Nazlı Ilıcak'ın İfadesi Ortaya Çıktı: 'Yanıldığımı 15 Temmuz Sonrasında Gördüm'
FETÖ medya yapılanmasına ilişkin soruşturmada tutuklanan Nazlı Ilıcak'ın savcılık ifadesinde, 'Yapılanmanın bir örgüt olduğunu 15 Temmuz sonrasında gördüm. Daha önce bilseydim, ne orada yazardım ne de orada bulunurdum. Bilakis karşısında yer alırdım' dediği ortaya çıktı.
Nazlı Ilıcak, savcıya verdiği ifadede, 'darbe mağduru' olduğunu savundu. 28 Şubat süreci de dahil her zaman mağdurların yanında durmaya gayret ettiği için Merve Kavakçı'nın yanında olduğunu, milletvekilliğinin de bu nedenle 2 yılda sona erdiğini anlatan Ilıcak, aynı dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da yanında durduğunu söyledi.
Ilıcak ifadesine şöyle devam etti:
'Herhangi bir örgütle ve cemaatle bir ilişkim yoktur'
'Benim mağdurların yanında olmak gibi bir karakterim olduğu için 17-25 Aralık sonrasında da dindar insanların üzerine insafsızca gidildiği yönünde bir kanaatim oluştu. Benim 17-25 Aralık'la ilgili soruşturmaların etkin yapılması yönünde bir kanaatim oluştu. Yolsuzlukların irdelenmesi gerektiğine vurgu yaptım. Herhangi bir örgütle ve cemaatle bir ilişkim yoktur. Olsaydı maddi, manevi birtakım menfaatler elde etmem gerekirdi.'
"Ben de yanıldığımı düşünüyorum"
'Herhangi bir darbeyi tasvip etmem mümkün değildir. 15 Temmuz akşamı öğrendiğim ilk dakikada, yani köprüden geçişlerin engellendiği anda, karşı olduğuma dair tweetler attım. Benim cemaatle herhangi bir organik bağım yoktur. Organik bağım olsaydı, daha önceki soruşturmalar döneminde Hanefi Avcı'nın bana yazdığı özel mektupları, Odatv ve Balyoz davalarında delillerin sahte olduğuna dair mağdurların açıklamalarını görev yaptığım gazetenin köşesinde yayınlamazdım. Ben gazetecilik mesleği refleksiyle haberleri yaptım.
Ayrıca Balyoz ve Ergenekon soruşturmalarının yapıldığı dönemde, AK Parti'nin destekleyicisiydim. O dönemde AK Parti'de, soruşturmaların yapılması yönünde fikir birliği içerisinde hareket edip, beyanlarda bulunuyordum. Sonrasında Erdoğan da yanıldığını söylemişti.
'Bu insanların aslında mağdur olmadığını anladım'
Ben de şu anda özellikle darbe yapılması, darbe esnasında Genelkurmay Başkanı'na darbeye katılanların Fetullah Gülen ile görüştürme teklifleri, darbeye karışanlardan çıkan 1'er dolarlık banknotlar, darbeye karışanların polise ve vatandaşlara ateş talimatı vermesi ve Meclis'in bombalanması gibi hususları gördüğümde, bu insanların aslında mağdur olmadığını anladım. Ben de yanıldığımı düşünüyorum. Bu yapının aslında dindar bir yapı olmadığını, mazlum bir yapı olmayıp, örgütsel bir yapılanma olduğunu yeni anladığım için üzgünüm.'
"Daha önce bilseydim karşısında yer alırdım"
İşinden atılınca nafakasını kazanmak için Bugün TV'de programlara başladığını, sonrasında Can Erzincan TV'de çalıştığını ifade eden Ilıcak, şu beyanlarda bulundu:
'Bu kuruluşların bir örgütün hedefi doğrultusunda hareket ettiğinden haberim yoktu. 15 Temmuz'dan sonra özellikle Genelkurmay Başkanı'na örgüt mensubu bir askerin 'Fetullah Gülen ile sizi görüştürelim' talebi beni çok sarstı. Bu ne biçim bir zihniyet ki koskoca Genelkurmay Başkanı'nı bu şekilde ikna edebileceğini düşünmektedir.'
'Bunları bilebilmem mümkün değildir'
Ayrıca 1 dolar meselesi çıktı. Bunun da hakikaten görev dağılımı olabileceğini düşündüm. Asker içinde ciddi bir yapılanma olduğunu idrak ettim. Bu kabul edilemez. Daha önce bu iddialar vardı. Ancak Genelkurmay Adli Müşaviri de bu iddiaları reddediyordu, bunları benim bilmem mümkün değildir. Yanıldığımı, bu yapılanmanın bir örgüt olduğunu 15 Temmuz sonrasında gördüm, daha önce bilseydim ne orada yazardım ne de orada bulunurdum. Bilakis karşısında yer alırdım.'
"Suç olduğunu düşünmüyorum"
Üzerine atılı hiçbir suçlamayı kabul etmeyen Ilıcak, program ve yazılarında bilerek suç işlemediğini savundu.
'Yaptığım iş suç kalıbına uyuyorsa da farkında değilim, suç olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde herkes bu yapılanmanın bir terör örgütü olduğunu 15 Temmuz 2016 tarihiyle idrak etti. Herhangi bir kastım yoktur, ben 40 yıllık gazeteciyim, iyi niyetimin kurbanı oldum. Ben çalıştığım dönemde şu anda yurt dışına kaçmış olduklarını öğrendiğim, daha önce öğrendiğimde de aşırı derecede tepki gösterdiğim Tarık Toros ve Erkan Başyurt gibi çalıştığım kurumda yönetici olan kişilerle örgütsel bir bağ içerisinde bulunmadım. Kendileri de bana programımla ilgili herhangi bir telkinde bulunmadılar. Çalıştığım dönemde örgütsel bir faaliyet olduğunun farkında değildim.'
AA