onedio
Görüş Bildir

İlaç Haberleri

İlaç ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. İlaç ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

İzmir'de İlaçlama Faciası! AFAD Devreye Girdi, Binalar Boşaltıldı, Değerler Hala Yüksek
İzmir'in Konak ilçesinde haşere ilaçlaması yapılan binada yaşayan 1 yaşındaki bebek hayatını kaybetti.Meydana gelen acı olayda bebeğin anne ve babası ile birlikte bir apartman sakini de hastaneye kaldırılırken, ilaçlama firması çalışanı 3 kişi gözaltına alındı; olayın yaşandığı apartman ve yandaki 2 apartman da tahliye edildi. AFAD’ın tahliye edilen binada incelemesi sürürüyor. Ekipler, sabahın erken saatlerinden itibaren de özel kıyafetlerle tekrar binaya girerek ölçümler yaptı. Ölçümlerde, binadaki insan sağlığına zararlı değerlerin yüksek olduğu tespit edildi. 
İlaç ve Vitamin Şişelerindeki O Küçük Pamuk Topu Bir İşe Yarıyor mu Yoksa Atılmalı mı?
İlaç şişesini ilk açtığınızda karşılaştığınız o küçük pamuk topu aslında hiç de rastgele bir şey değil. Günümüzde pek çok ilaç kutusundan pamuk çıkmasa da hala bazı vitamin ve ilaç şişelerinde bu pamuk topunu görmek mümkün. Peki bu pamuklar ne iş yapıyor? Kullanım amacı ne? Ve ilacınızı aldıktan sonra onu çıkarıp atmalı mısınız? Gelin anlatalım.
Doğru Yaşamak: Kime Göre?
Boynum çok ağrıyor. İlaç kullanmıyorum. Prensip olarak. Bana direk MR’ın taşlı yollarını önermeyeceğini bildiğim, hayata daha “ bütünsel ” bakan bir doktor var aklımda. Ona gitmeliyim. Canım yanıyor.İnsan, eğer sadece beden değil aynı zamanda ruh dediğimiz enerji ve zihinden de oluşuyorsa, hastalıklara da sadece fiziksel boyutta yaklaşmanın yetersiz kaldığını artık tüm dünya anladı.Maalesef Türkiye’de insana bütünsel yaklaşan doktorların sayısı pek az. Hastalık dediğimiz şey bir sonuçtur. Madenin kaynağına inmek gerek. Buz dağının altına.Bu spiritüel kavramları biliyorum. Boyun ağrısının ruhsal nedenlerini araştırırken hiç de şaşırmadığım bir bilgi ile karşılaştım! Boyun ağrısı “ hayatı kontrol etme ” ihtiyacının oluşturduğu stresten meydana gelirmiş. Ağzını öpeyim ey kitap! Kontrol benim soyadım!Sardım acıyan boynuma üstünde sonbahar yaprakları figürleri olan şalımı, tuttum doktorun yolunu.……..Sıra dışı bir muayene tecrübesi beni bekliyormuş. Doktor bey, psikolog değil. Ama nedense en ilgilendiği şey benim psikolojim! Soruyor da soruyor, “Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Hayatınızda sizi üzen ne oluyor? ”. “Ya” diyorum “Doktor bey! Ben bombayım bomba! Her şey tıkırında!” Adam vazgeçmiyor. Benim bombanın fitili patlıyor. Ağlamaya başlıyorum boynumu tutarak. Aslında diyorum. Aslında her şey yolunda değil. Şu var bu var, anamla babamın dertleri var, aşk hallerim var, kredi borçlarım var, köpeğim ölüyor, küçük ayak parmağımı kapıya sıkıştırdım ve tırnağı düştü. Yelkenliyle dünyayı gezmek istiyorum ama denizde çok üşüyorum ve sinirlerim bozuluyor. Kızıldeniz’e gidip dalmak istiyorum ama tüple denizin altına inince panik atak geliyor. Evlenmek istiyorum ama rutini sevmiyorum. Rutini sevmiyorum ama aidiyet duygusuna ihtiyacım var. Evet doktor bey! Hiçbir şey yolunda değil!…………Sıra dışı bir muayene dedim ya. Doktor beyin reçetesi şu: “ Altın saatlerde uyanacaksın bundan sonra! ”. Ben gayri ihtiyari “Buyrun? Ne saati, eşref vakti gibi bir şey mi bu?” diye soruyorum. “Golden Hours, saat 5:30’ la 7:00 arası” diye cevap veriyor bilge doktor. “Peki doktor bey, akşam kaçta yatacağım ki sabah 5:30 da uykumu almış şekilde uyanacağım?” diye soruyorum. Doktor cevap veriyor “10”. Ben gülmeye başlıyorum. “Ben son 4 yaşındayken saat 10’da yatmıştım”.Sonra bitmiyor. Altın saatte uyanıp, bir iskemleye oturup 15 dakika nefes çalışıp, meditasyon yapacakmışım . Üzerine de, gösterdiği bir takım vuruş noktaları ile organlarımı şifalandıracakmışım.Peki canım!Diyeceksiniz ki, kendin seçmişsin böyle bir doktor. Haklısınız. Zaten ben burada mizah yapıyorum. Doktorun söylediklerini uyguluyorum. Size bu satırları altın saatte yazıyorum. Hava karanlık. Zihnim hiç olmadığı kadar aydınlık.Doktoruma güveniyorum. Ağrıyanın boynum değil, canım olduğunu biliyorum. Benim canım ağrıyor.Bu acı bugün boyundan hissediliyor, yarın dizden, beş yıl sonra belden. İşçi gözlüğümü takıp, dalmalıyım ruh madenime. Oradaki elektrik kaçağını tespit edip, çıkmayalım geri, gökyüzüne.………Bütün bunların yanında bir şey daha var aklımda.Doktor bey ile sohbet ederken, şöyle bir şey çıktı ağzımdan. “Hep olmayacak aşkların peşinden koşturup duruyorum” . Doktor beyin yanıtı gecikmedi “Acı çekme ihtiyacın olabilir mi? Bundan besleniyor olabilir misin?”.“Olabilirim”.……..Benim kendi uydurma bir teorim var. “ Dostoyevski Izdırabı ”.Yazarın hayatını inceleyenler bilirler, Dostoyevski’nin inanılmaz bir içsel ızdırabı vardır. Ona göre onu kimse sevmez. O hep yalnızdır. O anlaşılamayandır. Bir dünya vardır, içinde insanlar ve hayatlar vardır. Bir de kendi vardır. Tek. İşte bu ızdıraptan beslenir, bir vampirin kandan beslenmesinin ahlaksızlığıyla. Kendi kanını içer adeta.Bazı insanlar böyledir işte.Ayrıca kim, pamuk prenses gibi bir hayat istiyor ki?İçinde rakı masası olmayan, sezen şarkıları olmayan, karanlık gecelerde yakılan sigaralar olmayan, özlenen sevgili için, yapmak isteyip de yapamadıkların için, döktüğün gözyaşlarının olmadığı bir hayatı kim istiyor?Hayat tek başına ızdırap değil.Ama hayat tek başına mutluluk da değil.Hayat bir kolaj.Her şey zıttından türüyorsa. Gündüz geceden. Izdırabın olmadığı yerde, mutluluk da yok demektir.Gözyaşlarını sildikten sonra gülümsemek, yağmurdan sonra güneş açması gibidir. Saf. Temiz. ilham verici.…….Sizi bilmem ama ben kendi “ Dostoyevski ızdırabıma” sahip çıkıyorum. Onu seviyorum. Pamuklara sarmalıyorum. Bu benim zenginliğim. Şeffaf bir bulut gibi Lucca’da oturup kızlarla roze şarap içip geyiğin dibine vurmak da harika. Onu da yapıyorum. Gören, duyan imrenir. O kadar dertsiz ve hafif olduğum günler oluyor. Ama hayat böyle hafif çekilmiyor. Bazen ağırlaşmak gerekiyor. Sırtına deniz anası yapışmış gibi çığlık çığlığa koşmak, tanrılara rakı kadehi kaldırıp, Ferdi Özbeğen dinlemek gerekiyor.………..Bugün altın saatte yazıyorum yazımı. Nefesim açık. Egzersizlerimi yaptım.Ama birazdan havalimanına gideceğim. Bodrum’a uçacağım. Otel odasına çantamı bırakıp, üzerime beyaz bir elbise giyeceğim. Uzun zamandır görmediğim bir iki dost var Bodrum’da yaşayan. Kaptan’nın Yeri’nden rezervasyon yapmışlar. O tahta masaya oturacağım. Balığımı ısmarlayacağım. Rakımı yudumlayacağım. Ve saate bakmayacağım. Günün ilk ışıklarına da kadar şarkılar söyleyeceğim. Belki aklıma eski bir sevgili gelecek, biraz ağlayacağım. Muhtemelen otel odamı zor bulacağım. Koridorlarda sağ sola çarpacağım. Sonra üstümü değiştirmeden yatağa uzanıp, Dostoyevski ızdırabıma sarılıp, sızıp kalacağım.……..Hayat çok güzel. Ve hayat çok çirkin.Hayat çok iyi. Ve hayat çok acımasız / zalim.Ben de hayat gibiyim.Her şeyim.Aynı anda, hem bilgeyim, hem bir ayyaşım. Hem çok şey biliyorum, hem hiç bi b.k bilmiyorum.Tek bildiğim şey,Yaşamayı seviyorum. Tüm Dostoyevski ızdıraplarına ve pamuk prenses mutluluklarına rağmen.Çok seviyorum kahrolasını!Zeynep Tezcan
Elektrik Borcuna Karşılık Küçük Kızını Evlendirecek!
ŞANLIURFA'da, kalp ve böbrek hastalığı nedeniyle 5 yıldır çalışamayan 6 çocuk babası 52 yaşındaki Hamet Ay, 8 bin liralık elektrik borcunu ödeyebilmek için 14 yaşındaki kızı Güler'i başlık parası karşılığı evlendireceğini söyledi.3 yıl önce de 13 yaşındaki kızını 4 bin lira başlık parası karşılığı evlendirdiğini söyleyen Hamet Ay, 'Kızımı mecburen başlık parasıyla evlendirip elektrik borcumu ödeyeceğim. Yoksa tek sahip olduğumuz 2 odalı evimiz elimizden gidecek' dedi. Yeşildirek Mahallesi'nde oturan Hamet Ay, 5 yıl önce kalp ve böbrek hastalığı nedeniyle çalışmamaya başladı. İnşaat işçiliği yaptığı dönemde sigortasız çalıştığı için emekli olamayan Hamet Ay, bir böbreğinin de alınmasıyla diyaliz tedavisi görmeye başladı. Çalışamadığı için elektrik borcunu ödeyemeyen Hamet Ay, iddiasına göre 2011 yılında o dönem 13 yaşında olan kızı Nabiha'yı 4 bin lira başlık parasıyla kızından 7 yaş büyük birisiyle evlendirdi. Ay, aldığı başlık parasıyla elektrik borcunun bir kısmını ödedi. Kendisi hasta olduğu için eşi ve diğer kızları kağıt ve hurda topladığını anlatan Hamet Ay, '5'i kız 1'i erkek 6 çocuk babasıyım. 2 kızım ile 1 oğlum evlendi. 2011 yılında icralık olan elektrik borcumuzu ödeyebilmek için 13 yaşında olan kızım Nebiha'yı 4 bin lira başlık parası karşılığı evlendirdim. Komşularımızın yardımıyla karnımızı doyurmaya çalışıyoruz. Hasta olduğum için kimse bizimle ilgilenmiyor. İlaç alacak param yok. Eşim ve çocuklarımın kağıt ve hurda toplayarak kazandığı parayla geçinmeye çalışıyoruz' dedi. Bir böbreğinin alındığını ve diyaliz tedavisi gördüğünü, aynı zamanda kalp rahatsızlığı bulunduğunu anlatan Hamet Ay, 'Hastalığımdan sonra rapor aldım ve şimdi 3 ayda bir malul sıfatıyla devlet bana 800 lira veriyor. Ancak bu parayla ben, eşim ve 2 kızımın geçinmesi çok zor. 2011 yılında kızım Nebiha Ay'ı çaresiz bir şekilde 4 bin lira başlık parasıyla evlendirdim. Aldığım bu parayla elektrik borcunu ödedim ama icradan kurtulamadım. Şu anda 8 bin 137 lira elektrik borcundan dolayı icralık olmuş durumdayız. Bu parayı ödeyemezsek sahip olduğumuz tek varlığımız evimiz elimizden gidecek. Evimizi kaybedersek gidecek yerimiz yok, başımızı sokacağımız yerlerin de kirasını ödeyemeyiz. Şimdi mecburen 14 yaşındaki kızım Güler'i başlık parasıyla evlendirip bu borcumu kapatmak istiyorum' diye konuştu. 'ABLAM GİBİ OLURSAM İNTİHAR EDERİM' Ablasının elektrik borcu yüzünden hiç tanımadığı biriyle evlendirilmesine şahit olduğunu belirten Güler Ay, aynı kaderi yaşamak istemediğini söyledi. Elektrik borcu nedeniyle hayatının kararacağını ve evlendirilmesi durumunda intihar edeceğini söyleyen Güler Ay, 'Ben de bir insanım ve fatura yüzünden hayatımı karartmak istemiyorum. Ablam gibi mutsuz bir hayat istemiyorum. Ben öğretmen olmak istiyordum. Ancak beni okuldan çıkardılar. Şimdi de beni borçların ödenmesine karşılık evlendirmek istiyorlar. Böyle bir durum olursa zehir içer kendi canıma kıyarım' dedi. ANNE: ELİMİZDEN GELEN BİR ŞEY YOK Maddi durumları iyi olmadığını ve yaşadıkları 2 odalı evlerinin borçlarını ödeyememeleri durumunda icra yoluyla ellerinden alınacağını gözyaşları içersinde anlatan anne Zehra Ay ise şunları söyledi:'Kocam hasta olduğu için bize kimse bakmıyor. Komşularımızın verdiği yemeklerle karnımızı doyuruyoruz. Ben bir kızımı mecbur olduğum için evlendirdim. Evim gideceği yerde kızımı evlendirdim. Hiçbir insan kızını satmaz ama biz elektrik borcu yüzünden mecbur kaldık ve evlendirdik. Topladığımız kağıt ve hurdalarla bu borç ödenmiyor. Bir kızımı bu borç yüzünden evlendirdim. Bebekle oynayacağı yerde şimdi kendi bebeğiyle oynuyor. Bu evlilik yüzünden hayatı kabus oldu. Şimdi borcu ödeyebilmek için Güler'i başlık parasıyla evlendirmek zorundayız. Her gün görücüler kapımızı çalıyorlar maalesef kızımın hayatı bu borca bağlı.' Ali LEYLAK/ŞANLIURFA, (DHA)
SGK'lı Hastaya Nüfus Cüzdansız İlaç Yok
SGK’lı hastalar bugünden itibaren nüfus cüzdanını göstermeden ilaç alamıyorTüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Genel Başkanı Nurten Saydan, SGK'nın Medula provizyon sisteminin e-reçete bölümünde yapılan yeni düzenlemeye göre, SGK'lı vatandaşların reçeteli ilaç alırken, eczacılara kimlik numaralarının yanı sıra nüfus cüzdanlarında yer alan bazı bilgileri de vermeleri gerektiğini bildirdi. Saydan, Medula provizyon sistemin e-reçete bölümünde yeni bir düzenleme yapıldığını belirtirken, buna göre vatandaşın kimlik numarasına ek olarak sistemde, nüfus cüzdanında yer alan ''nüfus cüzdanı sıra no, aile sıra no veya cilt no'' gibi bazı bilgileri de doldurmasının zorunlu kılındığını söyledi. Söz konusu bilgilerin girilmemesi durumunda, sistemin bilgi eksikliği nedeniyle reçete girişini kabul etmediğine dikkati çeken Saydan, bu nedenle reçeteli ilaç alırken, vatandaşların nüfus cüzdanlarını ya da bilgileri yanlarında bulundurması gerektiğini ifade etti. SGK'nın bugün sabah uygulamaya koyduğu bu kural yüzünden, ilaç hizmetinin aksadığını ve provizyon sisteminin verimli bir şekilde çalışmadığını ve vatandaşın tepki gösterdiğini anlatan Saydan, bu uygulamanın habersiz uygulamaya konulmasını eleştirerek, 'Kurum tarafından bir takım yeni uygulamalar konulabilir, ancak kamuoyuna önceden bilgi verilmesi gerekir' dedi. VATANDAŞIN TEPKİSİ Kurum tarafından kendi tasarrufunu kullanarak bir takım yeni uygulamalar konulabileceğini ancak eczacıların ve vatandaşın mağdur olmaması için önceden kamuoyuna bilgi verilmesi gerektiğini vurgulayan Saydan, şunları kaydetti: 'SGK'nın bugün sabah uygulamaya başladığı kural doğrultusunda, eczanelerimize ilaç almaya gelen hasta ve hasta yakınlarımızın nüfus cüzdanlarını yanlarında bulundurmaları gerekmektedir. Hastalarımızın ilaçlarını teslim alırken, hangisi çıkacağı belli olmayan 3 sorudan (nüfus cüzdanı sıra no, aile sıra no, cilt no) birini cevaplaması gerekmektedir. Eczanelerimiz gelen hasta ve hasta yakınları ya nüfus kağıtlarını getirecekler yahut bu soruların cevaplarını ezberleyecekler. Kaldı ki uygulamaların makul ve mantıklı olması gerekmektedir. Zira vatandaş haklı olarak bizlere ‘sen nüfus müdürlüğü müsün?’ diye haklı olarak tepki vermektedir.'' Kurumlar tarafından başlatılan uygulamalar daha deneme aşamasındayken ya da pilot uygulama yapılırken bile vatandaş ile ya da en azından basınla paylaşılması gerektiğini ifade eden Saydan, '' Gece yarısı, günün ilk saatlerinde ortaya çıkan sürpriz uygulamalar eczanelerimizden verilen ilaç hizmetinde aksamalara neden olmakta, hasta ve hasta yakınlarını mağdur etmektedir'' diye konuştu. AA
İlaç Takibi İçin Akıllı Bant
Güney Koreli araştırmacılar, ilaç takibi yapacak akıllı bant geliştirdi. Bant gerektiği anda ilaç enjekte edecek ve ilaç dozunu belirleyecek. Kalp, kas ve beyin faaliyetlerini okuyacak elektronik dövmeler geliştirmeye çalışan bilim insanları, giyilebilir akıllı cihazlar alanında önemli bir adım daha atmaya hazırlanıyor. Güney Kore’de geliştirilmekte olan nanoteknoloji ürünü akıllı bantlar, kullanıcılara ilaçlarını almaları gerektiği anda enjekte edecek, aynı zamanda ilacın dozunu da ayarlayacak.Akıllı bantlar 5x5 cm büyüklüğünde ve nano-parçacık kaplaması sayesinde kas faaliyetlerini takip edebiliyor. Isıyla harekete geçen akıllı bant, vücut ısısı arttıkça enjekte edilen ilaç miktarını da artırıyor. Akıllı bantların başarılı olması halinde, vücut değerlerini ölçen cihazların taşınmasına gerek kalmayacağı gibi hastalar unutmaları halinde bile ilaçlarını doğru zamanda gereken dozda alabilecek. Kablosuz ağlara bağlanacak Çalışmayı Seul Ulusal Üniversitesi Nanoparçacık Araştırma Merkezi ve Temel Bilimler Enstitüsü, ABD’nin Texas Üniversitesi’nin de desteğiyle yaptı. Nature Technology dergisinde yayımlanan araştırma makalesinde Parkinson hastalığı örneği veren araştırmacılar, kas çarpıntılarının akıllı bant tarafından tespit edileceğini ve entegreli bellek sistemi sayesinde gereken dozajın belirleneceğini ifade etti. İlaç enjektesi için vücut ısısının artmaması halinde, akıllı bantta yer alacak bir ısıtıcı gerekli işlemin yerine getirilmesini sağlayacak. Seul Ulusal Üniversitesi’nde biyomedikal mühendisi olan Dae-Hyeong Kim, insanların ilaç takip sistemleriyle çok ilgili olduğuna dikkat çekti ve akıllı bantta yer alacak esnek silika nano parçacıkları sayesinde kullanıcıların istedikleri zaman da ilaç enjektesini yapabileceğini söyledi. Geliştirilen prototipin şu an kablo bağlantısıyla kullanılabildiğini belirten Kim, ileride kablosuz ağlara bağlanma özelliği olacak bandın, doktorlara teşhis koyma ve ilaçları uzaktan kontrol etme imkanı vereceğini belirtti. The Verge
Kanser Tedavisi İçin Hedef Yerli İlaç
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2018′li yıllara kadar kanserde yerli ilaçla tedaviyi hedeflediklerini duyurdu.Kanser Daire Başkanı Doç. Dr. Murat Gültekin, Kanser Haftası sebebi ile yaptığı açıklamada , tüm dünyada kanserin ölüm sebepleri arasında birinci sırada, Türkiye’de ise 2nci sırada yer aldığını belirtirken, Avrupa Birliği başta gelmek üzere ABD, Kanada, Japonya, Avustralya gibi birçok gelişmiş ülkesine göre karşılaştırıldığında Türkiye’dekikanser oranlarının bu ülkelerin gerisinde olduğunu belirtti.Türkiye’de kanser yükseliş hızının dünyadaki artış hızına benzerlik gösterdiğine işaret eden Gültekin, ancak son yıllarda geçmiş yıllara kıyasla Türkiye’de kanser artışında hızın bir miktar azaldığını açıkladı.Kanser alanında uluslararası standartta her türlü tedaviyi ulaşılabilir kılmaya büyük önem verdiklerini belirten Gültekin, yerli ilaç üretiminin de stratejik öneme sahip oluğunu söyledi. Türkiye’de ulusal kanser tedavileri politikasında yerli ilaç üretiminin Bakanlık olarak öncelik verdikleri ve teşvik ettikleri konulardan birisi olduğuna dikkat çeken Gültekin, şunları kaydetti: ”Bu anlamda Türkiye’de birkaç firma son yıllar içerisinde oldukça önemli gelişmelere imza attılar. Türkiye’de kullanılan ilaçların % 70′inin yerli üretimini gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.”haber kaynağı:  724saglik.org/sağlık-haberleri