Görüş Bildir
Haftasonu Okuması: 22 CEO ve Ellerinden Düşürmedikleri Kitapları
Düşünen, üreten ve çalışan her insan gibi, ünlü CEO’lar da boş zamanlarını doldurmak için kitap okuyorlar. Büyük patron olmanın “comfort zone” olduğunu düşünüyorsanız, haklı olabilirsiniz. Fakat vizyon, başarılı olabilmek için sürekli yenilenmesi gereken bir şey, ve bunu yapmak için bazen belki de hiç beklemediğiniz kaynaklardan esinlenmeniz gerekebilir. Edebiyat eserleri de yüzyıllardır böyle bir kaynak teşkil ediyor. CEO.com ve DOMO‘nun hazırladığı infografikte, büyük global şirket liderlerinin elinden bırakmadığı kitapları görebilir, bu iş gurularının nasıl düşündüğüne dair bir fikir edinebilirsiniz. Steve Jobs’tan Bill Gates’e, Mark Zuckerberg’den Richard Branson’a ve Larry Page’e tüm popüler ve büyük liderlerin elinden bırakmadığı kitapların olduğu bu listeyi iyi değerlendirmenizi ve güzel bir haftasonu okuması olmasını dileriz.
Ailesi Churchill'i İslamiyet ile İlgilenmemesi İçin İkna Etmeye Çalışmış
Yeni keşfedilen bir mektuba göre, ailesi İngiltere'de uzun yıllar başbakanlık yapan Winston Churchill'i İslamiyet ile ilgilenmemesi için ikna etmeye çalıştı.Cambridge Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Warren Dockter, 1940-1945 ile 1951-1955 yıllarında İngiltere Başbakanlığı yapan Winston Churchill’e 1907’de gönderilen bir mektubu buldu. Churchill'in kardeşinin eşi Gwendoline Bertie'nin kaleme aldığı mektupta, 'Lütfen İslamiyet'i seçme. Paşalaşma ve Doğululaşma eğilimlerin olduğunu fark ediyorum. Eğer İslamla ilişki kurarsan, İslam’ı kabulün tahmin ettiğinden daha kolay olabilir. Buna karşı savaşmalısın' ifadeleri yer alıyor.İngiliz Independent gazetesinin haberinde, Churchill'in İslamiyet ve Doğu kültürüne ilgisi dolayısıyla din değiştirme ihtimalinin ailesinde endişeye neden olduğu belirtildi.Eski İngiltere Başbakanı’nın 1907 yılında dönemin ünlü aktivist ve yazarlarından Lady Lytton'a gönderdiği mektupta, 'Keşke Osmanlı İmparatorluğu'ndaki paşa gibi olsaydım' diye yazdığı da aktarıldı.Dockter, 'Churchill, hiçbir zaman ciddi anlamda din değiştirmeyi düşünmemiş. Mektubun yazıldığı dönemde ateist olduğunu bile söyleyebiliriz. Ancak Victoria dönemindeki birçok aydın gibi İslam kültürüne hayranlık duyduğu biliniyor' dedi.Churchill, İngiliz ordusuyla Sudan’dayken İslam kültürünü yakından gözlemleme fırsatı bulmuştu. 1899’da Sudan’da yaşadıklarını anlatan The River War kitabını yayımlayan Churchill, kitapta şu ifadelere yer vermişti:“Müslümanlar birey olarak müthiş özellikler gösteriyor. Ancak dinlerinin etkisi, inananların sosyal gelişimini engelliyor. Dünyada daha geriye dönük bir güç yok. Muhammedilik ölmekten çok uzakta, militan ve yayılmaya çalışan bir inanç.”Independent ve AA
"Gönül Dostlarım Beni Anlar Diye Bekledim, Tepkiler Beni Çok Üzdü"
Orhan Gencebay, Âkil İnsanlar Heyeti'nden neden ayrıldığını anlattıÂkil İnsanlar Heyeti’nden ayrıldığını açıklayan sanatçı Orhan Gencebay , gerekçe olarak “Ben 50 yıldır Orhan Baba olarak buradayım kendimi acaba ifade edemedim mi diye çok üzüldüm. Benim gönül dostlarım beni iyi bilirler diye bekledim” diye konuştu. Gencebay gelen tepkiler hakkında “İlk akil insan olduğumda verilen tepkilerde tansiyonum 24'e kadar çıkardı. Ve gösterilen büyük tepkiler beni çok üzmüştü” diye konuştu.Millet gazetesinden Başak Çokan’a konuşan Orhan Gencebay, Âkil İnsanlar Heyeti’nden ayrılmasını ve yeni müzik çalışmalarını anlattı. Çokan’ın “Akil insanlardan neden ayrıldı?” başlığıyla yayımlanan söyleşisi şöyle:Yıllar önce ‘Batsın Bu Dünya’ şarkısıyla milyonların sevgisini kazanan sanatçı, ‘akil insanlar” heyetinde yer aldığı için hayranlarından gördüğü tepkiye “Gönül dostlarım beni tanıyamamış” diyor.Usta sanatçı Orhan Gencebay’ın geçtiğimiz yıl 63 kişiden oluşan 'Akli İnsanlar' heyetinde yer almasını pek çok kişi yadırgadı. Çünkü daha önce onu bir siyasi çalışmanın içinde gören olmamıştı. Orhan Baba, sağlık sorunları nedeniyle göreve devam edemeyeceğini söyleyip ayrılık kararı alınca bir kez daha şaşırttı. Gencebay ile Etiler’deki ofisinde buluştum. ‘Akil İnsanlar’ heyetinden ayrılışından, 2015 yılında çıkaracağı yeni albüme kadar pek çok konuyu Millet Gazetesi okuyucularına anlattı.Akil insan ne demek sizce? Karar yetkisi olan bir merci midir?Sözlük anlamı kanaat önderi demek. Yani birçok konuyu bilen vakıf olan kişi anlamına geliyor. Akil insan tam olarak anlatılmadı. Yanlış da anlaşıldı. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri ilk defa böyle bir grup, 63 kişi toplumumuzun bir resmini çekti adeta. Bu akil insanlar halkımıza gitti, sordular. Ülkemiz için, barış için ne düşünüyorsunuz? Fikriniz nedir? Korkunuz nedir? Endişeniz nedir? Olmasını istediğiniz nedir? Eksiğimiz nedir? Ne tavsiye edersiniz? Heyet aldıkları cevapları da rapor haline getirerek yönetime sundu. Ben de bu görevi son derece gurur duyarak yaptım.Size Akil insan teklifi nasıl geldi?İçişleri Bakanlığı’ndan 'Orhan Bey sizi akil insan projesinde kanaat önderi seçtik. Ülkenizin barışı için elinizi taşın altına koyar mısınız?' dediler. Böyle bir çağrıya kim 'Hayır' diyebilir ki. Ben de bu şerefli onurlu görev için Atatürk'ün bir söylemiyle cevap verdim. 'Sözkonusu vatan ise gerisi teferruattır.' dedim ve bu teklifi kabul ettim.Bu projede sizi şaşırtan sonuçlar çıktı mı?Herkesin yaşamı bir tane olduğu için herkes iyi yaşama özlemi ile var olan eksikliklerini anlattılar. Hala iyi yaşam şartları sağlanmadığı için şikayetlerini dile getirdiler. Ünlü olmayanlara kimse dokunmadı ama bana büyük bir tepki gösterdiler. Orada iki şeye üzüldüm; 1. Akil insan kavramı gereği gibi anlatılamadı. 2. Ben 50 yıldır Orhan Baba olarak buradayım kendimi acaba ifade edemedim mi diye çok üzüldüm. Benim gönül dostlarım beni iyi bilirler diye bekledim.Bugüne kadar hiçbir siyasi organizasyonun içinde yer almamışken birden siyasi bir figür haline dönüşmeye başladınız, gibi bir algı oluştu. Sizce tepki bu duruma olabilir mi?Ben de aynı şeyi düşünüyorum. Yani 'Orhan Baba siyasi bir hareketin içinde mi' diye düşündüler. Ben kesinlikle ne siyasi bir hareketin içinde olurum ne de bundan sonra olurum. Ancak barış için halk için ne varsa yapmaya hazırım.Bu süreç sanırım sizi yordu.Tepkiler ve kendimi anlatma durumu elbette yordu. Ancak asıl önemli olan ben çok yoruldum. Ve bu yıl sağlığıma biraz daha önem vermek zorundayım. Bu yüzden beni mazur görün lütfen dedim. Çünkü ilk akil insan olduğumda verilen tepkilerde tansiyonum 24'e kadar çıkardı. Ve gösterilen büyük tepkiler beni çok üzmüştü. Ama önemli değil, dedim. Ben bu ülkenin barışı için birçok yerde program yaptım. Ama ben yine söylüyorum; Orhan Abi olarak bu ülke için ne gerekiyorsa yaparım.Türkiye gündemini nasıl değerlendiriyorsunuz?Açıkçası siyasi olarak ilgilenmiyorum. Ama elbette ki, eksiklikleri görüyorum. Kendi içimizde barışı tam olarak sağladığımızı düşünmüyorum.Peki 2015'te albüm çalışmanız var mı?Olmaz mı? Ülkemiz için ' Canım Ülkem' diye bir şarkı yaptım. 19 sene önce de 'Gelin birlik olalım' dedim. Üstelik 12 yıldır Ak Parti iktidarda ben 19 yıl önce söyledim bu sözleri. 'Batsın Bu Dünya' dedim 38 sene evvel. En kötü zamanlardı 1970'ler. Beni tanıyanlar bilirler bunların hiçbirisinin siyasetle bir ilgisi yoktur. Ben iyi yapılan siyasete saygı duyuyorum ama kötü yapılan bir siyasete saygı duymam mümkün değil. Siyaset Hakka ve kalka hizmet demektir. Bunu yapanlardan Allah razı olsun diyorum.Şu anda bazı tiyatrocular sergiledikleri oyunlarda özgür olmadıklarından yakınıyorlar.Tiyatrocu arkadaşlarım kadar bilemiyorum sıkıntılarını ancak tiyatromuzun daha iyi bir yerlerde olması gerektiğine inanıyorum. Sanat özgür olmazsa olmaz. Düşünceleriniz özgür olmazsa olmaz. Diyorum ki, 'Her sürünün bir çobanı var. Çobanın koyun seçmez ben insanım koyun değil. Ben bilirim koyun bilmez.' Yani beni koyun yerine koyma diyorum. Duygu ve düşünceye gem vurulmaz.Akil İnsanlar Heyeti’nde yer almayacağınıza göre bu yıl neler yapmak istiyorsunuz?Müzik sektörü çökme durumunda. Bunu engellemek için tüm müzik birikimimi ortaya koyup bir çalışma yapacağım. Ve ikinci büyük projem telif hakları olacak. Eserlerimizi izinsiz kullanan müesseseler ciddi bir emek hırsızlığı yapılıyor. Binlerce sanatçı sefil durumda. Sanatçı yaşayacak ki, sanat yaşasın. Şu anda sanatçı gereği gibi yaşayamadığı için sanata da katkısı olmuyor. Her şey anında tüketiliyor ve hemen çalınıyor. Ortada olağanüstü bir hırsızlık var. Üstelik bu hırsızlığın cepten para çalmaktan hiçbir farkı yok.Meslek birlikleri görevlerini yerine getiriyor mu?Sanatçılar, işyerleri, meslek birlikleri kimse bilmiyor ki... Bilmedikleri konuda nasıl atılım yapsınlar. En çok üzüldüğüm şey bazı emekçilerin huzur hakkı almaya mecbur bırakılması. Oysa ortada ne bu tarz bir mağduriyet olmalı ne de bilinçsizce yönetimler. Hatta bununla ilgili çok sevdiğim bir Hadis-i Şerif vardır: ‘Yönetenler bilenlerden ve doyumlulardan olsun’ der. Bu durum siyasette sanatta her yerde geçerli. Bizde arkadaşlar gereği kadar bilmiyorlar. Kayıpların 1 lira değil 50 liraya kadar çıkıyor.Gencebay ‘akil insanlar’ heyetiyle ilgili şunları söylüyor:“Aslında ben isterdim ki 'Meclis’te bizi temsil eden milletvekilleri bu işi yapsın, bize ne gerek var ki' dedim. Onların yaptırım gücü var en azından. Geçtiğimiz yıl en çok yorulan ben oldum. Çünkü kendimi anlatmak zorunda kaldım.”Millet
Reklam
Halit Ergenç Sakalını Bağışladı
Muhteşem Yüzyıl dizisinde Kanuni Sultan Süleyman’ı canlandıran Halit Ergenç, sakalını ‘Teşhir-i İhtişam’ sergisine bağışladı.Ünlü oyuncu Halit Ergenç'in, 4 sezon yayınlanan ve 45 ülkede gösterilen dizinin özellikle son sezonunda iyice uzayan sakalını ne zaman keseceği büyük merak konusuydu. Sakal, sanatçının kendi balmumu heykeline takıldı.SAKLLARI HEYKELE MONTE EDİLDİYaz aylarında gizlice tıraş olan sanatçının kesilen sakalı, Muhteşem Yüzyıl sergisi Teşhir-i İhtişam’daki kendi balmumu heykeline monte edildi. Oyuncunun herkesten gizlenen heykeldeki gerçek sakalını, müzeyi ziyaret ettiği zamanlarda kontrol ettiği öğrenildi.Ensonhaber
Hollywood'u Aratmayacak Güzellikte 12 Yeşilçam Romantik Komedisi
Birbirlerine komşu üç evli çiftin öyküsü. Leyla ile Mecnun adlı evli çiftlerin yaşantıları sürekli olarak darılma ve barışmalarla geçer. Bu evli üç çiftin ayrılmaları ve barışmaları giderek ülkede büyük bir olay haline dönüşür. Erkekler Mecnun'dan, kadınlar Leyla'dan yana çıkarlar. Oyuncular : Halit Akçatepe ,  Kadir İnanır ,  Hülya Koçyiğit ,  Neriman Köksal ,  Şemsi İnkayaYönetmen  : Şerif GörenYapım Yılı : 1978Imdb Puanı : 6.6
Reklam
'Bütün Dünyanın Gavuru, Müslümanı Seyrediyor, Moda Programları Caiz Değil!'
Kamuoyunda Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü , televizyonlardaki moda programlarını “büyük bela” olarak nitelendirerek, “Bu tarz programlar kadınlar başörtülü, çarşaflı bile olsa caiz değil. Bu programları yapanlar da, yaptıranlar da, kanal sahipleri de, razı olanlar da, seyredenler de günahkâr” dedi.İslam’a göre kadınların başörtüsüz olarak ancak babaları, eşleri ve erkek kardeşleri tarafından görülebileceğini yazan Ünlü yazısında “Bu televizyonu seyredenler kim? Beynelmilel bütün dünyanın gâvuru Müslümanı küllün seyrediyor. İyisi kötüsü herkes seyrediyor. Sen burada nasıl böyle program yaparsın?! Başörtülü ve çarşaflı bile caiz değil. Çünkü çarşaflı da olsa erkekler seyrediyor. Sen sokağa zaruret miktarı çıkabilirsin. Kur’an “Evlerinizde yerleşin” (Ahzâb Sûresi:33) diyor. Kadınlara söylüyor bunu bana söylemiyor. Ben şimdiki kadınlardan daha fazla evde duruyorum gerçi. Fitneden sakınıyorum, oturuyorum aşağı” ifadelerine yer verdi.Ahmet Mahmut Ünlü’nün Vahdet gazetesinin bugünkü (27 Aralık 2014) nüshasında yayımlanan, “Moda cehennemden bir oda” başlıklı yazısı şöyle:Moda programları büyük bela. Bu tarz programlar kadınlar başörtülü, çarşaflı bile olsa caiz değil. Bu programları yapanlar da, yaptıranlar da, kanal sahipleri de, razı olanlar da, seyredenler de günahkâr.Öyle bir büyük bela ki anlatmak kabil değil. Allah-u Teâlâ Müslüman kadınlara ne emrediyor, bunlar bu programlarda neler yapıyor ve yaptırıyor?!“Ey peygamberi zişan. Eşlerine söyle, kızlarına söyle ve bütün inananların kadınlarına söyle başlarından aşağı üzerlerine cilbablarını yanaştırsınlar.” (Azhab Sûresi:59)Siz Müslüman değil misiniz? Size de söyleniyor. Allah elçi gönderdi ve ona emrediyor. Senin ebedi ahiretini kurtarmak için o da vazifesini tebliğ ediyor.“Başörtülerini yakalarının üstünden aşağı vursunlar.” Yani göğüs kısmını mutlaka kapatsınlar.“Ziynet mahallerini açık vermesinler.” Ancak zaruret için görünen yüz ve el müstesna diyor. Bunun dışında ziynet mahalleri kapalı olması lazım. Ayağına halhal takıyorsun ziynet mahali, göğsüne bakıyorsun gerdanlık ziynet mahali, kulağına bakıyorsun küpe ziynet mahalli, onun için kadının bütün bedeni avrettir. Erkek gibi değil, erkeğin bir tarafı beş para etmiyor.Ancak kime gösterebilir? Nur Sûresi babaları, kocaları, erkek kardeşleri... diye tek tek açıklıyor.Bu televizyonu seyredenler kim? Beynelmilel bütün dünyanın gâvuru Müslümanı küllün seyrediyor. İyisi kötüsü herkes seyrediyor. Sen burada nasıl böyle program yaparsın?! Başörtülü ve çarşaflı bile caiz değil. Çünkü çarşaflı da olsa erkekler seyrediyor. Sen sokağa zaruret miktarı çıkabilirsin. Kur’an “Evlerinizde yerleşin” (Ahzâb Sûresi:33) diyor. Kadınlara söylüyor bunu bana söylemiyor. Ben şimdiki kadınlardan daha fazla evde duruyorum gerçi. Fitneden sakınıyorum, oturuyorum aşağı.“Sakın evvelki cahiliyet dönemlerinin süslenip açılıp saçılması gibi meydana çıkmayın.” (Ahzâb Sûresi:33)Tam da bu moda programları teberrüctür işte. Yani süslenip püslenip meydana çıkmak.“Ey benim peygamberimin hanesinin halkı ben sizden pislikleri gidermek istiyorum. Sizi arındırmak, tertemiz etmek istiyorum. Kötü bakışlardan, kötü düşüncelerden sizleri münezzeh tutmak istiyorum.” (Ahzâb Sûresi:33)Kâinatın Efendisi’nin kadınlarına buyurduğu, bütün ümmetin kadınlarına buyrulanla aynı değil mi?!Allah-u Teâlâ seni Rasûlüllâh (Sal­lâllâhu Aleyhi ve Sellem)in eşi gibi korumak istiyor. Seni tertemiz yapmak istiyor.Bu demektir ki bu düstura uymayanlar temiz kalmaz. Temiz kalmak demek illede namussuzluk anlamında değildir.Amma velakin Mevla seni kıskanıyor, seni sakınıyor. Bakanlar da kötü gözler olabilir. Bu kadar televizyona çıkan bir programa kim baktı, kim bakmadı kontrolü mümkün değildir. O yüzden bu caiz değildir. Çarşaflı bile olsa caiz değil. Ama şimdikilerin kolu, bacağı açık. Bu da haram üstüne haram.Kötü gözle bakan bir adamın nazarına maruz kalan bir kadının yüzünün güzelliğinin, canlılığının pörsüdüğü söyleniyor. Fiziki olarak da ispatlandı bu. Nazar çok önemli. Sen bu kadar milletin bakışına kendini nasıl maruz bırakırsın. Allah bizi de temiz tutmak istediği için bu emirleri veriyor.Bu şartlara riayet edilmezse pislenir derken namussuzluk anlamında söylemiyorum. Mânen pislenirsin.Bir de insanları günaha sokma meselesi var. “Ee bakan ne diye bakıyor?” diyor kadın. Öyle ama sen de baktırıyorsun. Hayra delalet eden hayrı yapan gibidir, şerre delalet eden şerri yapan gibidir.Adamın günah işlemesine olanak sağlıyorsun. Nerden bakarsak bakalım hiç çıkar yolun yok.“Moda cehennemden bir oda” derdi Efendi Hazretleri...Müslümanların bu programları yapacak, kurgulayacak kadar akılları çalışmaz. Hep gâvurların kanallarında ne varsa bunlara bulaşıyor. Daha bir program ihdas edip de gâvurlara bulaştırdığımız yok.Hep gâvurlardan kötü tesirlenmeler var. Gâvurlar uzaya çıkmış, fen bulmuş, fizik bulmuş, ilaç bulmuş...Bunlardan da etkilendiğimiz yok. Çünkü bunlarda hiç reyting yok. Bütün hepsi şehveti tahrik, günahlara teşvik, cehenneme doğru insanları sel gibi götüren programlar. Yapanlar da, yaptıranlar da, kanal sahipleri de, razı olanlar da, seyredenler de günahkârdır. 104 kitaba baksanız bu işe fetva verecek adam bulamazsınız.Ebû Nüceyh (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Evlenmeye imkânı olup da evlenmeyen benden değildir.” (Abdurrezzak, el-Musannef, no:10376, 6/168)Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh) şöyle buyurmuştur: “Üç kişi Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in evine gelerek Nebî (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in ne kadar ibadet ettiğini sordular.Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in ibadeti kendilerine haber verilince, bu ibadetleri sanki azımsayarak: ‘Biz nerede, Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) nerede?! Allâh-u Te‛âlâ O’nun geçmiş ve gelecek(de işlenmesi muhtemel olan) bütün günahlarını muhakkak affetmiştir, (dolayısıyla ona bu kadar ibadet yeterse de bizim hakkımızda böyle bir mağfiret sözü olmadığı için bizim daha fazla ibadet etmemiz gerekir)’ dediler.Onlardan biri: ‘Bana gelince, ben geceleri daima namaz kılacağım (hiç uyumayacağım)’ dedi. Diğeri ise: ‘Ben her zaman oruç tutacağım ve iftar etmeyeceğim (oruçsuz olmayacağım)’ dedi. Bir diğeri de: ‘Ben de kadınlardan uzlet edeceğim (ayrı yaşayacağım, hiç evlenmeyeceğim)’ dedi.O sırada Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) (onların yanına) çıkageldi ve: ‘Şöyle şöyle söyleyen kimseler siz misiniz? Dikkat edin! Allâh’a yemin ederim ki, sizin Allâh’tan en çok korkanınız ve O’na karşı en çok takvâ sâ­hibi olanınız benim. Bununla beraber ben (bazen) oruç tutarım, oruçsuz da bulunurum (geceleyin nafile) namaz kılarım, (gecenin bir kısmında) uyurum, kadınlarla da evlenirim. Her kim benim sünnetimden (bu yaşantı şeklimden) yüz çevirirse o benden değildir’ buyurdu.” (Buhârî, Nikâh:1, no:4776, 5/1949; Müslim, Nikâh:1, no:1401, 2/1020)Ebu Zerr (Radıyallâhu Anh) şöyle anlatmıştır: “Akkâf ibni Bişr et-Temîmî adında bir adam Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in huzûruna girdiğinde Nebî (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ona: ‘Ey Akkâf! Senin eşin var mı?’ diye sordu.O: ‘Yok’ diye cevap verince, ‘Câriyen var mı?’ diye sordu, o yine: ‘Yok’ diye cevap verince, ‘Sen mal bakımından zengin misin?’ diye sordu. O: ‘Evet, maddî durumum iyi’ deyince Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem):‘O zaman sen şeytanların kardeşlerindensin. Hristiyanlar arasında bulunsaydın onların ruhbanlarından olurdun. Bizim sünnetimiz nikâhtır. Sizin en şerlileriniz bekârlarınızdır, ölülerinizin en kötüleri de bekârlarınızdır. Yoksa siz şeytanın faaliyetini mi yürütüyorsunuz?! (Şeytanın vesvesesine kapılıp evlenmeyerek yabancı kadınlarla mı ilişkiye girmek istiyorsunuz.) Sâlih kimseleri bozmak için şeytanın kadınlardan daha üstün bir silahı yoktur. Ancak evli olanlar müstesna, çünkü onlar zinâ gibi müstehcen işlerden uzak tutulan temiz kalmış kimselerdir. Yazık sana ey Akkâf! Gerçekten kadınlar Eyyûb’un, Dâvûd’un, Yûsuf’un ve Kürsüf’ün (başına bela olmuş) arkadaşlarıdırlar’ buyurdu.Bunun üzerine Bişr ibni Atiyye: ‘Yâ Rasûlellâh! Kürsüf de kim?’ diye sorunca, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem):‘O, deniz sahillerinden birinde gündüzleri oruç tutup, geceleri teheccüd kılarak üç yüz sene Allâh’a ibadet etmiş bir adamdı, sonra âşık olduğu bir kadın sebebiyle Yüce Allâh’ı inkâr ederek evvelce sahip bulunduğu Allâh-u Azze ve Celle’ye ibadet halini terk etti.Ama daha sonra evvelce yaptığı bazı iyilikler nedeniyle Allâh-u Te‛âlâ ona yetişip tevbe (ve îmân) nasîb etti.Yazık sana ey Akkâf! Hemen evlen, yoksa sen (iyilerle-kötüler arasında) bocalayan kimselerden sayılırsın’ buyurdu.Bunun üzerine Akkâf: ‘Yâ Rasûlellâh! Sen beni evlendir’ deyince Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): ‘Muhakkak seni Gülsüm el-Himyerî’nin kızı Kerîme ile evlendirdim’ buyurdu.” (Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, no:21488, 5/163; Abdurrezzak, el-Musannef, no:10387, 6/171)T24
Pınar Karşıyaka'dan Çok Sert Açıklama
Pınar Karşıyaka yönetiminden 24 Aralık Çarşamba günü oynanan olaylı Galatasaray Liv Hospital maçı sonrası sarı-kırmızılı yönetimin yaptığı açıklamalara tepki geldi.Karşıyaka Spor Kulübü, Türkiye Basketbol Ligi’nde Galatasaray Liv Hospital arasında oynanan karşılaşmada yaşanan olaylara ilişkin “Yavuz hırsız misali, Galatasaray Spor Kulübü maç sonrasında her türlü platformda ortamı germeye devam etmekte ve asılsız ithamlarla kulübümüzü zan altında bırakmaya çalışmaktadır” açıklamasında bulundu.Açıklamada, 24 Aralık 2014 Çarşamba günü Karşıyaka Spor Salonu’nda oynanan Galatasaray Liv Hospital müsabakasında çıkan olayların sorumluluğunun Pınar Karşıyaka’ya yüklenmek istendiği savunuldu.İki takım arasında geçen sezonlardan bu yana oynanan maçlardaki gerginliklerin Galatasaray Liv Hospital Baş Antrenörü’nün provokatif tutum ve davranışları neticesi tırmandığı iddia edilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı:“Söz konusu maçta Karşıyaka taraftarı kendisine yakışmayarak bizim de karşı olduğumuz belirli süreli de olsa küfür etmiştir ancak görülmesi gereken şudur ki küfürler rakip takım antrenörünün özellikle taraftara yönelik provakasyon içerikli olduğuna inandığımız tutum ve davranışlarının neticesi gerçekleşmiştir. Galatasaray Liv Hospital Başantrenörü’nün tavırları, maçın son bölümünde kaybetme noktasında elindeki board’u tribüne doğru, saha kenarında yer alan resmi görevlilerin üzerine attığı ve aralarından birinin yaralanmasına sebep olduğu televizyon görüntülerinde de sabittir.”Basketbolu yönetenlerin gerginlikleri de önlemekle görevli olduğu vurgulanan açıklamada, “Basketbol aşığı Karşıyaka taraftarının diğer maçlardaki tutumu ortadadır” ifadelerine yer verildi.Her türlü işi üzerine vazife edinen kişilerin her geçen gün yarayı büyüttüğü iddia edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:“Üstelik yavuz hırsız misali, Galatasaray Spor Kulübü maç sonrasında da, her türlü platformda ortamı germeye devam etmekte ve asılsız ithamlarla kulübümüzü zan altında bırakmaya çalışmaktadır. Geçtiğimiz sezon Galatasaray Spor Kulübü yöneticisi Murat Özyer ile münakaşa yaşayan şahsın 24 Aralık’ta maçta olmadığının teyidi emniyet yetkililerinden de alınabilir. Kendisi cezalı olduğu için maç saatinde karakolda imza vermiştir. Maç sırasında Ergin Ataman’ı sükunete davet eden kişi şube yöneticimiz Aygün Cicibaş’tır ve sayesinde olaylar daha da büyümeden yatışmıştır. Galatasaray Spor Kulübü’nün yapmış olduğu açıklamaya istinaden, yaptıkları asılsız ve gerçek dışı benzetme bile bize, koskoca bir kulübün doğru düzün bilgi almadan, dedikodu, varsayım, iftira üzerine kurulu bir düzen içerisinde yönetildiğini düşündürmüştür. Ne aciz bir durumdur ki, bir aklı selim idareci dahi bu durumu araştırma gereği duymamış, kimin kaleme almış olduğu bilinmeyen iki satır yazıyı, Yönetim Kurulu açıklaması gibi ortaya atıvermişlerdir. Sonra da çıkıp kamuoyundan, Türkiye’ye basketbolu kendilerinin getirdiklerine inanmalarını beklemektedirler. Basketbolu kimin icat ettiği ve hangi ülkeye kimin getirdiği konusunda ahkam kesecek değiliz ancak, hatırlatmakta fayda var ki, Türkiye’de Basketbol Ligi kurulduğunda da Karşıyaka vardı, kendileri para alamazlarsa ligden çekilme tehditleri savururlarken de. Hem Karşıyaka hem de büyük Karşıyaka taraftarı dün olduğu gibi yarın da var olacaktır.”Açık Mert Korkusuz
Reklam
Orhan Pamuk: 'Nobel Diplomat Olmama Neden Oldu'
Geçen günlerde yeni romanı Kafamda Bir Tuhaflık'ı yayımlayan Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, bir edebiyat söyleşisinde öğrencilerle bir araya geldi ve kazandığı Nobel'e dair açıklamalarda bulundu.Nobel ödülü aldığım sırada Masumiyet Müzesi adlı romanımın tam ortasındaydım. Böylelikle ‘Nobel Ödülü aldım, bundan sonra herkes bana böyle bir ödül aldığım için daha dikkatli bakacak, ne yazacağım’ gibi bir derdim olmadı. Yoğunluk geçtiği zaman kaldığım yerden devam ettim. Ama evet Nobel Ödülü insanı ünlü yapıyor. Daha çok kıskançlık, daha çok ilgi, daha çok öfke, daha çok sevgi oluyor,' diyen Pamuk sözlerine şöyle devam etti: 'Bu ödül birazcık daha diplomat olmama neden oldu. Ben kimseyi temsil etmiyorum, kendi kendime konuşuyorum. Nobel Ödülü dertli bir temsiliyet sorunu çıkardı. Çok şikayet ettiğimi sanmayın. Gazeteciler sürekli bizden, Nobel Ödülü kazananlardan şikayet etmesini; ‘Çok ünlü oldum, çok kötü oldu,’ demesini bekler. Ben öyle hissetmiyorum, gayet güzel oldu. İlla ki ödülden şikayet etmemi isteyenlere 'Çok güzel bir şey, size de tavsiye ederim' dedi.İHA
Karikatürist Bedri Koraman Taburcu Oldu
Bodrum'da geçirdiği rahatsızlık sonucu hastanede yoğun bakıma alınan ünlü karikatürist Bedri Koraman, tedavisinin ardından taburcu edildi.30 yıldır Bodrum'a bağlı Torba Mahallesi'nde ailesiyle birlikte yaşamını sürdüren karikatürist Koraman, ritim bozukluğu ve nefes darlığı şikayetiyle geçtiğimiz günlerde ilçedeki özel bir hastaneye kaldırılmıştı.Hastanenin acil servisinde ilk müdahalesi yapılan Koraman, hastane doktorlarından Prof. Dr. Alper Toker tarafından yoğun bakıma kaldırılmıştı. Yoğun bakımda gerekli tedavisi tamamlanan Koraman, iki gün normal odada yattıktan sonra sağlığının normale dönmesiyle taburcu edildi.Torba Mahallesi'ndeki evinde eşi Nil Koraman, bakıcısı ve bir özel hemşire ile yaşamına devam eden Koraman, yaşadığı zor anları gazetecilerle paylaştı.İlk olarak nefes darlığı ve ritim bozukluğu rahatsızlığı yaşadığını belirten Koraman, 'Hastanede elektroşok uyguladılar, hemen düzeldi ancak doktorlar titiz davranıyor, şefkat gösteriyorlar. Öyle olunca insan nankörlük edemiyor ve bir gün iki gün hastanede yattım. Faydasını çok iyi bir şekilde gördüm. Hastane ve doktorlar çok ciddi bir çalışmayla beni iyi ettiler. Hastanenin başhekimine teşekkür ediyorum' dedi.Yaşamı boyunca birçok ameliyat olduğunu ifade eden Koraman, 'Geçmiş yıllarda bademcik, bypass, bel fıtığı ameliyatı oldum, hastanelerde çok içli dışlı olduk. Uzun yaşamanın bedeli bunlar. Allah'a şükür ki ızdıraplı bir durum değil' diye konuştu.Koraman, anılarının yer aldığı iki kitap çıkarmaya hazırlandığını da belirterek, şöyle konuştu:'İki ya da üç kitap çıkarmayı planlıyorum. Birinci kitap bitmek üzere. Böyle bir rahatsızlık geçirince insanın aklına kötü şeyler geliyor. Kitabımızı bitirmeden gitmek istemiyorum. Hayatımı anlattığım hiç unutamadığım anılarımın yer aldığı kitap olacak. Önümüzdeki yıl Ekim ayı gibi çıkarmayı planlıyorum.'Ali Ballı, AA
Reklam
Müzik Tarihinin En Çok “Cover”lanan 10 Şarkısı
İngiliz grup Beatles’ın efsanevi şarkısı Yesterday’in 7 milyon kez coverlandığını biliyor muydunuz? Popüler olmuş bir çok şarkının, sürüsüne bereket coverlandığını görmüş ve duymuşuzdur. İşte en çok coverlanan ilk 10 şarkı
'Müslümanlar Noel ve Yılbaşı Kutlar mı?' Tartışması
Bugün yani 25 Aralık, Katolik Hristiyanların Noel bayramı. Hristiyanlar dünyanın dört bir yanında İsa Peygamber'in doğumunu kutlanıyor.Pek çok Hristiyan, yılbaşını da bu bayramla birleştirerek uzun bir kutlama yapıyor.Türkiye'de ise Noel kısıtlı bir kesim tarafından kutlanıyor.Öte yandan Noel ve yılbaşını, dini amaçlardan ziyade bir eğlence aktivitesi olarak kutlayan kesimler de var.Bir kısım Müslüman ise Noel ve yılbaşı kutlamalarına eleştirel yaklaşıyor.
Reklam
Apple CEO'su Tim Cook, Yılın CEO'su Seçildi
Apple'ın tepe yöneticisi Tim Cook, CNN Money tarafından yılın CEO'su olarak belirlendi. Birçok ünlü ismin bulunduğu listenin başına yerleşen Cook, kariyerine yeni bir başarı daha ekledi.Apple'ın tepe yöneticisi Tim Cook yılın CEO'su seçildi. CNN Money tarafından bu ünvana layık görülen Cook, iş dünyasından birçok ünlü ismin bulunduğu listede adını en üste yazdırmayı başardı. Ünlü ismin bu başarısının ardındaki en büyük unsur olarak Apple'ın yüzde 40 oranında artan hisse senetleri gösteriliyor.iPhone 6, Apple Watch ve Apple PaySteve Jobs'ın 2011 yılında CEO'luktan ayrılmasından sonra koltuğu ilk devraldığında hissedarlara ve Apple severlere güven veren Tim Cook, aradan geçen sürede tartışmalara konu olsa da şirketi iyi bir noktaya taşımayı başardı. Özellikle bu yıl içinde, iPhone 6'nın hızlı bir başlangıç yapması, Apple Pay ve Apple Watch'ın yarattığı heyecan Cook'a başarıyı getirdi.Steve Jobs'ın şiddetle önerdiği isimdiSteve Jobs gibi efsane bir ismin ardından o boşluğu doldurmanın zorluğuna karşın, Jobs'ın kendisine verdiği destekle işe başlayan Tim Cook, kendi çizgisini ürünlere yansıtmayı başardı. iOS 6'dan iOS 7'ye geçişteki radikal tasarım değişimde, Scott Forstall gibi şirket içinde güçlü bir ismin görevine son verilmesinde, yıllarca büyümeyen iPhone ekranının 4.7 inç ve 5.5 inç'e çıkmasında, küçük ekranlı iPad Mini'de hem Cook imzası vardı. Bakalım başarılı CEO gelecekte ne gibi başarılara imza atacak?ShiftDelete.Net
Hayatı ve Ünlü Şarkıları ile “Joe Cocker”
2014 yılı biterken son kaybımız Joe Cocker oldu. Cocker’ın kaybı, hem müzik camiası hem de her yaştan sevenini yasa boğdu dersek abartmış olmayız. 2014 yılının son değerli kaybıdır diye umut ederek, hayatından önemli anları ve sevilen parçalarını sizler için derlemek istedik.Asıl adı John Robert “Joe” Cocker olan ünlü müzisyen 1944 yılında, 2. Dünya Savaşı’nın henüz bittiği bir dönemde İngiltere, Sheffield’de dünyaya gelmiş.  Çocukluk ve gençlik yıllarında Ray Charles, Lonnie Donegan ve Chuck Berry‘den oldukça etkilenen ve onların izinden giden Cocker, geçnlik yıllarında onların coverları ile barlarda ve publarda şarkılar söylemeye başladı. 1961 yılında Vance Arnold sahne adını kullanarak bir kaç arkadaş Vance Arnold and The Avengers isimli bir grup kurdular. 1963 yılında ünlü grup Rolling Stones, Sheffield City Hall‘de bir konser verir ve alt grup olarak da Cocker ve arkadaşları çıkarlar. O günden sonra yıldızları yavaş yavaş parlamaya başlar. Sonrasında ise bir Beatles coverı olan “I Will Cry Instead” yayınlayan ekip bekledikleri ilgiyi göremez.1966 yılına gelindiğinde dönemin jazz efsanesi Jimmy Smith’in bir röportajından esinlenerekGrease Band isimli bir grup daha kurar. Sheffield publarından öteye geçemeyen grubun bir anda şansı döner. Procol Harum, the Moody Blues ve Georgie Fame gibi isimlerin prodüktörlüğü yapan Denny Cordell grubu dinler ve kendisini Londra’ya taşınmasını ister. Londra’ya yerleşen Cocker, yine bir  Beatles coverı olan “With a Little Help from My Friends“i seslendirir ve ilk 45’liğini çıkartır. 1968 yılında 13 hafta boyunca İngiliz pop listelerinde aralıksız olarak ilk onda kalan parça ile artık şeytanın bacağını kırar. Ardı ardına gelen turneler ile adını duyurmaya devam eder.1972 yılına kadar inzivaya çekilip çok ortalarda görünmeyen müzisyen ara verdiği dönemde bir takım uyuşturucu problemleri ile uğraşır. Tekrar geri dönüş yaptığında Paul mc Cartney ve George Harrison’dan bile parçalar almıştı lakin beklediği ilgiyi bir türlü yakalayamamıştır. 1982 yılında prodüktör Stewart Levine kendisinden, dönemin ünlü şarkıcısı Jennifer Warnes ile  “Up Where We Belong” isimli şarkının düetini yapmasını ister. Şarkı oldukça tutulur. Hatta o zamanların en ünlü filmlerinden biri olan  An Officer and a Gentleman filminde soundtrack olarak kullanılır. Şarkı Billboard Hot 100 listesinde bir numara olmuş, aynı zamanda  Grammy Award for Best Pop Performance by a Duo ve  Academy Award for Best Original Song ödüllerini kazanmasını sağlamıştır. 1983 yılında Ray Charles ile beraber “You Are So Beautiful” isimli şarkının kaydını yaparlar.  1987 yılına geliindiğinde ise 11. stüdyo albümü Unchain my Heart’ı  piyasaya sürmüştür.Kariyeri boyunca bir çok başarılı kayda imza atan “Joe” Cocker’a geçtiğimiz yıllarda akciğer kanseri tanısı koyulmuştu. Dün kaybettiğimiz ünlü müzisyenin akıllarda kalan, gönüllerde taht kuran eserlerinden bazıları ise şöyle:
Reklam