Koronavirüs Salgınında Kendinden Başka Hiç Kimseyi Düşünmeyen İnsanlardan Olmamak İçin Nasıl Davranmalıyız?
Empati, sabır ve anlayış kavramlarının belki de en çok kafamızı karıştırdığı felaket senaryolarının içindeyiz. Koronavirüs insanları insanlıktan çıkarıyor mu?
2020'den birçok şey bekliyorduk, kötü haberler sıra sıra diziliyordu fakat bir hastalık salgını hiçbirimizin aklına gelmemişti
Tesla CEO'su Elon Musk gibi, 'aman virüs de neymiş, zaten araba çarpar ölürsünüz' diyen ünlülerin yanında, topluma güvenli ve sağlık odaklı tavsiye veren birçok önemli kişi de var.
Aslında bu kadar ciddi bir durumun içinde Elon Musk gibi davranan, karantinadan kaçmaya çalışan, metroda tutunacak yerleri yalayan, süpermarket raflarında tuvalet kağıdı bırakmayan herkes bir nebze de olsa aynı seviyede bencil, düşüncesiz ve kötüdür!
Peki nasıl böyle olmayız?
Aslında durumun ciddiyeti, yaşça daha büyük insanların hastalığa yakalanıp hayatını kaybetmemesi ve salgının büyümemesi etrafında kurulu.
Yani alınan önlemler, nüfusun belirli bir kısmı için çok daha büyük önem taşıyor, hatta onlar için ölüm kalım meselesi.
Virüse yakalanan kişilerin bir kısmı, belki hastalandığının farkına bile varmayacak fakat yaşları daha ileri olan ya da bağışıklık sistemi kötü olan kişiler çok daha ciddi felaketlerle karşılaşacak.
Özellikle İtalya'dan gelen çağrılara kulak vermek gerekiyor. Eğer tüm kurallara uyarsak, salgının yayılmasını önleriz ve İtalya gibi olmadan bu felaketin önüne geçebiliriz.
Carnegie Mellon Üniversitesi'nden etik ve filozofi profesörü Alex John London şöyle anlatıyor;
'Bireysel aksiyonlarımızın her biri, toplumun korunması adına bir örtü gibi üzerimize örtülür, sosyal uzaklaşma gibi önlemler alarak toplum içinde en büyük risk altındakileri korumaya yardımcı oluruz.'
Yani mesele aslında, sokağa çıkmayın dendiğinde evde dizi izleyecek oyun oynayacak genç ve sağlıklı kişiler değil, daha hassas bireyler.
Evde kalmanın, ellerimizi yıkamanın ve sosyal uzaklaşmanın öneminin toplumsal olduğunu tekrar tekrar hatırlayalım!
Barlara, restoranlara, konserlere gitmeyin, dışarıdan yemek istiyorsanız sipariş verin! Bunu yaptığınız zaman da çalışanları düşünüp bahşiş vermekten çekinmeyin
Bu süre zarfında işinden olan kişilere, elinizden geldiğince destek olmak da bu iyilik zincirini büyütecektir.
Dünyayı zombiler ele geçirmiş ya da kıyamet kopacakmış gibi değil ama belirli bir süre boyunca evinizde rahat bir şekilde yaşayabilecek miktarda alışveriş yapın.
Felaket senaryoları ve panik yapmak kimileri için adrenalin salgılanmasına yol açıyor, hatta alışveriş stoğu yapmak muhtemelen onlara iyi hissettiriyordur. Fakat herkesin bu ürünlerden faydalanması gerektiğini hatırlayıp, ihtiyacımız kadar stok yapmak tüm toplum için faydalı olacaktır.
Northwestern Üniversitesi'nden filozofi ve uygulamalı etikler profesörü Mark Wells şöyle anlatıyor,
'Bir kişi bir ürünü, bu ürün daha çok kullandığı için mi satın alıyor, yoksa gereğinden fazla mı stok yapıyor? Alışveriş sepetinde 40 paket tuvalet kağıdı olan biri bunu ihtiyaç sahipleri için alıyor, komşuları için alıyorsa sorun yok. Fakat bunu bilmemize imkan yok. Kimseyi yargılayamayız. Bu yüzden herkes kendi etik kurallarını korumak zorunda.'
İşte satın alma paniği ve önümüze serdiği unutulmayacak o karelerden bazıları!
Çocuklarda hastalık olasılığı düşük olsa da dikkati elden bırakmamak gerek.
Çocuklarda henüz ciddi COVID-19 vakaları görülmedi. Fakat bu durumu ciddiye almamızı engellememeli. Çocukların herhangi bir hastalığı taşıması ve bulaştırması oldukça kolay, bu da hem aile hem de toplum açısından oldukça riskli. Bir çocuğun ailesinin hasta olması demek, o çocuğun çok daha zor bir durumda kalacağı anlamına geliyor.
Tanıdığım birinin virüse yakalandığını veya risk grubunda olduğunu öğrendim, ne yapmalıyım?
Doktor Wells'e göre yetkili kurum ve kuruluşlardan gelen bilgileri hatırlamak çok önemli. Sosyal medyada yayılan, yanlış ya da kurmaca bilgiler ile hareket edilmemesi gerekiyor. Herkes kendi ülkesinin yetkililerini öncelikli bilgi kaynağı olarak görmek zorunda.
Özveri ile çalışan sağlık görevlilerine kötü davranmayın, virüs testlerinin miktarı konusunda onlara sinirlenmeyin. Bu görevlilerin konu hakkında yapabilecekleri bir şey yok.
Daha çok empati kurabilmek için sağlık çalışanlarının kendi ağzından da durumun zorluğunu dinleyebilirsiniz.
Doğruluğuna emin olmadığınız bilgileri paylaşmayın. Bilgi kirliliği toplumsal panik ve yanlış hareket etmekten başka hiçbir şeye yol açmıyor.
Resmi kaynaklar ve Dünya Sağlık Örgütü gibi kurumların yaptığı bilgilendirmelere sadık kalın. Sosyal medya veya WhatsApp gruplarından gelen yalan yanlış zincir mesajları paylaşmayın.
'Ya şöyle olursa? Ya böyle olursa?' gibi felaket senaryoları üretmeyin.
'Birileri virüsü bilerek yayıyor mu?', 'Ailemi risk altında bırakıyor muyum?' gibi aşırı kötü hikayeleri düşünmek yerine, risk faktörünüzü telefonla sağlık ekiplerine danışın.
Wells'e göre bu tür kriz durumları aşırı karmaşık ve fazla agresif ya da fazla özverili tavırları kaldırmaz. Bu yüzden mantığı elden bırakmamak lazım.
Bu bir Hollywood kıyamet günü filmine dönüşecek gerginliğini ortadan kaldırmamız şart!
Wells yine açıklıyor; 'Bu noktada mesele oldukça çetrefilli ve felsefi, çünkü kendi çıkarlarımız ve başkalarının iyiliği arasında bir denge kurarak ilerlemek zorundayız. Kendi görüşüm, diğer insanlara karşı sorumluluğumuzu kaybetmemeliyiz, kendi durumumuz vahim olsa bile. Fakat bu sorumluluk kendimize karşı da sürmeli, kendimizi de korumalıyız. Bu noktada hem kendimiz hem de başkaları için doğacak en kötü sonuçların bir ortalamasını alarak hareket etmek zorundayız.'
Yorum Yazın
İhtiyacınız olanı ihtiyacınız olduğu kadar alın. "Seneye de giyerim" zihniyetiyle tuvalet kağıdı, bebek bezi vs alınmaz, reyon yağmalanmaz, bir anne bebeğine... Devamını Gör
Brad Pitt son karadeki filmini hala unutmadım muhteşemdi