Oğuzhan Özyakup: "İlk Hedefim Beşiktaş’ta Şampiyonluk Yaşamak"
Beşiktaş'ın bu sezonki orta saha dinamosu Oğuzhan, Şenol Güneş ile gelen farkı anlattı.
Her zaman yetenekli olduğu biliniyordu. Merak edilen, A takımlarda oynayabilecek performansı gösterip gösteremeyeceğiydi… Beşiktaş’ın maestrosu, bu sezon ortaya koyduğu oyunla artık kendini ispatladı! Şenol Güneş yönetiminde bambaşka görüntü çizen Oğuzhan Özyakup, Four Four Two’dan Recep Özerin’in sorunlarına samimi cevap verdi.
İşte derginin Türkiye edisyonunda yer alan o röportaj;
Beşiktaş’ta ilk birkaç maçından sonra senin için “Çelimsiz”, “Vitaminsiz”, “Kondisyonu yetersiz” eleştirileri yapılmaya başlanmıştı. Bunlar kulağına geldi mi?
Duyuyordum, hatta kafama takıyordum. Sonra saygı duyduğum eski futbolculara derdimi anlattım. Bana “Başkaları için yaşama!” dediler. Kendime gerçekten iyi baktım. Kulüpten bana verdikleri fitness hocamı evime çağırıp çalışmaya devam ediyordum. Geçtiğimiz sezonun ikinci yarısını tamamen buna adadım. Karşılığını da aldım.
Şenol Güneş’in buna ne kadar katkısı var?
Samet Aybaba ilk maçlarında beni tercih etmemişti, Slaven Bilic de öyle. Şenol hoca gelir gelmez hepimize değer verdiğini gösterdi. Onunla sadece futbol değil, özel konularımızı da konuşabiliyoruz. Eski bir öğretmen olduğu için nasıl konuşması gerektiğini biliyor ve çok iyi dinliyor. Hücum futbolunu çok seviyor ve sürekli pas yapmamızı istiyor. Pas! Pas! Hücum! Ben de “Bu benim tarzım, bunu çok iyi yapabilirim” dedim.
Slaven Bilic seni forvet arkasında oynatıyordu, Şenol hoca daha geride görev veriyor. Bu sistemden de memnun musun?
Şenol hocayla herkesin pas trafiğine katılması ve hücuma destek vermesi, ayrıca takım halinde savunma yapması gerekiyor. Geçen sezon çok geriye çekiliyorduk; şimdi rakibi önde karşılamaya çalışıyoruz, kontrol bizim elimizde olsun istiyoruz. 8 numarada olduğum için ben de her yere yetişmeye çalışıyorum.
Maestro gibi hareket edebilmen için 8 numara mı daha uygun, 10 numara mı?
Topu arkadan aldım, oyun kuruyorum diyelim. 10 numara topla buluştuğu anda bilirsin ki skor değiştirecek. 8 numarada oynamak da alan bulma açısından daha kolay. Bence bu da maestroluk çünkü geriden tüm takıma top dağıtıyorsun. Bilic zamanında Beşiktaş’ta 10 numaralara top gelmiyordu. Şenol hoca tek ön liberoyla oynatıyor. Biz de Sosa’yla yan yana, iki forvet arkası gibi oluyoruz. İkimiz de geriden top taşıyoruz.
Süper Lig’de senin yaptığın işi yapan hangi oyuncuları beğeniyorsun?
Wesley Sneijder ve Aatif Chahechouhe gerçekten çok iyi oyuncular. Verdiği toplarla Sneijder’ın elini rahatlatan Selçuk İnan’ı da söylemeden geçemem. Bu isimler Süper Lig’e kalite katıyor.
İlk 11’e girmeye başladın ama neredeyse hiç 90 dakikayı tamamlayamıyordun. Kondisyonun mu yetersizdi?
İlk birkaç maçımda tamamladım ama sonra Samet hoca beni oyundan almaya başladı. Bilic de sürekli 75’te çıkarttığı için insanlar “Oğuzhan maçı çıkaramıyor” diye düşündü. Oysa Türkiye’de son 20 dakikada maç açılır ve orta sahaların fırsatları çoğalır. Ben o dakikalarda kenarda olduğum için bundan faydalanamıyordum. Sonra da son dakikalarda girmeye başladım. Bunu bir türlü kabullenemedim.
Baban ve amcan da eski futbolcu. Sana “Futboldan para kazanılmaz oğlum, bir mesleğin olsun, hobi olarak yine oyna” demediler mi?
Aileden birinin futbolda iyi bir yerlere geleceği belliydi. Amcam Gençlerbirliği’nde oynadı, babam Şekerspor’da oynadı, kuzenim Trabzonspor altyapısında kaleciydi… Piyango bana vurdu!
İngiltere’ye gittiğinde Hollanda’da alıştığın antrenmanlardan farklı olarak neler gördün?
İdmanda dar alanda maç yaparken yasaklar koyuyorlardı. İlk kural ileriye oynamaktı. Çok sıkışırsan geriye oynayabilirsin, onda da tek pas yapmak zorundasın!
Ryan Donk, AZ Alkmaar’da oynadığı dönemden seni “top toplayıcı çocuk” olarak hatırlıyor. Sen onu nasıl hatırlıyorsun?
Şota’yla birlikte A takımda oynuyorlardı, biz de maçlarda saha kenarında oluyorduk. İnanılmaz heyecanlanıyordum. Sonradan çok iyi arkadaşım oldu. Şimdi de rakibim!
Sosyal medyada gördüğümüz kadarıyla iyi arkadaşlarından biri de Robin van Persie. Saha dışında en iyi olduğu konu ne?
Kendisine sorsanız “Tavla” der ama söyleyeyim, abartıyor! Satranç oynar gibi düşüne düşüne oynadığı için sıkılıp yanlış hamle yapıyorum. Ne zaman bana gelse tavla sehpasının olduğu koltuğa oturur. Tavlamın üzerine adını yazdığı, sık sık da suşi ısmarlattığı doğrudur!
Bir maç sonu açıklamanda “Benim hedeflerim çok yüksek” demiştin. Ne o hedefler?
İlk hedefim Beşiktaş’ta şampiyonluk yaşamak. İkincisi de dünyanın en önemli kulüplerinden birinde oynamak. Avrupa’dan teklifler aldım ama uygun şartlar oluşmadı. Hedeflediğim üç kulüpten teklif gelene kadar hiçbir yere gitmeyi düşünmüyorum.