onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Kasas Suresi Diyanet Meali: Kasas Suresi Ne Anlatmaktadır? Kasas Suresi Türkçe Anlamı ve Faziletleri...

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

Kasas Suresi Diyanet Meali: Kasas Suresi Ne Anlatmaktadır? Kasas Suresi Türkçe Anlamı ve Faziletleri...

CansinA
02.03.2022 - 15:35

Kasas Suresi içerinde genellikle Hz. Musa’nın çocukluğu ve peygamberliği esnasında yaptıkları anlatılmaktadır. Buna göre surede; Hz. Musa’nın Yahudileri çıkarması ve Firavun’un ordusunu denizde boğması anlatılmaktadır. Bunun yanı sıra Musa peygamberin kavminden olan zengin ve gösterişli Karun’un hikayesine de yer verilmektedir. Kasas Suresi iniş sırasına göre de 49. sırada yer almaktadır.  Peki, Kasas Suresinin Türkçe okunuşu, Türkçe anlamı nasıldır? Tefsiri ve konusu nedir? İşte detaylar...

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Mekke döneminde indirilen sure, 88 ayet ve toplamda 1441 kelimeden oluşmaktadır ve kelime manasıyla “kısas, anlatı” anlamına gelmektedir. Kasas terimi ise, surenin 25. ayetinde geçmektedir. Bu sureden önce Neml Suresi, hemen sonra da İsra Suresi indirilmiştir. Kur’an-ı Kerim’deki tüm surelerin olduğu gibi Kasa Suresi’nin de İslamiyet için büyük önemi bulunmaktadır. Bu bağlamda Kasa Suresi’nin Arapça ve Türkçe okunuşu ile diyanet onaylı meali yoğun bir biçimde araştırılmaktadır. Peki Kasas Suresinin anlamı ve konusu nedir? İşte detaylar...

Kasas Suresinin Türkçe Okunuşu

Kasas Suresinin Türkçe Okunuşu

1.Ta sım mım

2.Tilke ayatül kitabil mübın

3.Netlu aleyke min nebei musa ve fir'avne bil hakkı li kavmiy yü'minun

4.İnne fir'avne ala fil erdı ve ceale ehleha şiyeay yestad'ıfü taifetem minhüm yüzebbihu ebnaehüm ve yestahyı nisaehüm innehu kane minel müfsidın

5.Ve nürıdü en nemünne alellezınestud'ıfu fil erdı ve nec'alehüm eimmetev ve nec'alehümül varisın

6.Ve nümekkine lehüm fil erdı ve nüriye fir'avne ve hamane ve cüundehüma minhüm ma kanu yahzerun

7.Ve evhayna ila ümmi musa en erdııyh fe iza hıfti aleyhi fe elkıyhi fil yemmi ve la tehafı ve la tahzenı inna radduhü ileyki ve caıluhü minel murselın

8.Feltekatahu alü fir'avne li yekune lehüm adüvvev ve hazena inne fir'avne ve hamane ve cünudehüma kanu hatıın

9.Ve kaletimraetü fir'avne kurratü aynil lı ve lek la taktüluhü asa ey yenfeana ev nettehızehu veledev ve hüm la yeş'urun

10.Ve asbeha füadü ümmi musa fariğa in kadet le tübdı bihı levla er rabatna ala kalbiha li tekune minel mü'minın

11.Ve kalet li uhtihı kussıhi fe besurat bihı an cünübiv ve hüm la yeş'urun

12.Ve harramna aleyhil meradıa min kablü fe kalet hel edüllüküm ala ehli beytiy yekfülunehu leküm ve hüm lehu nasıhun

13.Fe radednahü ila ümmihı key tekarra aynühaa ve la tahzene ve li ta'leme enne va'dellahi hakkuv ve lakinne ekserahüm la ya'lemun

14.Ve lemma beleğa eşüddehu vesteva ateynahü hukmev ve ılma ve kezalike neczil muhsinın

15.Ve dehalel medınete ala hıyni ğafletim min ehliha fe vecede fıha racüleyni yaktetilani haza min şıatihı ve haza min adüvvih festeğasehüllezı min şıatihı alellezı min adüvvihı fe vekezehu musa fe kada aleyhi kale haza min ameliş şeytan innehu adüvvüm müdıllüm mübın

16.Kale rabbi innı zalemtü nefsı fağfirlı fe ğafera leh innehu hüvel ğafurur rahıym

17.Kale rabbi bima en'amte aleyye fe lem ekune zahıral lil mücrimın

18.Fe asbeha fil medıneti haifey yeterakkabü fe izellezistensarahu bil emsi yestasrihuh kale lehu musa inneke le ğaviyyüm mübın

19.Fe lemma en erade ey yebtışe billezı hüve adüvvül lehüma kale ya musa e türıdü en taktülenı kema katelte nefsem bil emsi in türıdü illa en tekune cebbara fil erdı ve ma türıdü en tekune minel muslihıyn

20.Ve cae racülüm min aksal medıneti yes'a kale ya musa innel melee ye'temirune bike li yaktüluke fahruc innı leke minen nasıhıyn

21.Fe harace minha halifey yeterakkabü kale rabbi neccinı minel kavmiz zalimın

22.Ve lemma teveccehe tilkae medyene kale asa rabbı ey yehdiyenı sevaes sebıl

23.Ve lemma verade mae medyene vecede aleyhi ümmetem minen nasi yeskune ve veced min dunihimümraeteyni tezudan kel ma hatbüküma kaleta la neskıy hatta yusdirar riaü ve ebuna şeyhun kebır

24.Fe seka lehüma sümme tevella ilez zılli fe kale rabbi ninı lima enzelte ileyye min hayrin fekıyr

25.Fe caethü ıhdahüma temşı alestıhyain kalet inne ebı yed'uke li yecziyeke ecra ma sekayte lena felemma caehu ve kassa aleyhil kasasa kale la tehaf necevte minel kavmiz zalimın

26.Kalet ihdahüma ya ebetiste'cirhü inne hayra meniste'certel kaviyyül emın

27.Kale innı ürıdü en ünkihake ıhdebneteyye hateyni ala en te'cüranı semaniye hıcec fe in etmente aşran fe min ındik ve ma ürıdü en eşükka aleyk setecidünı in şaellahü minas salihıyn

28.Kale zalike biynı ve beynek eyyemel eceleyni kadaytü fe la udvane aleyy vallahü ala ma nekulü vekıl

29.Felemma kada musel ecele ve sara bi ehlihı anese min canibit türi nasa kale li ehlihimküsu innı anestü naral leallı atıküm minha bi haberin ev cezvetim minen nari lealleküm tastalun

30.Felemma etaha nudiye min şatııl vadil eymeni fil buk'atil mübaraketi mineş şecerati ey ya musa innı enellahü rabbül alemın

31.Ve en elkı asak felemma raaha tehtezzü keenneha cannüv vella müdbirav ve lem yüakkıb ya musa akbil ve la teh0af inneke minel aminın

32.Üslük yedeke fi ceybike tahruc beydae min ğayri su'iv vadmün ileyke cenahake miner rahbi fe zanike bürhanani mir rabbike ila fir'avne ve meleih innehüm kanu kavmen fasikıyn

33.Kale rabbi nnı kateltü minhüm nefsen fe ehafü ey yaktülun

34.Ve ehıy harunü hüve efsahu minnı lisaen fe ersilhü meıye rid'ey yüsaddikunı innı ehafü ey yükezzibun

35.Kale seneşüddü adudeke bi ehıyke ve nec'alü leküma sültanen fe la yesılune ileyküma bi ayatina entüma ve menit tebeakümel ğğalibun

36.Felemma caehüm musa bi ayatina beyyinatin kalu ma haza illa sıhrum müfterav ve ma semı'na bihaza fı abainel evvelın

37.Ve kale musa rabbı a'lemü bi men cae bil hüda min ındihı ve men tekunü lehu akıbetüd dar innehu la yüflihuz zalimun

38.Ve kale fir'avnü ya eyyühel meleü ma alemtü leküm min ilahin ğayrı Fe evkıd lı ya hamanü alet tıyni fec'al lı sarhal leallı ettaliu ila ilahi musa ve inni le ezunnühu minel kazibın

39.Vestekbera hüve ve cünudühu fil erdı bi ğayril hakkı ve zannu ennehüm ileyna la yurceun

40.Fe ahaznahü ve cünudehu fenebeznahüm fil yemm fenzur keyfe kane akıbetüz zalimın

41.Ve cealnahüm eimmetey yed'une ilen nar ve yevmel kıyameti la yünsarun

42.Ve etba'nahüm fı hazihid dünya la'neh ve yevmel kıyameti hüm minel makbuhıyn

43.Ve le kad ateyna musel kitabe mim ba'di ma ehleknel kurunel ula besaira lin nasi ve hüdev ve rahmetel leallehüm yetezekkerun

44.Ve ma künte bi canibil ğarbiyyi iz kadayna ila musel emra ve ma künte mineş şahidın

45.Ve lakinna enşe'na kurunen fe tetavele aleyhimül umür ve ma künte saviyen fı ehli medyene tetlu aleyhim ayatina ve lakinna künna mursilın

46.Ve ma künte bi canibit turi iz nadeyna ve lakir rahmetem mir rabbike li tünzira kavmem ma etahüm min nezırim min kablike leallehüm yetezekkerun

47.Ve lev la en tusiybehüm müsıybetüm bima kaddemet eydıhim fe yekulu rabbena lev la erselte iyna rasulen fe nettebia yatike ve nekune minel mü'minın

48.Felemma caehümül hakku min ındina kalu levla utiye misle ma utiye musa e ve lem yekfüru bima utiye musa min kabl kalu sıhrani tezahera ve kalu inna bi küllin kafirun

49.Kul fe'tu bi kitabim min ındillahi hüve ehda minhüma etebı'hü in küntüm sadikıyn

50.Fe il lem yestecıbu leke fa'lem ennema yettebiune ehvaehüm ve men edallü mimmenittebea hevahü bi ğayri hüdem minellah innellahe la yehdil kavmez zalimın

51.Ve le kad vessalna lehümül kavle leallehüm yetezekkerun

52.Ellezıne ateynahümül kitabe min kablihı hm bihı yü'minun

53.Ve iza yütla aleyhim kalu amenna bihı innehül hakku mir rabbina inna künna min kablihı müslimın

54.Ülaike yü'tevne ecrahüm merrateyni bima saberu ve yedraune bil hasenetis seyyiete ve mimma razaknahüm yünfikun

55.Ve iza semiullağve a'adu anhü ve kalu lena a'malüna ve leküm a'malüküm selamün aleyküm la nebteğıl cahilın

56.İnneke la tehdı men ahbebte ve lakinnellahe yehdı mey yeşa' ve hüve a'lemü bil mühtedın

57.Ve kalu in netteblıl hüda meake nütehattaf min erdına e ve lem nümekkil lehüm haramen aminey yücba ileyhi semeratü külli şey'ir rizkam mil ledünna ve lakinne ekserahüm la ya7lemun

58.Ve kem ehlekna min karyetim betırat meıyşeteha fe tilke mesakinühüm lem tüskem mim ba'dihim illa kalıla künna nahnül varisın

59.Ve ma kane rabbüke mühlikel kura hatta yeb'ase fı ümmiha rasuley yetlu aleyhim ayatina ve ma künna mühlikil kura illa ve ehlüha zalimun

60.Ve ma utıtüm min şey'in fe metaul hayatid dünya ve zınetüha ve ma ındellahi hayruv ve ebka e fe la ta'kılun

61.E fe mev veadnahü va'den hasenen fe hüve lakıyhi ke mem metta'nahü metaal hayatid dünya sümme hüve yevmel kıyameti minel muhdarın

62.Ve yevme yünadıhim fe yekulü eyne şürakaiyellezıne küntüm tez'umun

63.Kalellezıne hakka aleyhimül kavlü rabbena haülaillezıne ağveyna ağveynahüm kema ğaveyna teberra'na ileyke ma kanu iyyana ya'büdun

64.Ve kıyled'u şürakaeküm fe deavhüm fe lem yestecıbu lehüm ve raevül azab lev ennehüm kanu yehtedun

65.Ve yevme yünadıhim fe yekulü maza ecebtümül murselın

66.Fe amiyet aleyhimül embaü yevmeizin fe hüm la yetesaelun

67.Fe memma men tabe ve amene ve amile salihan fe asa ey yekune minel müflihıyn

68.Ve rabbüke yahlüku ma yeşaü ve yahtar ma kane lehümül hıyerah sübhanellahi ve teala amma yüşrikun

69.Ve rabbüke ya'lemü ma tükinnü suduruhüm ve ma yu'linun

70.Ve hüvellahü la ilahe illa hu lehül hamdü fil ula vel ahırati ve lehül hukmü ve ileyhi türceun

71.Kul eraeytüm in cealellahü aleykümül leyle sermeden ila yevmil kıyameti men ilahün ğayrullahi ye'tiküm bi dıya' e fe la tesmeun

72.Kul eraeytüm incealellahü aleykümün nehara sermeden ila yevmil kıyameti men ilahün ğayrullahi ye'tıküm bi leylin teskünune fıh e fe la tübsırun

73.Ve mir rahmetihı ceale lekümül leyle ven nehara li teskünu fıhi ve li tebteğu min fadlihı ve lealleküm teşkürun

74.Ve yevme yünadıhim fe yekulü eyne şürakaiyellezıne küntüm tez'umun

75.Ve neza'na minkülli ümmetin şehıden fe kulna hatu bürhaneküm fe alimu ennel hakka lillahi ve dalle anhüm ma kanu yefterun

76.İnne karune kane min kavmi masu fe beğa aleyhim ve ateynahü minel künuzi ma inne mefatihahu le tenuü bil usbeti ülil kuvveti iz kale lehu kavmühu la tefrah innellahe la yühıbbül ferihıyn

77.Vebteğı fıma atakellahüd daral ahırate ve la tense nesıybeke mined dünya ve ahsin kema ahsenellahü ileyke ve la tebğıl fesade fil ard innellahe la yühıbbül müfsidın

78.Kale innema utıtühu ala ılmin ındı e ve lem ya7lem ennellahe kad ehleke min kablihı minel kuruni men hüve eşeddü minhü kuvvetev ve ekseru cem'a ve la yüs'elü an zünubihimül mücrimun

79.Fe harace ala kamihı fı zınetih kalellezıne yürıdunel hayeted dünya ya leyte lena misle ma utiye karunü innehu lezu hazzın azıym

80.Ve kalellezıne utül ılme veyleküm sevabüllahi hayrul li men amene ve amile saliha ve la yülekkaha illes sabirun

81.Fe hasefna bihı ve bidarihil erda fe ma kane lehu min fietiy yensurunehu min dunillahi ve ma kane minel müntesırın

82.Ve asbehallezıne temennev mekanehu bil emsi yekulune veyke ennellahe yebsütur rizka li mey yeşaü min ıbadihı ve yakdir lev la em mennellahü aleyna le hasefe bina veykeennehu la yüflihul kafirun

83.Tilked darul ahıratü nec'alüha lillezıne la yürıdune ulüvven fil erdı ve la fesada vel akıbetü lil müttekıyn

84.Men cae bil haseneti fe lehu hayrum minha ve men cae bis seyyieti fe la yüczellezıne amilüs seyyiati illa ma kanu ya'melun

85.İnnellezı ferad aleykel kur'ane le raddüke illa mead kur rabbı a'lemü men cae bil hüda ve men hüve fı dalalüm mübın

86.Ve ma künte tercu ey yülka ileykel kitabü illa rahmetem mir rabbike fe la tekunenne zahıral lil kafirın

87.Ve la yesuddünneke an ayatillahi ba'de iz ünzilet ileyke ved'u ila rabbike ve la tekunenne minel müşrikın

88.Ve la ted'u meallahi ilahen ahar la ilahe illa hüve küllü şey'in halikün illa vecheh lehül hukmü ve ileyhi türceun

Kasas Suresinin Türkçe Anlamı

Kasas Suresinin Türkçe Anlamı

1.Tâ-Sîn-Mîm.

2.Bunlar apaçık Kitab'ın âyetleridir.

3.İman eden bir kavm için Mûsâ ile Firavun'un haberlerinden bir kısmını sana gerçek olarak anlatacağız.

4.Şüphe yok ki, Firavun yeryüzünde (ülkesinde) büyüklük taslamış ve ora halkını sınıflara ayırmıştı. Onlardan bir kesimi eziyor, oğullarını boğazlıyor, kadınlarını ise sağ bırakıyordu. Şüphesiz o bozgunculardandı.

5.Biz ise, istiyorduk ki yeryüzünde ezilmekte olanlara lütufta bulunalım, onları önderler yapalım ve onları varisler kılalım.

6.Yeryüzünde onları kudret sahibi kılalım ve onların eliyle Firavun'a, Hâmân'a ve ordularına, çekinegeldikleri şeyleri gösterelim.

7.Mûsâ'nın annesine, 'Onu emzir, başına bir şey gelmesinden korktuğun zaman onu denize (Nil'e) bırak, korkma, üzülme. Çünkü biz onu sana döndüreceğiz ve onu peygamberlerden kılacağız' diye ilham ettik.

8.Nihayet Firavun ailesi kendilerine düşman ve üzüntü kaynağı olacak olan o çocuğu bulup aldı. Şüphesiz Firavun, (veziri) Hâmân ve onların askerleri hata yapıyorlardı.

9.Firavun'un karısı şöyle dedi: 'Bana da, sana da göz aydınlığı (bir çocuk)! Sakın onu öldürmeyin. Belki bize faydası dokunur, ya da onu evlat ediniriz.' Oysaki onlar (olacak şeylerin) farkında değillerdi.

10.Mûsâ'nın anasının kalbi bomboş kaldı. Eğer biz (çocuğu ile ilgili sözümüze) inancını koruması için kalbine güç vermeseydik, neredeyse bunu açıklayacaktı.

11.Annesi, Mûsâ'nın kız kardeşine, 'Onu takip et' dedi. O da Mûsâ'yı, onlar farkına varmadan uzaktan gözledi.

12.Biz, daha önce onun, süt analarının sütünü emmemesini sağladık. Kız kardeşi, 'Size onun bakımını, sizin adınıza üslenecek ve ona içtenlik ve şefkatle davranacak bir aile göstereyim mi?' dedi.

13.Böylece biz, anasının gözü aydın olsun ve üzülmesin, Allah'ın va'dinin hak olduğunu bilsin diye onu anasına geri döndürdük. Fakat onların pek çoğu bunu bilmezler.

14.Mûsâ olgunluk çağına ulaşıp gelişimini tamamlayınca biz ona ilim ve hikmet verdik. Biz iyilik edenleri böyle mükafatlandırırız.

15.Mûsâ halkın habersiz olduğu bir sırada şehre girdi. Orada biri kendi tarafından, diğeri düşmanı tarafından; kavga eden iki adam gördü. Kendi tarafından olan, düşmanına karşı ondan yardım istedi. Mûsâ da ona bir yumruk indirip onu öldürdü. Mûsâ, 'Bu şeytanın işidir. O gerçekten apaçık bir saptırıcı düşmandır' dedi.

16.Mûsâ, 'Rabbim! Şüphesiz ben nefsime zulmettim. Beni affet' dedi. Allah da onu affetti. Şüphesiz o, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

17.'Rabbim! Bana verdiğin nimetle asla suçlulara arka çıkmayacağım' dedi.

18.Korkarak, etrafı gözetleyerek şehirde sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen yine feryat ederek ondan yardım istiyordu. Mûsâ da ona, 'Belli ki sen azgın bir kimsesin' dedi.

19.Mûsâ, ikisinin de düşmanı olan adamı yakalamak isteyince adam, 'Ey Mûsâ! Dün birini öldürdüğün gibi, beni de öldürmek mi istiyorsun. Sen ancak yeryüzünde bir zorba olmak istiyorsun, arabuluculardan olmak istemiyorsun' dedi.

20.Şehrin öbür ucundan koşarak bir adam geldi. 'Ey Mûsâ! İleri gelenler seni öldürmek için aralarında senin durumunu görüşüyorlar. Şehirden hemen çık. Şüphesiz ben sana öğüt verenlerdenim' dedi.

21.Mûsâ korku içinde etrafı gözetleyerek şehirden çıktı ve 'Ey Rabbim! Beni bu zalim kavimden kurtar' dedi.

22.(Şehirden çıkıp) Medyen'e doğru yöneldiğinde, 'Umarım Rabbim beni doğru yola iletir' dedi.

23.Medyen suyuna varınca, suyun başında (hayvanlarını) sulamakta olan bazı insanlar gördü. Bunların yanında da koyunlarını suya salmamak için uğraşan iki kız gördü. Mûsâ onlara, '(Koyunlarınızı burada tutmaktaki) maksadınız ne?' dedi. Onlar, 'Çobanlar sulayıp çekilinceye kadar biz koyunlarımızı sulayamayız. Babamız ise çok yaşlı bir adamdır' dediler.

24.Bunun üzerine Mûsâ onların koyunlarını suladı. Sonra gölgeye çekilip, 'Rabbim! Bana göndereceğin her hayra muhtacım' dedi.

25.Nihayet kızlardan biri utana utana yürüyerek ona gelip, 'Bizim için koyunlarımızı sulamanın ücretini vermek üzere babam seni çağırıyor' dedi. Mûsâ onun (Şuayb'ın) yanına gelip başından geçenleri ona anlatınca Şuayb, 'Korkma o zalim kavimden kurtuldun' dedi.

26.Kızlardan biri, 'Babacığım, onu ücretle tut. Her hâlde ücretle tuttuklarının en hayırlısı, güçlü ve güvenilir olan bu adam olacaktır' dedi.

27.Şuayb, 'Ben, sekiz yıl bana çalışmana karşılık şu iki kızımdan birisini sana nikahlamak istiyorum. Eğer sen bunu on yıla tamamlarsan o da senden olur. Ben seni zora koşmak da istemiyorum. İnşaallah beni salih kimselerden bulacaksın' dedi.

28.Mûsâ şöyle dedi: 'Bu seninle benim aramda bir iş. İki süreden hangisini tamamlarsam bana bir husûmet yok. Allah söylediklerimize vekildir.'

29.Mûsâ süreyi tamamlayıp ailesiyle yola çıkınca, Tûr tarafında bir ateş görmüş ve ailesine, 'Siz burada kalın, ben bir ateş gördüm, (oraya gidiyorum). Umarım oradan size bir haber ya da ısınmanız için ateşten bir kor getiririm' dedi.

30.Mûsâ, ateşin yanına gelince o mübarek yerdeki vadinin sağ tarafındaki ağaçtan şöyle seslenildi: 'Ey Mûsâ! Şüphesiz ben, evet, ben âlemlerin Rabbi olan Allah'ım.'

31.'Değneğini (yere) at.' (Mûsâ değneğini attı). Onu bir yılanmış gibi süratle hareket eder görünce arkasına bakmadan dönüp kaçtı. (Bu sefer şöyle seslenildi:) 'Ey Mûsâ! Beri gel, korkma. Çünkü sen güvenlikte olanlardansın.'

32.'Elini koynuna sok. (Alaca hastalığı gibi) bir hastalık sebebiyle olmaksızın bembeyaz bir hâlde çıksın. Korkudan açılan kolunu kendine çek (toparlan). İşte bunlar, Firavun ve ileri gelen adamlarına (göstermen için) Rabbin tarafından (sana verilen) iki delildir. Çünkü onlar fasık bir kavimdirler.'

33.Mûsâ, şöyle dedi: 'Ey Rabbim! Şüphesiz ben onlardan birisini öldürdüm. Onların da beni öldürmelerinden korkuyorum.'

34.'Kardeşim Hârûn'un dili benimkinden daha düzgündür. Onu da benimle birlikte, beni doğrulayan bir yardımcı olarak gönder. Çünkü ben, onların beni yalanlamalarından korkuyorum.'

35.Allah, 'Kardeşinle seni destekleyeceğiz ve size bir iktidar vereceğiz de âyetlerimiz sayesinde size (kötü bir amaçla) ulaşamayacaklar. Siz ve size uyanlar galip gelecek olanlardır' dedi.

36.Mûsâ onlara delillerimizi apaçık olarak getirince onlar, 'Bu ancak uydurulmuş bir sihirdir. Biz geçmiş atalarımızın zamanında böyle bir şeyin varlığını duymadık' dediler.

37.Mûsâ, 'Katından kimin hidayet getirdiğini ve bu yurdun (güzel) sonucunun kimin olacağını Rabbim daha iyi bilir. Doğrusu zalimler kurtuluşa eremezler' dedi.

38.Firavun, 'Ey ileri gelenler! Sizin benden başka bir ilahınız olduğunu bilmiyorum. Ey Hâmân! Benim için bir ateş yakıp tuğla pişir de bana bir kule yap! Belki Mûsâ'nın ilahına çıkar bakarım(!) Şüphesiz ben onun mutlaka yalancılardan olduğunu sanıyorum' dedi.

39.O ve askerleri yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve gerçekten bize döndürülmeyeceklerini sandılar.

40.Biz de onu ve askerlerini yakaladık ve onları denize attık (Orada boğuldular). Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bak!

41.Biz onları, ateşe çağıran öncüler kıldık. Kıyamet günü de kendilerine yardım edilmeyecektir.

42.Bu dünyada onları lanete uğrattık. Kıyamet gününde de onlar iğrenç kılınmış kimselerden olacaklardır.

43.Andolsun, ilk nesilleri yok ettikten sonra Mûsâ'ya -düşünüp ibret alsınlar diye- insanların kalp gözünü açan deliller ve bir hidayet rehberi, bir rahmet olarak Kitab'ı (Tevrat'ı) verdik.

44.Ey Muhammed! Mûsâ'ya o emri verdiğimiz zaman sen (vadinin) batı tarafında değildin. (O olayı) görenlerden de değildin.

45.Fakat biz (Mûsâ'dan sonra) birçok nesiller meydana getirdik. Üzerlerinden uzun çağlar geçti. Sen Medyen halkı arasında yaşıyor değildin, âyetlerimizi onlardan okuyup öğreniyor da değildin. Fakat biz (bu haberi) göndereniz.

46.Yine biz (Mûsâ'ya) seslendiğimiz zaman Tûr'un yan tarafında da değildin. Fakat Rabbinden bir rahmet olarak, senden önce kendilerine hiçbir uyarıcı gelmeyen bir kavmi, düşünüp öğüt alsınlar diye uyarman için (o haberleri) sana bildiriyoruz.

47.Kendi yaptıkları sebebiyle başlarına bir musibet gelip de, 'Ey Rabbimiz! Bize bir Peygamber gönderseydin de âyetlerine uysaydık ve mü'minlerden olsaydık' diyecek olmasalardı, seni peygamber olarak göndermezdik.

48.Onlara katımızdan gerçek gelince, 'Mûsâ'ya verilen (mucize)lerin benzeri niçin buna da verilmedi' dediler. Onlar daha önce Mûsâ'ya verilen (mucize)leri inkar etmemişler miydi? Onlar, 'İki sihirbaz birbirlerine destek oluyor' dediler. 'Biz hepsini inkar ediyoruz' dediler.

49.De ki: 'Eğer doğru söyleyenler iseniz, Allah katından, doğruya bu ikisinden (Tevrat ve Kur'an'dan) daha çok ulaştıran bir kitap getirin de, ben ona uyayım.'

50.Eğer (bu konuda) sana cevap veremezlerse bil ki onlar sadece kendi nefislerinin arzularına uymaktadırlar. Kim, Allah'tan bir yol gösterme olmaksızın kendi nefsinin arzusuna uyandan daha sapıktır. Şüphesiz Allah zalimler toplumunu doğruya iletmez.

51.Andolsun, düşünüp öğüt alsınlar diye o sözü (Kur'an âyetlerini) onlara peşpeşe ulaştırdık.

52.Bu Kur'an'dan önce kendilerine kitap verdiklerimiz var ya, işte onlar ona da inanırlar.

53.Kur'an kendilerine okunduğu zaman, 'Ona inandık, şüphesiz o Rabbimizden gelen gerçektir. Şüphesiz biz ondan önce de müslümandık' derler.

54.İşte onların, sabredip kötülüğü iyilikle savmaları ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcamaları karşılığında, mükafatları kendilerine iki kez verilecektir.

55.Boş sözü işittikleri vakit ondan yüz çevirirler ve, 'Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz de size. Selam olsun size (bizden size zarar gelmez). Biz cahilleri istemeyiz' derler.

56.Şüphesiz sen sevdiğin kimseyi doğru yola iletemezsin. Fakat Allah, dilediği kimseyi doğru yola eriştirir. O doğru yola gelecekleri daha iyi bilir.

57.Onlar, 'Sizinle beraber doğru yolu tutarsak, kendi yurdumuzdan koparılıp çıkarılırız' dediler. Biz onları tarafımızdan bir rızık olarak, her türlü meyve ve mahsullerin kendisinde toplandığı, saygın ve güvenlikli bir yere yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler.

58.Biz nimetler içinde şımaran nice memleket halkını helak etmişizdir. İşte kendilerinden sonra içlerinde pek az oturulmuş yurtları! (O yurtlara) biz varis olduk, biz.

59.Rabbin, ülkelerin merkezî yerlerine, kendilerine âyetlerimizi okuyan bir peygamber göndermedikçe memleketleri helak edici değildir. Zaten biz, halkları zalim olmadıkça memleketleri helak etmeyiz.

60.(Dünyalık olarak) size verilen her şey, dünya hayatının geçimliği ve süsüdür. Allah'ın katındaki ise daha hayırlı ve daha kalıcıdır. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz?

61.Kendisine güzel bir vaadde bulunduğumuz ve o vaad edilen şeye kavuşacak olan kimse, dünya hayatının geçimliklerinden yararlandırdığımız, sonra da kıyamet günü (hesaba çekilmek için) huzura getirilecek kimse gibi midir?

62.Allah'ın onlara seslenerek, 'Hani benim, var olduğunu iddia ettiğiniz ortaklarım?' diyeceği günü hatırla!

63.Haklarında azap hükmü gerçekleşenler, 'Ey Rabbimiz! İşte şunlar bizim azdırdıklarımızdır. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Şimdi de onlardan uzaklaşıp sana döndük. Zaten (gerçekte) onlar bize tapmıyorlardı' diyeceklerdir.

64.Onlara, 'Haydi ortaklarınızı çağırın!' denir. Onlar da çağırırlar fakat ortakları onlara cevap veremez. Azabı görürler. Keşke onlar (dünyada iken) doğru yola gelselerdi.

65.Allah'ın onlara seslenerek, 'Peygamberlere ne cevap verdiniz? diyeceği günü hatırla.'

66.O gün onlara karşı bütün haberler kapanmıştır. Artık birbirlerine de soramazlar.

67.Ama tövbe edip iman eden ve salih amel işleyen kimsenin kurtuluşa erenlerden olması umulur.

68.Rabbin dilediğini yaratır ve seçer. Onların ise seçim hakkı yoktur. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır ve yücedir.

69.Rabbin, onların sinelerinin gizlediğini de açığa vurduklarını da bilir.

70.O, Allah'tır. O'ndan başka hiçbir ilah yoktur. Dünyada da ahirette de hamd O'na mahsustur. Hüküm yalnızca O'nundur. Kesinlikle O'na döndürüleceksiniz.

71.De ki: 'Ne dersiniz? Allah, üzerinize geceyi kıyamete kadar sürekli kılsaydı, Allah'tan başka hangi ilah size bir aydınlık getirir? Hâlâ duymayacak mısınız?'

72.De ki: 'Ne dersiniz? Allah, üzerinize gündüzü kıyamete kadar sürekli kılsaydı, Allah'tan başka hangi ilah size içinde dinleneceğiniz bir gece getirebilir? Hâlâ görmeyecek misiniz?'

73.Allah, rahmetinden ötürü geceyi içinde dinlenesiniz; gündüzü de, lütfundan isteyesiniz ve şükredesiniz diye sizin için yarattı.

74.Allah'ın, onlara seslenerek, 'Hani benim, var olduğunu iddia ettiğiniz ortaklarım'? diyeceği günü hatırla.

75.Her ümmetten bir şahit çıkarırız ve (kafirlere), 'Kesin delilinizi getirin' deriz. Onlar da gerçeğin Allah'a ait olduğunu bilirler ve (Allah'a ortak diye) uydurdukları şeyler kendilerini yüzüstü bırakıp kaybolup gitmişlerdir.

76.Şüphesiz Kârûn, Mûsâ'nın kavmindendi. Onlara karşı azgınlık etti. Biz ona, anahtarlarını (bile taşımak) güçlü bir topluluğa ağır gelecek hazineler verdik. Hani, kavmi kendisine şöyle demişti: 'Böbürlenme! Çünkü Allah böbürlenip şımaranları sevmez.'

77.'Allah'ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma. Allah'ın sana iyilik yaptığı gibi sen de iyilik yap ve yeryüzünde bozgunculuk isteme. Çünkü Allah bozguncuları sevmez.'

78.Kârûn, 'Bunlar bana bendeki bilgi ve beceriden dolayı verilmiştir' dedi. O, Allah'ın kendinden önceki nesillerden, ondan daha kuvvetli ve daha çok mal biriktirmiş kimseleri helak etmiş olduğunu bilmiyor muydu? Suçlulukları kesinleşmiş olanlara günahları konusunda soru sorulmaz (Çünkü Allah hepsini bilir).

79.Kârûn, zineti ve görkemi içerisinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzu edenler, 'Keşke Kârûn'a verilen (servet) gibi bizim de (servetimiz) olsaydı. Şüphesiz o büyük bir servet sahibidir' dediler.

80.Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise, 'Yazıklar olsun size! İman edip de iyi işler yapanlara Allah'ın vereceği mükafat daha hayırlıdır. Ona da ancak sabredenler kavuşturulur' dediler.

81.Sonunda onu da, sarayını da yerin dibine batırdık. Allah'a karşı ona yardım edebilecek adamları da yoktu. Kendisini savunup kurtarabileceklerden de değildi!

82.Daha dün onun yerinde olmayı arzu edenler, 'Vay! Demek ki Allah, kullarından dilediği kimselere rızkı bol verir ve (dilediğine) kısarmış. Allah bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki kafirler iflah olmayacak' demeye başladılar.

83.İşte ahiret yurdu. Biz onu yeryüzünde büyüklük taslamayan ve bozgunculuk çıkarmayanlara has kılarız. Sonuç, Allah'a karşı gelmekten sakınanlarındır.

84.Kim bir iyilik getirirse ona bundan daha hayırlısı vardır. Kim de bir kötülük getirirse, bilsin ki, kötülük işleyenler ancak yapmakta olduklarının cezasına çarptırılırlar.

85.Kur'an'ı sana farz kılan Allah, şüphesiz seni dönülecek bir yere döndürecektir. De ki: 'Rabbim hidayetle geleni ve apaçık bir sapıklık içinde olanı daha iyi bilir.'

86.Sen, bu kitabın sana verileceğini ummuyordun. Ancak o Rabbinden bir rahmet olarak sana verildi. Öyle ise kafirlere sakın arka çıkma.

87.Allah'ın âyetleri sana indirildikten sonra, sakın seni onlardan çevirmesinler. Rabbin'e çağır ve sakın Allah'a ortak koşanlardan olma!

88.Sen Allah ile beraber başka bir ilaha ibadet etme. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. Onun zatından başka her şey yok olacaktır. Hüküm yalnızca O'nundur ve kesinlikle O'na döndürüleceksiniz.

Kasas Suresinin Tefsiri

Kasas Suresinin Tefsiri

Bazı sûrelerin başında bulunan bu tür harflere “hurûf-ı mukattaa” adı verilmektedir (bilgi için bk. Bakara 2/1). Müfessirlerin çoğunluğu bu ve benzeri yerlerdeki kitaptan maksadın Kur’an olduğunu ifade etmişlerdir (Râzî, XXIV, 118; Şevkânî, IV, 91; İbn Âşûr, XIX, 92; ayrıca krş. Ra‘d 13/1; Hicr 15/1). “Apaçık” diye tercüme ettiğimiz mübîn kelimesi “açıklayıcı” anlamına da gelmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’de 136 yerde adı geçen Mûsâ aleyhisselâm, Kitâb-ı Mukaddes’te de kendisine en geniş yer verilmiş olan peygamberdir. Tevrat’a göre Mûsâ, Ya‘kub’un oğlu Levi’nin soyundandır. Babası Amran (İmrân), annesi Yokebed’dir (Çıkış, 6/18-20). Kur’an’da Hz. Mûsâ’nın hayat hikâyesine bazan kısa bazan da geniş bir şekilde yer verilmiştir. Kasas sûresinde de konu oldukça ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. 

Mûsâ dünyaya geldiği sırada Mısır’ın yönetimini elinde bulunduran Firavun, ülkesinin sınırlarını genişletmiş, bu durum onu şımartmıştı. O, Kur’an’da değişik yönlerden eleştirilmekle birlikte asıl eleştirilen yönü tanrılık taslaması, kendini herkesten üstün görmesidir. Firavun, halkını tabakalara bölmüş, 4. âyette de işaret buyurulduğu üzere özellikle İsrâil asıllı olanlara insanlık onuruna yakışmayacak şekilde muamele etmiştir. Bu sebeple aynı âyetin son cümlesinde onun fesad çıkaranlardan olduğu ve normal düzeni bozduğu ifade edilmektedir. Mısır’da çoğalıp kendisine isyan edeceklerinden kaygılandığı için İsrâil asıllı olanların erkek çocuklarına kıyım uyguladı. Ayrıca insanları ağır işlerde çalıştırıp özellikle yaşlıların ölümüne sebep oldu (bilgi için bk. Bakara 2/49; A‘râf 7/103)

Kasas Suresinin Konusu

Kasas Suresinin Konusu

Başlangıçta Kur’an’ın aydınlatıcı âyetlerine dikkat çekildikten sonra büyük bir kısmında Hz. Mûsâ’nın hayat hikâyesi ve Firavun’la olan mücadelesi anlatılmakta; Şuarâ ve Neml sûrelerinde kısa olarak geçen konulara dair tamamlayıcı bilgiler verilmektedir. Ayrıca Mekkeli müşriklerin Kur’an’a ve Hz. Peygamber’e karşı olumsuz tutum ve davranışları ile Ehl-i kitabın olumlu davranışlarından söz edilmekte, büyük bir servetin sahibi olan Karun’un kıssasından kesitler verilerek mümin zihniyet ile inkârcı zihniyet arasındaki fark ortaya konmaktadır. Sûrenin son bölümünde Mekke’nin fethine işaret edilerek Hz. Peygamber teselli edilmekte, Allah’ın âyetlerine bağlı kalması ve O’ndan başka hiçbir tanrı tanımaması istenmekte, var edilenlerin hepsinin yok olacağı ve hükümranlığın yalnız Allah’a ait olduğu hatırlatılarak sûre son bulmaktadır.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
1
1
1
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın