İsmailağa Tarikatı'nda Bulunan Kadın Anlatıyor: '6 Yaşında Bana Çarşaf Giydirdiler'
İsmailağa Tarikatı'na bağlı Hiranur Vakfı yöneticisinin, çocuğunu 6 yaşında evlendirdiğinin ortaya çıkmasının ardından tepkiler sürerken tarikatlara yönelik tartışmalar da yeniden alevlendi. Çocukken zorunlu olarak tarikat yapılanmasının içerisinde bulunan kadınların ifadeleri ise gerçekten tüyler ürpertici türden.
Şu an 49 yaşında olan ve 6 yaşında İsmailağa Tarikatı'na gönderilen Fatma Çetinkaya o dönemde yaşadıklarını Medyascope'a anlattı.
Yaşanan skandalların ortaya çıkması ile beraber tarikatların varlığı da her defasında yeniden sorgulanıyor.
Kapalı dini yapıların içinde bir dönem bulunan insanların anlattıkları ise bu sorgulamanın ne kadar yerinde olduğunu gösteren türden.
Bir dönem İsmailağa Tarikatı'nın içinde bulunan Fatma Çetinkaya, yaşadıklarını Medyascope'tan Emine Bıçakcı'ya anlattı. Çetinkaya neler söyledi? Detaylara beraber bakalım.
'Hoca, söylediklerini yapmadığım için beni çok döverdi...'
Çetinkaya, 6 yaşında tarikata gönderildiği dönemde çarşaf giydirildiğini söyledi.
'Bana orada altı yaşında çarşaf giydirdiler. Mavi bir çarşafım vardı. Küçücük, yaramaz bir çocuktum ama onların hiçbir şeyine itaat etmiyordum. Sonra durmadım orada, çıktım. Eve geldim, gündüzlü olarak bazı Kur'an kurslarına gönderildim. Sonra babaannem yine Fatih’te beni bir yatılı Kur'an kursuna verdi, 11-12 yaşındayken. Orada yine altı yıl kaldım. İsmailağa Cemaati’nden hâlâ görüştüğüm insanlar var. Benim hangi düşüncede olduğumu bilirler ama sürekli bana ‘Emr-i bil maruf’ yaparlar. ‘Sen çarşafını çıkardın, şöyle oldun, böyle oldun’ gibi şeyler söylerler.'
'Ama şöyle bir gerçek var: Ben ‘Altı yaşında çocuk evlendirilmiş’ olayını duyunca tüylerim diken diken oldu, beynimden vuruldum. Ne altı yaşında gittiğim Kur'an kursunda böyle bir şey duydum, gördüm ne altı yıllık yatılı hayatımda ne de gündüzlü gittiğim Kur'an kurslarında. Bütün akrabalarım, sülalem, çevrem, bu cemaatin içerisinde olduğu halde hiç duymadım ki altı yaşında bir çocuk evlendirilsin. Şöyle de bir olay var: Bizim gelenek ve göreneklerimize göre kız çocukları görücü usulüyle evlendirilirdi. Ben yatılı Kur'an kursuna gittikten sonra öğrendim ki insanlar görüşerek, konuşarak evliliklerine karar veriyor. Normalde büyükler, ‘Seni şuna verdik’ derler, gidersin. Mesela benim babaannem üçüncü eş olarak 16 yaşındayken 50 yaşındaki dedeme verilmiş. Çünkü ‘Biz seni şu adama veriyoruz, bu adamın iki tane hanımı vefat etmiş, bu adam yaşlı’ diye kimse sormamış.'
'Babanın elini öpemezsin, baban seni annen gibi hissederse, annenle nikahları gider.'
'Kurslarda verdikleri eğitim baskıcı ve zorbacı. Sadece dinî eğitim veriliyor. Mesela şöyle bir mevzu vardı: ‘Babanın elini öpemezsin, olur da baban eline dokunduğu zaman, annen gibi hissederse, annenle babanın nikahları gider.’ Senden olmayan, İsmailağa Cemaati’nden olmayan kişi asla Müslüman değildir, ona çok da iyi gözle bakılmaz. Müslüman da olsa, tesettürlü de olsa, pardösülü de olsa, inancı ne olursa olsun, İsmailağa’dan olması, Mahmud Efendi’ye itaat etmesi gerekiyor, bir şeyhinin, şıhının olması gerekiyor vs. Doğru sadece onlar, hâlbuki doğru sadece onlar değil.'
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Çocuğu odaya göndermişler zorla oyun oynayalım mı demiş annesi kocana karşı çıkmayacaksın demiş o anlarda çocuk tüm herkesi öle sanıyordu bu durumun normal b... Devamını Gör
Bence çok uzadı bu iş ve gündemi meşgul etmek için sanki özellikle pompalanıyor. Millet günlük öğün sayısinı üçten ikiye hatta bire indirmiş durumda. Bütçe g... Devamını Gör
Nasıl bir yaratık lan bunlar bu aq tarikatlarına bir insan çocuğunu nasıl yollayabilir valla şaşırıyorum
7 sene Kur'an kursuna gitmiş bir insan olarak diyorum: hiç acımadan yolluyorlar...
Atam keşke 20 30 yıl daha yaşasaydın da köklerini tam kurutaydın. Şimdi imkanı yok bitmiyorlar bir de çoğalıyorlar
Çünkü tarikatçı kadınların asli vazifesi çocuk doğurmaktır tıpkı Ortodoks yahudilerde olduğu gibi