimiz kaldı. Türkiye’nin milyarlarca dolar kaynağı artan faize gitti. O günlerde sokağa çıkan gençler yeşil uğruna eylem yaptığına inanan gençlerin o görüntülerini servis ettiler. Herkes evine döndü. Ama fabrikadaki işçi, ihracatçı aylar boyunca bunun bedelini ödemek zorunda kaldı. Ama biz o dönemde dimdik durmasaydık ödenen bedel daha ağır olacaktı. HIZIMIZI KESEBİLİYORLARSA KESSİNLER Mısır, Suriye, Ukrayna’yı görüyorsunuz. Gençler evlerine döndü. Arkalarında enkaza dönmüş bir ülke ve binlerce ölü bıraktı. Ukrayna’da sosyal medyanın tahriklerine kapılıp sokağa çıkan gençler evlerine döndü ama arkada çok ağır bir fatura kaldı. O günlerde dimdik durmasaydık şu anda eski Türkiye’de yaşıyor olacaktık. Aynı senaryoyu 17 ve 25 Aralık’ta yaşadılar. Bir dosya ile ortaya iddialar attılar. Halkbank’la ilgili hesapları vardı onu görmeye kalkıştılar. 3. Havalimanı ile ilgili hesapları vardı. Onun hızını kesmeye kalkıyorlardı. Eğer hızımızı kesebiliyorlarsa kessinler. Şimdi saat 4’te gidip temel atacağım DÜNYA ŞUANDA BİZİ KONUŞUYOR Hızlı treni provoke etmeye kalktılar. 250 noktada kablolar kesildi. Ha bu bunu durduracak mı? Hayır. Ama bu ülkede bu tür vatan hainlerinin olduğunu görmeniz için bunu söylüyorum Paralel yargı da aynısını yaptı. Ammenin, kamunun, bu milletin.. İdari yargı yardımcı olmaya çalışan bir oluşumdur. Ama bunlar hep önünü kesmeye çalıştılar. Marmaray’da da yaptılar bunu. Öyle de olsa böyle de olsa gecikmeyle de olsa yaptık. Kötü mü oldu? Dünya şu anda bizi konuşuyor. 3. Köprü’nün de önünü kesmeye çalışıyorlar YENİ BAŞBAKANLIK BİNASI YAPIYORUZ Ankara’da Başbakanlık binası yapıyoruz. Çünkü mevcut Başbakanlık binası bize yetmiyor. Başbakanlık binasının dünyada yeri, unutulmazlığı olması lazım. Ben de dedim ki ‘’Biz orayı bitireceğiz, Başbakanlık oraya taşınacak. Bunun önüne geçemezsiniz.’’ Her şeye uygun, yasalara uygun yola çıkıyorsun, birileri çıkıp önünü kesiyor. Halkbank büyüdüğü için hedef yapıldı. BURADA AMAÇ NE? Adana’da çevrilen TIR’ları bu ülke henüz sorgulamadı. Bir ülkenin istihbarat teşkilatının Suriye’ye yardım taşıyan TIR’ları neden durdurulur? Neden bunlar dünya ile paylaşılır. Burada amaç ne? Türkiye’nin bu yardım operasyonundan Türkiye düşmanları dışında kim rahatsız olur. BAŞBAKAN İÇİN ‘ÖRGÜT LİDERİ’ DEMİŞLER Hazırladıkları, sonra panikleyip imha etmeye kalktıkları iddianamede bu ülkenin Başbakanı için ‘Örgüt lideri, dönemin başbakanı’ diye ifadeler var. Kabine de kurulmuş. Bunlar elimize geçti. Bakanlar Kurulu zanlı olarak gösterilmiş. Bu belgeler görevden alınan o polislerin bilgisayarından tek tek çıkarıldı. İLK KEZ AÇIKLIYORUM Burada ilk kez açıklıyorum. Hükümeti yargılamak için kullanılacak fezlekede kriter olarak malum bir gazetenin aboneliğini kullanıyorlar. Abone değilse zanlı olarak belirtiyorlar. Benim çalışma arkadaşlarımı duydukları kinden dolayı o dosyaya koyuyorlar. Bunların belgeleri var. Hepsi ortaya çıkacak. Malum gazete sahte ihbar mektuplarıyla senaryo yazıyor. BANA BENZEYEN ARTİST ARIYORLAR Bir Avrupa ülkesinde hazırlıklar yapılıyor. Platolar hazır. Artist arıyorlarmış bana benzer. Buldukları anda çekime başlayacaklar. Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde piyasaya sürmek. Hayırlı olsun. Reklamın iyisi kötüsü olmaz. Kaçıp saklandıkları inlerde her birini bulup adalete teslim edeceğiz. Bu darbe giirşiminin içinde kim varsa her birinden bunun hesabını soracağız. 7-8 YAŞINDAKİ ÇOCUKLAR BİZE DE TAŞ ATTILAR Çözüm sürecini engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Terör devam ederse kan lobisi, biterse millet kazanacak. Denklem bu kadar basit. Diyarbakır’daki eylem sayesinde parlamentodaki bir siyasi partinin maskesi düşüyor. Anneler ağlarken onlara köpük sıkarken onlar konuşulmuyor. Ama TOMA’lardan su sıktığında o medya tahrik edercesine bunu kullanıyor. Bize de 7-8 yaşında çocukların taş attığını söyleyebilirim. Bunlar o çocukların, o kadınların arkasına saklandılar. Şimdi de 13-15 yaş arasındaki çocukları dağlara kaçırmak gibi eylemin içine girdiler. Özgürlük bağımlılık yapar. ADAYIMIZ KİM OLURSA OLSUN REFORMLAR DEVAM EDECEK 10 Ağustos’ta tarihi bir seçim yapılacak. Doğrudan halk tarafından cumhurbaşkanı seçilecek. Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi ekonomi olmak üzere her alana olumlu yansıyacak. Adayımız kim olursa olsun reformlar devam edecek, 2023 hedeflerine kararlılıkla devam edilecek. Şahıslar üzerinden değil ilkeler üzerinden ilerliyor politikamız. 28 Ağustos’tan itibaren kim cumhurbaşkanı olursa olsun Türkiye büyümeye devam edecek TBMM hür iradesi ile bir cumhurbaşkanı seçmek isterken Meclis dışı güç odakları farklı arayışların içine girmiştir. 89’da merhum Turgut Özal’ın cumhurbaşkanı olması arkasında bir çok tartışmayı getirmiştir. Özal çok ağır eleştirilere maruz kalmıştır. Demirel’in de 28 Şubat döneminde üstlendiği vazifeyi biliyoruz. Son seçimde 367 kararı gibi bir hukuk garabetine imza atılmıştır.haberler.com
Tuncel: 'Başbakan MİT Kayıtlarına Neden Yanıt Vermiyor?'
HDP Eş Genel Başkanı Sabahat Tuncel, askeri vesayete karşı olduğunu ileri süren AKP'nin polisin vesayetini oluşturarak pervasızca en küçük hak talebine ve demokratik yaklaşıma sert biçimde saldırdığını söyledi. Çözüm sürecinin mevcut oyalama politikasıyla yürümeyeceğinin altını çizen Tuncel, 'Seçim sonrası Başbakan balkondan 'çözüm süreci kazandı' dedi. Ama ne yaptı? Somut adım atılmadı. Acilen demokratik müzakere yasası çıkarılmalı ve süreç yasal güvence altına alınmalı' dedi. Tuncel, mecliste haftalık olağan grup toplantısında son yaşanan güncel ve siyasi gelişmeleri ele aldı. Fransa emniyet güçlerinin yaptığı araştırmalar sonucunda Paris'teki suikastlerin zanlısı Ömer Güney'in internete sızdırılan ses kaydının gerçek olduğu sonucuna varıldığını hatırlatan Tuncel, 'Başbakan neden yanıt vermiyor' diye sordu. Kayıtlarda Güney ile MİT'ten olduğu iddia edilen kişiler arasında Paris'teki suikast için hazırlık yapılıyordu' dedi. ÇORUM KATLİAMININ FAİLLERİ HALEN CEZALANDIRILMADI Çorum katliamının yıldönümü olduğunu söyleyen Tuncel, 'Pek çok katliamdan bahsettik bu kürsüden. Ne yazık ki devam edeceğiz. Çorum katliamının halen etkileri var, yüzleşilmedi. Alevi-Sünni çatışması denerek katliamcılar yargılanmadı. Gerçek açığa çıkarılmadı. Aşağı ve Yukarı mahalle var. Halen ilişkiler gelişmedi. Çünkü onların anıları halen çok taze. Dönemin siyasi yapılanması içinde çok önceden zemin hazırlandığını görüyoruz. Ülkücülerin yaptığı bildiriler ve arkasından yaşanan olaylar. Alevilerin yaşadığı mahallelere yönelik müdahalede 57 Alevi yaşamını yitirdi, 300'ün üzerinde yaralı oldu. Yerini terk etmek zorunda kaldılar. Bu katliamın sorumlularının açığa çıkarılarak, yüzleşme ve adalet duygusuyla mümkün olacağını düşünüyoruz' diye konuştu. NURİ BİLGE CEYLAN'IN YUMRUĞU MÜCADELEYİ SÜRDÜRÜYOR Tuncel, Nuri Bilge Ceylan'ın aldığı ödül nedeniyle kendisini kutladığını söyleyerek, 'Türkiye açısından önemli bir ödül. Ödül alırken kendisi, son bir yılda yaşamını yitiren gençlere ve Soma'ya adamasını önemli olduğunu düşünüyoruz. Ceylan bizi 32 yıl öncesine götürdü. Yılmaz Güney'i hatırlattı. Güney, bu ülkenin yetiştirdiği ender devrimcilerden biriydi. Bedelini de ödedi. Eşitsizlikleri ifade etmeye çalıştı. Mahkemelerde yargılandı. Yıllarca cezaevinde kaldı. En sonunda vatandaşlıktan çıkarıldı ve Paris'te yaşamını yitirdi. Nuri Bilge Ceylan'ın yumruğuyla bu mücadeleyi devam ettirmesi önemlidir. Yılmaz Güney'i saygıyla anıyoruz' ifadelerinde bulundu. AĞRI VE NORŞİN SEÇİMLERİ İÇİN ÇAĞRI 1 Haziran'da Ağrı ve Norşin’de yeniden yapılacak olan yerel seçimlere değinen Tuncel, Başbakanın yerel seçimde milli iradenin kazandığını ifade etse de böyle olmadığını, şaibeli bir seçim süreci yaşandığını söyledi. Özellikle Ağrı ve Norşin'de BDP'nin kazanmasına rağmen AKP'nin her türlü hileye başvurduğunu, sonuç alamayınca iptal başvurusunda bulunduğunu belirten Tuncel, 'İnanıyoruz ki bu seçimleri BDP kazanacak. Yerel seçimlerde sandık başına giden halkımıza başarılar diliyoruz' dedi. Özellikle AKP'nin bakanlarının, devletin olanaklarının her türlü imkanı kullandığını belirten Tuncel, 'BDP'nin parti bayraklarını indirdiğini biliyoruz. AKP'ye diyoruz ki; korkunun ecele faydası yok. Ağrı ve Norşin bizimdir, bizim kalacak. Yurttaşlarımıza sandık başına gitmeleri için çağrıda bulunuyoruz. Halen ciddi hilelerin olacağı ortada' diye konuştu. 'SOMA'YA DAİR GENSORUMUZ ENGELLENDİ' Yüzlerce Maden işçisinin hayatını Soma maden faciasına da değinen Tuncel, şunları söyledi: 'Savcının iddiasına göre 307 işçi yaşamını yitirdi. Bu bir katliamdır. Önlenebilir bir kazaydı. AKP bunu önlemedi. Baştan beri kader olduğunu söyleyerek herkesi susturmaya çalıştı. Tepkiler AKP'ye geri adım attırdı. Denetimler yapılıyor gibi görünüyor. Ancak siyasi sorumlusu AKP hesap vermedi. Gensorumuzu engelleyerek iki bakanın sorumluluğunun açığa çıkmasını engelledi. Sadece patron ve teknisyenler değil siyasi sorumlu AKP'dir. 13 Mayıs'tan bugüne çıkan kuralsızlık ve denetimsizlik. İşçiler politikleşti, sokakta direniyor. Maden-İş yönetimi de istifa etti. Kutluyoruz işçileri. Sarı sendikacıların işçinin hakkını savunacak düzeye gelmiştir. Soma'nın peşini bıkmayacağız. Çünkü AKP, bunu unutturacak.' 'SOMA'NIN SORUMLULARI CEZALANDIRILMALI' İşçi katliamlarına değinen Tuncel, onlarca işçinin ölümünün hesabının verilmediğini, cezasızlığın olduğunu söyledi. AKP'nin karnesine bakıldığında hesap vermeyeceğini bildiklerini ifade eden Tuncel, 'Başbakan o koltukta rahat oturmayacak. Ahkam kesiyor. Siyasi sorumluluk onda değil ana muhalefet partisi gibi konuşuyor. Başbakan tek kişilik bir tiyatroda oynuyor. Muhalefet de iktidar de kendisi gibi kendisi oynayıp kendisi söylüyor. Sadece Soma değil tüm madenler durdurulmalı. Tedbirler alınmalı. İşçilere maaşları işsizlik fonundan ödenmeli. Soruşturmanın bir an önce gerçekleştirilerek, siyasi sorumluların cezalandırılması gerekiyor. Soma'ya ilişkin gündemimizi devam ettireceğiz. Sadece Soma değil, bir daha işçi ölmesin diye önemli' diye konuştu. İSTANBUL'DA OHAL VAR AKP'nin Okmeydanı'ndaki halkı boşaltmak istediğini, zorunlu göçle çoğunluğu Alevi olan insanları ayrıştırmanın peşinde olduğunu söyleyen Tuncel, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Toplumu nasıl birbirine düşman ederiz, yan yana gelmelerini nasıl engelleriz diye toplum mühendisliği yapıyor. Buna fitne mühendisliği de diyebiliriz. Berkin Elvan'ın elinde sapan vardı diyor. Yüzünde maske vardı diyor. Bu ülkenin Başbakanı değil misiniz? Güvenlikten sorumlu değil misiniz? İnsanlar sapan alıp taş atıyorsa orada suç varsa bizde ne kadar var diye düşünün. İnsanlar niye isyan edip yürüyüş yapıyor? İstanbul'da OHAL var. Demokratik Özerklik istedik ama İstanbul'da faşizmi istemedik. Her şeye gazla copla müdahale ediliyor. Başbakan Almanya'daki protestolarda alınan önlemleri örnek alsın. Hiç insan yaralanmadı. Böyle örnek gösterin.' BAŞBAKAN GEZİ'Yİ ANLAMAK İSTEMİYOR Türkiye'nin 90 yıldır böyle yönetildiğini söyleyen Tuncel, 'Aman komünistler, Kürtler, feministler, Aleviler, solcular geldi deniyor. Yarın Gezi'nin yıldönümü. Ne oldu da Gezi oldu? 12 ağaç için eylem yaptılar, söküp başka yere dikecektik diyor. Başbakan anlamamışsın. Mesele 12 ağaç değil. Oraya AVM dikecektin, olmadı topçu kışlası dikecektin. Anlamak istemiyorsun. Gezi direnişine neden olan şey, 3 milyon resmi rakama göre insan aynı anda sokağa çıkıyorsa mesaj var demektir. Başbakan bunu okusun. Faiz lobisi, dış mihrak diyerek Gezi'nin talebini görmezden geldi. Gezi en demokratik barışçıl eylemdi. Yan yana gelmez denilen birçok kesim vardı. İstedikleri adalet, demokrasi ve eşitlik. AKP bunu şiddetle bastırmaya çalıştı. 8 insan yaşamını yitirdi' dedi. Gezi direnişi sürecinde yaşamını yitirenlerin bir kişi dışında Alevi olmalarının tesadüf olmadığını ifade eden Tuncel, şöyle konuştu: 'Eskiden toplu yapılıyordu Alevi katliamları. Şimdi tek tek yapılıyor. Okmeydanı cem evi başkanının hedef olduğu iddiaları bu nedenle önemli. GBT'si olanlar ölümü mü hak ediyor? Bu kabul edilebilir mi? Başbakanın da GBT'si var. Cezaevinde kaldı. Toptan insanları düşman ilan edip kendi sorumluluğunu görmeyerek ülkeyi karıştırmak istiyorlar diyeceksin. Bu ülkeyi karıştıran Başbakanın dili, üslubu ve tavrıdır.' ASKERİ VESAYETE KARŞI AKP, POLİS VESAYETİ OLUŞTURDU AKP'nin demokratik adımlar attığı iddialarına değinen Tuncel, '2007'de PVSK'de değişiklikler yapıldı. Askeri vesayetle mücadele ettiğini söyleyen AKP, asker yerine polisi getirdi. O polisler bu yetkiyi kullanıyor. Gaz bombası sınırsız. Gerçek silah kullanılıyor. Barışçıl gösterilere niye silahla gidip, şiddet uyguluyorsunuz? 2013'de 24, 2014'de 5 kişi yaşamını yitirdi. Diyarbakır'da kaçtı diye ateş edilerek öldürülen Özgür'ün katiline ceza verilmedi. Ethem Sarısülük davası yine ertelendi. Öldüren polis görev başında. Cezasızlık politikası da ölümlerin artmasına neden oluyor' ifadelerinde bulundu. 'SÜRECE DAİR SADECE SAYIN ÖCALAN BİLGİLENDİRİYOR' Bu tablonun Türkiye'nin neden bu halde olduğunu gösterdiğini söyleyen Tuncel, 'Başbakan kendisi dışında kimsenin barış istemediğini söylüyor. Bunlar yalan. Başbakana göre herşeyin iyisini kendileri bilir, onun dışındaki herkes düşman. Kürt sorununa yönelik yaklaşım da böyle. Faili meçhuller var dedik. Binlerce insan yaşamını yitirdi. 4 milyon Kürt zorunlu göç ettirildi. Ama Kürtler varım dedi. Kendi dilim, kültürüm ve kimliğimle bir gelecek kuracağım dedi. Halkları da demokratikleştireceğim dedi. Çözüm süreci başladı. AKP'liler 'süreç devam ediyor' diyor. Seçim sonrası Başbakan balkondan 'çözüm süreci kazandı' dedi. Ama ne yaptı? Süreci başlatan Başbakan değil, Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan'dır. Bunu geliştirmek hepimizin sorumluluğu. İmralı'daki görüşmeler nasıl gidiyor? Tartışmalar nedir? Sayın Öcalan heyetimizle birlikte kamuoyunu bilgilendiriyor' dedi. 'ÇÖZÜM SÜRECİ YASAL GÜVENCEYE ALINSIN' Demokratik siyasetin önünün açılmasında Kürt hareketinin yaklaşımının net olduğunu ifade eden Tuncel, 'Üç aşamalı süreçte birinci adım Kürt hareketin güven verici adımıydı. Devletin de yapması gereken buydu. Sayın Öcalan'ın çağrısıyla güçlerini sınır dışına çekti Kürt hareketi. Hükümetin yargı paketleri ise kendini güvence altına almak dışında hiçbir adım atmadı çözüm için. Cezaevleri doldu. Kalekollar yapıldı. KCK davaları hukuki değil siyasidir. Bir kısım arkadaşımız halen bırakılmadı. Hatip Dicle vekilimizdir halen cezaevinde. Davalar devam ediyor. Anlamak mümkün değil. Hukuksuz aldılar, hukuksuz bırakıyorlar. Çözüm süreci bağlamında yasa çıkarma yok. Çözüm sürecini zora sokacak eylemler yapılıyor. Halkımız 4 gündür direniyor. Olaylar yaşanıyor. Halk savaş olmasın diye çadır kurmuş. Tüm yollar kapatılmış. AKP'nin buna ilişkin bir tek sözü yok. Madem çözüm diyorsunuz niye kalekollar yaparsınız? Yapmanız gereken demokratik müzakere yasasını çıkarmak ve demokratik siyaset alanını açmaktır' dedi. Başbakanın Diyarbakır'da belediye önünde oturanların çocuklarının alınması için çağrısına değinen Tuncel, şu ifadelerde bulundu: 'Mesele HDP, BDP meselesi değil. Zindanlar boşalsın, insanlar dağa gitmesin. Dağdakiler gelip siyaset yapsın. Ama hiçbir adım atmıyorsunuz. Sınırda halen insanlar öldürülüyor. Demokratik siyaset kanalı açık değil. Sayın Öcalan ile görüşen MİT heyetini güvence altına aldınız. Ama bizim heyetimizi almadınız. Yarın ne varsa yapmaya hazırız. Halkımızla birlikte nöbet tutacağız. Artık gençler ölmesin istiyoruz. Sorumluluk AKP hükümetinindir. Başka yerlere atmakla olmaz. Başbakan barış annelerine atıfta bulunuyor. Başbakan yine anlamamış. O insanlar kaç yıldır gerilla ve asker ölmesin diye oturuyor. Dikkate almadınız. Kayıplarını sorarken barış olsun diyorlar. Aksi işler yapıyorsunuz.' BU SES KAYDI MİT'İN KATLİAM HESABI YAPTINI GÖSTERİYOR' Bu ses kaseti Ömer Güney'in MİT ile katliam hesabı yaptığını gösteriyor. Başbakan neden yanıt vermiyor? AKP hükümetinin bu konuda hiçbir adım atmamasını çözüm sürecine dönük önemli bir durum olduğunu düşünüyoruz.. Bu süreç böyle oyalamak ile gitmez. Başbakan'a sesleniyoruz: Samimi misiniz?Demokrat Haber
Ekonomi Bakanı MİT'e Sert Çıktı
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Almanya'nın Türkiye'yi dinlediği iddialarıyla ilgili olarak 'Almak istihbaratı Türk istihbaratını dinliyorsa, bizim istihbaratın işi onu dinletmemektir. Karşılık olarak da onları dinlemektir. Her ne kadar müttefik olsak da bu konudaki anlayışım budur. Ancak eğer Başbakanı bakanları dinlemekle ilgili bir talimat varsa bu dostluğa yakışmaz. Dinletmeyeceksin' dedi. Dün gece saatlerinde memleketi Denizli’ye gelen Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarına katıldıktan sonra basın mensuplarına Denizli Valisi Abdülkadir Demir’in makamında açıklamalarda bulundu. Zeybekci, 'Bu millet çok zaferler gördü. Asla esir edilemeyen bu millet tarihteki güzel yerini yeniden alacaktır. 30 Ağustos nasıl yeni bir başlangıçsa yeni medeniyet yolunda Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında layık olduğumuz yere geleceğiz. Yeni bir Türkiye için çalışmaya devam edeceğiz. Ağustos ayında Türkiye Cumhuriyeti çok önemli günler yaşadı. Yeni Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız oldu. Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın' dedi. ''IMF’YE BORÇ VEREN BİR ÜLKE OLDUK''Yeni kabinede ekonomi kurmaylarının aynı kalmasıyla ilgili soruyu yanıtlayan Bakan Zeybekci, '2002 yılından bu yana ekonomi anlamında büyük başarılar elde edildi. 35 milyar dolarlık ihracattan 157 milyar dolarlık ihracata, 3 bin 400 dolarlık milli gelirden 11 bin dolara çıkan bir ülke olduk. IMF’ye borç veren bir ülke olduk. Ekonomik performansa göre ülkemiz gayet başarılı bir süreci geride bıraktı. 11 Ağustos’tan itibaren ekonomik olarak da yeni bir döneme girdik. Birilerinin Türk ekonomisiyle ilgili ne diyeceğine bakan değil Türk ekonomisi ne diyor diye bakılan bir döneme geçiyoruz' diye konuştu. Enflasyon ve cari açığın son derece önemli olduğunu kaydeden Zeybekci, enflasyonla mücadelede asla taviz vermeyeceklerini vurguladı. Nihat Zeybekci, 'Bizim için enflasyon ve cari açık son derece önemlidir. Enflasyonla mücadeleden asla taviz vermeden devam edeceğiz. Enflasyonla mücadeleyi talebi daraltmak yerine arzı artırarak yolumuza devam edeceğiz. Enflasyonla mücadele önemlidir ama birinci sırada değildir. Birinci sırada devamlı büyüme var. Ekonomi kadrolarındaki bu devamlılıkla önümüzdeki dönem daha farklı olacaktır. Türkiye olarak ihracata dayalı büyümeye devam edeceğiz. Yeni dönemde etkili bir ekonomi politikamız olacak. Önümüzdeki 10 yılda güzel işler yapmak için çalışmaya devam edeceğiz' dedi. ''ALMANYA SİZİ DİNLİYORSA SİZ DE ONU DİNLEYECEKSİNİZ'' Almanya’nın Türkiye’yi dinlediği iddiaları ile ilgili soruyu da yanıtlayan Zeybekci, bu konuyla ilgili şunları söyledi: 'Almak istihbaratı Türk istihbaratını dinliyorsa, bizim istihbaratın işi onu dinletmemektir. Karşılık olarak da onları dinlemektir. Her ne kadar müttefik olsak da bu konudaki anlayışım budur. Ancak eğer Başbakanı bakanları dinlemekle ilgili bir talimat varsa bu dostluğa yakışmaz. Dinletmeyeceksin.' Bakan Zeybekci daha sonra karayoluyla Ankara ’ya hareket etti. Ferah IŞIK/DHA
MİT, Rehine Krizinde Kilidi Arap Aşiretleriyle Açtı
Irak'ta 11 Haziran günü Türkiye'nin Musul Konsolosluğu'na baskın düzenleyen IŞİD militanları tarafından rehin alınan 49 görevlinin özgürlüklerine kavuşmasıyla ilgili ayrıntılar ortaya çıkmaya başladı. Herhangi bir çatışmanın çıkmadığı kurtarma operasyonunun koordinesi yaklaşık 2 aydır bölgede titiz çalışma yürüten MİT tarafından yapıldı ve birçok kez yerleri değiştirilen rehinelerin her anları İnsansız Hava Aracı (İHA) ile adım adım izlendi. Rehine krizinde kilidin Arap aşiret liderlerinin aracılığıyla açıldığı ortaya çıktı.DEFALARCA ADRES DEĞİŞTİRDİLERIŞİD militanları geçen 11 Haziran günü Irak'ın Musul kentine girdi ve kısa sürede şehri teslim aldı. IŞİD militanları 32 Türk şoförünü rehin aldığı işgal sırasında, Musul'da bulunan Türkiye Başkonsolosluğu'na da girdi ve burada bulunan Başkonsolos Öztürk Yılmaz ile binada bulunan 3'ü Iraklı 46'sı Türk 49 kişiyi rehin aldı. Rehin alınan 49 kişi ilk etapta konsolosluktan çıkarıldı ve Musul'da bir otele götürülerek alıkonuldu.Türkiye ve dünya kamuoyunda yankı uyandıran bu gelişme sonrası Milli İstihbarat Teşkilatı, rehinelerin kurtarılması için çalışma başlattı. Ancak, Irak'ta yapılan çalışmalarda arabuluculuk için devreye konulan aşiret liderlerine rağmen sonuca ulaşılamadı. Bu gelişmeler sırasında IŞİD güçleri ise 49 rehineyi ilk etapta götürdükleri otelden, bu kez başka bir noktaya götürdü ve bu uygulamayı birkaç kez yaparak adreslerinin bulunması ve olası bir nokta operasyonunun önünü tıkamış oldu.IRAK'TAN SURİYE'YE GÖTÜRÜLDÜLERIŞİD rehin aldığı ve ihtiyaçlarının karşılanması noktasında herhangi bir sorun çıkarmadığı 49 rehineyi, Ramazan ayı içerisinde kendi militanlarının aldığı güvenlik önlemleri altında Irak topraklarından çıkardı ve Suriye'ye getirdi. IŞİD militanlarının attığı her adımı personel ve haber kaynakları aracılığıyla takip eden MİT, Irak'tan çıkış yapıldığı bilgisinin ulaşmasının ardından rehinelerin bulunduğu konvoyu İHA'lar ile sürekli izlemeye aldı. Irak'tan çıkan rehinelerin bulunduğu konvoy ilk olarak IŞİD güçlerinin etkili olduğu Suriye'nin Haseke kentine getirildi. Burada rehinelerin tutulduğu yerleşim birimlerini tespit eden MİT, Başkonsolos ve beraberindekilerin kurtarılması için girişimlerde bulundu. Ancak, IŞİD militanları birkaç gün sonra Ramazan ayının son günlerinde rehineleri yine konvoy eşliğinde bu kez kontrolünü tamamen ellerinde bulundurdukları Türkiye sınırına 90 kilometre uzaklıktaki Rakka kentine götürdü.BAYRAM ÖNCESİ SERBEST KALACAKLARDIRehinelerin tutulduğu binaları bilen ve buradaki gelişmeleri hem sınır ötesine geçen personelleri, hem bu ülkedeki haber kaynakları hem de İHA'lar aracılığıyla takip eden MİT, görüşmeler başlattı. Yaşanan sürecin hızlandırılması için MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın talimatıyla Dış Operasyon Daire Başkanı rehinelerin serbest bırakılmaları durumunda Türkiye'ye alınacakları en uygun nokta olan Şanlıurfa'nın Akçakale İlçesi'ne gönderdi. Akçakale'ye giden MİT Daire Başkanı'nın yaptığı görüşmeler olumlu ilerledi ve bayram öncesi rehinelerin serbest bırakılmalarına ilişkin mutabakat noktasına gelindi. Ancak bu olumlu adımın ardından Rakka'da bazı aşiretler yakaladıkları isimlerini açıklamadıkları 3 kişinin MİT elemanı olduğunu söyledi. Bu gelişme sonrası rehinelerin Türkiye'ye getirilmesine yönelik yapılan girişimler başarısızlıkla sonuçlandı. IŞİD bu olayın sonrasında rehinelerin yerini yeniden değiştirdi. IŞİD rehinelerin yerini 101 günde tam 9 kez değiştirdi.ARAP AŞİRETLER ARACI OLDUTüm bu gelişmeler sonrası MİT, Rakka'nın kontrolünü elinde tutan IŞİD üzerinde en büyük etkili olan Arap aşiretleri ile çalışma içerisine girdi. MİT Daire Başkanı, bulunduğu Şanlıurfa'nın Akçakale İlçesi ile Harran İlçesinin Arap kökenli yurttaşların yoğun olarak yaşadığı ve aşiret yapısının varlığını göz önünde tutarak buradaki aşiret reisleri ile iletişime geçti. Her 2 ilçedeki Arap aşiret reislerinden bağlantıları ve aynı aşiretin Suriye'deki liderleri ile iletişim kurduran MİT, rehinelerin serbest bırakılması için IŞİD ile görüşmeler yapmasını sağladı. Rakka'da güçlü olan Arap aşiret liderleri ile yapılan uzun soluklu görüşmeler geçen hafta sonunda olumlu yönde ilerlemeye başladı. Görüşmelerin bu hafta başında istenilen şekilde gerçekleşmesi üzerine rehinelerin serbest bırakılmalarının her an gerçekleşebileceği netleşmeye başladı.SINIRA BORDO BERELİLER KONUŞLANDIRILDIMİT yetkilileri olumlu gelişme sonrası rehinelerin sağlıklı şekilde Rakka'dan Türkiye'ye getirilmesi için operasyon şeklini belirlemeye başladı. Anlık olarak her türlü gelişmelerin Başbakan Ahmet Davutoğlu'na da iletildiği operasyon aşamasında her türlü riski de göz önünde tutan MİT, olası olumsuz gelişmeye karşın Suriye sınırına dikkat çekmemesi için Türkiye'nin değişik bölgelerinde bulunan özel harekat ve bordo bereli askerler gönderildi. Akçakale'ye birkaç gün önce gelen ve sınıra niye getirildikleri konusunda bilgi verilmeyen bordo bereli ve özel harekatçılardan, sadece olası çatışma ihtimaline karşın teyakkuz halinde olmaları istendi.DÜN GECE SERBEST BIRAKILMALARI KARARLAŞTIRILDIOlumlu yönde ilerleyen gelişmeler dün gece sonuçlandı ve IŞİD güçleri rehineleri serbest bırakmayı kabul ettiğini kendilerine aracılık eden Arap aşiret liderleri aracılığıyla MİT'e iletti. Bu haber sonrası her türlü operasyon konusunda uzman olan ancak kaç kişi olduğu açıklanmayan MİT ekibi. IŞİD tehdidi nedeniyle geçen Ocak ayından bu yana kapalı tutulan ve dün gece çalışanların izinli olarak gönderildiği Akçakale Sınır Kapısı'ndan Suriye'ye geçti. MİT ekibi Suriye'ye geçtikten sonra Telabyad İlçesi'nde kendilerini karşılayan IŞİD militanları ve Arap aşiretleri ile birlikte araçlarla Rakka'ya gitti. Gece geç saatlerde Rakka'ya ulaşan ekip, burada bilgilendirilen ve teslim alınmak üzere kendilerini bekleyen rehinelerle buluştu. MİT ekibi rehinelerle bir süre görüştü ve Türkiye'ye gideceklerini ifade ederek, olası çatışma durumunda neler yapmaları gerektiğini de anlattı.ŞAFAK VAKTİ SINIRA ULAŞILDI MİTMİT ekibi teslim aldığı 49 rehineyi yoğun güvenlik önlemleri arasında Rakka'dan yola çıkardı ve 90 kilometrelik yolculuğun ardından şafak vakti Telabyad'a ulaştırdı. Rehineler ve MİT ekibi Telabyad'da IŞİD militanlarının kontrolündeki Telabyad sınır kapısından geçti ve tampon bölgede kendilerini bekleyen MİT Bölge Başkanı ve Şanlıurfa Emniyet Müdürü Eyüp Pınarbaşı ile buluşturdu. Saat 05.00 sıralarında gerçekleşen bu buluşmanın ardından 49 rehine sınır hattında bekleyen midibüs ve minibüslere aktarıldı ve zırhlı araçlar eşliğinde Şanlıurfa'ya getirildi.MİT BİNASINDA BEKLEDİLERSaat 05.45 sıralarında Şanlıurfa'ya gelen rehinelerin ilk etapta Polisevi'ne götürülmesi düşünüldü ancak olayın duyulmaması için bu tercihten vazgeçildi ve MİT'e ait binaya götürüldü. MİT'e giriş yapan rehinelerin sağlıklı şekilde Türkiye'ye getirildiği haberi bu sırada gelişmeleri dakika dakika görüntülü olarak da takip eden MiT Müsteşarı Hakan Fidan tarafından Başbakan Ahmet Davutoğlu'na iletildi. Rehineler ise getirildikleri MİT binasında kahvaltı yapıp, sağlık kontrolünden geçirildi. Bu sırada rehineler arasında bulunan 3 Irak vatandaşı ise Türk yetkililerine yaptığı başvuru sonrası ülkelerine gönderildi.SADECE BAŞKONSOLOS TRAŞ OLDURehineler yaptığı kahvaltı ve sağlık kontrolü sonrası 101 gündür tıraş olmadıklarını söyleyerek sakallarını kesme talebinde bulundu. Bu talep sonrası Başkonsolos Öztürk Yılmaz sakal tıraşı oldu, ancak saat 06.50 sıralarında MİT binasına gelen Şanlıurfa Valisi İzzettin Küçük, Başbakan Davutoğlu'nun kente geleceğini ve rehineleri Ankara'ya Başbakanlık uçağı ile götüreceğini söyledi. Bu gelişme sonrası rehinelerin sakallarını kesme talebi Başbakan Davutoğlu'nun kısa zaman diliminde kente geleceği için yetişmeyeceği ifade edilerek gerçekleşmedi.150 TAKIM ELBİSE GİTTİBu sırada rehinelerin kıyafetlerinin değiştirilmesi için de çalışma başlatıldı ve kent merkezindeki bir mağazadan takım elbise istendi. Valilik tarafından açtırılan mağazada rehinelerin bedenleri bilinmediği için her bedenden talepte bulunuldu ve MİT binasına saat 07.10 sıralarında polisler tarafından 150 takım elbise gönderildi. Mağaza yetkilileri gönderilen takım elbiselerin kaçının rehinelere verildiğini fazla elbiselerin iadesi ile belirleyeceklerini söyledi ancak fiyat konusunda ise bilgi vermedi.Rehineler yeni kıyafetlerini giydikten dakikalar sonra polis eskortu eşliğinde otobüs ve midibüsler ile MİT binasından çıkarılarak saat 07.53'te havaalanına ulaştı. VIP salonuna alınan rehineler bir süre sonra kente gelen Başbakan Davutoğlu ile görüştü. Rehineler ile görüşen ve geçmiş olsun dileğini ileten Davutoğlu, daha sonra yaklaşık 40 dakika kaldığı havaalanından bu kez uçağına aldığı rehineler ile birlikte saat 09.20 sıralarında Ankara'ya hareket etti.Hasan KIRMIZITAŞ - DHA