Oğuzhan Uğur: 'Bahçeli'nin Açıklamasıyla İrkildik'
Oğuzhan Uğur, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun kendilerini hedef alan açıklamalarının deprem bölgesinde yardım için çalışan gönüllü gençler arasında korku yarattığını anlattı.
6 Şubat'ta Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremler 10 ilde büyük bir yıkıma yol açtı. Çok sayıda binanın yıkılmasıyla binlerce kişi enkaz altında kaldı. Kamu kurumlarının arama kurtarma ekiplerini ve yardım malzemelerini deprem bölgesine ulaştırmada gecikmesi vatadaşları isyan ettirdi.
Yardımların organize edilmesinde Haluk Levent'in kurduğu AHBAP ve Oğuzhan Uğur'un kurduğu Babala TV ön plana çıkınca iktidarın hedefine oturdu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında iki platformu hedef alıp 'Devleti bir kenara itip ahbap çavuş ilişkisi içinde yardım toplanması bizim nazarımızda yanlıştır. Devletin yetişemediği ne vardır ki 'Ahbapcılar' ve 'Babalacılar' kanat çırpmaktadır. Bu sahtekarların artık TV'lerde yer almaması lazımdır' dedi.
Bahçeli'nin ardından bir açıklama da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dan geldi. Soylu 'Zaten bizim birçok AFAD da dahil sivil toplum da dahil çalıştığımız dernekler var. Onlar kendileri isterler, 'Bizi denetleyin, biz bu konuda milletimize karşı, bağışçılarımıza karşı art niyet içerisinde olmayalım' derler ama bunu istismar eden varsa da bu konuda devletle eş koşmaya çalışan varsa da gereği yerine getirilir, getirilecektir' ifadelerini kullandı.
Ardından Oğuzhan Uğur Babala TV'nin sosyal medya hesabından yapılan bir paylaşım nedeniyle savcılık tarafından ifadeye çağrıldı. Yaşadıkları süreci Halk TV'den İsmail Saymaz'a anlatan Oğuzhan Uğur, yardımlarda ön plana çıktıkları için yıpratılmak istendiklerini belirtti. Bahçeli'nin ve Soylu'nun açıklamalarının yardım faaliyetinde çalışan gönüllü gençler arasında korkuya neden olduğunu kaydeden Uğur, 'Beni zaten korkutamazlar. Ben yıllarca Silivri’ye gitmiş gelmiş adamım, gider yatarım' dedi. Saymaz'ın soruları ve Uğur'un yanıtları şöyle:
"Birileri şovunu yapacaktı..."
Hangi aşamada size saldırı yöneldi?
Benim bir videomda AFAD gönüllüleri şöyle diyor: “Hakkımızı helal etmeyeceğiz, bizi koordine edemediler.” Ben de diyorum ki “Şikayet edeceğiniz çok şey var ama şimdi değil.” Bu video onların canını sıktı. Sanırım biz çok daha hızlı koordine olduk. Birileri şovunu yapacaktı, bazı tarikatlar filan… Zaten bize saldıranların algoritmasına baktık.
Ne çıktı?
Hepsi birbiriyle bağlantılı troller. Hatta WhatsApp gruplarında “Oğuzhan ve Haluk’a sallayın” diyenler olmuş. “Adamlar yardım ediyor, niye yapalım” diyenleri gruptan atmışlar.
Baraj içerikli bir twiti gerekçe gösteriyorlar.
Onu da kanıtladık 50 bin kere.
Nedir?
Kültür Bakanlığı’ndan bir kadın arıyor, ses kaydı var, savcılığa verdik, diyor ki “Uydudan su basma görüntüler geliyor.” Bizimkiler tweet atıyor. 7’sinde oluyor bu. Dört gün sonra “Baraj patladı” haberi geliyor. Sahadan yayıyorlar. Megafonlarla bir grup bağırıyor. AFAD’çılar sirenlerini açıp kaçışıyor.
Murat Ağırel aradı beni, soruşturma açıldığını duyunca. Diyor ki “Ben oradaydım. Sizin tweetinizle alakası yok.”
Bölgede internet çekmiyor. Bölgeden barajla ilgili beş tweet atılmış. İnternetin çekmediği yerde bir tweetin infiale yol açması mümkün değil. Sonra baktım ki, Emniyet’ten aranıyorum. Allahtan, gelip beni almadılar.
Alabilirlerdi.
Tabi, çok çirkin olurdu.
"Bahçeli’nin açıklamasıyla biraz irkildik"
Nasıl bir muameleyle karşılaştınız?
Hiç düşmanca bir manzarası yoktu savcı beyin. O da konunun farkında bence.
Biraz bekletildiğinizi duydum.
Çünkü çok büyük bir baskı var. Kendi trolleriyle sosyal medya baskısı olduğu için… Kanıtları verdik. Ben “Değerlendireceğim” dedi. Koridorda beklemek zorunda kaldık.
Ne kadar?
İki saat desek… Toplamda 3.5 saatte çıktık.
İfadenizi verdiniz.
Verdim. Dedim ki Beyaz TV Ana Haber’de diyor ki “Megafonlu şahıslar.” Binin üzerinde insan, göçük altından çıkarılmasına yardımcı olduklarımız da içerisinde, soruşturmayı duyunca dediler ki “Biz şahidiz ne olduğuna, ifade verelim.” Bir çoğunu TC’sini gönderdim. __Biz 04.04’te kargaşa sonrasında şöyle bir tweet atmışız: “Bir yalan yüzünden insanlar ortalığı boşaltıyormuş, böyle bir durum yok, insanların desteğe ihtiyacı var.”
Şu an durum ne?
Savcılıktan arayan soran yok. Bahçeli’nin açıklamasıyla biraz irkildik. Kendisinin yanlış bilgilendirildiği kanaatindeyim. Konunun örgütlü kötülük olduğunun farkındayız. Bunlarla uğraşacağıma belki iki tane tır koordine edecektim.
Örgütlü kötülüğü biraz açabilir misiniz?
Kanıta rağmen talimat aldıkları başlık üzerinden saldırıyorlar.
Linçe varan öneriler duydum.
Bir Star yazarı, “Yağmacılara ne yapılıyorsa aynısı yapılsın” demiş. Ahlaksızca şeyler. Amma velakin bugün sayın Kılıçdaroğlu aradı, desteklerini belirtti.
Ne konuştunuz?
“Nasılsın” dedi. “İyiyim, bu bizi yıldıramaz” dedim. “Moralini yüksek tut. Her şeyin farkındayız, teşekkür ediyoruz yaptıkların için, yanındayız” dedi. AK Partili vekiller de söyledi.
"Bizi yıpratırlarsa bir tek yardım yapan kendileri kalacaktı"
Neden bunu yaşadınız?
İlk dakikadan itibaren birçok insanın hayatına dokunduğumuz için, sosyal medyada halk “Ulan Oğuzhan Uğur, ulan Haluk Levent size helal olsun, devlet sizin gibi çalışmıyor” dedikleri için… Bizim ismimiz ön plana çıkıp yetkililer eleştirilince, yaptığımız yardımların ne kadar büyük olduğunu görmemek için öyle başlıklar koydular ki, bizi yıpratırlarsa bir tek yardım yapan kendileri kalacaktı. Çünkü bizden başka yardım yapan yok.
Kurumlara güven duymayanlar sizin üzerinizden yardım yapıyor.
Aynen öyle. Onların zoruna giden bu oldu. “Devletimiz burada, AFAD burada” diyemediler. Biz oradaydık daha önce çünkü. Bizi aradan çıkartıp “Her türlü yardımı biz yapıyoruz” demeye çalıştılar. Halbuki ilk iki gün yaşanan koordinasyon sıkıntısının siz de farkındasınızdır. Zaten bütün halka tweet atsalar, TV yayını da yapsalar, orada acıyı yaşayan 13 milyon insan var. Bu insanlar görüyorlar. Ve bu insanlar konuşuyor bizim yardımlarımızı. Bu da onları çok sinirlendiriyor.
Sizde bir kaygı yarattı mı?
Ben de hiçbir endişe yok. Çünkü hiçbir hatamız olmadığının farkındayım. Alnımız açık. Üzüldüğüm şey şu: Bize gelen gönüllü çocuklar 20-25 yaşında. Bu çocuklar elbette korktular. Düşünsenize, koskoca Bahçeli çıkıp bir şeyler söylüyor, Soylu açıklama yapıyor. Çocuklar zaten bu insanlardan hep korktular. Ben de onların korkusunu gidermek için mesai harcadım. Hukuk profesörleri kalktı, Babala’ya geldiler. Dediler ki “Merak etmeyin, suçunuz yok.” Topladım çocukları, dedim ki “Korkmayın, buradayız.”
Dün bir video paylaştım. Paylaştığım videoda “AFAD’a gerek yok, ben yaparım” diyorlar. Biz jandarma komutanlarıyla eşzamanlı çalıştığımız için birisi yolluyor tırı, diyor ki “Bunun koordinasyon için AFAD’ı arayayım mı” O da diyor ki “AFAD’a gerek yok, ben hallettim.” Onu bile alıp…
Büyük bir çirkinlik var. Beni zaten korkutamazlar. Ben yıllarca Silivri’ye gitmiş gelmiş adamım. Ayrıca çoluğum yok çocuğum yok, gider yatarım. Ekibimizdeki koordinasyonun bozulmasını neredeyse sağlıyorlardı ama toparladık. Babala TV tweetlerini durdurdum. Durdurmamın sebebi korkmak değildi. Sebebi şu: artık göçük altından çok ses almıyoruz. Az ihbar geliyor. Biz tırlarımızı, çadırlarımızı koordine etmeye devam edelim. Mesela yurt dışından elektrik için güneş panelleri geliyor, hemen valiliklerle iletişime sokuyoruz.
Siz devletle koordineli çalışıyorsunuz değil mi?
Her zaman.
Yorum Yazın
Bu bunak gargamelin peşinden giden tiplere de acıyorum,kendinize saygınız olsun biraz...
Olayın özü Oğuzhan'ın da dediği gibi daha çok bizlerin düşünce tarzı. Devlet yetişemedi ama ahbaplar, babala tvler hemen koordine olup yardım etti kafası. Bu... Devamını Gör
Cimere yazın
Devletin yetersizliği yüzlerine vuruldu çünkü.. Oğuzhan Uğur ve Haluk Levent'e çok şey borçluyuz
Devletin değil yönetenlerin yetersizliği yüzlerine vuruldu.