Her Rolün Hakkını Veren Adam Christian Bale'in Oyunculuğu ve Filmleri
Christian Bale. Kimilerine göre 'Bruce Wayne' kimilerine göre 'Patrick Bateman' kimilerine göre 'Dicky Eklund'. Sinema tarihinin son 20 yılına baktığımızda bu döneme damga vuran aktörlerden biridir kendisi. Pek çok sinema eleştirmeni tarafından 'underatted' olarak tanımlanır Bale.
Oynadığı rolleri çok ciddiye alması ve gerek mental gerek fiziksel olarak sınırları zorlaması onun ne kadar büyük bir aktör olduğunu gözler önüne sermektedir. Sizler için Christian Bale'nin filmlerini ve oyunculuğunu kaleme adlık:
1. Empire Of The Sun (Jim Graham)
Steven Spielberg'in 1987 yapımı filmi. Savaşı ve tutsaklığı küçük bir çocuğun gözünden bizlere anlatıyor üstat.
Bale'nin henüz 12 yaşındayken sergilediği mükemmel performans onun kariyerinin başlangıç noktası olmuştur.
2. American Psycho (Patrick Bateman)
Babasının Wall Street'teki şirketinde çalışan Patrick Bateman, genç ve iyi görünümlü bir adamdır. Dışardan bakıldığında normal biridir Bateman, fakat gerçekte amaçsızca insan öldürmekte, kadın vücutlarından aldığı parçaları evinde biriktirmektedir.
Bale bu filmle birlikte Hollywood'daki varlığını iyiden iyiye hissettirir. Ayrıca filmin başında Patrick Bateman'nın yaptığı sabah rutini de izlemeye değer. Buyurun
3. Equilibrium (John Preston)
lll. Dünya Savaşı sonlanmış ve toplum zor da olsa savaşın sonuçlarıyla yüzleşmeye başlamıştır. John Preston, kurallara karşı duranları bulup yok etmekle görevlendirilmiştir.
Kullananlarda sisteme uygun bir ruh hali yaratan Prozium'u içmeyi bıraktığında, sistemin en büyük silahlarından biri olan ajan, eski kimliğinden uzaklaşmaya başlayacaktır.
Özellikle filmin son dövüş sahnesini izlemenizi öneririm...
4. The Machinist (Trevor Reznik)
Bir yıldır uykusuzluk hastalığı çeken Trevor, bir fabrikada işçi olarak çalışmaktadır. Dinlenememekten ötürü vücudu bitik bir haldedir. Öte yandan işi dikkat gerektirir ve en ufak bir hatanın bedeli ağır olacaktır.
2004 İspanya yapımı olan filmde, Bale 55 kiloya düşerek insanları hayretler içerisinde bırakmıştır.
5. Batman Begins (Bruce Wayne)
Nolan&Bale ortaklığı sonucu karşımıza çıkan üçleme pek çok sinema eleştirmeni tarafından tam not almıştır.
Ailesi öldürülen playboy Bruce Wayne, Henri Ducard ve Ra’s Al Ghul’ın yol göstericiliğinde Asya’ya taşınır. Gotham şehri, adeta şeytanlarla, kötü hesapların peşinde olan adamlarla kuşatılmış bir yerdir. Suç olayları bitmek bilmez.
Bruce Wayne’in amacı bu şehre adaleti getirerek insanların ruhundaki korkuları ortadan kaldırmak ve onları huzurlu kılmaktır. Yol göstericisi Ra’s al Ghul her ne kadar ona çok şey öğreten insan olsa da, bir başka açıdan yoluna engel de teşkil etmektedir.
6. The Prestige (Alfred Borden)
19. Yüzyıl zamanlarına gittiğimiz İngiltere’nin başkenti Londra’da Robert eşi Julia ve Alfred oldukça yakın arkadaşlardır. Aynı zamanda bir sihirbazın da asistanlığını yapmaktadır.
Tehlikeli bir gösteri sırasında Julia kötü bir kaza sonucu hayatını kaybeder ve Robert karısının ölümünden Alfred’i suçlar. Böylece ikili artık birbirlerine dostluktan çok uzak bir şekilde düşmanlık beslemeye başlar. Artık ikisi de sihirbazlık mesleğini ayrı ayrı icra ettirmek zorunda kalırlar ve ikisi de çalıştıkları bölgede ünlü birer sihirbaz olarak, ezeli rakip olurlar.
Birbirlerine olan düşmanlıkları bir zaman sonra o kadar ileri gitmiştir ki, artık biri diğerinin her yaptığı gösteriyi sabote etmeye çalışır. Alfred güzel ve başarılı bir hile bulunca Robert bu hilenin sırrını çözmeyi takıntı haline getirir ve trafik olaylar silsilesi yaşanmaya başlar…
7. The Dark Knight
The Dark Knight'da, Batman, suça karşı savaşını daha da ileriye götürüyor: Teğmen Jim Gordon ve Bölge Savcısı Harvey Dent’in yardımlarıyla, Batman, şehir sokaklarını sarmış olan suç örgütlerinden geriye kalanları temizlemeye girişir.
Bu ortaklığın etkili olduğu açıktır, ama ekip kısa süre sonra kendilerini, Joker (Healt Ledger) olarak bilinen ve Gotham şehri sakinlerini daha önce de dehşete boğmuş olan suç dehasının yarattığı karmaşanın ortasında bulurlar..
Healt Ledger için ayrı bir parantez açmak gerekir, Joker rolüne yeni bir soluk getirmiştir The Dark Knight filminin açık ara en iyi oyuncusudur...''Why so serius'' o efsane sahneyi tekrar görmek isteyenleri böyle alalım...
8. The Fighter (Dicky Eklund)
Boşuna demiyoruz, bu adam ne yapsa, iyidir, güzeldir diye. 2010 yılında Bale, bu film için yine 145 kilodan, tam 61 kiloya düştü ve muazzam bir kilo verdi.
Bunun için oldukça eleştiri alan Aktör “İnsanlar kilo vermenin ne kadar zor olduğunu bilmiyor mu? Zorunda olmasam bu ıstırabı yaşamak istemezdim, maalesef, bu canlandırdığım karakterin bir parçası. Sizi bilemem ama ben hiç yağlı bir boksör görmedim” diyerek, cevap vermiş, rolünü sonuna kadar savunmuştur. Bu rolü ile “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” ödülünü kapmıştır.
9. The Dark Knight Rises
Ve Kara Şovalye Yükseliyor. Merak etmeyin bu, Bale’in son Batman performansı. Batman 8 yıldır ortalıklarda görülmemektedir. Bu süre içinde Gotham tüm suçlulardan arınmıştır. Ta ki, Bane adında bir terörist ortaya çıkıncaya kadar.
Bane’nin amacı, Wayne şirketinin yaptığı füzyon enerjisini kaçırmaktır. Hiç bir güç Bane’in yapacakları ve yapmak üzere olduğu eylemlerin önüne geçemez ve Batman hayatında ilk defa kendisinden katbekat güçlü bir rakiple karşı karşıya olduğunu anlayacaktır…
10. American Hustle (Irving Rosenfeld)
David O Russel’ın yönettiği film Oscar’a tam 5 dalda aday oldu. Farkettiğiniz gibi Bale, bu film için kilo vermek yerine, bu kez almayı tercih etti ve balık etli bir düzenbaz olarak karşımıza çıktı. Yine çok başarılı, yine muazzam bir performans ile.
Ancak bu filmi tek başına sırtlamadı. Yanına Amy Adams’ı, Bradley Cooper’ı ve Jennifer Lawrence’ı alarak, ortaya tadından yenmez bir ekip işi çıkardı.
Filmin konusu şöyle; Dolandırıcı Irving Rosenfeld (Christian Bale) ve İngiliz ortağı Sydney Prosser (Amy Adams) çılgın FBI ajanı Richie DiMaso (Bradley Cooper) tarafından yakalanınca, onun için çalışmak zorunda kalırlar. DiMaso ve FBI departmanını yöneten beyinler başka dolandırıcıları yakalamak için birlikte Arap Şeyhi’nin yönettiği Atlantic City’de düzenlenecek yüksek profilli kumarbazların katılacağı zekice bir oyun kurarlar.
New York’un tehlikeli bölgelerinde geçen inanılmaz komik ve akla sığmayan gerçek bir operasyonun hikayesi.
11. The Big Short (Dr. Michael Burry)
Michael Lewis'in 2008 krizini yazdığı kitabın sinemaya uyarlanmış versiyonudur. Adam Mckay'in yönettiği filmde Christian Bale'nin yanı sıra Brad Pitt, Ryan Gosling ve Steve Carell rol almaktadır.
Dünya ekonomisi hakkında belli bir bilgi seviyesine sahip, ancak bankacılık sektöründe yer almayan 4 kişi, 2000'li yılların ortasında yaşanan büyük ekonomik krizi önceden sezerler. Ancak gerek bankalar, gerekse hükumetler bu durumu ısrarla görmezden gelmeye devam etmektedir.
Oluşan bu büyük açığı ancak her şeylerini kaybetmeyi göze alacak kadar cesur olanlar, risk almaktan korkmayanlar değerlendirebilecektir. Sonunda ya batacak, ya da muazzam paralar kazanacaklardır. Ayrıca Christian Bale'nin müzik alanında da başarılı olduğunu attığı bu solodan görebiliriz
Bonus
Bale ile ilgili ne söylersek söyleyelim, onun hakkında değişmeyen tek şeyin muhteşem bir oyunculuğu olması. İzlemesi keyifli, insanı sıkmayan, magazinden ve gözlerden uzakta yaşayan Bale, bugün yönetmenlerin en çok aradığı oyuncularından biri.
Resimde de gördüğünüz gibi işine olan bağlılığından dolayı vücudunu en uç noktalara getirmekten çekinmeyen biri. Ah birde şöyle “En İyi Erkek Oyuncu” Oscar’ı alsa, sanki daha bir güzel olacak..
The Fighter’daki performansı ile her ne kadar 2011 yılında “Yardımcı Erkek Oyuncu” ödülüne layık görülse de, bizim gönlümüz “En İyi Erkek Oyuncu” kategorisinden yana.
Ama umutluyuz, 45 yaşına gelmeden, o dalda, evine bir Oscar heykelciği götüreceğine.
Yorum Yazın