Sahte Hayatların Gölgesinde Bir Nesil: Sosyal Medya Kullanımı Genç Kızları Erkeklere Oranla Daha Fazla Depresyona Sürüklüyor
Sosyal medya, genç yaşlı herkesin bir parçası haline geldi artık. Neredeyse tüm boş zamanlarımızı internette harcarken, bazılarının işi haline gelmiş durumda bile. Özellikle Instagram'da gördüğümüz muhteşem kusursuz vücutlar ve Twitter'da okuduğumuz o gerekli gereksiz boş fikirler, farkında olmadan zihnimizin bir köşesine yerleşiyor. Bu meseleyle alakalı yurt dışında yapılan bir araştırma, durumun düşündüğümüzden çok daha kötü olduğunu gösteriyor. Genç kızlarımızın, erkeklere göre sosyal medya sebebiyle depresyona girme oranları çok daha yüksek.
Hazırsanız, durumumuz ne kadar kötü birlikte görelim...
Son yıllarda araştırmacılar, sosyal medyanın etkilerini değerlendirmek ve gençleri olumsuz etkilerden koruyabilmek amacıyla çeşitli çalışmalar yapıyorlar.
Araştırmaya göre genç kızlar, sosyal medyadan olumsuz etkilenmeye daha açık.
14 yaş altı genç kızların 2/5'i günde en az 3 saatini sosyal medyada harcarken, bu oran yaşıtları olan erkeklere kıyasla iki kat daha fazla. Genç kızların yalnızca %4’ü, genç erkeklerin ise %10’u sosyal medyayı kullanmıyor.
Klinik düzeyde depresyon belirtisi gösterme oranı da genç kızlarda çok daha fazla.
Genç kızlarda %25 olan bu oran erkeklerde %11’e kadar gerileyebiliyor.
11 bin kadar gencin verilerinin analiz edildiği başka bir çalışmada, sosyal medya ile depresif belirtiler arasındaki ilişki incelendi.
Sosyal medya kullanımının daha az uyku, uykuya geçme zamanının uzaması, uykunun daha fazla kesintiye uğraması ile arasında doğru orantılı bir ilişki var. Dolayısıyla genç kızlarda bu sorunlara daha sık rastlanıyor.
İnternet tacizleri ve siber zorbalık da sosyal medyada harcanan zaman ve depresif belirtilerle doğrudan ilişkili.
Sosyal medyanın sebep olduğu depresyon ise hem kızlarda hem erkeklerde aynı şekilde gerçekleşiyor.
Genç kızların %40’ı ve genç erkeklerin de %25’i siber zorbalığa ya da internet tacizine maruz kalıyor. Kızlarda %40, erkeklerde ise %28 oranında uykunun sık bölünmesi vakası gözlemlendi.
Sonuçlar sonrası uzmanlar ve aktivistler, hükümetlerden sosyal medya platformlarının düzenlenmesi konusunda elini taşın altına koymalarını istedi, ancak yetkililer bu durumu ne kadar dikkate alırlar orası tartışılır. Yine sosyal medya platformlarını da bu konuda bir düzenleme yapmaları konusunda istekte bulundular...
Araştırmadan sorumlu profesörlerden biri, belli bir yaşın altındaki gençler için sosyal medyanın daha güvenli bir yer haline getirilmesi gerektiğini savunuyor.
Bu durum ne kadar gerçek olur tartışılır, diğer bir yandansa profesör, gençlerin sosyal medya kullanımlarının belirli saatlerle sınırlandırılması gerektiğini de savunuyor.
''Artık zorbalık okul kapılarından çıktı ve insanları evlerine kadar takip edebiliyor.''
Bir yardım kuruluşu olan YoungMinds’ın kampanya direktörü olan Tom Madders, sosyal medyanın bir yandan faydaları olduğunu ancak diğer yandan da başkalarının “mükemmel” hayatları ile kendi hayatlarını kıyasladıkları bir baskı unsuru olduğunu söylüyor.
''Sosyal medya kullanımı okullarda öğretilmeli.''
Madders, “ Ayrıca dijital esnekliğin okul müfredatının bir parçası olmasını sağlamalıyız ki böylece her çocuk, erken yaştan itibaren sosyal medyayı pozitif olarak nasıl kullanacağını ve kendilerini üzen bir şey görürlerse ne yapmaları gerektiğini öğrensinler” diyerek bunun bir eğitimi olması gerektiğini savunuyor.
Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce böyle bir eğitim ülkemizde uygulamaya konur mu? Düşüncelerinizi yorumlar kısmında bizimle paylaşmayı unutmayın...
Yorum Yazın
Bu konuda bilimsel araştırma yapmaya gerek var mıydı ki?