Görüş Bildir
Haberler
Mihriban'dan Suları Islatmadım'a Abdurrahim Karakoç'un Mutlaka Okumanız Gereken 15 Şiiri

Mihriban'dan Suları Islatmadım'a Abdurrahim Karakoç'un Mutlaka Okumanız Gereken 15 Şiiri

Eda Özkan
09.07.2022 - 21:09

7 Nisan 1932 yılında Kahramanmaraş'ta dünyaya gelen şair, çocukluk yıllarından itibaren şiire meraklı olmuştur. Yaşamı boyunca şiir ile uğraşan Karakoç'un birçok eseri bulunmaktadır. İşte ünlü şairin Mihriban'dan Suları Islatmadım'a mutlaka okumanız gereken şiirleri...

İçeriğin Devamı Aşağıda

1. Anadolu Sevgisi

1. Anadolu Sevgisi

Sen bizim dağları bilmezsin gülüm,

Hele boz dumanlar çekilsin de gör.

Her haftası bayram, her günü düğün,

Hele yaylalara çıkılsın da gör.

Bilmezsin ovalar nasıldır bizde;

Kağnılar yollarda, yoncalar dizde...

Saydıklarım damla değil denizde,

Hele bir ekinler ekilsin de gör.

Görmedin sen bizim mavi suları,

Karlar eriyince kırar yuları...

Köpük olur beyaz, sel olur sarı;

Hele taştan taşa dökülsün de gör.

Sen bizim köyleri görmedin ki hiç,

Yolları toz, çamur, evleri kerpiç.

O kirli kabukta, o en temiz iç;

Hele bir yakından bakılsın da gör.

Anlamaz, bilmezsin sen bizim halkı,

Sevgiyi bulasın, yakına gel ki...

Kalıplar gerçeği göstermez belki

Gönül perdeleri sökülsün de gör.

2. İsyanlı Sükût

2. İsyanlı Sükût

Gitmişti makama arz-ı hâl için

'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını.

Bir azar yedi ki oldu o biçim..

'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını.

Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı

Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı...

Bir baktı konağa alttan yukarı

'Vay' dedi, yutkundu, eğdi başını.

Çekti ayakları kahveye vardı

Açtı tabakasın, sigara sardı

Daldı.. neden sonra garsonu gördü

'Çay' dedi, yutkundu, eğdi başını.

İçmedi, masada unuttu çayı

Kalktı ki garsona vere parayı

Uzattı çakmağı ve sigarayı

'Say' dedi, yutkundu, eğdi başını.

Döndü, gözlerinde bulgur bulgur yaş

Sandım can evime döktüler ateş

Sordum: 'memleketin neresi gardaş? '

'Köy' dedi, yutkundu, eğdi başını.

Yürüdü, kör-topal çıktı şehirden

Ağzına küfürler doldu zehirden

Salladı dilini.. vazgeçti birden,

'Oyyy' dedi, yutkundu, eğdi başını.

3. Mihriban (aşk)

3. Mihriban (aşk)

Sarı saçlarına deli gönlümü

Bağlamışlar, çözülmüyor Mihriban!

Ayrılıktan zor belleme ölümü

Görmeyince sezilmiyor Mihriban!

Yâr deyince kalem elden düşüyor

Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor

Lâmbamda titreyen alev üşüyor

Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban!

Önce naz sonra söz ve sonra hile

Sevilen seveni düşürür dile

Seneler asırlar değişse bile

Eski töre bozulmuyor Mihriban!

Tabiplerde ilaç yoktur yarama

Aşk değince ötesini arama

Her nesnenin bir bitimi var ama

Aşka hudut çizilmiyor Mihriban!

Boşa bağlanmamış bülbül gülüne

Kar koysan köz olur aşkın külüne

Şaştım kara bahtın tahammülüne

Taşa çalsam ezilmiyor Mihriban!

Tarife sığmıyor aşkın anlamı

Ancak çeken bilir bu derdi, gamı

Bir kördüğüm baştan sona tamamı

Çözemedim çözülmüyor Mihriban!

4. Aşk Hikayesi

4. Aşk Hikayesi

Başımdan bir kova sevda döküldü

Islanmadım, üşümedim, yandım oy!

İplik iplik damarlarım söküldü

Kurşun yemiş güvercine döndüm oy!

Yağmur yorgan oldu, döşek kar bana

Anladım ki kendi gönlüm dar bana

Alev dolu bardakları yâr bana

Sunuverdi içtim içtim kandım oy!

Sevgi ektim, naz biçmeye çalıştım

Ne zamana, ne kendime alıştım

Kırk senede yedi hasret bölüştüm

Yedi dünya bana düştü sandım oy!

Gönül şahinimi yordum gerçeğe

Sonsuzda yüzümü sürdüm gerçeğe

Teselliden kanat kırdım gerçeğe

Tecellinin sinesine kondum oy!

5. Açık Dilekçe

5. Açık Dilekçe

Görmediğim bir bambaşka durum var

Sizin şehrin kızlarında savcı bey!

Yaklaşanı tâ yürekten vururlar

Kan kokuyor gözlerinde savcı bey!

Gayeleri gönül kırmak dal gibi

Bakışları çifte faul bal gibi

Ülkeler fethetmiş bir kral gibi

Gurur dolu pozlarında savcı bey!

Kaş yaparken, göz çıkarır elleri

Çok silâhtan tesirlidir dilleri

Hayret ettim, bir tuhaf ki hâlleri,

Poyraz eser yüzlerinde savcı bey!

Derviş olup çıktım tığsız, tebersiz

İlk görüşte avladılar habersiz

Pişirdiler beni tuzsuz, bibersiz

Kebap oldum közlerinde savcı bey!

Bölüştüler gönlüm ile aklımı

Davacıyım, ara benim hakkımı...

Bir yol göster, haksız mıyım, haklı mı?

Yorulmayım izlerinde savcı bey.

İçeriğin Devamı Aşağıda

6. İncitme

6. İncitme

Gölgesinde otur amma

Yaprak senden incinmesin.

Temizlen de gir mezara

Toprak senden incinmesin.

Yollar uzun, yollar ince

Yol kısalır aşk gelince

Yat kurban ol İsmail’ce

Bıçak senden incinmesin.

Burdayım de ararlarsa

Doğru söyle sorarlarsa

Tabutuna sararlarsa

Bayrak senden incinmesin.

İl göçsün göçtüğün vakit

Yol yansın geçtiğin vakit

Suyundan içtiğin vakit

Kaynak senden incinmesin.

Toz konmasın sakın sana

Hakkı geçer halkın sana

Gücenmesin yakın sana

Uzak senden incinmesin.

7. Ayıp

7. Ayıp

Kara gözlüm bu ayrılık yetişir,

İki gözüm pınar oldu gel gayrı.

Elim değse akan sular tutuşur

İçim dışım yanar oldu gel gayrı.

Ayların sırtında yıllar taşındı,

Sanma ki garibi eller düşündü.

Bebekler evlendi, yollar aşındı

Kozalaklar çınar oldu gel gayrı.

Hesap et, gideli sen gurbet ile

Otuz ay tutuldu kolay mı dile?

Hapisler, sürgünler, esirler bile

Sılasına döner oldu gel gayrı.

Gönlüm sende, gözüm yollarda durdu,

Saat isyan etti, takvim kudurdu.

Hasret hançerini bağrıma vurdu

Yüreciğim kanar oldu gel gayrı.

Emeği boşadır yuvasız kuşun...

Nerdeyse toprağa değecek başın.

Beni düşünmezsen kendini düşün

Herkes seni kınar oldu gel gayrı.

8. Tut Ellerimden

8. Tut Ellerimden

Sırat’tan incedir sevda köprüsü

Beraber geçelim tut ellerimden.

Niyet ak güvercin, vuslat gökyüzü

Beraber uçalım tut ellerimden.

Gönüldeki birlik kalkandır dışa

Aldırma ayaza, yele, yağışa

Giden ilkbahara, gelecek kışa

Beraber göçelim tut ellerimden.

Birleşmek üzredir şafakla gurûp

Korku beklenilmez kapıda durup

İster zehir olsun, isterse şurup

Beraber içelim tut ellerimden.

Çağır hayallerin en ötesini

Yakından duyarsın aşkın sesini

Sonsuz mutluluğun penceresini

Beraber açalım tut ellerimden.

Hatırla kaybolan hatıraları

Elmastan ışıklı, altundan sarı

Zaman tortusundan işte onları

Beraber seçelim tut ellerimden.

Şüphe “başlangıç”tır, karar “nihayet”

Zamanı zamana etme şikayet

Kaçmak kurtuluştur diyorsan şayet

Beraber kaçalım tut ellerimden.

9. Aşk Yarası

9. Aşk Yarası

Yüreğimden aşk kurşunu yedim ben

Doktor ağlar, merhem ağlar yarama.

Dilekçemi gökyüzüne verdim ben

Yağmur ağlar, meltem ağlar yarama.

Gözyaşları kirpiklere dizilir

Damla damla yanaklara süzülür

Ruh röntgenim duygulara çizilir

Zülüf ağlar, perçem ağlar yarama.

Yazan kalem kesin yazmış fermanı

Kimse sorsam ''yoktur'' diyor dermanı

Anlatsam çıldırtır dağı - ormanı

Yangın ağlar, deprem ağlar yarama.

Aşk yarası ilaç kabul etmezmiş

Bir gelirse daha dönüp gitmezmiş

Tıb ilminin aklı fikri yetmezmiş

Hatip ağlar, ebkem ağlar yarama...

10. Sen Varsın

10. Sen Varsın

Gönül tezgahında şiir dokudum

İplik iplik nakışında sen varsın.

Aşk yolunun kanununu okudum

Madde madde yokuşunda sen varsın.

Fikir vadisinden bir ırmak geçer

Eğilir serviler, suyundan içer

Bağrında ay doğar, zambaklar açar

Sessiz sessiz akışında sen varsın.

Öz suyusun hayat denen şişenin

Nedenisin keder ile neşenin

Sevda cephesinde şehit düşenin

Donuk donuk bakışında sen varsın.

Hep senin renginde görünür bahar

Yaprakta yeşilin, gülde kokun var

Yama yama kalbimdeki yaralar

Sıra sıra dikişinde sen varsın.

Gidip de yorulma çok uzaklara

Sen, 'sen'i gel benim içimde ara...

Umut güneşimin mor bulutlara

Girip girip çıkışında sen varsın.

İçeriğin Devamı Aşağıda

11. Suları Islatamadım

11. Suları Islatamadım

Savaştayım elli yıldır

Ömrüm geçti boşalt, doldur

Anlamadım bu ne hâldir

Bir gün silah çatamadım

Suları ıslatamadım.

Ekin ektim başak yılan

Kuşandığım kuşak yılan

Yorgan akrep, döşek yılan

Bir gün rahat yatamadım

Suları ıslatamadım.

Ne payem oldu, ne sayem

En doğruya varmak gayem

Düşüncemdir tek sermayem

Alan yoktur satamadım

Suları ıslatamadım.

Yolum yokuş, izim ayrı

Dilim yağsız, sözüm ayrı

Bedenimden özüm ayrı

Biri bire katamadım

Suları ıslatamadım.

Talipli yoktur sevgiye

Anlamadım, neden? Niye?

Canlar gücenmesin diye

Can attım, gül atamadım

Suları ıslatamadım.

12. Beklemek

12. Beklemek

Sarıcadüzü'nde bir yığın toprak

Sulanır her sabah gözyaşlarımla

Mihriban, Mihriban uyan da bir bak!

Hasret düğüm düğüm ak saçlarımda...

Ardıçlı ağaçlarda gene ay doğar

Akasya gölgeleri delik - deşik...

Bir pınar ağlar sabahtan akşama dek

Yapraklar sallanır, ışıklar söner...

Büyüdükçe büyür içimde bir dert,

BEKLEMEK...

13. Göz Dostu Gönül Misafiri

13. Göz Dostu Gönül Misafiri

Ormanlarda yuvasını yitiren

Bir kuş görsem, sen gelirsin aklıma.

Beni alıp uzaklara götüren

Bir düş görsem, sen gelirsin aklıma.

Gönlüm viranedir yıkılmış, yanmış

Hayâl mermerinde hatıram donmuş

Asırlar öncesi duvara konmuş

Bir taş görsem, sen gelirsin aklıma.

Toprakta ağacın her hâli güzel

Gölgesi, meyvesi, hem dalı güzel

Nerede ne zaman faydalı, güzel

Bir iş görsem, sen gelirsin aklıma.

Açılmış çiçektir her gülen dudak

Kılıfta tomurcuk zor gülen dudak

Bir dostluk bakışı, bir gülen dudak

Bir diş görsem, sen gelirsin aklıma.

Yüreğinde deli taylar eşinen

Gam ilinden dert iline taşınan

Altmış yıl yaşayıp, bin yıl düşünen

Bir baş görsem, sen gelirsin aklıma.

14. Doğmadan Önce

14. Doğmadan Önce

Sormuşlar “ezelde aşk var mı? ” diye

Ben kalpten vuruldum doğmadan önce.

İster azap deyin ister hediye

Meçhule sürüldüm doğmadan önce.

Yılmadan ben bana beni anlattım

Günahı tövbeyle yıkayıp attım

Ebed kapısında ölümü tatdım

Kefene sarıldım doğmadan önce.

Gönlüme sevdanın güneşi doğdu

Şüphe iklimimi ışığa boğdu

İlk yağmurum Kâlûbelâ’da yağdı

Bulandım duruldum doğmadan önce.

Sevdim, sevgiliye giden yol uzun

Şerbetini içtim ateşin, buzun

Bazen girdabına düştüm sonsuzun

Çok öldüm-dirildim doğmadan önce.

Duydum ki var varmış, yok yokmuş güya

Gerçeği alt etti gördüğüm rüya

Kendi kopyam imiş meğer şu dünya

Düşündüm, yoruldum doğmadan önce.

Ezelde, ebedde aşkı gördüm ben

Mezarda, mabette aşkı gördüm ben

Gazapta, rahmette aşkı gördüm ben

Aşk ile karıldım doğmadan önce.

15. Fotoğraf

15. Fotoğraf

Resmine baktığım güzel kız, genç kız

Unuttum, Unuttum, Unuttum seni..

Eski bir albümde durursun yalnız

Unuttum, Unuttum, Unuttum seni..

İki harf, bir imza, bir tarih; garip!

Besbelli üçü de mutsuz, mustarip

Aklımı zorlama karşımda durup

Unuttum, Unuttum, Unuttum seni..

Bilemem aradan geçti kaç sene

Memleketin nere, kimsin, adın ne?

'Hatırla' diyerek bakma yüzüme

Unuttum, Unuttum, Unuttum seni..

Bu içeriklere de göz atabilirsiniz:

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın