Bağdat'ta Mezhep Çatışmaları Ne Durumda?
Mezhepçilik Orta Doğu'da hızla yayıldıkça, Irak yeniden bir savaş alanına dönüşüyor.Şii ağırlıklı Nuri el-Maliki hükümetinin elde ettiği kazanımlar, şiddet ve ölüm çağrısı yapanların artmasıyla tehlikeye giriyor.Kendilerini 'Irak Şam İslam Devleti' (IŞİD) olarak adlandıran örgütün üyesi olan Sünni militanlar, Ramadi ve Felluce'de güçleniyorlar. Bu şehirler, birkaç yıl önce çıkan Amerikan karşıtı ayaklanmalar nedeniyle 'sorunlu bölgeler' olarak adlandırılıyordu.Geçen ay 700'den fazla kişinin öldüğü Irak'ta, son beş yılın en yüksek ölü sayıları telaffuz ediliyor. Bu nedenle ülkede Sünni-Şii çatışmasının kötüye gittiği yorumu yapılabilir.Sünni militanların son dönemdeki hareketlenmesini değerlendirmek için geçen ay Bağdat'ın banliyö bölgelerinden Dura'da çekimler yaptık.Dura'ya ilk ziyaretimizde, durum oldukça vahim görünüyordu. Kentte önemli bir Hristiyan azınlığı varlığını koruyordu. Irak'taki El Kaide örgütü, Dura'yı 'özgürleştirilmiş alan' ilan etmişti ve bölgede halka zulmediyordu. İntihar bombacıları kiliseye saldırıyor, milliyetçi Sünni muhalefetin liderleri öldürülüyor ve sık sık yanlarına gittiğimiz ABD askerlerine saldırılar düzenleniyordu.Son ziyaretimiz sırasında ise bölge oldukça değişmişti. Akşamüstü ABD askerlerinin bölgede yaşayanlarla bilardo oynadığını gördük. Sanki şiddet hiçbir yere değmemiş gibiydi.Bu değişimin merkezinde koalisyon güçleri ve Şahva milisleri, diğer adıyla 'Uyanış Konseyi' var. Aşiret reisleri tarafından desteklenen Şahva milislerinin finansal giderlerini Amerikalılar karşılıyor.ABD ordusu bölgeden çekildiğinde Şahva milisleri, kendileri gibi etkili ve silahlı bir Sünni militan grubundan çekinen Maliki hükümetinin boğazlarına sarılacağını tahmin ediyordu.Bir zamanlar Irak'ta sayıları 70 bini, Dura'da ise birkaç yüzü aşan Şahva milisinden geriye Dura'da sadece birkaç düzinesi kalmış.Komutanları Muzaffer Tahir Mehdi el-Azavi, eski Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in Cumhuriyet Muhafızları'nda tugay komutanıymış. El Azavi bize şu anda bölgede durumun istikrarlı olduğunu ama kendi deyimiyle bazı 'sorun yaratan çetelerin' varlığını sürdürdüğünü söyledi.Komutan El Azavi ve konuştuğumuz diğer kişiler, örgütün yerel savunma milislerinden yüzde 70'ine yakın bir kısmının devlette iş bularak memur ve öğretmen olarak çalışmaya başladıklarını, neredeyse hiçbirinin polis olarak işe alınmadığını söylediler.2010'dan 2012 yılına kadar güvenlik konusunda ilerleme sağlandığından, Maliki hükümeti de adil davranmak adına milislerin terhis edilmesini istedi. Eski Şahva milislerini öldürmek yerine onlara memur olarak iş sağlanması çok akıllıca bir adımdı.Şahva'ya bağlı kalanlar ise cihat kamplarında yaşayan ve çok daha radikal örgütlere üye olanlar için bir 'nefret objesi' haline geldi.Hem Dura Uyanışı güçlerini kuran önemli isimlerden biri, hem de yerel bir imam olan Şeyh Ali ile 2008'de tanışmıştık. Şeyh Ali bize Dura'nın El Kaide'den tamamıyla kurtulamadığını, ancak örgütün etkinliğinin belki yüzde 90 oranında azaldığını söylemişti.Geriye kalan yüzde 10'luk tutucu kesim, ne Şeyh Ali'yi ne de diğer Şahva milislerini affetmişti. Nitekim Şeyh Ali, 2011'de namaz kıldığı bir camiden çıkarken öldürüldü.O dönemde ABD ordusu ve Maliki Hükümeti'nden yana olmak hiç rağbet görmeyen bir tutumdu.Uyanış milislerinin gücünün zayıflamış olduğu bugün Dura'nın güvenliğini Şii ağırlıklı bir güç olan federal polis sağlıyor.Federal polis bölgeyi pek çok kontrol noktası ile kuşatmış halde. Bu durum, birçok kişi tarafından 'baskı' olarak yorumlanıyor.IŞİD ve Irak güvenlik güçleri arasındaki çatışma Batı'yı öfkelendirdikçe, ayaklanmaların yaygın olduğu bölgelerle Dura'daki insanlar arasındaki aşiret bağları büyük önem arz ediyor. El Anbar vilayeti ile Dura arasında sürekli bir gidiş geliş var.Şahva milislerinin zayıflamasıyla, devlet güvenliğiyle yerel güvenlik arasındaki ilişki de bozuldu. Bölgede çok sayıda federal polis bulunması ve Batı'ya birçok kötü haberin gidiyor olması, Dura'yı her geçen gün daha gergin bir hale getiriyor.Geçen Noel'de pazarda patlayan bombanın 26 kişiyi öldürmesinin ardından durum kötüye gitmeye başladı.Buna rağmen, insanlar mezhep gerginliğiyle bombalama olayını ayrı tutuyorlar. Dura'ya yaptığımız gezilerden birinde tanıştığımız Mimar Tarık el Kezreci de, bu durumu 'neredeyse sıradan' karşılıyor.Kezreci, Irak'ın siyasi sisteminin işleyebileceği konusunda oldukça karamsar olduğunu, yeni nesil bir liderliğe ihtiyaç duyduklarını söylüyor. Ancak yine de Maliki'yi doğrudan 'mezhepçi' davranmakla suçlamaktan kaçınıyor.Çok daha doğrudan konuşan Sünniler de var. Onlar, Başbakan Maliki'nin devleti Şiilerin ve İran'ın çıkarlarını düşünerek yönettiğini düşünüyorlar. Maliki, Saddam döneminde siyasi sürgün nedeniyle İran'a sığınmış ve yıllarca orada kalmıştı. Ama Kezreci gibi pek çok Sünni de, Şiilerle birlikte yaşadıkları zamanları hatırlıyor ve mezhepçi yorumlar yaparak sorunu körüklemek istemiyorlar.Bağdat'a gittiğimde Tümgeneral Abdülkerim Ebud Ketum ile görüşmüştüm. Kendisi 2006 ve 2009 yılları arasında Dura'daki ayaklanmaları bastıran federal polis ekibinin kumandanlığını yürüten kişiydi.Ketum'a göre, son dönemdeki gerginlikleri Suriye'deki çatışmalar tırmandırıyor.Ketum ve neredeyse Dura'da konuştuğum herkes Nisan'daki seçimlere dair beklentilerin en etkili unsur olduğunu düşünüyor.Seçimler gündeme gelir gelmez, radikal gruplar alışık oldukları oyunu oynamaya başladılar. Şiddet çıkaran gruplar, böylece Maliki'nin kendisini 'güvenliği sağlayan' aday olarak pazarlamasının önüne geçiyorlar. Çoğu Iraklı bu nedenle bombalı araçlarda artış olduğunu düşünüyor.Şu bir gerçek ki Iraklılar, ne kadar ürkütücü olursa olsun, bu bedelle yaşamayı öğrendiler. Ama önümüzdeki seçimler yaklaşırken, işler değişiyor. Hükümetin kontrol alanı dışında Sünni ağırlıklı büyük bölgeler var. Bu durumda ne kadar anlamlı bir ulusal seçim yapılabileceği sorusunun ucu açık kalıyor.Dura'daki şiddet yanlısı radikal hareketler şimdilik yeraltında. Bu militanlar kendilerini arada bir bombalama ve cinayetlerle gösteriyorlar.Cuma namazlarından sonra bazı eylemler olsa da, Dura'da Felluce'de olduğu gibi aleni bir ayaklanmadan söz edilemez. Çoğu insan günlük hayatlarına devam ediyor.