Şeyda Betül Kılıç Yazio: Rahat Ölebiliriz, Bizsiz de Oluyor
Vazgeçilmez olduğumuz kadar varız(!) Bizim tutunduklarımız ve bize tutunanların çokluğuyla varlığımıza anlam giysisini giydiriyoruz ve bu hiç saçma değil. Dünya denilen bu mavi boşluk ancak böyle katran karası boşluğa galebe çalabiliyor. Hepimiz, biz olmazsak bu dünyanın eksik kalacağına inanmaya meyilli yaratıklarız. Dünyada başka hiçbir canlı kendi yokluğuna ağlamaz ve diğerlerinin kendi yokluğuyla dağılıp gideceğine inanmaz. İşte bu yüzden bir kere daha acayip sefil yaratıklarız. Yazının ilerleyen bölümleri canınızı sıkacak, dilerseniz burada kapatıp gidebilirsiniz.
Onlarca yas sürecine eşlik ettim ve başta kendi yas süreçlerimde de gördüm ki, her ölüm, gelmesi kaçınılmaz kendi vedamızı hatırlatıyor.
Ben olmasam ne yaparlar dediklerinizden uzak kalmayı denemelisiniz.
Sonra bir bakın. İşte gerçek sorun tam da orada. İhtiyaç duyulmaya duyduğumuz ihtiyacı görebiliyor musunuz? O nasıl bir şeydir. Bize duyulan ihtiyaç kadar değerliyiz öyle mi? Acı haber şu ki, insanlar veya sevdiklerimiz, biz olmadan ve bizim desteğimiz olmadan da kendileri için gerçekten önemli ihtiyaçlarını giderebilirler. E şimdi ne olacak? Bizden geriye hiç mi kaldı? Elbette hayır! Bilakis, ihtiyaç duyulmaktan özgürleşmeyi deneyebiliriz. İhtiyaçtan öteye değerlerimizle açtığımız uzun yollarda yürüyenler sonsuza kadar olmaya devam edeceklerdir. Kimseyi kendimize kör düğümle bağlamadan ancak bağ kurarak ve özgür değerlerle kalarak yaşamayı seçebiliriz. Bana kalırsa ihtiyaçlarımızı giderenin oluşturduğu konforu değil sevdiklerimizi anlamlı adanmışlıklarıyla özlemeyi becerebiliriz.
Yorum Yazın