'Paralel' Operasyonun Adı Gülen'in Kitabından Alınmış
İzmir merkezli olarak 18 ilde yapılan paralel yapı iddialarına yönelik operasyonda tutuklanması istenen 36 kişiye ait, savcılık fezlekesinde ilginç suçlamalar yer aldı. Operasyonun kamuoyunda 'casusluk' davası olarak bilenmesine rağmen, gerçek adı olan 'testi' isminin Fethullah Gülen'in 'Kırık testi' adlı kitabından alındığı ileri sürüldü. Savcılık fezlekesinde zanlıların 3 bin 100 kişiyi mağdur ettikleri, Fethullah Gülen'in ise, casusluk soruşturmasında, emrinde olan devlet içindeki yapıyı harekete geçirip 'sözde adli soruşturmayı' başlattığı öne sürüldü.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü FETÖ (Fethullahçı Terör Örgütü) soruşturmasında, 1.5 yıllık hazırlık döneminden sonra geçen salı günü 18 ilde operasyon düzenlendi.
Operasyonlarda, aralarında Merkez Valileri Mehmet Oduncu, halen görevde olan Eskişehir Vali yardımcısı Mesut Keser, Mülkiye Başmüfettişi Ferda İleri, Ahmet Kaya, Sadık Altunkaynak, İzmir'de 10 Kasım 2011-12 Şubat 2014 tarihleri arasında Emniyet Müdürlüğü yapan Ali Bilkay, Afyon Polis Okulu Müdürü Müjdat Karagöz, Organize Suçlarla Şube Müdürlüğü'nden sorumlu İzmir eski Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Ali Şevik, şube müdürleri Erkan Değer, Behzat Tuzcu, Şube Müdür yardımcısı Taner Aydın ile amirler Yusuf Uzşan ile Yaser Özoğul'un da bulunduğu, 49 kişi gözaltına alındı.
Bir numaralı zanlısı Fethullah Gülen olan soruşturmada, toplam gözaltı kararı sayısının ise 57 olduğu açıklandı. Soruşturma çerçevesinde Fethullah Gülen'in de aralarında bulunduğu 8 kişi için de yakalama kararı çıkarıldı. Gözaltındaki 49 kişiden 13'ü serbest bırakıldı.
20 saat 12 kişi sorgulandı
Adliyeye gönderilen ve tutuklanması istemiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine gönderilen, 36 zanlının sorguları dün saat 16.30'da başladı. Casusluk soruşturmasındaki 357 sanığın yargılandığı duruşma salonunda 20 saatte saat 13.00'e kadar 12 kişi sorgulandı. Görüntülü kayıt sistemin çalışmaması ile suçlamaların çok olması ve ayrıntılı sorgu yapılmasından dolayı ifade işlemlerinin uzun sürdüğü öğrenildi.
Operasyon adı Gülen'in kitabından alınmış
Bu arada 36 zanlının tutuklanması için mahkeme sevki sırasında savcılığın hazırladığı fezlekede İzmir eski Emniyet Müdür Ali Bilkay, Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Ali Şevik ile diğer polisler Serkan Çiftçi, Yasef Özoğlu, Özcan Kezzap, Gökay Ersel Gülek, Sadık Özilhan, Fahrettin Karaağaç, Ergin Öztürk ve Cem Kendigelen, örgütün yöneticileri oldukları iddia edildi. Bu kişilerin de, sahte raporlar ve usulsüzlüklerle belirlenen kişileri 17 ay boyunca usulsüz olarak dinledikleri öne sürüldü. Ayrıca aynı kişiler arasında, geçmişten gelen bir suç birlikteliği ve hiyerarşik yapı içerisinde hareket ettikleri, buna göre, kamuoyunda soruşturma her ne kadar 'casusluk soruşturması' olarak isimlendirilse de, gerçekte adının, Fethullah Gülen'in 'Kırık Testi' kitabından hareketle 'Testi' adının verildiği öne sürüldü.
Zanlılara ağır suçlamalar
Bu arada zanlılar, 'terör örgütü kurmak, yöneticisi olma, devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak, iftira, suç uydurmak, resmi evrakta sahtecilik, özel hayatının gizliliğini ihlal, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi, verileri ele geçirmek, yasaklanan bilgilerin açıklanması, suç delillerinin yok edilmesi, gizlenmesi, değiştirilmesi'yle suçlandı.
Ayrıca zanlıların casusluk soruşturmasında, FETÖ ve PDY (Paralel devlet yapılanması) içindeki kolluk kuvvetleri ile yargı mensupları tarafından yasadışı dinlemeler yaptıkları, sahte ihbar mektupları hazırladıkları, gerçeğe aykırı bilgilerin üzerine operasyonu inşa ettikleri, bu sayede de verilen mahkumiyetlerle, kamu kurumlarına güvenin yok edilmesini, kişilerin de itibarsızlaştırılmasına çalıştıkları ileri sürüldü.
Cinsel içerikli konuşmalar, casusluk algısına dünüştürüldü
Bu iddialarını yanı sıra casusluk soruşturmasında yargılanan 357 zanlının büyük bir bölümünün, cinsel içerikli görüntüleri ve telefon konuşmaları da yine dosyalarda yer almıştı. Gözaltındaki zanlıların, cinsel içerikli bu konuşmalarla casusuluk algısı yaratmaya çalıştıkları öne sürüldü. Yapılan bu tür casusluk soruşturmasıyla da, 3 bin 100 kişinin mağdur edildiği bilgisine de savcılık fezlekesinde yer verildi.
Fethullah Gülen'e de agır suçlamalar
Dosyanın firari şüphelisi olarak fezlekede isimlendirilen Fethullah Gülen için de, “Yöneticiliğini yaptığı FETÖ terör örgütüyle anayasaya da belirtilen cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, soysal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek devlet otoritesini zaafa uğratmak, yıkmak, ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, kamu düzenini bozmak, bu çerçevede Türkiye Cumhuriyeti bakanlıklarına ait bürokratların ve TSK mensuplarının tavsiye edilmesini sağlayarak tasfiye edilenlerin yerine kendi örgüt mensuplarını yerleştirmek amacıyla, devlet içerisinde oluşturduğu yapıyı harekete geçirerek, sözde adli soruşturmayı başlatıldığı' suçlamaları yer aldı.
Belgelere gizli raporu vermişler
Zanlılardan Ali Bilkay'ın tüm yasa dışı dinleme kararlarına onay verdiği, mülkiye müfettişlerinin de, kendilerine gönderilen belgelere, 'gizli' ve 'çok gizli' raporları verdikleri ileri sürüdü.
CHP'den tepki
İzmir merkezli olarak 18 ilde yapılan paralel yapı iddialarına yönelik operasyonuyla ilgili CHP Cezaevi Komisyonu açıklama yaptı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Grup Başkanvekili Özgür Özel ve Muğla Milletvekili Nurettin Demir'den oluşan heyet adına yapılan yazılı açıklamada, şöyle denildi:
'Gazetelere baktığımızda yıllardır raporlarımızda belirttiğimiz çarpıklıkların, hukuksuzlukların yeni keşfedilmişcesine kamuoyuna sunulduğuna şahit olmaktayız. Tüm bu davalarda yaşananları açık ve net biçimde gözlemlememize ve raporlaştırarak kamuoyuna açıklamamıza rağmen o günlerde ses çıkarmayanlar, insanların namus ve şerefini kendi siyasi ikballeri için harcayanlar, bu kumpasların talimatını veren bir numaralı sorumlular, bugün cemaate karşı olmak adı altında bunlarla hesaplaşır görünmekte, dünün tetikçileri bugünün vicdanlı demokratı rolüne girmektedir.'
'3 bin 500 eşin durumu ne olacak'
İnsanları manşetlere taşıyıp onur ve haysiyet cellatlığı yapanların bugün aynı olayları kumpasmış diye kamuoyuna yansıtabilecek kadar pişkinlik ve yüzsüzlük içinde olunduğu da ifade edilen açıklamada şu ifadeler yer aldı:
'İddianameye göre birbirini hiç tanımayan üç kişinin evinden aynı marka, aynı model, seri numaraları birbirini takip eden hard disk çıkmasını CHP defalarca dile getirmiştir. Sapanca'da, Karşıyaka'da ve Denizli'de eş zamanlı bulunan hard disklerin bulunuş anlarında yaşananları CHP anlatmıştır. O anlatılar bugün ortaya çıkan düzmece aramaya ilişkin görüntülerin bire bir aynısıdır, deşifresi şeklindedir. Üzülerek belirtmek isteriz ki, tutuklu yargılananlar dışında üç bin sivil bürokrata pandora veri tabanı üzerinden kurulan kumpası, atılan iftiraları deşifre ettiğimiz toplantıda veri tabanında adı geçen dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler, kendi adını bizden duyunca 'ben bunu eşime nasıl açıklarım' diye peşimize düşmesine karşın diğer 3 bin 500 eşin durumu ile bugüne kadar iktidar çevrelerinden ilgilenen hiç olmamıştır.'
En iyi f 16 pilotu terfi ettirilmedi
Üç F- 16 filosunun komutanlarının aynı anda fuhuş ve askeri casusluk iddiasıyla suçlandığına de yer verilen açıklamada şöyle devam edildi:
'Biz çeteyi o gün deşifre ederken hükümet, bu gerçeği bugün görüyor. Ancak bu durum, emrindeki filoyla fotoğraf çekip yabancı ülkelere bildirdiği iddia edilen ve dünyanın en iyi F- 16 pilotu seçilen filo komutanının daha üç ay önceki Yüksek Askeri Şura'da terfi ettirilmeyip istifaya zorlandığı, şu anda bir özel hava yolu şirketinde kabin arkadaşlarıyla birlikte yolculara iyi yolculuklar dilediği ve yaklaşılan havaalanındaki sıcaklık konusunda yolculara bilgi verdiği gerçeğini değiştirmez. Donanmanın yetişmiş en iyi subaylarını, saha komutanlarını, filo komutanlarını, komadorlarını dünyaya rezil edenler ve onları kaybedenler dünyanın en güçlü donanmalarından birinin bugün içine düştüğü acziyetin baş sorumlularıdırlar. CHP Cezaevi Komisyonu olarak dün nasıl bu kumpasları kamuoyuna deşifre etmeyi görev edinmiş isek bugün de bu iki yüzlülükleri ve esas sorumluyu gizleme çabalarını kamuoyuna açıklamayı vicdani bir görev olarak görüyoruz.'
DHA