Sosyal Medyada Paylaşım Yapma Motivasyonunun Altında Yatan Psikolojik Etkenler
Instagram, Twitter, Facebook ve daha nicesi... Eğer yüz binlerce takipçiye sahip bir 'influencer' değilsek kimse fotoğraf paylaştığımız için bize ödeme yapmıyor. Peki, sosyal medyada neden paylaşım yapıyoruz?
Bu içerikte Buffer ve Psychologytoday kaynak olarak kullanılmıştır.
Paylaşım yapma düşüncesi bile beynimizdeki ödül merkezini harekete geçiriyor.
Kendimiz hakkında daha fazla konuşmaya bayılıyoruz.
Günlük konuşmalarımızın ortalama %30 -%40 kadarında kendimizden bahsediyoruz. Sosyal medyada ise bu oran yaklaşık %80 seviyesine zıplıyor. Kendi görüşlerimizi paylaşmak çoğu zaman başka fikirleri dinlemekten daha cezbedici geliyor. Dolayısıyla sosyal medyada paylaşım yaptığımızda bu hazzın doruklarına ulaşıyoruz.
İlgi çekici her türlü bilgiyi paylaşma dürtüsüne sahibiz.
Herhangi bir bilgiyi başkalarına iletme dürtüsüne doğuştan sahibiz. Beynimiz, daha tek bir tuşa basmadan, sadece paylaşmayı düşündüğümüzde bile ödül merkezini harekete geçiriyor. Dolayısıyla internette karşımıza çıkan ilgi çekici her türlü içeriği paylaşma dürtüsüne sahibiz.
Bu aynı zamanda ne kadar entelektüel, komik, araştırmacı vs. olduğumuzu göstermek için de önemli bir araç.
Sevdiklerimizle iletişim içerisinde kalmak ve bağı koparmamak bizim için önemli.
Araştırmalara göre, sosyal medya kullanıcılarının %78'i sevdikleriyle etkileşim içerisinde olmak için paylaşım yapıyor. Hangi platformda paylaşım yaparsanız yapın, yorumlar ve dm yoluyla etkileşime giriyorsunuz. Kimi zaman bu etkileşim için hikayeye alev atmak bile yeterli olurken kimi zaman etkileşimin konusu fikirler ya da ideolojiler olabiliyor.
Beğenilmeyi önemsiyor, bazen sırf beğenilmek için beğeniyoruz.
Sosyal medyada yaptığımız paylaşımlara gelen pozitif reaksiyonlar hem insanlarla bağımızı kuvvetlendiriyor hem de kendimizi iyi hissetmemizi sağlıyor. Paylaşımları beğenirken aklımızda yer eden durumlardan biri de bu karşılıklı olma durumu. Bunu kısaca 'takibe takip' ya da 'layka layk' olarak özetlemek mümkün. Beğenilme ihtiyacına neden sahip olduğumuza gelince: sosyal bir canlıyız😅
Değişmediğimizi, hala toplum içinde kabul gören ve saygı duyulması gereken biri olduğumuzu göstermeyi seviyoruz.
İnsan bu, kuş misali... Bir dönem çok yakın olduğumuz insanlarla aramıza yollar, yıllar girebiliyor. Belli bir mesafeden sonra birçok yakınımızla tek bağımız, sosyal medyada yaptığımız paylaşımlar oluyor. Bu paylaşımlar sayesinde sevdiklerimize geçen zaman içerisinde nasıl değiştiğimizi gösteriyoruz. Bir nevi çıldırmadığımızı, hala aynı kişi olduğumuzu ya da pozitif yönde değiştiğimizi ispatlıyoruz.
Örneğin, grup fotoğrafları paylaştığımızda, takipçilerimize sosyal iletişimde ne kadar başarılı olduğumuzu gösteriyoruz. Çift fotoğrafları paylaştığımızda sevildiğimizi ve ciddi bir ilişki içerisinde olduğumuzu herkese duyuruyoruz. Hayvanlarla ya da çiçeklerle fotoğraf paylaştığımızda ise içimizdeki doğa ve hayvan sevgisini takipçilerimize yansıtıyoruz.
Sahne ışığını hissetmeye ve takdir edilmeye ihtiyaç duyuyoruz.
İlgi odağı olmak birçok insan için önemli. Elbette bu ilgiyi küçük düşerek değil, takdir kazanarak çekmek istiyoruz. Bu sebeple daha önce beğenilmiş paylaşımlarımıza benzer paylaşımlar yapmaya meyilliyiz.
'Sportlight effect' olarak da tanımlanan, sanılanın üzerinde dikkat çektiğine inanma yanılgısı, insana özgü zaaflardan biri. Örneğin, sokakta yere düştüğümüzde herkesin bizi izlediğini ve içinden güldüğünü düşünme eğilimine sahibiz. Aynı şey sosyal medyada yaptığımız paylaşımlar için de geçerli.
Bonus: Bazen tüm paylaşımları yalnızca 'O' görsün diye yapıyoruz.
Bazen sosyal medyada paylaşım yapmanın motivasyonu yalnızca bir kişi olabilir. Bunu kimi zaman birinin dikkatini çekmek ve ona ne kadar muhteşem olduğumuzu göstermek için kimi zaman ise birine neyi kaybettiğini göstermek için yaparız. Paylaşımın tek motivasyonu, o kişiyle olan etkileşim ya da etkileşim ihtimali olur. Bu noktaya geldiyseniz, dileriz hakkınızda hayırlısı olur 😇
Yorum Yazın